X

Değişimden neden korkuyoruz?

Pek çok durumda, fiziksel ve zihinsel durumlarda kendine yer bulan bu tür bir psikolojik korku, insanın diğer yönlerinde de dışa vurulur. Macera korkusu, risk korkusu, bir şeyleri kaybetme korkusu ve hatta var olma korkusu gibi…

Pek çok defa insanın, alışkanlıkları olan bir hayvan olduğu söylenir ve bu doğrudur. İnsan, kendisine topluluk içinde güvenlik hissi veren, ona bazı alışkanlıkları vermeyi üstlenmiş “pek çok efendi”ye sahiptir. Amaçlarına uymuşken onun, bu alışkanlıkları terk etmesinden en az endişelenenler de yine bu efendilerdir.

Bir kısmı doğal ve tarihsel ihtiyaçlardan doğan, bir kısmı da bir zaman sürecinde büyük kitlelerin hareketlerini yöneten motivasyonlarca şekillenmiş olan bir toplumda büyüyoruz. Hepsinin üstünde, insanları yapaylığa boyayan, onları bağlayan ve kendilerine belli bir konuda değişimi empoze eden yapay ihtiyaçlar vardır. Bunu açıklayacağız. Örneğin, sevmek ve sevilmek her insan için doğal bir ihtiyaçtır fakat modanın toplumsal ölçütleri aşkı, yaşanması neredeyse imkansız yapay talepler bütünü haline getiriyor. Üstelik duygunun da sağlıklı bir ortak yaşama kapılarını kapatan, bazı mülkler ve bazı prestijli koşullar içinde olması gerektiği düşünülüyor.

İnsan, diğer insanların neler yaptıklarına bakıyor ve bu hareketleri taklit etmek ona, toplum içinde saygın bir yer edinmeyi ve psikolojik bir rahatlık sağlıyor. İnsan, vazgeçilmez olarak algıladığı bu şeyleri elde etmek için savaşır ve bunları eğer bir kez elde ederse bırakamaz. Çünkü eğer bırakırsa, kendi istikrarını kaybeder. Yazıktır ki, bunlar, ona dışarıdaki diğerleri tarafından benimsetilmiştir.

Aynı şekilde, modalar da insanlara en azından bir süre için “normalliği” garantileyen dil, insan ilişkileri, fikirler ve inançları yönlendirmenin kesin stillerini empoze eder. Sürüden bir adım bile uzaklaşmamak için kabul ettirilen bu akımları takip etmek ve onlarla birlikte değişmek gerekir. Buradaki değişim korkusudur. Her şey değişir. Evet, bu değişim özdedir ve iyi ya da kötü olarak görülebilir: Herkes tarafından kabul edilenlerden uzaklaşmak, farklı olmak için kendini riske atmak ve daha kötüsü yapaylaşma yüzünden birtakım önemli değerleri kaybetmek gibi… Bizi hiç istemeyenlerin ve az isteyenlerin kötü etkileri de, geçici bir tarz sırasında edinilen istikrarsız prestij de ortadan kalkabilir.

Bizim için, filozof olmayı arzu edenler ve bilgeliğe âşık olanlar için yapılması gereken ilk temel değişim, bilinci uyandırmaktır. O, ihtiyaçlarımızın fiziksel, psikolojik ve zihinsel isteklerimizin biçimsiz kitlesi içerisinden çıktığında eşzamanlı olarak birbirleri ile bağlantılı bir değişiklikler bütünü oluşturur. Gözü kapalı yaşarken, bir ya da birkaç alışkanlık edinmemiz ve onlara uymamız önemli değildir fakat aktif bilinç bizi, daha önceleri hiçbir önemi yokmuş gibi gözüken, varoluşun pek çok görünümü üzerine tekrar yönelmeye zorlar.

Filozof, her şey üzerine, hayatla, kendisiyle ve kaderi ile ilgili derin sorgulamalar yapmaya alışkındır. Aklı çok sorgucudur ve ona sürekli mükemmellikte yeni yollar gösterirken kendi varoluş şekli hakkında kendini sorgulamaya devam eder. Filozofun önüne sürülen değişiklikler ne modaya ne de genelleşmiş kabullenmelere karşılık gelir. Aksine, bu değişimler her adımın bir aşma basamağı olduğunu gösteren değişimlerdir. İnsanın maddi servetinden, hayat ve ölümden, duygu ve düşüncelerinden ziyade, onun biricik ve gerçek deneyimlerinden bahsetmeliyiz.

O zaman bu özel değişimlerin beraberinde sadece iyilikler ve büyük ruhsal gelişmeler taşıdıklarını bildiğimiz halde neden korkuyoruz?

Korkuyoruz, çünkü bu değişiklikleri insan tek başına yapmalı. Kendisi ile karşı karşıya iken, diğerlerinin rızası anlam ifade etmezken ve yine alkış ve eleştirisi önemli değilken… Bu değişikliklerin daha istikrarlı ve uyumlu yeni değerlere geçit verirken birtakım kayıpları da getireceği açıktır. Çünkü her değişim risk de taşır, fakat her kahraman ya da tanrıların sevgili kulu zafere ulaşıncaya kadar riskli denemelerden geçmiş ya da buna niyetlenmiştir… Ve bu yüzden, başta söylediğimiz gibi, bir kere başarırlarsa, bu başarı ile depresyon ve düşüşlere izin vermeksizin yükseleceklerini bilmelerine rağmen, var olmaktan bile korkanlar vardır. Hâlbuki içsel başarının insanın kendi bilincinden güçlü talepleri vardır.

Öyleyse bu denemeye değmez mi?

İnsanın hedefi, insan olarak en mükemmele ulaşmaktır ve her durumda, tüm dönemlerin ezoterik geleneklerinin belirttiği gibi insanlık açısından daha fazla büyümek, “insanların öğreticisi” oluncaya kadar değil, “tanrıların müridi” oluncaya kadar sürer.

Bu kadere er ya da geç, az ya da çok acı ile de olsa hepimiz ulaşabiliriz fakat değişim suçlanabilir bir olgu değildir. Öyleyse neden şimdi başlamıyoruz? Neden hiç olumlu olmayan korkuyu bırakmıyoruz? Neden ne istediğini bilme ve bunun için mücadele etme cesaretini göstermiyoruz?

Seçim bize kalmıştır: Ya her zaman değişen ve bizi savunmasız bırakan değişimden basit bir şekilde korkmak ya da bizi, kendinden emin olarak hayatı sürdüren ve kaderine doğru ilerleyen dengeli kadın ve erkekler haline getiren kesin değişme cesaretine sahip olmak…

Çok yönlü kariyer, hayatınızın bir bütün olarak değerlendirmesi ve salt kariyer hırslarınızın değil, yaşamın bütününü önceliklendirebileceğiniz, kendinizi rahatlıkla yeni profesyonel girişimler içine atabilecek öz güven ve cesarete sahip olmanızı sağlayacak “Farkındalık temelli öz liderlik gelişim programı” ile ilgili bilgi almak için @jungiankocisil Instagram hesabımından benimle iletişime geçebilirsiniz.

Kaynak
Delia Steinberg GUZMAN’ın şeylerin geçiciliği ve sürekliliği, yanılsama ve gerçek konularında makalelerinin bulunduğu “Maya’nın Oyunları” ve felsefi-psikolojik makalelerinden oluşan “Özgürlüğe Uçuş” adlı eserleri Türkçede yayınlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Kadınlar yönetime, toplum ileriye: Kadın liderlerin artması için ne yapılmalı?

Işıl Çetinkaya: Anka Koçluk Okulundan temel koçluk eğitimlerini tamamladıktan sonra Amerika University of Northwest "Yönetici Koçluğu ve Mentörlük" yüksek lisans programı "Transaksiyonel Analiz", "Gestalt Psikoloji", "Bilişsel ve Pozitif Psikoloji", "Sistemik Takım Koçluğu", "Fasilitasyon" alanlarında eğitim görmektedir. Ayrıca Analitik psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung koçluk ekolüne bağlı Jungian Coaching School’dan eğitimler almıştır. Yalnızca Hedeflerinize ulaşmak değil, gerçek öz benliğiniz ile temas kurup yaşamınızda kalıcı ve sürdürülebilir değişiklikler yapmalarına yardımcı olan Jung Teorisi, Doğu Maneviyatı ve Sosyal Sinirbilime dayalı bir koçluk modelini uyguluyorum.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale