Değişim için köprü kurmaya ne dersin?

“Köprü kurmak ikna etmek ile değil, anlamakla başlar.”

Bu cümlenin bize bahşetmiş olduğu anlam çok önemli. Tıpkı bir ağaca tırmanmaya benzetiyorum ben olumlu değişimi. Köklerimiz merkezde ve güçlü olmalı. İlk önce ağaca tırmanırken tırnaklarımızı ya da bir merdiveni kullanmak, alınan desteğe; ağaçtaki ürkütücü böcekler ya da tehlikeli görünen hayvanlar, karşılaştığımız zorluklara ve engellere dönüşüyor; en nihayetinde ulaştığımız dallar ve yapraklar ise sürekli kendi zamanında değişiyor.

Ağaca tırmanan “ben” de sürekli değişim içerisinde, meyveleri keşfettiği vakit paylaşmak için onları ya sepetine alıyor ya da aşağıya doğru BİZ bilinciyle o meyveleri başkalarıyla cömertçe paylaşma yoluna gidiyor.

İşte değişimin köprü özelliği de burada devreye giriyor. Bir ağacın kök ve dalı, ekosistemindeki her canlı, yani sistemin anlaşılması gerekiyor.

Dolayısıyla bir ikna ediş, zorlayıştan ziyade saf bir merak ediş, anlayış gerekiyor.

“Başkasının yükünü sırtlayanın iyi şeylere gücü kalmaz. Kendi yükü, suçu ve alınyazısını taşıdığındaysa bu onu güçlü bir şekilde taşır.” -Bert Hellinger’

Gerçekliğe şahit olmak ve onu olduğu gibi kalbimize indirmek. Belki de içsel çalışmaların bizim için Kuzey Yıldızı olarak görünen, ulaşmak istediğimiz nokta da bu sanırım. Ruhun suretine üflenmiş, zaten saklı olan o gerçeği kabukları soyarak bulmak.

Bulunan şeyin zaten içeride olması ve sistemin de bulunan şeyi göstermesi, beni hem yer aldığım çalışmalarda hem de kolaylaştırdığım çalışmalarda büyüleyen şey.

Gerçeğin kendisiyle bağ kurmak ve ona köprü olmak demek için ihtiyacımız olan en temel kaynak ‘cesaret’tir. Cesaret ki bizi korku ve koşullanmalarının ötesindeki olasılıklara götürecek bir kayık.

Bir köprünün nasıl ki inşa süreci var ise bizim de öz inşa sürecimiz var insan olarak. Ben’den biz’e, biz’den ben’e, yaşadığımız çağda topluluk ve sistem bilinciyle hareket etmek, birbirimize hem destek hem de ayna olmayı gerektiriyor.

Bu sayede karşılıklı öğrenme, farklılıklara saygı ve kapsayıcılık gelişiyor. O halde diyebiliriz ki içsel olarak bizim sistemde yer aldığımız konumu kabulle başlayan bu köprünün bir tarafı gerçeği keşfedip kalbe indirmekle, oradan hareket etmekle köprünün diğer tarafına geçiyor.

O yılların yükünün kalkması, suçluluk, utanç ve öfkenin altında karşılanmayan ihtiyaçların yasını tutuş, herkesin kendi yolunu yürüdüğünün kabulü, tüm bunlar köprüde yürürken karşılaşılanlar…

Esas karşılaştığımız ise kendi şartlanmalarımız. Toplumsal kodlarımızı bunların dışında yaşamak cesaret istiyor. Bedelleri ödemeyi, bırakmayı, yüzleşmeyi, kaçmamayı, yeniye alan açmayı gerektiriyor…

İnsanın köprü olması, geçmişten geleceği toplumsal ve bireysel düzlemde kendini gerçekleştirmesi için bu noktaları birleştirip sistemi yani büyük resmi görmesi gerekiyor…

Gerekenler ortada. Gerekmeyenler ise dışarıdan sürekli dayatılanlar bize. Peki sen kendi gerçeğine ulaşmaya hazır mısın?

2-3 Kasım tarihlerinde Erdek Kiraz Hotel’de “İçsel Büyüme Yolculuğu” adını verdiğimiz bir kamp etkinliğimiz olacak.

Bu kamp, sistemik konstelasyon yöntemine odaklanarak (aile, ilişki, kurumsal) üzerinden destek bulmanızı sağlayacak. Dayanışma ve kriz dönemlerinde dayanıklılık süreçlerine başvurulan bu kamp bizi etkileyen sorunlara bakış açımızı dönüştürmeyi amaçlıyor.  Sistemleri oluşturan insan ilişkilerine ve iletişim durumuna, kuşaklar arası veya mevcut bağların kalitesine odaklı çalışmalar yapılacaktır.

Ayrıca, somatik merkezlenme çalışmalarıyla ihtiyaç duyduğumuz yönlere dönüşmek üzerine sürdürülebilir pratikler kazanacağız.

Kayıt için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz:

https://docs.google.com/forms/d/1BcozI-bIHTY_YIRhzfbPPdVMNmt6e8vjpPyuEThDjJI/

İlginizi çekebilir: Bütün ve kendisi olabilen insan

Işıl Çetinkaya
Anka Koçluk Okulundan temel koçluk eğitimlerini tamamladıktan sonra Amerika University of Northwest "Yönetici Koçluğu ve Mentörlük" yüksek lisans programı "Transaksiyonel Analiz", "Gestalt Psikoloji", "Bilişsel ... Devam