X

Değişimle güçlenmek: Esnek, proaktif ve korkusuz düşünmek 

Hayat hepimizin önüne zaman zaman beklenmedik değişiklikler çıkarabilir. Bazen işler planladığımız gibi gitmez ve bu durumlar bizi zorlayabilir. Peki, değişimle nasıl başa çıkıyoruz? Korkuya kapılıp direniyor muyuz, yoksa esnek ve proaktif bir şekilde mi hareket ediyoruz? Bu yazıda, değişim karşısında bizi güçlü kılacak üç düşünme tarzını keşfediyor olacağız. Esnek düşünme, proaktif düşünme ve korkularla yüzleşme. Günlük hayatımızda bunları nasıl uygulayabileceğimize dair bazı ipuçları da paylaşacağım.

1. Esnek düşünme: Sabit fikirlerden kurtulmak ve yeni yollara açık olmak

Hayatta bazen hep aynı yoldan gitmek kolay gelir, değil mi? Ama değişim kapıyı çaldığında, aynı eski yöntemler artık işe yaramayabilir. İşte burada esnek düşünme devreye giriyor. Esnek düşünme, duruma göre hareket edebilme ve yeni çözümler arayabilme becerisi. Bu sayede değişen koşullara ayak uydurup ilerlemeye devam edebiliriz.

Bir örnek: İş hayatında esnek düşünme

Diyelim ki bir şirkette çalışıyorsunuz ve uzun süredir kullandığınız bir strateji artık sonuç vermemeye başladı. Esnek bir şekilde düşünebilen biri, hemen farklı çözümler aramaya başlar. Mesela, geleneksel pazarlamadan sosyal medya pazarlamasına geçiş yapmak bu durumu kurtarabilir. Sabit fikirli biri ise eski yöntemlere inatla bağlı kalır ve bu durum işleri daha da zorlaştırabilir.

Esnek düşünme becerisini geliştirmek için:

  • Alışkanlıkların dışına çık: Yeni şeyler denemek, zihninizi açar. Yeni bir hobi edinebilir, farklı düşünce tarzlarını keşfedebilirsiniz.
  • Farklı bakış açılarına kulak ver: Aynı konuya başka bir gözle bakmayı öğrenmek, düşünce esnekliğinizi artırır.
  • Hatalardan ders çıkar: Başarısızlıklar sizi sabit düşünmeye itmesin. Hatalardan öğrendiklerinizi kullanarak kendinizi geliştirin.

2. Proaktif düşünme: Değişime hazır olmak ve planlı hareket etmek

Değişim aniden geldiğinde, bazı insanlar sadece tepki verir; diğerleri ise değişimi önceden görüp harekete geçer. Proaktif düşünme tam da bu noktada devreye girer. Geleceği ön görüp adımlarınızı planladığınızda, değişimin etkisiyle daha kolay başa çıkarsınız.

Bir örnek: Projeleri yönetirken proaktif düşünme

Diyelim ki büyük bir projede çalışıyorsunuz ve son teslim tarihine yaklaştıkça stresiniz artıyor. Proaktif bir şekilde düşünürseniz, olası sorunları önceden fark edip fazladan zaman ayırabilirsiniz. Böylece hem stresinizi azaltır hem de daha kaliteli bir iş ortaya koyarsınız.

Proaktif düşünmeyi geliştirmek için:

  • Hedefler belirleyin: Hayatınızda uzun ve kısa vadeli hedefler koymak, gelecekte karşılaşacağınız değişimlere hazır olmanızı sağlar.
  • Engelleri tahmin edin: Bir plan yaparken olası sorunları öngörüp buna göre hazırlıklı olun. Böylece her şeye karşı bir planınız olur.
  • Sürekli sorular sorun: “Eğer bu olursa ne yaparım?” ya da “Bu değişiklik karşısında nasıl bir adım atarım?” gibi sorular sormak sizi her şeye karşı hazırlıklı yapar.

3. Korku ile yüzleşme: Değişimden korkmak yerine onu kucaklamak

Değişimin belirsizliği, hepimizi korkutabilir. Korku, bizi hareketsiz kılabilir ve değişimle başa çıkmamızı zorlaştırabilir. Ancak, korkuyla yüzleşip onu kabul ettiğimizde daha güçlü hale geliriz. Korkularımızı kabullenmek, değişim karşısında cesur adımlar atmamızı sağlar.

Bir örnek: Yeni bir kariyere adım atmak

Bir işten diğerine geçiş yapmayı düşündüğünüzde büyük bir korku hissedebilirsiniz. Bu korkuyla yüzleşip, olası endişelerinizin nedenlerini anlamaya başladığınızda daha bilinçli adımlar atabilirsiniz. Yeni bir kariyere başlamadan önce gereken becerileri kazanmak için bir kursa katılabilirsiniz. Bu adım, belirsizliği azaltır ve kontrolü ele almanıza yardımcı olur.

Korku ile yüzleşme becerisini geliştirmek için:

  • Korkuyu kabul edin: Değişimden korkmak çok doğal. Bu korkuyu kabul edip onunla nasıl başa çıkabileceğinizi öğrenmek, size güç kazandırır.
  • Küçük adımlarla başlayın: Büyük değişimlerden korkmak yerine, küçük adımlarla ilerlemek korkularınızı yönetilebilir hale getirir.
  • Zihinsel dayanıklılık kazanın: Meditasyon, farkındalık ve stres yönetimi gibi teknikler, korkularınızı daha rahat yönetmenize yardımcı olur.

Değişimle güçlenmek

Esnek, proaktif ve korkusuz düşünme becerileri, değişimle başa çıkmanın ve hayatımızda kontrolü ele almanın önemli bir adımıdır. Eski alışkanlıklara sıkı sıkıya bağlı kalmak yerine yeni yollara açık olabilir, geleceği öngörüp plan yapabilir ve korkularımızla yüzleşerek cesur adımlar atabiliriz. Hayatta başarılı olmak, değişimi kucaklamak ve onunla birlikte büyümekten geçer.

Bu yazıyı hazırlarken Dr. Spencer Johnson’un “Peynirimi Kim Kaptı” isimli kitabından ilham aldım. Linkten ilgili kitaba ulaşabilirsiniz. 

İlginizi çekebilir: Düşünme yöntemlerini bilmek ne işimize yarar, hayatımızın hangi noktasında bize katkı sağlar?

Mustafa Direk: Merhaba, ben Mustafa. Şu anda İstanbul Üniversitesi Marka İletişimi bölümünde öğrenciyim. 10 yıllık eczane tecrübem sayesinde insanlarla iletişim kurma ve problem çözme becerilerimi geliştirdim. Ancak içimdeki merak, beni yeni alanlara yönlendirdi ve şu anda marka iletişimi alanında kendimi geliştiriyorum. Dijital içerik üretimi ve blog yazarlığı konusunda deneyimliyim ve içeriklerimle insanlara ilham vermeyi hedefliyorum. Kendini keşfetme ve farkındalık sürecine katkıda bulunacak yazılarımı takip edebilirsiniz. Bu yolculukta birlikte ilerlemek dileğiyle!

Saç kurutma ve şekillendirmede devrim yaratan bir yenilik: Dyson Supersonic Nural™

Teknolojinin hayatımızın her alanına dokunduğu yadsınamaz bir gerçek. Gelişen teknoloji, varlığını yaşamın her köşesinde hissettirmeye devam ederken gün geçtikçe işlerimizi daha da konforlu hale getiriyor. Anahtarsız çalışan arabalar, uzaktan kontrol edilebilen beyaz eşyalar, kapağını açmadan içini aydınlatan buzdolapları ve daha nicesi ile günlük işlerimizi çok daha hızlı ve pratik şekilde halledebiliyoruz. Peki ya daha fazlası olsa? Bu gelişen teknoloji yaşamlarımızı kolaylaştırmakla kalmayıp bizi daha iyi tanısa, kişisel tercihlerimizi daha iyi yansıtsa? Tıpkı sıkça gittiğimiz restoranda daha sipariş vermeden favori yemeğimizin hazırlanmaya başlaması ya da kuaförümüzün bize en çok yakışan saç kesimini hatırlaması gibi… İşte hem gelişen teknolojiyi kullanan hem de tercihlerimizi çok iyi tanıyan çığır açıcı akıllı bir saç kurutma makinesi artık bizimle: Dyson Supersonic Nural™.



Dyson’ın en akıllı saç kurutma makinesi Dyson Supersonic Nural™, aynı zamanda Dyson’ın en yeni şekillendirme teknolojisine sahip. Akıllı sensörleri sayesinde ısıyı ve hava akımını otomatik ayarlayan, saç derisini koruyan, ısı hasarını önleyen ve saç parlaklığını artıran, tüm bunları aşırı ısı olmadan yapabilen ve hızlı kurutma sağlayan Dyson Supersonic Nural™, saç bakım rutinlerinin yeni vazgeçilmezi olmaya aday. Üstelik uzun-kısa, kıvırcık düz, hiç fark etmez, her saç tipinin favorisi olacak. Bu kişiselleştirilmiş teknolojiyi kullanmanın saçlarınıza ve hayatınıza nasıl katkı sağlayacağını merak ediyorsanız, işte bilmeniz gerekenler:

Akıllı sensörler sayesinde saçınızı ve saç derinizi korur

Günlük saç bakım rutinimizde, en sık kullandığımız yardımcılardan biri şüphesiz ki saç kurutma makineleri. Ancak her gün -hatta bazen günde birkaç kez- yüksek ısıya maruz kalan saçların yıpranması kaçınılmaz. Aşırı ısı, sadece saçlarınıza değil saç derisine de zarar verir, saç tellerini yıpratarak saçın doğal parlaklığını kaybetmesine neden olur. Dyson Supersonic Nural™ akıllı sensörleri sayesinde saç derisine ve saç tellerine zarar vermeyen bir bakım sunuyor.

Kapsül aydınlatması, hava akımının sıcaklığını göstererek; mevcut ısı ayarını fark etmeniz için soğuk maviden canlı kırmızıya renk değiştiriyor. Saç derisi koruma modu aktifleştirildiğinde, Time of Flight sensörünü kullanarak mesafeyi ölçüyor ve ısıyı otomatik olarak ayarlıyor. Yani, saçınıza yaklaştıkça ısıyı düşürüyor. Bu sayede nem dengesini koruyarak saç direncini artırıyor ve saçın doğal parlaklığını ve rengini koruyor. Size de her zaman harika görünen saçlarla hazırlanıp evden çıkmak kalıyor.

Duraklatma algılama özelliği ile siz durduğunuzda makineniz de durur

Şüphesiz ki çoğumuzun günlük rutininde pek çok duraklama anı var. Sabah evden çıkmak için hazırlanırken birden çalan bir telefon, yemek yaparken diğer odadan seslenen çocuklar, dizinin en heyecanlı yerinde kesilen elektrik… Hayatın içinden daha pek çok örnek verilebilir. Ve bir şekilde bu anlar hayatın doğal akışında yerini bulur geçer. Peki ya saç kurutma makinemiz de bizimle aynı anda duraklayıp, ritmimizi anlayarak aynı anda hareket etse nasıl olurdu?

İşte Dyson Supersonic Nural™ tam da bunu yapıyor. Duraklatma algılama özelliği sayesinde makineyi kullanmayı bırakıp bir yere koyduğunuzda, hareket algılayıcı ivmeölçer ile durumu fark ediyor. Ve otomatik olarak ısıtıcıyı devre dışı bırakıp, hava akımını ve gürültüyü azaltıyor. Keşke etrafımızdaki herkes ve her şey, Dyson Supersonic Nural™ gibi bizi anlasa ve ayak uydursa… Hayatın ritmini böyle yakalamak çok daha kolay olmaz mıydı?

Kısacası, saçı kurutmak ve şekillendirmek artık çok daha kolay; Dyson Supersonic Nural™ çok hızlı, çok akıllı. Siz de saçlarınıza hak ettiği değeri sunmak istiyorsanız saç bakımını, en akıllı teknoloji ile buluşturan Dyson Supersonic Nural™ ile tanışmak için hemen tıklayın.

*Bu yazı Dyson katkılarıyla hazırlanmıştır.

Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı: #KendineZamanAyır

Meme kanserinin kadınlar arasında en sık görülen kanser türlerinden biri olduğunu biliyor musunuz? Her yıl dünya genelinde milyonlarca kadın, meme kanseri ile mücadele ediyor ve bu mücadeleyi kazanabilmek için erken tanı, en önemli adım olarak karşımıza çıkıyor. Tüm dünyada her sene Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı olarak çeşitli organizasyonlar, eğitimler, etkinlikler çerçevesinde düzenleniyor ve bu sayede başta kadınlarda olmak üzere toplumun her kesiminde meme kanserine dair farkındalık yaratmak amaçlanıyor.



Meme kanserinde erken teşhis, hayat kurtarır

Yüksek oranda kadınlarda görülmesinin yanı sıra erkeklerde de görülebilen meme kanseri, memedeki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesiyle ortaya çıkıyor. Erken evre olarak bilinen 1. evreden başlayarak kanser, ileri evreler olan 3. ve 4. evreye kadar ilerleyebiliyor. Son evrelere doğru kanser, memeden hariç vücudun uzaktaki diğer organlarına da yayıldığından bu evrede yapılabilecek olan tek şeyin, kanserin ilerleme hızını yavaşlatmak olduğu biliniyor. Ancak, kanserin ilk evrelerde teşhis edilmesi, tedavinin başarı şansını önemli ölçüde artırıyor; bu nedenle erken tanı hayati öneme sahip.

Araştırmalar, vakalar ve uzman görüşleri gösteriyor ki; meme kanseri, ne kadar erken tespit edilirse, tedaviye yanıt o kadar iyi oluyor. Dolayısıyla Meme Kanseri Farkındalık Ayı, bireyleri meme kanseri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya yönlendirdiği ve erken teşhisin önemini vurguladığı için hem bu mücadeleyi veren kişiler hem de risk grubundaki diğer herkes için hayat kurtarıcı bir role sahip.

Peki, meme kanserinin risk faktörleri neler, fark edilebilir belirtileri var mı, erken tanı ne denli önemli, bireysel olarak birtakım adımlar atılması mümkün mü? Şöyle ki; genetik, yaşam tarzı, yaş, obezite, çeşitli rahatsızlıklar gibi değişkenler, ne yazık ki meme kanseri açısından risk faktörleri olarak değerlendiriliyor, ancak herkes için her bir faktör, risk oluşturmak zorunda değil. Dolayısıyla doğru bir yaklaşım benimsemek açısından uzman kontrollerinin önemi çok büyük.

Özellikle 30’lu yaşlardan itibaren düzenli olarak doktor kontrollerine gitmek, meme muayenesi yaptırmak ve meme ultrasonu çektirmek, meme kanserinin erken teşhis edilmesinde kritik rol sahibi. 40 yaş üstü kadınların mamografi çektirmesi de yine çok önemli. Çünkü, meme kanseri, birtakım ilk belirtilere sahip olsa da her zaman belirtilerle kendini göstermeyebilir. Öte yandan, memede şişlik veya kitle hissetme gibi her belirti de kanserin olduğu anlamına gelmeyebilir. Bu nedenle en doğru tanı ve teşhis için bir uzman kontrolünde ilerlemek her zaman en sağlıklısı.

Meme kanserinin ilk belirtilerini, risk faktörlerini, evrelerini, tanı yöntemlerini ve meme kanserine dair merak ettiğiniz daha pek çok konuyu Amerikan Hastanesi’nin web sitesinden detaylı bir şekilde okuyabilir, hem kendiniz hem de sevdikleriniz için bu konuda kapsamlı bilgi sahibi olabilirsiniz. Diğer yandan riski en aza düşürmek ve erken tanı ve tedavi şansını artırmak için sağlığınızın kontrolünü hemen elinize alabilir; kendi kendine meme muayenesi yapmayı öğrenebilirsiniz. Bunun için ilk yapmanız gereken; kendinize zaman ayırmak.

Hayat kurtaran bir çağrı: #KendineZamanAyır

Amerikan Hastanesi, Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nda #KendineZamanAyır diyerek farkındalık yaratan bir çağrıda bulunuyor. Günümüzün yoğun temposunda, çoğu zaman kendimize zaman ayırmayı ihmal ediyoruz; oysa ki sağlığımız söz konusu olduğunda atmamız gereken en önemli adım, kendimizi dinlemek, bedenimizdeki değişiklikleri fark etmek. Kendimize ayırdığımız bu zamanlarda ayda 1 kez yapacağımız kendi kendine meme muayenesi ve yılda 1 kez düzenli doktor kontrolü ile sağlığımız için büyük bir fark yaratabiliriz.

Siz de sağlığınızı korumak için sadece Ekim ayında değil, her ay düzenli olarak kendinize ayırdığınız zamanda meme muayenenizi yapabilir, yılda 1 kez doktor kontrolüne giderek ileride karşılaşabileceğiniz olası sağlık sorunlarını önleyebilirsiniz. Kendi kendine meme muayenesi nasıl yapılır, öğrenmek içinse yine Amerikan Hastanesi’nin web sitesini ziyaret edebilir veya aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz.

Unutmayın; erken teşhis hayat kurtarır. Kendinize değer verin, kendinize zaman ayırın.

*Bu yazı Amerikan Hastanesi katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale