O kadar hızlı bir dünyada yaşıyoruz ki, her şey adeta uçuşuyor etrafımızda. İnsan da binlerce yıllık evrim sürecinde süper hızlı akan şimdiki zamana uyum sağlıyor.
İnsanın evrimdeki en gözle görülebilir özelliğidir uyum sağlayabilmek. Ateş bulunduktan sonra alet edevat yapmaya, yazının bulunmasıyla tarihi yazmaya, kavimler göçüyle başka ülkelerde başka topraklarda yaşamaya, sanayi devrimi ile üretime ve tüketime alıştı insan. Günümüzde ise teknolojiye alışıyor insan, zararları ve yararları tartışıladursun, eskiden öğrendiğimiz birçok kalıbı kırmamız gerekiyor bu dünyaya girebilmek için.
Değişim ancak bizim irademiz ve isteklerimiz ile paralel ilerliyor ise faydalı olacaktır. O sebeple günlük hayatta kendimizi gözlemlememiz, değiştirdiğimiz alışkanlıklarımızı tanımlamamız ve bu tanımların içinde nasıl hissettiğimize bakabilmemiz çok önemli. Hızlıca akan dünyanın hızına yetişebilmek için kendimizi ihmal ettiğimiz noktaları görmezden gelirsek, bu değişimin bizim yararımıza olmayacağını anlayabilir ve hızımızı bir an olsun düşürebilir, olan bitene dışarıdan bakabiliriz.
“Değişmeyen tek şey değişimdir.” Değişebilmeye esnek yaklaşmak bize farklı olasılıklar sunar, başka kapılar açar. Etrafımızdaki her şeyin değiştiğine şahit olarak değişime direnmek ise bizi katılaştırır, olanı olduğu gibi anlama algımızı bozabilir. Değişime fırsatımız, niyetimiz, isteğimiz, gücümüz olan her anı değerlendirmeliyiz. Hayatımızda dışarıdaki etkileri değiştirmenin faydasız olduğunu ve değiştirebileceğimiz tek şeyin kendi bilincimiz ve algımız olduğunu fark etmeliyiz. Kendimize karşı dürüst olduğumuz sürece, değişimi deneyimlemenin korkutucu olmadığına güvenmeliyiz.
İlginizi çekebilir: Anahtar kelime vazgeçmemek: Hayat, cesaret ve iradeyi ödüllendirir