Dengeyi bulmak ve dengede kalmak için: Sosyal medya farkındalığı
Sosyal medyaya söylenip söylenip kullanmaya devam eden bir nesiliz biz. En azından ben çevremde bunu gözlemliyorum ve buna kendimi de dahil ediyorum. Mesela zaman çalma konusunda, topluma göre olmamız gereken formlarda bize psikolojik şiddet uyguladığı konusunda… Bizi olmadığımız kişilere özendirmesi, kalıplara sokma çabası, kendimizi başkalarıyla kıyaslama konularında sosyal medyanın oldukça sıkıntılı bir platform olduğu yadsınamaz.
Neden bütün bunlara rağmen oradayız bilmiyorum. Bir şeylerden geri kalmama dürtüsü müdür nedir? Gerçi ben zamanında bir buçuk sene kadar kapatıp inanılmaz ferah bir nefes almıştım. Özgürleşmiştim. Sonra yine eğlencesine açtım derken bir süre sonra kendimi yine aynı kısır döngünün içerisinde buldum. Şimdi kendime göre sebeplerle tutuyorum, bilerek kapatmıyorum ama mutlu muyum? Hayır. Bir ara alıp başımı gideceğim yine sosyal medyadan eminim. Çünkü zorlanıyorum ben, siz zorlanmıyor musunuz? Kendimi saatlerce içinde dolanırken buluyorum bazen; “Aaa, diyorum, internette gezerken yaşamayı unutmuşum!”
Uyuşturucu gibi! Korkunç bir bağımlılık!
“Eğlence” adı altında da oradan bayağı yönetiliyoruz aslında. Nasıl giyineceğiz, nerelere gideceğiz, neler yiyeceğiz? Her şey bizim adımıza karar veriliyor. Kendimizi biraz farkında da değilsek, geçmiş olsun. O dünyada kayboluyoruz.
Yakın bir arkadaşım estetik dünyasında… Diyor ki: “Gamze sana anlatamam ne kadar büyük ve büyüyen bir pazar olduğunu. İnsanlar dayatılan kalıplara girmeye çalışıyor. Sosyal medyada bunu aşırı tetikliyor. Fotoğraflar geliyor böyle olmak istiyorum diye; yapamazsanız hayatım biter, ölüm kalım meselesi diyenler. Göz rengiyle oynamak isteyenlere kadar!” Bunları duyduğumda hem şok oldum, hem de çok üzüldüm! Bu insanlar kendilerini bu kadar mı farkında değil? Kendimizi olduğumuz gibi kabul etme yoluna koyulan en büyük kaya sanırım sosyal medya.
Geçenlerde de İrem Derici’nin artık ister istemez Instagram için giyindiği söylemine denk geldim! Hiç sataşmayın kıza bunu dediği için şu an. Çok haklı! Bence toplumca böyle bir noktaya hızla ilerliyoruz, kimimiz de geldi geçti bile! Başkaları için giyinmeyi, yemeyi, göstermeyi adet ediniyoruz. Arkadaşlar kısaca farkında mısınız? Biz başkaları için yaşıyoruz!
Ben şu an kaçın sosyal medyadan demiyorum. Tabii ki iyi yanları da var kötü yanları olduğu gibi; her şeyde olduğu gibi. Aslında kaçın diyorum itiraf ediyorum ama şimdi işime yarar taraflarına da nankörlük etmek istemem. Çözüm belli aslında: DENGE.
Hayatımın son dönemlerinde hangi konuyu çözsem aynı cevaba varıyorum: Denge. Dengede kalmak. Dengede yaşamak. Neden biliyor musunuz? Çünkü tam dengede yaşam daha kolay, rahat, coşkulu akıyor.
Sosyal medyayı kapatma ama kendine belli saatler belirle o zaman kullan. Herkesi takip edeceğine, gerçekten işine, hayatına yarayan hesapları takibe al, gerisini takipten çıkar mesela. Ya da oradaki hayatların çok büyük bir yüzdesinin yansıtıldığı gibi olmadığı gerçeğini hiç unutma! Onlar da senin gibi insan. Ne kadar farkları olabilir? Bir arkadaşım diyor ki; “bu insanlar evlerinde hiç mi televizyon karşısında eşofmanla oturup sıkılmıyor? Televizyon karşısında olsalar bile ellerinde şarap, müzik”. “Ya Allah aşkına mümkün mü bu?” dedim. Ama evet yaşamak istediği hayatı yansıtıyor. Hep ışıltılı, hep şaşalı, hep eğlenceli. Dostlar, yok öyle bir dünya! İstediğiniz örneği verin bana; biliyor musunuz ki siz o kişinin iç dünyasını? Nerelerden geçtiğini? Hayır, bilemezsiniz, bilemeyeceksiniz. Ancak anlattığı kadarını bilebilirsiniz. Gerisi maske.
Bana da annem her şeyi açık açık anlattığım için kızıyor bazen. Ne gerek var bu kadar herkesin her şeyi bilmesine diyor. Gülüyorum çünkü bu kadar kendi hislerini, fikirlerini kendisine saklayan bir kadının böyle her şeyi kalbini açarak anlatan kızı olarak zorluyorum onu çoğu zaman; farkındayım.
Anlatıyorum çünkü biliyorum hepimiz aynı yollardan geçiyoruz. Anlatıyorum çünkü hepimiz çoğu zaman kendimizi yalnız hissediyoruz. Anlatıyorum çünkü eksiğiz sanıyoruz. Hayır değiliz! Hepimiz çok aynıyız. Hep diyorum ya sadece hikayeler değişiyor o kadar. Bilelim yalnız olmadığımızı ki kuvvet, destek, motivasyon bulalım birbirimizden. Bizi kurtaracak yine birbimiziz.
Yani demem odur ki; kendinizi bildiğiniz sürece gezinin sosyal medyada dert yok. Fakat hayatınız buralardan ibaret olmaya başlıyorsa, lütfen orada bir durun. Bu biricik hayatınızı kendiniz için yaşayın, kendi doğrularınızla yaşayın. En önemlisi kendinizi severek yaşayın. Olduğunuz gibi; ne var ve ne yoksa. Kabul ederek… Bırakın herkes sizi kabul etmesin! Bırakın beğenmesin! Sizi kendiniz olduğunuz için seven, kabullenen insanlar olsun yanı başınızda. Gerçek olanlar. Onların var olması için, ilk önce kendiniz kendinize gerçek olmayı deneyiniz.
Ve dengede kalmanın yollarını araştırın kendiniz için. Bütün bu konuştuklarımız üzerine bakın bakalım siz o denge çubuğunun neresinde yer alıyorsunuz şu an?
Sevgiyle…
İlginizi çekebilir: Hastalık ve ölümlere varan bir tehdit: Sosyal medya ve “fazla kilolar