Deneyim kazanmanın parayla satın alınamayan bir mutluluk verdiğine dair 7 bilimsel gerçek
Tatile çıkmak, size çok büyük bir harcama olarak gelebilir. O kadar masraf yaparak birkaç fotoğrafla anı biriktirip dönmeyi yetersiz bulduğunuz zamanlar da olabilir. Bu miktarda parayla gidip iyi özellikli bir televizyon alarak, her gün oturup tüm dünyayı büyük ekranınızdan izlemeyi bazen daha makul görebilirsiniz. Böylesi daha değerli ve mantıklı gibi görünse de aldanmayın. Yapılan son bilimsel araştırmalara göre, maddi eşyalara kıyasla deneyimlerin mutluluk getirmesi daha da muhtemel.
Uplifers olarak bu sorunun peşine düştük ve mal mülk için değil, deneyim edinmek için harcama yapmamız gerektiğini gösteren 7 maddeyi sizler için sıraladık:
Dünyaya pembe gözlüklerle bakarız
Deneyimler; psikologların ‘pozitif yeniden yorumlama’ dediği, sizin bizim gibi insanlarınsa ‘dünyaya pembe gözlüklerle bakmak’ olarak adlandıracağı şeylerden dolayı maldan mülkten değerlidir. Ayağınızı sıkan bir ayakkabı ya da sizi şişman gösteren bir pantolon gibi kötü bir mal satın aldığınızda yanlış bir seçim yaptığınız fikrine saplanıp kalırsınız. O ayakkabılar, maalesef hep ayağınızı acıtacak. Ancak deneyimler öyle değildir; olumlu düşünceler sayesinde olayları zihninizde yeniden şekillendirebilirsiniz.
Eşyalardan çabucak sıkılırız
Hayatın geçici hazlarından dolayı mal mülk bizi mutlu etmeyi başaramıyor. Aldığınız her yeni şey için geçerlidir bu. Diyelim ki yeni bir telefon aldınız; ilk başlarda elinizden düşürmez kurcalar durursunuz. Ancak bir süre sonra telefonunuza alışırsınız ve size eskisi gibi sizi mutlu etmez. Psikolog Tom Gilovich’e göre, geçici hazlara adaptasyon mutluluğun düşmanıdır.
Deneyimleri kıyaslamak daha zordur
Farklı arabalar veya çantalar arasında seçim yapmak, elmalarla elmaları kıyaslamaktan çok da öteye geçmez. Ancak, deneyimleri ölçüp biçmek daha özneldir. Deneyimleri kıyaslamak daha zor olduğundan, o an en iyi seçimi yapıp yapmadığınız konusunda ya da ileride pişman olup olmayacağınız konusunda çok da fazla endişeye kapılmazsınız. Yani, deneyimleriniz sizi daha az strese sokar ve mutluluğa daha fazla olanak tanır.
Akışın hayatı değiştiren bir büyüsü vardır
İlk olarak, psikolog Mihaly Csikszentmihalyi tarafından tanımlanan akış, uğraştığınız herhangi bir şeyle bir çaba harcamadan meşgul olmanızdır. Sporcuların “Formumdayım” dediğinde kastettiği şey tam da budur. Nasıl adlandırırsanız adlandırın akış, mutluluğunuz için esastır. Akışı ve mutluluğu sağlamak için deneyimlerin mal mülkten daha değerli olduğunu görmek için şu kıyaslamayı yapın: Bir sandalyeye ya da bir çift ayakkabıya odaklanmak mı size kolay gelirdi; yoksa tenis oynarken veya bir koroda şarkı söylerken konsantre olmak mı?
Bir deneyim kazanmak için beklemek muhteşemdir
Deneyimler, üstüne para ödemek zorunda olmadığınız beklentisel bir zevk sağlar. Maddi eşyalarda ise beklemek zorunda kalmanız, sinirlerinizi bozar. “Anlık haz” denilen şeye hemen ulaşabilmek adına, internetten satın aldığımız bir ayakkabının aynı gün elimize ulaşması için kargoya fazladan ödeme yapmaktan geri kalmayız.
Deneyimler insanı insan yapan şeylerdir
Deneyimler bizi biz yapan ve adeta bizim bir parçamız olan şeylerdir. Jim Carrey ve Kate Winslet’ın birbirlerine dair zihinlerinde ne varsa silmeye çalıştığı 2004 yapımı Sil Baştan filmi, bu gerçeği zekice gündemimize taşıdı. Psikolog Tom Gilovich ve Travis Carter’ın yürüttüğü bir araştırmaya göre, bir deneyimden artakalanları zihinden silip atmak kimlik algısı bakımından daha da kötü sonuçlar doğurur.
Hepimiz sosyal insanız
Sarılmayı, birilerinin bizi dinlemesini, bir yerlere ait olmayı severiz. Sosyal insanlarız diyebiliriz. Bu yüzden deneyimler bizi daha mutlu eder; çünkü bizi diğer insanlara daha da yaklaştırır. Bunun sebeplerinden bir diğeri de, deneyimlerin daha da güzel muhabbetlerin kurulmasını sağlamasıdır. Malınız mülkünüz hakkında değil, neler görüp geçirdiğinize dair konuştuğunuzda siz daha mutlu hissedersiniz, karşı taraf da dinlemeye daha istekli olur.
Kaynak
Fast Company