X

Dengeyle gelen huzur: Dişil ve eril enerjinin uyumu

Rahatsızlandım biraz geçen iki gündür. Öyle olunca yatıp dinlemek en iyi ilaç oluyor. Ben de öyle yaptım. Genelde bunu yaparken yatakta izlemediğim dizileri açarım, sabahtan akşama dizileri bitiririm vb. Bu defa öyle olmadı. Açtım dizileri ve gerisin geri kapattım. Beynim, bedenim: “Yok, istemiyorum şu an bu kadar ses, görüntü” dedi. Duydum, dinledim, durdum.

Sonra bir baktım ayaklarım çıkardı beni odadan, balkona yöneldim. (Yazarlar ya da konuşmacılar bu şekilde “Ayaklarım çıkardı beni” gibi söylemlerde bulununca: “Aa öyle mi canım, sen orada değildin galiba?” derdim içimden hafif alaycı bir tavırla. İnsan hiçbir zaman büyük konuşmayacak işte! Aslında zihin olmadan, düşünmeden, içgüdüleri dinleyerek hareket etmek demekmiş meğer. Yani bendeki karşılığı bu en azından. Ben diyeyim de, siz de benim arkamdan öyle düşünmeyin benim gibi…)

Balkonda uzandım, odam yerine tüm gün. Ne telefona baktım, ne bilgisayara, ne dizilere. Sadece nefes aldım, rüzgarın ağaçları dalgalandırmasını izledim, kuşların ötüşünü duydum ve bol bol uyudum.

Telefon, ses, görüntü ne de çok yormuş beni meğer. Ben o an o balkonda var oldum; hiçbir şeysiz. Sessizlikte. Mucize gibiydi! Rahatsız olduğum o gün aslında bana koca bir hatırlatma, koca bir nefes oldu. Dr. Jane Goodall’ın sözünü hatırladım: “Dünyayı kurtarmanın yolu, doğa ile yeniden bağ kurmaktır.” Ben de Goodall’a ekliyorum: İnsanın da kendisini kurtarmasının yolu doğa ile yeniden bağ kurmasıdır. Ağaçlar, rüzgar, esinti, kuşların sesleri, köpek havlamaları, havadaki koku; o gün eminim ki beni iyileştiren bunlar oldu başka hiçbir şey değil.

Asıl mucize ise ben sessizlikte o gün doğayla var olunca kendisini gösterdi. O gün, tüm gün içim rahat yattım ilk defa. Hasta olsam da yatarken hep içimin içimi yediği bir taraf var kendimi bildim bileli. “Neden yatıyorsun? Çok yatmadın mı? Hadi kalk. Şu işi ne yaptın? Bütün gün boş oturdun!” soruları… İşte birçoğumuzun bildiği hani, hiç susmayan o ses. Hiç susmayan, insanı daima yargılayan, küçük ve eksik hissettiren o ses! Öyle tanıdık ki bana! İlk defa o gün yoktu! Suskundu. O gün o balkonda yatmaktan suçluluk duymayı bırakın, keyif aldım. Nasıl olmuştu bu? Şaşırdım.

Ben senelerdir şöyle bir kalıp, inanış, kavram, her ne ise adı, bunun üzerinde çalışıyorum: “Değerli olmak için bir şey yapmama gerek yok. Sadece varlığımla her şeyi hak ediyorum bu hayatta.

Bu inanış, kavram benim hayatıma tam oturamadı bugüne kadar. Çok inanmak istesem de kalbim hiç orada olamadı bu yüzden, ne kadar zorlasam da senelerdir pek bir işime yaramadı.

Buna yanlış demiyorum; doğru, yanlışa inanmıyorum biliyorsunuz. Etiketlemektense, aksine, sadece baktığım pencereyi değiştiriyorum şu an. Çünkü anladım ki senelerdir buğulu camdan dışarıyı izlemeye çalışıyormuşum. O buğu temizlenerek uçar, gider sanmışım ama bana camın kendisi buğuluymuş. Meğer konu hak ediş değilmiş.

Konu benim için eril-dişil enerji dengesiymiş. Yavaşlamak, sakinlemek, durmak; kendine yumuşacık yaklaştığın bu alanlar dişilin tekelinde. Peki bu sırada eril ne yapıyor? Hayat dengeden ibaret, hayat dengede akıyor ya hani? Ben işin bu tarafını hiç görememişim, hatta düpedüz unutmuşum bugüne kadar. Kendin gibi var olmayı sadece oturarak var olmak zannetmişim. Halbuki kendin gibi var olmak ne kadar da o anlama gelmiyormuş, şimdi görüyorum!

Ben pandemi sırasında İlkgün Amitabha’dan aldığım dişil-eril seansıyla keşfettim kendimde tüm bunları. Yeniden hatırladım İlkgün aracılığıyla. Dişil önemi, dişil gücü diye diye, erili küçücük bırakmışım meğer. Dişiyi besleyip erili görmedikçe o da iç rahatsızlıklarıyla konuşmaya çalışmış aslında hep benimle. O olduğunu anlamamışım. İyi haber: Dönülmeyecek bir yol değil hiçbir şey. O günden sonra ilk önce bu durumu algılamam ve kabul etmem bir, iki ayımı aldı sonrasında o erili büyütmek için nereye gidip ne yapacağımı bilmediğimden bu konuda sapasağlam olan canım arkadaşım Ceylan ile seanslar aracılığıyla çalışmaya başladım. Özellikle bu isimleri veriyorum ki; ihtiyacı olduğunu fark edenlerin onları bulmasını öneririm. Benim kendi tecrübem çok kuvvetli oldu. Bugün buraya yazdığım tüm farkındalıklar; bu çalışmaların uzantısıdır. Bu vesileyle de ikisine de tekrar çok teşekkür ediyorum. Hayatımın çok kıymetli bir dönüşüm noktası. Sağ olun, var olun.

Ben o gün balkonda yatarken zihnim ilk defa beni yemedi çünkü ben bir süredir erilimi de besliyorum. Hareketteyim, aktifim, hedeflerim, sınırlarım var, disiplinliyim. Bir süredir kendimi hem aktif hem durağan pencerelerin ikisinden de deneyimliyorum. Farkettim ki benim o gün rahatsız olmamamın, beynimin beni kemirmemesinin sebebi erilin aslında rahatlığıymış. Haftanın diğer günleri o da beslendiği için; artık hayatım daha eril-dişil dengesinde hatta dansında olduğu için; var oluşum bu dengede artık gerçekleştiği için; artık madalyonun iki tarafıyla da ilgilendiğim için seve isteye; o yattığım gün ne bir suçluluk duygusu vardı ne de ne yapacağını bilememe hali. O gün bedenim de beynim de sadece yatıp bolca uyuyup rüzgarı dinlemeye seve isteye razıydı. Eril de dişil de kendisinden pek memnundu. İkisi de beslenmiş, tatmindi hayatta! İlk defa! Hala inanamıyorum, öyle büyük bir anki bu benim için!

Yani, kendin olmak sadece öylece durmak değilmiş hayatın içerisinde. Kendin olmak kendi potansiyelinin peşinden gitmekmiş. İhtiyacın kadar olan egoyu, hırsı yanına yoluna kolaylaştırıcı yapıp, aynı zamanda ihtiyacın olan zamanda öylece yoldaki çiçekleri koklamak, gökyüzüne bakmakmış. Kendin olmakta durmakla beraber koşmak da sana ait, sana dairmiş. Hepsi dengeymiş. Hepsi benmiş. Yaşam denilen kavram her şeyin birbiriyle iç içe, savaşmadan ama birbirini destekleyerek, sırasını bilerek, yumuşakça dansıymış.

Bunları görebilmeye, yaşayabilmeye şükürler olsun. Beraber nice farkındalık dolu anlara. Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Olduğu gibi sevmek: Kendinizi evrene bırakabiliyor musunuz?

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale