Değişmek ve gelişmek mi, kabullenmek ve beklemek mi: Kişisel gelişimin artıları ve eksileri
Kişisel gelişim ve değişim, en az kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek ve sahip olduğumuz olumlu ya da olumsuz özelliklere odaklanmaksızın, kendimizi koşulsuzca sevmek kadar temel ihtiyaçlarımızın başında geliyor. Ancak Radikal kabul: Kişisel gelişim ve kendini kabul paradoksunu çözmek mümkün mü? yazımızda da bahsettiğimiz gibi, bu iki temel ihtiyacın birbiriyle çelişen doğaları gereği, aynı anda hem kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek hem de değişmeye çalışmak zihnimizde tutarsızlık yaratabiliyor. Radikal kabul, değişimi ve kabullenmeyi bir arada nasıl uygulayacağımız konusunda oldukça faydalı çözüm önerileri sunsa da, radikal kabul kavramını anlayabilmek için öncelikle yalnızca kişisel gelişime ya da yalnızca her şeyi olduğu gibi kabul etmeye odaklanmanın yaşamımızdaki artılarını ve eksilerini çok iyi değerlendirebilmemiz gerekiyor.
Kişisel gelişim ve değişim çabası da, her şeyi olduğu gibi kabul ederek yaşamayı tercih etmek de aslında ayrı ayrı pek çok pozitif getirisi olan şeyler ve her ikisinin de faydaları birbiriyle kıyaslanamayacak kadar kıymetli. Ancak yaşamımıza sağladığı olumlu getirilerin ve faydaların yanı sıra, her ikisinin de eleştirilen yönleri bulunuyor. Kişisel gelişime çok fazla odaklanmak benlik algımızı zedeleyebilirken, benlik algımızın fazla olumlu olması da gelişim ve değişim motivasyonumuzu olumsuz etkileyerek yaşamda ilerlememizi engelleyebiliyor.
Kişisel gelişim nedir, yaşamımıza nasıl fayda sağlar?
Kişisel gelişim, kim olduğumuzu ve kim olmak istediğimizi anlamak, hedeflerimizi belirlemek ve belirlediğimiz doğrultuda ilerleyebilmek için en uygun yol haritasını çıkarmak için ihtiyaç duyduğumuz en önemli öğrenme araçlarından biri. Duygu dünyamızı anlayabilmek, davranışlarımızın altıdaki motivasyonların farkına varabilmek ve eksik olduğumuz alanları belirleyerek bunlar üstüne çalışmak kişisel gelişimin en temel amaçları arasında yer alıyor.
Bilinçli olarak kendinizin daha fazla farkına vararak; düşüncelerinizi, duygularınızı ve tepkilerinizi gözlemleyerek ve kişisel gelişimi yaşamınızın her alanına entegre ederek daha tatmin olmuş, daha mutlu ve daha iyi bir yaşam sürdürebilmeniz mümkün. Kişisel gelişimi hiç bitmeyecek bir öğrenme süreci olarak görmek, yaşamın her alanında gelişmeye odaklanmak ve kendimizin daha iyi versiyonlarını keşfetmeye çalışmak yaşamımıza olumlu getirileri olan bir yaklaşım.
Kişisel gelişimin ve değişimin yaşamımıza olan getirileriyle ilgili saatlerce konuşabilmek mümkün olsa da, en basit haliyle şu şekilde şöyle özetleyebiliriz:
- Kişiliğimiz, yaşam amacımız, duygularımız, düşüncelerimiz ve davranışlarımızla ilgili farkındalık kazanmamıza yardımcı olur.
- Güçlü olduğumuz yönlerimizi ve kişilik özelliklerimizi keşfetmemize olanak sağlayarak bu özellikleri nasıl kullanabileceğimiz konusunda iç görü kazanmamızı sağlar.
- Eksik olduğumuz alanların farkına vararak bu eksiklikleri nasıl tamamlayabileceğimizle ilgili muhteşem araçlar sunar.
- Yeni şeyler öğrenmemize ve deneyimlememize alan açarak konfor alanından çıkmamıza yardımcı olur.
- İç dünyamızı keşfetmemize aracı olarak hem kendimizle hem de diğer insanlarla kurduğumuz ilişkileri iyileştirmemizi sağlar.
- Yapabileceklerimizi ve kapasitemizi görmemize yardımcı olarak ilerleme motivasyonu kazandırır.
- Farkındalık ve değerlendirme becerilerini güçlendirerek karar verme süreçlerini kolaylaştırır.
- Yaşam amacımızı bulmamız için rehber görevi görür.
- Öğrenmeyi öğrenme becerimizi geliştirir.
Kişisel gelişimin birkaç maddede özetlemeye çalıştığımız getirileri bile, yaşamımız için ne kadar önemli olduğu ve hayatımızın her alanına sayısız faydası olabileceğini oldukça net şekilde özetliyor. Ancak zihninizin sınırlarını sürekli olarak zorladığınız, devamlı olarak yeni şeyler deneyimlemeye odaklanarak konfor alanınızın dışında kalmayı alışkanlık haline getirdiğiniz, içselleştirmeye fırsat bile vermeden eğitimden eğitime koştuğunuz, kendinizden hep daha iyisini beklediğiniz ve beklentilerinizle kendinizi zorladığınız bir yaşam tarzı, bazı problemleri de beraberinde getirebiliyor:
Yeterince iyi olmadığımız düşüncesi
Pek çoğumuzun kendini geliştirme motivasyonun altında aslında yeterince iyi olmadığı düşüncesi yer alıyor. İdealimizdeki ‘olmak istediğimiz’ kişiyle ‘olduğumuz kişi’ arasındaki farkı görmek, gelişimimize katkı sağlama istememizin en önemli sebeplerinden biri. Dolayısıyla kişisel gelişimimize ve değişime gereğinden fazla odaklandığımızda olduğumuz kişiyi daha değersiz görebiliyor, sahip olduklarımızdansa eksikliklerimize odaklanarak benlik imajımızı olumsuz bir bakış açısıyla değerlendirme eğilimi gösterebiliyoruz.
Aslında kişisel gelişim ihtiyacımızın amacı eksikliklerimizi gidermekten çok, kendimizin daha iyi bir versiyonuna dönüşmek. Bu nedenle kişisel gelişimle ilgili çabalarınızın nihai amacının eksiklerinizi gidermekten çok güçlü olan yönlerinizi beslemek olduğunu aklınızda bulundurmalısınız.
Kendimizi başkalarıyla kıyaslama ve değersizlik hissi
Kişisel gelişime bu kadar ihtiyaç duymamızın başka bir önemli sebebi de kendimizi önemli hissetme isteğimiz. Yetersizlik hissiyle de bağlantılı olan bu önemli olma ihtiyacı, kişiliğimizi ve yaşantılarımızı sürekli olarak başkalarınınkilerle karşılaştırma davranışını beraberinde getiriyor. Her zaman bizden daha iyi yaşayan, daha iyi kişilik özelliklerine sahip olan, daha başarılı daha mutlu insanların olduğunu düşünmek, onlar gibi olabilmek için davranışlarını taklit etmek nihayetinde daha mutsuz bir yaşam sürdürmenizi de beraberinde getiriyor. Kişisel gelişimle doğrudan bağlantılı olmasa da, kişisel gelişime duyduğumuz ihtiyacın temelinde yer alan değersizlik ve önemsizlik hissi, gerçekçi olmayan beklentilerle daha da derinleşebiliyor.
Bilgi yoğunluğu ve karar verme yorgunluğu
Cevabını bilmediğimiz her soruya arama motorlarından yanıt bulabilmemiz kişisel gelişimin faydalarını yaşamımıza dahil etmek için muhteşem bir olanak olsa da, aşırı miktarda bilgi tüketimine odaklı bir yaşam tarzı benimsemek uzun vadede tükenmemize ve zihnimizin daha fazla bilgiye ihtiyaç duymasına sebep olabiliyor.
Psikolog Barry Schwartz’ın yürüttüğü bir araştırmanın sonuçlarına göre bilgi kaynaklarının sınırsız olması her ne kadar en doğru bilgiye ulaşmamıza olanak verse de, karar verme yorgunluğu yaşayarak kaygı düzeyimizin, kararsızlığımızın ve memnuniyetsizliğimizin artmasına sebep olabiliyor. Bu noktada kişisel gelişiminize katkı sağlayacağınız tüm bilgileri sadece bilgi edinme amacıyla araştırmak yerine, yaşamınızda uygulayabileceğiniz kadarını filtreden geçirmeniz ve edindiğiniz bilginin hayatınıza nasıl katkı sağlayabileceğini iyi değerlendirmeniz gerekiyor.
Beklentilerle dolu bir yaşam tarzı
Kişisel gelişiminize katkı sağlayacak bilgileri öğrenmeye ilk başladığınız zamanlarda bu bilgileri yaşamınıza entegre etmek konusunda oldukça motive ve istekli olabilirsiniz. Yaşamınızı iyileştirecek, sağlığınızı destekleyecek, gelişiminize katkı sağlayacak yeni bilgiler edinmek kişisel gelişimin en önemli adımlarından biri. Bununla birlikte, edindiğiniz bilgiler doğrultusunda kendinizle ilgili gerçekçi olmayan beklentiler geliştirmek ve bu beklentileri karşılamaya çalışmak için kurallara bağlı yaşamak özgüven eksikliği, yetersizlik ve değersizlik hissi gibi olumsuz durumları da beraberinde getirebiliyor.
Kişisel gelişim yolculuğu inişleri ve çıkışları olan, çoğu zaman başarısızlıkla sonuçlanan girişimlerin yanı sıra nadiren olumlu sonuç alabileceğiniz şekilde de ilerleyebilen bir süreç. Bu noktada önemli olan tek şey, küçük de olsa her başarınızda kendinizi ödüllendirerek ve takdir ederek içsel motivasyonunuzu canlı tutmak olacaktır.
Yaşamda dengeyi bulamamak
Kişisel gelişiminizle ilgili yaptığınız şeyleri kısaca gözden geçirirseniz, pek çoğunun eksik olduğunu hissettiğiniz ya da düzeltmeye çalıştığınız bir ya da birkaç alana odaklandığını görebilirsiniz. Geliştirmek istediğiniz alana yönelmek ve bu alanla ilgili çalışmak yaşamınıza katkı sağlayabilir, ancak bunu gerçekleştirmeye çalışırken yaşamınızın diğer alanlarından fedakarlık yapmanız gerekiyorsa kişisel gelişim çabanızın yaşamınıza olumsuz yansımaları olabilir. Yaşam sanatında ustalık kazanmak ve iyi yaşamı sürdürülebilir kılmak ancak bütünsel bir yaklaşımla mümkündür. Bu nedenle kişisel gelişimi yaşamınızı iyileştirmeye çalışmak için bir araç olarak kullanırken, nihai amacınızı ve odak noktanızı kaybetmemeye özen göstermelisiniz.
Aceleci zihniyet geliştirmek
Acelecilik ve hızlı olmak, değişimin hızlı gerçekleşmesini beklemek kişisel gelişim konusunda en sık düştüğümüz tuzaklardan biri. Çalışma temposunun çok yoğun olduğu, hızlı olmanın takdir edildiği ve 7 günün 24 saatini sorumluluklarla doldurduğumuz bir yaşam stili tükenmişlik hissini ve yaşamdan zevk almamayı da beraberinde getirecektir. Kişisel gelişiminizle ilgili yaptıklarınızı görev edinmek, sorumluluklarınızı çoğaltmak ve hızlı değişim beklentisine girmek uzun vadede aceleci bir zihniyeti ve yetişememe hissini geliştirebilir.
Kişisel gelişimin yaşamımıza sunduğu katkılarla birlikte, benlik algımız ve yaşam tatminimiz üstünde yarattığı tüm bu olumsuzluklar, radikal kabullenme yaklaşımının odağında olan ve özellikle kendimizle ilgili beklentilerimizi daha gerçekçi bir perspektiften değerlendirmemiz konusunda fayda sağlayan çözümlere sahip. Her şeyi olduğu gibi kabullenme ve değiştirmeye çalışma çelişkisi içinden çıkmak için, hem kabullenmenin hem de kişisel gelişimin ve değişimin yaşamınıza olan olumlu ve olumsuz yansımalarını bir arada görebilmeniz gerekiyor.