X

Değişimi durduramayız ama ona yön verebiliriz

Yine çok radikal bir değişimin içinde bulduk kendimizi. Değişim bazılarımızın istediği yönde oldu, bazılarımızın ise istemediği şekilde gelişti ama sonuç olarak hepimiz epey yorgun düştük. Öncelikle, ne olursa olsun şunun farkında olmalıyız ki, biz bu kadar büyük değişimler içinde bile yaşamaya devam edebilecek kadar güçlü, üretmeye devam edebilecek kadar cesuruz. Biz, böyle doğduk ve bu kadar güçlü olduğumuz için bu kadar zorlukla baş edebildik. Yüzyıllardır bu böyle.

Her an, her saniye biz ve etrafımızdaki her şey değişiyor.

Coğrafi konumumuzun avantajları, yeraltı madenlerimiz, doğuyu-batıya bağlayan bir köprü oluşumuzla biz yüzyıllardır bitmeyen değişimlerin merkezi olduk. Bu merkez bizim evimiz. Ondan nasıl vazgeçebiliriz ki? Üstelik bu kadar derin bu kadar zengin bir kültür de bu bitmeyen değişimlerin bize mirası değil mi?

  • Değişim bitecek mi? Ya da hep aynı yönde mi seyredecek?
  • Değişim nedir? Nasıl bir doğası vardır? 
  • Değişim, ben istemediğimde duran bir akış mıdır? Yoksa, durduramayacağım kadar büyük bir güç mü?
  • Büyük değişimler bir günde mi gerçekleşir? Yoksa, biz bir günde gerçekleştiğini sanarak onu çok mu yanlış anlamışızdır?
  • Değişim sadece yılın belirli günlerinde olan bir etkinlik midir? Yoksa her an her saniye değişim olur ama biz sadece yeterince büyük olanları mı fark edebiliriz?
  • Etrafımızda yaşanan değişim bizim varlığımızdan bağımsız mı gerçekleşir? Yoksa, en küçüğümüzden en büyüğümüze kadar herkesin her gün yaptıklarının bir sonucu mudur?
  • Ben hangi değişimlerden sorumluyum? Sadece kendi hayatımdakilerden mi? Yoksa kendi hayatımda yaptığım seçimler aslında ben farkında olmasam da yaşadığım toplumdaki değişimin sonucunu da etkiler mi?

Bu yazımda hayatımızın vazgeçilmezi değişimi ve onun doğasını anlattım, çünkü o hep bizimle olmaya devam edecek ve sadece onu tanıyanlar ona yön verecek.

Her an değişim içinde olduğumuzu fark etmek

Her an, her saniye biz ve etrafımızdaki her şey değişiyor. Hayat ve biz değişimin ta kendisiyiz. Bu yazıyı yazmaya başlayan ben, yazı bittiğinde bambaşka biri olacağım. Yazarken bambaşka şeyler keşfediyor ve bu keşiflerle değişiyorum. Bedenimiz bile sürekli var olan değişim sebebiyle yaşlanıyor. Saçımıza rüzgar değiyor ve rüzgarla arasındaki etkileşim onu değiştiriyor. Gördüğümüz ya da görmediğimiz en küçük zerrecikle bile sürekli bir etkileşim içindeyiz.

Sevgililerimiz ve arkadaşlarımızla ilişkimiz de bu fark edemediğimiz her gün olan minik değişimler sebebiyle ileride bir gün ayrılık veya birleşme ile sonuçlanıyor. Bu minik değişimler ve her gün yaptığımız minik seçimler birleşiyor ve ilerleyen günlerde bir “tam”ı oluşturuyor. Değişim, biz onu göremediğimizde bile hep var olsa da, biz onu ancak o “tam” oluştuğu zaman fark edebiliyoruz.

Hayatımıza giren her insan, yaşamayı seçtiğimiz her olay bizi değiştiriyor ve hayır diyemediğimiz ya da maruz kalmayı seçtiğimiz her şey ve herkes bizi istediğimiz ya da istemediğimiz bir sonuca gün be gün yaklaştırıyor.

Büyük değişimlerin bir gün değil her gün yaptıklarımızın bir sonucu olduğunu anlamak

Değişim gözle görülür şekilde ortaya çıktığında aslında doğum gerçekleşmiş oluyor. Uzun bir süredir birileri bu gerçekliği yaratmak için gün be gün çalışmış, sabretmiş ve birlik olmuştur. Aynen doğada olduğu gibi, hiçbir elma bir günde agaçtan düşmüyor. Çiçeklenme, meyve oluşumu ve olgunlaşma dönemlerinden geçiyor.

Biz de doğanın bir parçasıyız, dolayısıyla biz de bu sürece tabiyiz, değişim de. Hayatlarımızda istediğimiz yönde bir değişim yaratmak için bunun bir günde olmayacağını anlamalı, sabır, kararlılık ve her gün çalışarak doğumu gerçekleştirmeliyiz.

Değişime direnmek veya ona yön vermeyi seçmek

İnsanın değişim ile üç tip ilişkisi olduğunu gözlemliyorum; değişimi durdurmaya çalışmak, değişime yön vermek ve değişimle sürüklenmek.

Hayatı durduramayacağımız için değişimi de durdurmamız mümkün değildir. Ancak, kendi yaşamımızın sorumluluğunu almak, istediklerimizi ve istemediklerimizi açıkça ifade etmek, bizi ona yön verenlerden biri yapabilir.

Su, yoluna devam edebilmek için önüne çıkan taşı aşabilecek kadar güçlenmek zorundadır.

Değişimi durdurmaya çalışmak veya onunla savaşmak engel olduğumuz şeyi güçlendirmekten başka bir sonuç vermeyecektir. Tıpkı bir nehrin içine attığımız taşın üzerinden geçen suyun daha coşkulu akacağı gibi… Su, yoluna devam edebilmek için önüne çıkan taşı aşabilecek kadar güçlenmek zorundadır. Bizim de hayat içinde başımıza gelen şey aynen bu. Sudan öğrenmemiz gereken şey ise kendimize güvenmek ve ne olursa olsun yolumuzda akmaya devam etmektir. Siz suyun hiç “ben bu taşı aşabilir miyim” diye tereddüt ettiğini gördünüz mü? Etmez, aşacağını bilir, aşmak için ne yapması gerektiğini bilir ve aşar.

Değişimle sürüklenmek ise ümitsizliğe saplandığımızda olur. Ümitsizliğe kapılmak, yorgun düştüğümüz için yoldan vazgeçmektir. Bence bu bir insana yakışmayacak bir seçimdir, çünkü ümitsizliğe kapılan insan değişim istemediği yönde aksa bile onunla sürüklenmeyi kabul etmiştir. İnsan bir poşetle aynı kaderi yaşayamayacak kadar değerlidir. Bu yolu seçmiş biri, kendi gücünden uzaklaşır.

Eğer, değişime yön verenlerden olmak istiyorsak bir an önce ayaklarımıza dolanan ve bizi etkisiz hale getiren ümitsizlik duygusundan, panikten  ve kurban psikolojisinden kurtulmalı ve kendimize şunu sormalıyız: Gerçekleşmesini istediğim değişim için bundan sonra her gün ben ne yapabilirim? Sürdürülebilir ve yaşamımızda sevgiyi büyütecek her şey, her minik adım bu sorunun cevabı olabilir ve biz yarın yaşamak istediğimiz topluma her gün attığımız bu minik adımlarla ulaşacağız.  

İlginizi çekebilir: Değişim yolda… Değişim kapıda! 

Diğdem Girici: İnanıyorum ki doğru bilgiye ulaşabilen ve bu bilgiyi hayatında doğru şekilde kullanmayı öğrenen her insan hayal ettiği yaşamı yaratabilir. İşte bu yüzden yazıyorum, yaşamımı hafifleten bu muhteşem bilgiler daha çok insana ulaşabilsin ve daha çok insan yaşamdan keyif alabilsin diye. Sorularınız veya paylaşımlarınız için bana giricidigdem@gmail.com adresimden veya @digdemgiriciyoga Instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz. Sevgiler.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale