X

Depresif ve boşlukta hisseden bireylerin 8 ortak özelliği

Son günlerde yaşanan olayların da etkisiyle kendisini depresif ve boşlukta hisseden bireylerin sayısında hızlı bir artış olduğunu eminiz siz de gözlemlemişsinizdir. Hatta belki bu yazıyı okuduktan sonra onlardan biri olduğunuzu bile hissedebilirsiniz.

Kendini Boşlukta Hissedenlerin Ortak Özelligi

Yaşamın günlük akışı içinde sahip olduğumuz sorumluluklar, yapmamız gereken işler ya da diğer insanlarla olan ilişkilerimiz nedeniyle hayatımızın ne kadar monotonlaştığını fark etmeyebiliriz. Ancak başımızı yastığa koyduğumuz an düşünmeye başladığımızda boşlukta olduğumuzu görebilir, kendimizi çaresiz hissedebiliriz.

Çoğu zaman farkında olmasak da, çevremizde yaşama amacını bulmaya çalışan, boşlukta olduğunu hisseden ve bu durumdan kurtulmak için çaba gösteren; ya da hiç bir şey yapmayarak böyle yaşamaya devam eden bir çok birey var. Özellikle sosyal medyada yaşadığı hayattan, ilişkilerinden, içinden bulunduğu çevreden ya da çevresindeki insanlardan şikayet eden bireylere artık daha sık rastlıyoruz.

Uplifers olarak boşlukta olan ve yaşama amacını bulamayan bireylerin 8 ortak özelliğini sizler için derledik. Son günlerde bu bireylerden biri olmanız ancak bunun farkında olmamanız bir hayli olası. O nedenle aşağıdaki sinyalleri iyi takip etmenizi ve kendinizin farkınıza vararak durumunuz ilerlemeden harekete geçmenizi öneriyoruz.

1. Hayatlarında var olan her şeye olumsuz tarafından bakma eğilimindedirler

Boşlukta olan kişilerin çaresiz ve yorgun hissetmelerinin en büyük sebebi, yaşadıkları hayatı da büyük bir boşluğa çevirmelerinden ve kendilerine tutunacak bir dal bulamamalarından kaynaklanır. Bu kişilerin düşünme süreçleri; yaşadıkları durumları, çevrelerindeki insanları, gelecek planlarını olumsuzluklar üstüne inşa ederek ilerler.  Yollarına çıkan tüm olumlu fırsatlara negatif yönleriyle yaklaşırlar ve başarısızlık sebeplerini çevresel faktörlere bağlarlar.

2. Çevrelerindeki kişilerle iletişim kurmaktan ve arkadaşlık olgusundan hoşlanmazlar

Boşluktaki bireyler genelde çevrelerindeki kişilerle iletişim kurmaktan ve düşüncelerini birileriyle paylaşmaktan kaçınırlar. Bu nedenle çevrelerinde yalnızlıklarını paylaşabilecekleri kişiler ya yoktur, ya da kendileri gibi depresif  bireylerle zaman geçirirler.

Boşlukta olan bireyler yalnızlıklarını ve depresif modlarını belli etmeyi severler. Negatif bakış açılarıyla bulundukları ortamın enerjisini de düşürdükleri için, hayattan zevk alan, mutlu bireyler de bu kişilerle zaman geçirmekten kaçınırlar.

3. Kendilerini mümkün olabildiğince gerçekliklerden uzak tutarlar

Bu kişiler hayatlarında zevk alınacak hiç bir şey olmadığına inanırlar. Kendi dünyalarında bu şekilde mutludurlar ve gerçek yaşama geri dönerek negatiflikten sıyrılmaya açık değildirler. Aşırı dozda alkol ve uyuşturucu madde tüketerek gerçek dünyadan uzakta yaşamayı tercih ederler.

Kitap okumak, dizi izlemek, televizyon seyretmek gibi aktivitelere saatlerini ayırırlar. Bu tarz takıntılar geliştirmelerinin sebebi dikkatlerini farklı aktivitelere çekerek yapmak istemedikleri şeylerden uzaklaşmaya çalışmalarıdır.

Gerçek yaşamın içinde var olmak bir seçim değil, var olmanın gereğidir. Bazı şeylerden hoşlansak da hoşlanmasak da o şeylerin gerçeklik içinde var olduğunu bilmek ve kabul etmek, uyum sürecinin bir parçasıdır. Gerçeklikten kaçmak, daha fazla boşluk yaratmaktan başka bir işe yaramayacaktır.

4. Her sabah negatif duygularla uyanırlar

Hepimizin yataktan çıkmak istemediği, uyandığı için mutsuz olduğu günler vardır. Kendisini boşlukta hisseden, depresif bireyler bu süreci her sabah yaşarlar. Yaşamda haz alabilecekleri bir şey bulamadıkları için yeni bir güne uyanıyor olmak onlar için pek bir şey ifade etmez. Bu nedenle gün içinde yaptıkları hiç bir şeyden keyif almazlar ve tekrar uyuyacakları saatleri iple çekerler.

Güne nasıl başladığınız, o günün kalanının nasıl geçeceğini belirleyen en önemli etmenlerdendir. Bu nedenle sabahları uykunuzu almış olarak uyanmak ve yeni güne yeni umutlarla başlamak, sizi mutlu kılar.

5. Karşılarına çıkan fırsatları değerlendirmezler

Depresif bireylerin başka insanlarla iletişim kurmaktan hoşlanmadığından daha önceki maddelerimizde bahsetmiştik. Bu kişiler başkalarını sevmedikleri gibi kendilerini de sevmezler ve kişisel gelişimin varlığına inanmazlar. Kendilerini geliştirmek ya da potansiyellerini üst düzeye çıkarmak için herhangi bir uğraşta bulunmadıkları gibi, karşılarına çıkan fırsatları da değerlendirmezler.

6. Başkalarının kusurlarını açığa çıkararak eleştiride bulunmaktan zevk alırlar

Depresif bireyler çevrelerindeki insanları da negatiflikleriyle kendi seviyelerine çekmek isterler. Yaşadıkları olaylar için sergiledikleri negatif tutumu çevrelerindeki insanlara karşı da kullanırlar ve bu kişileri eksiklikleriyle ve yaptıkları hatalarla eleştirme eğilimindedirler.

Bunu yapmalarının sebebi çevrelerindeki insanları  da kendileri gibi yaşadıkları dünyanın kötü bir yer olduğuna inandırmaktır.

7. Kendilerinin herkesten daha iyi olduğuna inanırlar

Boşluktaki insanlar kendilerini ve yaşadıkları çevreyi sevmedikleri için kendilerini gerçek dünyaya ait hissetmezler. Kendi düşünce sistemlerinin diğerlerinden farklı olduğunu ve bakış açılarının çok daha geniş olduğunu düşünürler. Çevrelerindeki insanların onları anlayamayacaklarını düşünerek kendilerini üstün görme eğilimindedirler.

8. Mutlu olan insanların rol yaptıklarına inanırlar

Depresif bireyler çevrelerinde mutlu olan kişilerin gerçekten mutlu olduğuna inanmaz ve bu mutluluğa şüpheyle yaklaşırlar. Mutlu bireylerin hayatın gerçeklerini göremediklerini, hayatı toz pembe yaşadıkları için mutlu olduklarını düşünürler.

Sürekli insanların neden mutlu olduklarını merak ederek yaşasalar da, kendileri mutlu olmak için hiç bir çaba göstermezler.

 

 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale