X

Depresyon türleri ve onları tanıma yolları

Arada bir kendini kötü hissetmek normaldir ancak çoğu zaman üzgünseniz ve bu günlük yaşantınızı etkiliyorsa, klinik depresyonunuz olabilir. Bu rahatsızlık terapistle görüşerek, ilaçlarla ve yaşam tarzı değişimleri ile tedavi edilebilir.

Depresyonun pek çok farklı türü vardır. Bazıları hayatınızdaki olaylardan, bazıları da beyin kimyanızdaki değişimlerden kaynaklanır.

Sebebi ne olursa olsun, atılacak ilk adım doktorunuza hislerinizden bahsetmektir. Doktor sizi bir ruh sağlığı uzmanına yönlendirebilir ve böylece hangi tür depresyonunuz olduğunu öğrenebilirsiniz. Bu teşhis, doğru tedaviyi bulmak için önemlidir. Aşağıda bazı önemli depresyon türleri var.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Majör depresyon

Doktorunuzun buna majör depresif bozukluk veya klinik depresyon adını verdiğini duyabilirsiniz. Eğer haftanın çoğu gününde depresif hissediyorsanız sahip olabilirsiniz. Majör depresyon en yaygın ve ağır olan depresyon türüdür.

Bazı belirtileri şöyledir:

  • Yapılan aktivitelere ilgiyi kaybetme ve keyif almama
  • Kilo verme veya alma
  • Normalden az veya çok yeme
  • Devamlı uykulu olmak ve uykuya dalmakta zorlanmak
  • Huzursuz ve ajite hissetmek, fiziksel veya mental olarak yavaş olmak
  • Yorgun ve enerjisiz olmak
  • Aşırı suçlu veya değersiz hissetmek
  • Karar verme ve konsantrasyon zorlukları yaşamak
  • İntihar düşüncesi, teşebbüsü veya intihar planı oluşturmak

Bu belirtilerden beş veya daha fazlasına 2 haftadan uzun süre haftanın çoğu günü sahipseniz doktorunuz majör depresyon tanısı koyabilir. Belirtilerden en az bir tanesi depresif ruh hali ve aktivitelere karşı ilgisizlik olmalıdır.

Majör depresyon farklı insanlarda farklı görülür. Depresyonunuzun size hissettirdiklerine bağlı olarak şunlar olabilir:

Kaygı bozukluğu: Çoğu gün huzursuz ve gergin hissedersiniz. Konsantrasyon problemi yaşarsınız çünkü kötü bir şey olabileceği konusunda endişe edersiniz ve kontrolü kaybedecek gibi hissedersiniz.

Melankoli: Yoğun şekilde üzgün hisseder, keyif aldığınız aktivitelere ilginizi kaybedersiniz. İyi şeyler olunca bile kötü hissedersiniz. Ayrıca şunlar olabilir:

  • Aşırı umutsuz ve üzgün hissetmek, özellikle de sabahları
  • Kilo verme ve iştahsızlık
  • Kötü uyku ve sabahları erken uyanmak
  • İntihar düşüncelerine sahip olmak

Karmaşık: Çoğu zaman gergin olursunuz ve şunlar da olabilir:

  • Çok konuşmak
  • Gereksiz yere hareket etmek
  • Dürtüsel davranışlarda bulunmak

Psikoterapi yani konuşma terapisi fayda sağlayabilir. Uzmanınız depresyonunuzu kontrol altına almak için yollar bulmanıza yardımcı olacaktır. Antidepresan ilaçlar da faydalı olabilirler. Depresyonu hem terapi hem de ilaçlar ile tedavi etmek en etkili yöntemdir.

Terapi alıyorsanız ve ilaçlar işe yaramıyorlarsa, doktorunuz şunları önerebilir:

  • Elektrokonvülsif terapi (ECT)
  • Transkranyal manyetik stimülasyon (TMS)
  • Vagus siniri uyarımı (VNS)

ECT’de elektrik atımları kullanılır, TMS’te özel bir mıknatıs, VNS’te ise implant kullanılır. Her biri beynin belli bölgelerini uyarmak için kullanılır. Böylece beynin ruh halini düzenleyen bölgelerine yardımcı olunur.

Kalıcı depresif bozukluk

Eğer 2 yıl ve daha uzun süren bir depresyonunuz varsa, buna kalıcı depresif bozukluk adı verilir. Bu terim geçmişte distimi ve kronik majör depresyon olarak tanımlanmış olan iki rahatsızlığı tanımlar.

Belirtileri şöyle olabilir:

  • İştahta değişim, aşırı veya az yeme
  • Çok az veya çok uyuma
  • Enerjisizlik, bitkinlik
  • Düşük özsaygı
  • Konsantrasyon ve karar verme problemleri
  • Umutsuz hissetmek

Psikoterapi, ilaçlar veya bunların kombinasyonları ile tedavi edilebilir.

Bipolar bozukluk

Manik depresyon olarak da adlandırılan bipolar bozuklukta ruh hali çok yüksek enerji durumundan çok düşük enerjili depresif moda kadar dalgalanır durur.

Depresif moddayken majör depresyon belirtileri verirsiniz.

İlaçlar ruh hali dalgalanmalarını kontrol altına almaya yardımcı olabilirler. Hangi dönemde olursanız olun, doktorunuz ruh halinizi dengeleyecek lityum gibi ilaçlar verebilir.

Ayrıca hastalığın seyrine göre depresyon tedavisi dışında kullanılan bazı diğer ilaçlar da doktor tarafından verilebilir.

Geleneksel antidepresanlar bipolar depresyon tedavisinde her zaman önerilmezler. Çünkü bu ilaçların plasebodan daha faydalı olduklarını gösteren bir kanıt bulunmuyor. Ayrıca bipolar bozukluk sahibi olan bazı insanlarda antidepresanlar hastalığın yüksek enerjili dönemine yol açabilirler ve bu da daha sık nöbet görülmesine sebep olabilir.

Psikoterapi hem sizi hem de ailenizi bu konuda destekleyebilir.

Yıkıcı duygudurum düzenleyememe bozukluğu

Yıkıcı duygudurum düzenleyememe bozukluğu özellikle çocukluk dönemine ait bir depresif bozukluktur ve 6-18 yaş arası dönemdekilerin sık sık ve yoğun sinir patlamaları ve huzursuzluk yaşamalarına sebep olur.

Belirtileri o kadar ağırdır ki, evde ve okulda problemlere sebep olabilir. Yaşıtları ile anlaşması zor olabilir. Belirtiler genellikle 6-10 yaş arasında başlarlar. Çocuk teşhis almak için bu belirtileri 12 ay ve daha uzun süre yaşamış olmalıdır. Genellikle şöyle tedavi edilir:

  • Psikoterapi: Bilişsel davranış terapisi ve ebeveyn eğitimleri faydalı olur.
  • Antidepresanlar: Özellikle 12-18 yaş arasında antidepresanlar ve psikoterapi genelde birlikte kullanılır.

Mevsimsel duygulanım bozukluğu

Mevsimsel duygulanım bozukluğu veya mevsimsel düzenli majör depresyon, mevsimler değişince ortaya çıkan bir majör depresyon türüdür. Çoğu insan onu kış aylarında yaşar çünkü günler kısalır ve daha az ışık görülür. Genelde bahar ve yaz aylarında geçer.

Ekvator bölgesinden ne kadar uzakta yaşanırsa görülme ihtimali o kadar artar. Ancak ne kadar insanın bunu yaşadığı az biliniyor çünkü genelde teşhis edilemiyor ve hastalar da sağlık kurumlarına başvurmuyorlar.

Serotonin ve melatonin adı verilen hormonlar bedenin uyku ve uyanıklık ritmini düzenlerler. Bu hormonlarda herhangi bir problem olması mevsimsel duygulanım bozukluğuna sebep olabilir. Kış aylarındaki daha az gün ışığı bedenin çok fazla melatonin üretmesine sebep olurken serotonin ise azalır. Bu değişim bedeninizin kısa günlere alışmasını zorlaştırır ve uyku, ruh hali ve davranış üzerinde etkilerde bulunur.

Eğer bu rahatsızlığa sahipseniz antidepresanlar ve ışık terapisi yardımcı olabilir. Bu terapide her gün 15-30 dakika parlak bir ışığın önünde oturursunuz. Doktor aynı zamanda psikoterapi ve D vitamini de verebilir ve böylece serotonin düzeyi arttırılabilir.

Psikotik depresyon

Psikotik depresyon sahibi olan insanlarda majör depresyon belirtilerinin yanında aşağıdaki psikotik belirtiler de görülürler:

  • Halüsinasyonlar
  • Sanrılar
  • Paranoya

Antidepresan ve antipsikotik ilaçların bir kombinasyonu genelde tedavide başarılı olur. ECT de bir seçenek olabilir.

Prenatal depresyon

Bu depresyon türü hamilelikte ortaya çıkar ve aşırı üzüntü verir. Hamilelikte hormon düzeyleriniz değişirler ve bu değişimler ruh halini etkileyerek birkaç günden fazla süren depresyon belirtilerine yol açarlar. Belirtilerinizi iyileştirmek için tedaviye ihtiyacınız olur.

Şunlara sahip insanlarda yaygındır:

  • Ruh hastalıkları geçmişi olanlar
  • Hamileliğe ek olarak yaşamında stresli olaylar olanlar
  • Destekleyici olmayan bir partneri olanlar
  • Beklenmedik bir gebeliği olanlar
  • Sağlık problemleri olan bir çocuk taşıyanlar
  • İkiz veya üçüz bekleyenler
  • Kısırlıktan dolayı hamile kalmakta zorlanmış olanlar

Bazı belirtileri ise şöyledir:

  • İştah kaybı ve gebeliğe bağlı olmayan kilo değişimleri
  • Keyif alınan aktivitelere ilgiyi kaybetme
  • Huzursuzluk
  • Üzüntü ve umutsuzluk
  • Anksiyete
  • Baş, kas ağrısı ve bulantı gibi fiziksel belirtiler

Yaşam tarzı değişimleri faydalı olabilirler. Örneğin spor, iyi beslenme ve bol uyku belirtilerinizi iyileştirebilir. Doktor psikoterapi ve ilaç da yazabilir.

Lohusa depresyonu

Kadınlarda doğumun ardından postpartum depresyon veya lohusa depresyonu ortaya çıkabilir ve haftalar, hatta aylar sürebilir. Normalde doğumdan sonra olan hafif bir üzüntü ve endişe içeren ve bir kaç gün süren üzüntüden farklıdır. Eğer bebeğiniz doğduktan sonra 2 haftadan uzun süre çok büyük üzüntü, umutsuzluk ve gerginlik hissederseniz lohusa depresyonunuz olabilir. Bu duygular o kadar yoğun olurlar ki, bebeğinizle bağ kurmanız zor olur ve günlük hayatı sürdürmek de zorlaşır. Bu belirtileri göz ardı etmeyin. Doktor istediğiniz tedaviyi almanıza yardımcı olabilir.

Postpartum psikozis ise nadir bir depresyon formudur ancak hemen tedavi gerektirir. Eğer halüsinasyonlar, sanrılar görüyorsanız, kendinize veya bebeğe zarar verme düşünceleri varsa hemen acile ulaşın.

Lohusa depresyonu 7 anneden 1 tanesinde görülür. Doktor danışmanlık, destek grupları ve antidepresanlar ile iyileştirmeye çalışabilir. Hormon terapisi de etkili bir tedavidir.

Premenstrüel disforik bozukluk

Kadınlarda adet döneminden bir iki hafta önce başlayan depresyon türüdür ve adet öncesi gerginlik sendromu yani PMS’ten daha yoğundur. Bu bozukluk günlük yaşantıyı etkiler. Ancak genellikle adet başladıktan sonra bir iki gün içinde daha iyi hissedersiniz.

Depresyon ve ezilmişlik hislerine ek olarak şunlar da olabilir:

  • Ruh hali dalgalanmaları
  • Huzursuzluk
  • Yoğun kaygılanma
  • Konsantrasyon zorluğu
  • Bitkinlik
  • İştah ve uyku alışkanlıklarındaki değişimler

Tedavide antidepresan ilaçlar ve hormon terapisi kullanılabilir. Doktorunuz aynı zamanda beslenme ve yaşam tarzı değişimleri önerebilir. Örneğin sporun faydasını görebilirsiniz.

Durumsal depresyon

Bu esasen teknik bir psikiyatri terimi değil ancak depresif ruh haliniz birisinin ölümü, boşanma, iş kaybı gibi yaşamdaki olaylardan kaynaklanabilir. Doktor buna stres tepkisi sendromu adını verebilir.

Psikoterapi genellikle bu dönemi aşmanıza yardımcı olur.

Atipik depresyon

Bu tür tipik depresyon üzüntüsünden farklıdır. Depresif belirtilerin farklı bir düzeni vardır. Bu bozuklukta ruh haliniz olaylara bağlı olarak geçici bir iyileşme gösterebilir.

Bazı diğer belirtileri şöyle:

  • Artan iştah
  • Normalden daha fazla uyuma
  • Kol ve bacaklarda ağırlık hissi
  • Eleştirilere karşı aşırı hassasiyet

Antidepresanlar yardımcı olabilirler. Genellikle SSRI türü ilaçlar kullanılır.

Bazen MAOI adı verilen antidepresan ilaç türü de kullanılabilir.

Tedaviye dirençli depresyon

Depresyon tedavisi gören insanların üçte birinde bir kaç tedavi yöntemi uygulanmasına karşın başarı elde edilemez. Bu durumda tedaviye dirençli depresyon sahibisiniz demektir. Bunun pek çok sebebi olabilir. Örneğin depresyon tedavisini zorlaştıran başka rahatsızlıklarınız olabilir.

Eğer tedaviye dirençli depresyon tanısı aldıysanız, doktor daha az geleneksel tedavi yöntemleri önerebilir. Elektrokonvülsif terapi (ECT) bu durumda bazen yardımcı olur.

ECT’de beyninize küçük elektrik akımları gönderilir. Bu da küçük bir nöbete sebep olur ve beyinde ruh halini iyileştiren değişimlere yol açar.

Tedaviye dirençli depresyon, onun tedavi edilemeyeceği anlamına gelmez. Bunun yerine doktorunuz sizinle daha yakından ilgilenir ve farklı tedavi kombinasyonlarını deneyebilir. Ayrıca devamlı psikoterapi almanız gerekebilir.

Sonuç olarak depresyon zaman zaman üzüntülü hissetmekten farklıdır. Günlük yaşamı zorlaştırır çünkü yoğun bir üzüntü ve umutsuzluk hissi vardır ve bunlar 2 haftadan uzun sürerler. Doktorunuz depresyon türünüze göre bir tedavi planı oluşturacaktır. Tedavide antidepresan ilaçlar, psikoterapi veya ECT uygulanabilir. Spor, iyi beslenme gibi yaşam tarzı değişimleri de fayda sağlayabilirler.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Kaynak: webmd.com

İlginizi çekebilir: Zihinsel sağlığımızı anlamak: Stres, anksiyete ve depresyon nedir?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Şehrin hızına kendi ritminizde ayak uydurun: Honda HR-V e:HEV ile hayalleri ileri sürün

Şehir yaşantısı, sürekli bir hareket ve değişim içerisinde. Hızlı bir iş günü, yetişmesi gereken işler ve yetişilmesi gereken yerler… Tüm bu dinamik yapı, şehrin temposunu şüphesiz ki daha da yükseltiyor. Sabahın ilk ışıklarından gecenin karanlığına kadar her şey, şehrin hızlı akışıyla birlikte hareket ederken, bu tempoya uyum sağlamak için çaba harcamak şart. Güzel haber; Honda HR-V e:HEV, tam da bu uyumu yakalamak isteyenler için tasarlandı. Şehrin dinamik yapısını anlayan, hıza ayak uyduran ve her anınıza eşlik eden bir yol arkadaşı ile şehir hayatının keyfini sürebilir, konforlu yolculuklara çıkabilirsiniz.



Honda HR-V e:HEV, priz şarjına ihtiyaç duymayan hibrit sistemiyle, geniş ve konforlu iç mekan tasarımıyla, katlanma esnekliği sunan ‘Sihirli Koltuklar’ıyla, uzatılmış garanti seçeneğiyle ve yolculuklarınızı çok daha konforlu hale getirecek son teknoloji özellikleriyle şehir hayatında ihtiyaçlarınıza mükemmel bir uyum sağlıyor. Hayallerinize doğru keşif dolu yolculuklara hazırsanız işte karşınızda HR-V e:HEV:

Şehrin en güvenli yolculukları için: Honda SENSING

Şehir hayatı, şüphesiz ki bir anda değişen yol koşulları ve beklenmedik sürprizlerle dolu. Dolayısıyla hem kendinizi hem de sevdiklerinizi koruyabilmek için güvenlik, sürüş deneyimlerinizin merkezinde yer almalı, özellikle de modern şehir yaşamında dikkat dağıtıcı pek çok unsur varken. Güzel haber, Honda SENSING teknolojisi sayesinde güvenlik standartlarını en üst düzeyde sağlayan konforlu ve huzurlu yolculuklar mümkün.

Kameralar, radar ve sensörlerin kombinasyonunu kullanan Honda SENSING teknolojisi, yolu izleyerek tehlikelerden korunmanıza yardımcı olup güvenli bir sürüş sağlıyor. Otomatik Dur/Kalk Özelliğine Sahip Uyarlanabilir Hız Sabitleyici, Şerit Koruma Destek Sistemi, Çarpışma Hafifletici Fren Sistemi ve daha pek çok ek güvenlik özelliği ile tüm yolculuklarınızda hiç olmadığınız kadar güvende hissedebilirsiniz.

Optimum performans için: e: HEV Teknolojisi

Şehrin dinamik yaşam tarzına ayak uydurmanın bir başka koşulu da performans ve tabii ki insana olduğu kadar çevreye de duyarlı bir sürüş deneyimi. En zorlu yol koşullarına bile uyum sağlayan Econ, Normal ve Spor sürüş modlarının yanı sıra benzin ve elektriğin gücünü birleştiren akıllı hibrit teknolojisi ile HR-V e:HEVperformans ve tabii ki insana olduğu kadar çevreye de duyarlı bir sürüş deneyimi. En zorlu yol koşullarına bile uyum sağlayan Econ, Normal ve Spor sürüş modlarının yanı sıra benzin ve elektriğin gücünü birleştiren akıllı hibrit teknolojisi ile yakıt tasarrufu sağlıyor hem de verimliliği en üst düzeye çıkarıyor.

Üstelik Üretken Frenleme teknolojisi sayesinde HR-V e:HEV, frenleme yoluyla açığa çıkan elektrik enerjisini geri kazanarak yol boyunca aracınızı şarj ediyor. Böylece manuel olarak şarj etmenize hiç gerek kalmıyor. Şehrin yoğun ve hızlı temposunda bir de aracınızı şarj etmek için priz başında bekleyip zaman kaybetmenize hiç gerek yok. Zaman tasarrufu da enerji tasarrufu da Honda HR-V e:HEV için çok önemli. Akıllı hibrit teknolojisi ile onun neden en iyi yol arkadaşı olduğunu bir kez daha anlayacaksınız.



Hayallere uzanan konforlu yollar için: İleri teknoloji ve fonksiyonel donanım

Kabul edelim modern şehir hayatı, sadece hıza, güce ve verimliliğe değil; konfora da ihtiyaç duyuyor. Çünkü pek çoğumuz için hayallerimize doğru yol almanın en keyifli yolu, rahatımızı düşünen, konforumuzu olabildiğince artıran pratiklerden geçiyor. Şehirdeki tüm yolları en eğlenceli sürüş deneyimleriyle buluşturan HR-V e:HEV, neyse ki bizi bizden daha çok düşünüyor ve benzersiz özellikleri sayesinde konforu, teknolojiyle buluşturarak şehrin dinamik temposunda huzurlu ve rahat yolculuklar vadediyor.

Siz de yolculuklarınızın bu denli özenli olmasını istiyorsanız, premium ses sistemiyle, ısıtmalı ön koltukları ve direksiyonuyla, anahtarsız giriş ve çalıştırma teknolojisiyle, otomatik bagaj kapağı ve daha pek çok gelişmiş donanım özelliğiyle her yolunuzu hayallerinizi süsleyecek kadar güzelleştirebilirsiniz.

Dahası, HR-V e:HEV’in en dikkat çekici özelliklerinden biri olan Sihirli Koltuklar, yukarı veya zemine doğru katlanma esnekliği sunarak geniş bir iç mekan kullanımına sahip olmanızı da sağlıyor. Böylece hem işlevsellik hem de konfor açısından yol deneyimi daha da kusursuz bir hal alıyor. Mükemmel yolculuklar için sabırsızlanıyorsanız HR-V e:HEV ile hemen tıklayıp tanışmalısınız.

Honda HR-V e:HEV ile her yolculuğunuzu ayrı bir keyfe dönüştürebilir, şehirde hayallerinizi daha da ileriye sürerken konforunuzdan ödün vermeden güvenle yol alabilirsiniz. Ayrıca, sürüş keyfiniz uzun yıllar boyunca güvence altında kalsın diye Honda 6 yıl garantiHonda HR-V e:HEV ile her yolculuğunuzu ayrı bir keyfe dönüştürebilir, şehirde hayallerinizi daha da ileriye sürerken konforunuzdan ödün vermeden güvenle yol alabilirsiniz. Ayrıca, sürüş keyfiniz uzun yıllar boyunca güvence altında kalsın diye Honda 6 yıl

*Bu yazı Honda katkılarıyla hazırlanmıştır.



Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi, Mayo Clinic ile iş birliğine imza attı

Günümüzde kendimize iyi bakmanın ve sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemek için doğru alışkanlıkları edinmenin önemi her zamankinden daha fazla. Bu bağlamda dengeli beslenme, düzenli egzersiz, stres yönetimi gibi bütüncül sağlığı iyileştirmeye yönelik atılan bireysel adımların yanı sıra sağlık sektöründeki gelişmeler de kritik bir rol sahibi.



Sağlık alanındaki teknolojik gelişmeler tüm hızıyla artmaya devam ederken bu alanda yapılan iş birlikleri de sağlık sektörünü daha da ileriye taşımaya yardımcı oluyor. Dünyanın en prestijli sağlık kurumlarından biri olan Mayo Clinic ile Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi’nin güçlerini birleştirmesi de sağlık sektöründe yaşanan en önemli gelişmelerden biri. Bu güçlü iş birliği, daha etkin sağlık uygulamalarının yanı sıra hizmet, eğitim ve akademi alanlarında da verimli çalışma ortamları sunmayı amaçlıyor.

18 Eylül 2024 tarihinde Amerikan Hastanesi’nde gerçekleştirilen iş birliği duyuru toplantısına Koç Healthcare (Vehbi Koç Vakfı Sağlık Kuruluşları) CEO’su Dr. Erhan Bulutcu, Uluslararası Kurumsal İlişkiler Yönetici Medikal Direktörü Prof. Dr. Sergin Akpek ve Mayo Clinic Avrupa, Orta Doğu, Hindistan ve Afrika Bölgesi Yönetici Medikal Direktörü Dr. Mohamad Bydon katılım gösterdi.

Koç Healthcare CEO’su Dr. Bulutcu yaptığı konuşmada, “Geleceğin sağlık ekosisteminde yer alabilmek için teknoloji ve endüstri şirketleri, üniversiteler, hastaneler ve sigorta şirketleriyle işbirliği yapmak çok önemlidir. Mayo Clinic’in geçmişteki başarılarının yanı sıra geleceğin tıbbi uygulamaları üzerine hayata geçirdikleri tanı ve tedavideki öncü çalışmaları bizde iş birliği heyecanı uyandırdı. Bu yüzden Amerika dışında sayılı üyesi olan Mayo Clinic Care Network’e katılma kararı verdik. Kapsamlı bir değerlendirme sürecinden geçildi, onların bizi, bizim de Mayo Clinic’i seçmemizde ortak yan, geleceğin sağlık ekosisteminde vizyon birlikteliğimizin olması ve geçmişteki başarılarımızı kanıta dayalı olarak sunmamızdır.” diyerek bu iş birliğinin önemini bir kez daha vurguladı.

Öte yandan, Uluslararası Kurumsal İlişkiler Yönetici Medikal Direktörü Prof. Dr. Sergin Akpek de şu açıklamayı yaptı: “Amerikan Hastanesi olarak yüz yılı aşkın bir süredir bu coğrafyanın insanlarına kesintisiz sağlık hizmeti sunmanın gururunu yaşıyoruz. Koç Healthcare’e eklenen diğer hastanelerimize aktardığımız tecrübe ve kurum kültürümüzle dokunduğumuz hasta sayısını son yıllarda önemli miktarda artırmış bulunuyoruz. Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin devreye girmesiyle eğitim ve araştırma alanında da fark yaratmaya başladık. Hiç kuşkusuz bu ilerlemelerin arkasında kurumumuzun uzun yıllardır uluslararası iş birliklerine verdiği önemin rolü de büyüktür. Mayo Clinic gibi sağlık alanında tartışmasız bir dünya markasıyla bugün başlattığımız iş birliği Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi’ni hizmet, eğitim ve araştırma alanında daha da ileri noktalara taşıyacaktır.”

Mayo Clinic Avrupa, Orta Doğu, Hindistan ve Afrika Bölgesi Yönetici Medikal Direktörü Dr. Mohamad Bydon ise “Mayo Clinic olarak Koç Healthcare markası bünyesinde yer alan Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi’ni Mayo Clinic Care Network’e dahil etmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Bu süreçte iki kurumla aramızdaki kültürel uyum son derece iyiydi. Hasta bakımı konusunda bölgedeki en kaliteli hizmeti sunmayı hedeflediğimiz bu işbirliğimizin hayata geçmesini heyecanla bekliyoruz.” sözleriyle düşüncelerini paylaştı.



Mayo Clinic Care Network üyeliği sayesinde Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi uzmanları, Mayo Clinic’in AskMayoExpert, Multidisipliner Kanser Konseyi, tıbbi ve idari danışmanlıkların yanı sıra, Koç Üniversitesi Hastanesi ile eğitim ve araştırma alanında da iş birliği yaparak klinik araştırma projelerini hayata geçirmeyi planlıyor. Mayo Clinic Care Network, Amerika ve dünyada özenle seçtiği sağlık kuruluşlarıyla kendisinin lider olduğu tıp bilgisi, danışmanlık, araştırma ve geliştirmedeki deneyimleri ve her türlü uzmanlık alanında iş birliği sağlayarak etkin bir sağlık ekosistemi yaratmaya devam ediyor.

Amerikan Hastanesi, Koç Üniversitesi Hastanesi ve Mayo Clinic Care Network bünyesinde yer alan diğer üyeler birbirinden bağımsız olarak iş birliklerini sürdürürken 2011 yılında kurulan Mayo Clinic Care Network, ABD genelinde ve Asya, Hindistan, Meksika ve Orta Doğu’da 45’ten fazla üye organizasyonu da içinde barındırıyor.

Amerikan ve Koç Üniversitesi Hastaneleri, Mayo Clinic Care Network’ün Avrupa’daki ilk üyesi olarak sağlık sektöründe önemli bir dönüşüme öncülük ediyor. Bu başarılı iş birliği sadece bugünün değil, yarının sağlık dünyasına da önemli katkılar sunarak daha sağlıklı bir geleceğe doğru büyük bir adım atıyor.

*Bu yazı, Amerikan Hastanesi katkılarıyla hazırlanmıştır.





“Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” için başvurular başladı

İnsanlığın varoluşundan bu yana kadınlar, toplumda pek çok ilham veren, güçlü roller üstlendi. Her ne kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların mücadelesini her dönemde zorlaştırmış olsa da; günümüzde kadınlar iş hayatından siyasete, eğitimden medyaya toplumun pek çok alanında yer almaya, seslerini duyurmaya ve görünürlüklerini güçlendirmeye devam ediyorlar. Artık başarılı kadın hikayelerinin pek çok örneği var; özellikle de girişimcilik sektöründe.



Kadınlar girişimcilik dünyasına isimlerini altın harflerle yazdırmaya ve pek çok farklı sektörde muhteşem izlere imza atmaya devam ettikçe, kadın girişimcilerin hikayelerini paylaşmalarına aracı olacak pek çok etkinlik ve yarışma düzenleniyor. Böylelikle hem kadınların girişimcilik konusunda daha aktif olmalarına hem de ilham verici hikayelerini diğer kadınlarla paylaşmalarına olanak sağlanıyor. Bu yarışmaların ilki ve en köklülerinden biri de Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması.

 “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması, kadın girişimcilerin çevrelerinde yarattığı farka ve faydaya da odaklanırken, girişimcilikteki başarısını Türkiye’ye duyuran kadınların başka kadınlara katkı sağlama konusundaki motivasyonlarını da artıyor. Kadın girişimcileri ve kooperatifleri, büyük bir heyecanla gerçekleşen jüri değerlendirmesi sonucu belirlediğimiz birincilerden biri olması için Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’na başvurmaya davet ediyoruz.” – Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sibel Kaya

Garanti BBVA, Ekonomist Dergisi ve KAGİDER iş birliğiyle: Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması

Türkiye’de, kadın girişimcilere yönelik çeşitli çalışmalar yürüten ilk özel banka olan Garanti BBVA, girişimcilik konusuna büyük önem veren, konuyu sayfalarına taşıyan Ekonomist Dergisi ve Türkiye’de kadın girişimciliği ve liderliğini geliştirmeyi hedefleyen sivil toplum örgütü KAGİDER’in iş birliğiyle 2006 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleşen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” bu yıl 18. kez düzenleniyor.

Yarışmada başvurular, Türkiye’nin Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi ve Türkiye’nin Kadın Kooperatifi olmak üzere 5 kategoride değerlendiriliyor.



Yarışmanın kazananları ise Şubat ayında yapılacak olan ödül töreni ile açıklanacak. “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” ödülünü alacak girişimci 250.000 TL, “Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi” ve “Türkiye’nin Kadın Kooperatifi” kategorilerinin birincileri ise 200 biner TL’lik ödülün sahibi olacak.

“Kadın girişimciliğinin sürdürülebilir kalkınmaya olan etkisini görmek ve bu başarıları ödüllendirmek bizim için büyük bir mutluluk. Kadın girişimcilerin ekonomiye kazandırdığı değer, ülkemizin geleceği için büyük önem taşıyor. Yarışmaya katılacak tüm kadınlara başarılar diliyorum. Hep birlikte, kadınların gücünü daha da ileriye taşıyacağız.” – KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu

2025 yılının kadın girişimcisi siz olabilirsiniz

Hikayenizle tüm kadınlara ilham olmak ve başarılarınızı tüm Türkiye’ye duyurmak istiyorsanız; 15 Kadım 2024 tarihine kadar www.garantibbvakadingirisimci.com adresindeki formu doldurarak yarışmaya başvurabilirsiniz.

“Türkiye’de kadının ekosisteme katkısını daha da artırmayı, girişimci kadınları cesaretlendirmeyi amaçladığımız bu yarışma önemli bir aşama kaydetti. 17 yılda 45 bin başvuru olmamız, yıllar içinde kategori sayısının bir iken geçen yıl itibarıyla beşe çıkması çok kıymetli. Ekonomist dergisi, Garanti BBVA ve KAGİDER olarak kadın girişimcilerimizi yarışmamıza davet ediyoruz.” –Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talip Yılmaz





İlgili Makale