Depresyona farklı yaklaşımlar 1: Bilişsel davranışçı yaklaşımlar
Çağımızın sıkça görülen rahatsızlıklarından biri olan depresyon kelime anlamı olarak bunaltı, çöküntü anlamına gelmektedir. Her ne kadar depresif duygudurum hakkında literatürde net bir tanımın olmadığı görülse de genel olarak, mutsuzluk, çaresizlik, umutsuzluk ve karamsarlığın hissedildiği bir tablo olarak tanımlanabilir (Aslan ve ark 2012). Depresif bozukluklar çekirdek belirtileri açısından duygulanım alanında çökkünlük, ilgisizlik, isteksizlik ve zevk alamama; davranışlarda yavaşlama, giderek ketlenme; bilişsel alanda karamsarlık, değersizlik, suçluluk pişmanlık düşünceleri ve ayrıca uyku, iştah gibi psikofizyolojik işlevlerde bozulma ve cinsel isteksizlik ile karakterizedir (Küey 1998).
Amerikan Psikiyatri Birliği’nin sınıflandırma sistemi olan DSM IV TR’de depresif bozukluklar duygudurum bozuklukları içinde yer alıp, major depresif bozukluk, distimik bozukluk ve başka türlü adlandırılamayan depresif bozukluklar şeklinde sınıflandırılmıştır (APA 2004). Depresif bozukluklar içinde en fazla araştırılan major depresif bozukluk olmuştur. Major depresif bozukluk için yaşam boyu risk erkeklerde %5-12, kadınlarda %10-25 olarak bulunmuştur (Köroğlu 2009).
Depresyon tedavisinde farmakolojik ve psikososyal girişimlerin birlikte kullanımı önerilmektedir (NICE 2009, APA 2010,). Depresyonda farmakolojik tedavinin yanında psikososyal girişimlerin etkinliği çalışmalarla ortaya konmuştur. Depresyonun tedavisine yönelik olarak kullanılan birçok terapi yöntemi vardır. Bunlardan bazıları; Psikodinamik Terapi, Kişilerarası İlişkiler Terapisi (KİT), Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Aile ve Çift Terapisi, Hümanistik- Varoluşçu Terapi ve Sorun Çözme Terapisidir (SÇT). Bu yazı dizimizde bu farklı görüşleri inceleyeceğiz. Bunlardan ilki “Beck’in Bilişsel Kuramı”.
Bilişsel kuramlar ruhsal rahatsızlıkları açıklarken hatalı bilişsel süreçleri baz almaktadırlar. Bilişsel öğelere vurgu yapan önemli kuramlardan biri Aaron Beck’e aittir. Beck’in 1950’li yıllardaki çalışmalarıyla başlayan; 1970’li yıllarda Aaron Beck ve Albert Ellis’in adlarıyla anılan bilişsel davranışçı kuramın, 1980’li yıllarda etkisini oldukça arttırarak psikoterapi alanında adeta bir bilişsel devrime dönüştüğü belirtilmektedir (Türkçapar ve Sargın 2011). Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) 1979’da Beck ve arkadaşlarının çalışmalarıyla depresyonda net bir şekilde kullanılır hale gelmiştir. İlerleyen yıllarda da depresyondaki etkililiği çeşitli çalışmalarda (Dobson 1989, Gloaguen ve ark. 1998, Cuijpers ve ark. 2014) kanıtlanmış; hatta BDT’nin ilaç tedavisi kadar etkili olduğu belirtilmiştir (DeRubeis ve ark. 1999).
Beck, depresyonun psikolojik yapısını açıklamak için dört temel öğe ileri sürmektedir:
- Bilişsel üçlü: Bilişsel üçlü kişinin kendisi, çevresiyle olan yaşantıları ve geleceğine dair düşüncelerini yansıtan üç temel parçadan oluşur. Üçlünün ilk parçası kişinin kendi hakkındaki olumsuz bakış açısıdır. Kişi kendini yetersiz, beceriksiz, kusurlu görmekte ve kendisinde bir sorun olduğunu düşünmektedir. Bu bakış açısı yüzünden kişi kendini eleştirmede aşırıya kaçabilir. Bilişsel üçlünün ikinci öğesi, kişinin çevresiyle olan ilişkilerini ve yaşantılarını olumsuz olarak algılamasıyla ilgilidir. Sözgelimi kişi dünyanın güvenilmez bir yer olduğunu düşünmektedir. Diğer öğe olan gelecekle ilgili düşünceler ise yine olumsuzdur ve kişi o an yaşanılan sıkıntı veya zorlukların sonsuza kadar süreceğini düşünür (Batur ve Demir 2009).
- Olumsuz otomatik düşünceler: Aynı durumu deneyimleyen kişilerin, farklı tepkilerinin nedeni otomatik düşüncelerdir. Otomatik düşünceler herkeste vardır ve insanlar genelde otomatik olumsuz düşüncelerinin farkında değillerdir. Otomatik düşünceler, bireylerin zihninde belirli bir zaman diliminde geçen düşünceler, bireyin zihnindeki imgelerdir (Türkçapar, 2014). Bilişsel davranışçı teoriye göre depresyonun temelini olumsuz otomatik düşünceler oluşturur. Beck’in geliştirdiği bilişsel terapinin en önemli tekniği, bu otomatik düşüncelerin ele alınması ve bu düşüncelere olan inancın azaltılmasıdır (Türkçapar 2009).
- Şemalar (temel inançlar): Otomatik düşüncelerin daha derininde bulunan temel inançlar ya da şemalar kişinin daha önceki deneyimleri, aile bireylerinin tutumları, arkadaşlık ilişkileri, kişilik özellikleri gibi faktörlerin bir araya gelmesiyle meydana gelmiş olup değişmeleri oldukça zordur. Beck’e göre depresyondaki kişiler çocukluk ya da gençlik döneminde ana baba kaybı, ard arda yaşanan çeşitli kötü olaylar, akranların reddi, öğretmenler gibi otorite figürlerinin eleştirisi sonucunda olumsuz şemalar geliştirirler. Bu şemalar öğrenildiği durumlara yakından ya da uzaktan benzer yeni olay ya da durumlarla karşılaştıklarında harekete geçerler (Demirbağ, 2013).
- Bilişsel çarpıtmalar: Beck’ e göre, (1995; Akt: Doğan 2001) depresyona neden olan bazı bilişsel çarpıtmalar şunlardır: felaketleştirme, etiketleme, seçici algılama, abartma, aşırı genelleme, kişiselleştirme, keyfi çıkarsama ve meli, malı cümleler.
Kısaca toparlarsak Beck’in (Beck 1976) bilişsel kuramına göre, kişinin çocukluk çağındaki deneyimleri bazı temel düşünce ve inanç sistemlerinin oluşmasına neden olur ve bunlar ‘şema’ olarak adlandırılır. Kişinin hayatta başına gelen olaylar sessiz durmakta olan şemaların aktive olmasına ve ‘olumsuz otomatik düşüncelerin’ ortaya çıkmasına ve sonuç olarak üzüntü, endişe ve öfke gibi duyguların hissedilmesine yol açar (Başoğul ve Buldukoğlu 2015).
Beck’e göre depresyonlu kişinin düşünme tarzının, bilişsel üçlü tarafından yönlendiriliyor olduğu kabul edilir ve terapide düşünmeden ve mantık dışı olarak ortaya çıkan olumsuz otomatik düşüncelerle karşılaşılır (Demirbağ, 2013). Bu düşüncelerin kişinin ruh hali üzerinde etkisi olduğu kabul edilir. Depresyon arttıkça olumsuz otomatik düşüncelerin yoğunluğu da artmaktadır. Yukarıda da genel hatları ile bahsedildiği gibi kuram, depresyonda görülen bu olumsuz düşünce yapılarının kişiye özel gizli şemaların etkin hale gelmesinden kaynaklandığını öne sürmekte ve terapinin amacı da olumsuz şemaların gücüne karşı koyarak depresyonlu kişinin ruh hali ve bakış açısını düzeltmeye çalışmaktır (Greenberg 2007). Kuşkusuz Bilişsel Davranışçı Terapi hakkında söylenecek daha çok şey var. Ancak bu konunun daha detaylı incelenmesi bu makalenin sınırlarını aşmak olacaktır. Gelecek hafta depresyonu farklı bir şekilde ele alan başka bir kuramdan bahsedeceğiz.
Bu arada size bir eğitim haberim var. WhatsApp ya da FaceTime üzerinden bire bir görüşmeler şeklinde ilerleyen üç haftalık Öfke Yönetimi eğitimimle ilgileniyorsanız bilgi için [email protected] adresine yazabilirsiniz. Psikoloji ile ilgili egzersizler paylaştığım Instagram hesabım ise @ranakutvan
Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.
Kaynaklar:
Amerikan Psikiyatri Birliği. Mental bozuklukların tanısal ve sayımsal el kitabı, gözden geçirilmiş 4. baskı (DSM-4 TR). Köroğlu E (Ed). Ankara: Hekimler Yayın Birliği; 2004.
APA (2010) Practice Guideline for the Treatment of Patients with Major Depressive Disorder, 3rd ed. Arlington, American Psychiatric Association.
Aslan AA, Sarı BA, Kuruoğlu A. Depresif duygudurumdan major depresyona klinik spektrum. Klinik Psikiyatri 2012; 15:56-64
Başoğul C, Buldukoğlu K. Depresif Bozukluklarda Psikososyal Girişimler. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry 2015.
Beck JS. Bilişsel terapi ve temel ilkeler ötesi. Hisli Şahin N (Eds). 1. Baskı. Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları; 2001. p. 87-106
Cuijpers P, Van Straten A, Bohlmeijer E, Hollon SD, Andersson G (2010) The effects of psychotherapy for adult depression are overestimated: a meta-analysis of study quality and effect size. Psychol Med, 40:211-223.
Demirbağ, E. Depresyonun Sağaltımında Sorun Çözme Eğı̇tı̇mı̇nı̇n Etkı̇lı̇lı̇ğı̇. TC. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLER ENSTİTÜSÜ PSİKİYATRİ ANABİLİM DALI KPJ-YL-2013.
DeRubeis RJ, Gelfand LA, Tang TZ, Simons AD (1999) Medications versus cognitive behavior therapy for severely depressed outpatients: Mega-analysis of four randomized comparisons. Am J Psychiatry, 166:1007-1013
Gloaguen V, Cottraux J, Cucherat M, Blackburn IM (1998) A meta-analysis of the effects of cognitive therapy in depressed patients. J Affect Disord, 49:59-72.
Köroğlu, E. (2009). Klinik uygulamada psikiyatri tanı ve tedavi kılavuzları. Hekimler Yayın Birliği Yayınları. 1.Baskı: Ankara.
Küey L. Birinci basamakta depresyon: tanıma, ele alma, yönlendirme. Psikiyatri Dünyası 1998;1:5-12.
NICE (2009) Depression: Treatment Management of Depression in Adults, including Adults with a Chronic Physical Health Problem. London, National Institute for Clinical Excellence.
Türkçapar MH (2009) Klinik uygulamada depresyon, HYB Ankara. s. 163-192
Türkçapar MH, Sargın AE (2011) Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler: Tarihçe ve Gelişim. Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi, 7-14.
Türkçapar, H. (2014). Bilişsel terapi. Boylam Yayınları, 7. Baskı. Ankara.
İlginizi çekebilir: Pozitif psikolojiyi günlük hayatınızda nasıl uygulayabilirsiniz?