Şöyle bir an düşün; çok sevdiğin bir arkadaşınla kalpleriniz apaçık bir sohbettesin. O sırada arkadaşın canını sıkan bir konudan bahsetmeye başlıyor. Ah, hem onun hissettiklerini anlıyor, hem de dışarıdan baktığın için -belki biraz da önsezilerin yardımıyla- konunun altında yatan mevzuyu görebiliyorsun. “Madem ben görebiliyorum, o zaman o da fark edebilir” düşüncesiyle konuştuğunuz alt metni ona anlatmaya çalışıyorsun. Ya da bu açıklamalara girmeden daha pratik bir yerden yaklaşıp ona yardımcı olabilecek önerilerde bulunuyorsun diyelim. Arkadaşının da sana yarı mahçup “haklısın” dediğini, hatta önerilerini deneyeceğini söylediğini düşünelim. Bir ay sonra tekrar buluştuğunuzda her şeyin apaynı kaldığı, sanki dejavu olduğu buna benzeyen sohbetlere aşina mısın? Hadi bir düşün buna benzeyen kaç an yaşadın?
En çok sevdiklerimiz bazen onların iyiliğini gözeterek sunduğumuz önerileri denemeyebilirler, hem de saygı duymadıkları veya tercih etmedikleri için değil, unutuverebilirler. Biz de zaman zaman “bundan sonra şöyle” deyip aradan bir süre geçince yokluğunu bile fark etmediğimiz kararlarımızın tadını hatırlarız sanırım. İnanıyorum ki içselleştirmediğimiz tüm bilgiler akıllı telefonlarımızda yer kalmadığı için bulutlara yüklediğimiz dosyalar gibi; kalabalık, karışık ve rastgele bir şekilde bilincimizde dolaşıyorlar. Oysa öz iradenin yardımıyla düzenli hareketlere, pratiklere, alışkanlıklara çevirdiğimiz bilgiler hayatlarımızda yer ediniyorlar. Zamanı geldiğinde de değişimimize hizmet ediyorlar.
Kendi hayatıma baktığımda -biraz da sabırsız ve romantik karakter eğilimlerimle değiştirmeye çalıştığım konular için genellikle bir ilham veya bir destek beklediğimi söyleyebilirim. Bununla birlikte hayatımın son yıllarında öz disiplin ve öz iradeyle de istediğim yere doğru yürüyebildiğimi görüyorum. Yani değişim isteği her zaman içten gelmiyor ve çiçeklerle dolu bir yol olmuyor; bazen de Ankara’dan Konya’ya gidiyormuşşun gibi sapsarı ve dümdüz bir yolda ilerlemen gerektiğini bilerek de oluyor. Hatta sonrasında o yol da sana çiçekler, manzaralar ve ilhamlar hediye ediyor.
O, önerilerini unutan arkadaşın gibi, hiçbir art niyet içermeden bazen senin de kendine verdiğin tavsiyeleri unuttuğun oldu mu?
Hayatında belki şu an arzu ettiğin değişim, şanslı olaylar zinciriyle bir anda olabilme ihtimalini bulundursa da, kendine düz bir yolda ilerliyormuş gibi alternatif bir rota çizmeye ne dersin? Disiplin ve irade kelimeleri bazen sert gelebiliyor, o yolda ilerlerken kendimize karşı sanki arkadaşımızla konuşuyormuş ve tekrar tekrar anlatıyormuşuz gibi yumuşaklıkla yaklaşıp büyük veya küçük tüm adımlarımıza şefkatle yaklaşmayı dener miyiz? Büyülü bir anın bize sunduğu hediyelerin hissi yerine kendi hayatımızı şekillendirme gücünün hep elimizde olduğunu fark etmeyi seçebilir miyiz?
Nasıl ki geçmiş, günlerden biriktiyse, geleceğin de bugünlerden oluşacağını bilerek her nereye gidiyorsak hem gücün hem de özgürlüğün bizde toplandığını hatırlayan kalplere selam olsun!
P.S.: 12 Şubatta başlayacak “Kendi Farkındalık Yolun” online buluşmalarının içeriğini yukarıda bahsettiğim his içimde oturduğu zaman oluşturmaya başlamştım. Çoğunlukla yeni bilgilere olan merakımız bizi herhangi bir konuda derinleşmekten alıkoyuyor. Derinleşmek ise seçtiğimiz alanı hayatımıza dahil ederek yani deneyimleyerek başlıyor. Eğer sen de bizimle kendi farkındalık yolunda yürümek istersen buluşmaların detaylarına buradan ulaşabilirsin.
İlginizi çekebilir: Nicelik mi, nitelik mi: Çok şey bilmek değil, bildiklerini hayatına katabilmektir önemli olan