‘Korkma bir şey yapmayacağım’
Hikayemizin ana karakterleri Ayşe ve John.
Hikaye gerçek mi? Bilmem. Hayal gücünüze bırakın… Öylesi daha keyifli.
Ayşe her zamanki mekanda, arkadaşlarıyla ve arkadaşlarının misafiriyle buluşmaya gider.
Aslı: Ayşe, John’la tanışsanıza. Londra’dan misafirimiz, 1-2 günlüğüne burada olacak.
Ayşe: Selam John, hoş geldin. Nasılsın? Neler yapıyorsun burada?
John: Teşekkürler, çok iyiyim. Biraz iş, biraz da tatil için buradayım. Sen neler yapıyorsun? Sen de burada mı çalışıyorsun?
Ayşe: Hayır, ben reklamcıyım.
John: Aaa, benim kız arkadaşım da reklamcı. İşiniz gerçekten çok zor.
Filmi burada durdurun. Henüz tanıştığı bir kadınla/erkekle flörtöz sohbetler eden taraflardan deplasmanda olanı, dakika 1 gol 1 hemen sevgilisinden bahsediyorsa bunun uluslararası dilde manası %99 şudur:
“Evimden uzaktayım. Sevgilim de var. Bir maceraya atılmaya çok yatkınım ama sevgilimi çok seviyorum. Senden gerçekten etkilendim. Yalnız olsam seninle eve gitmek isterdim. Akıllı birine benziyorsun. Bence ne demek istediğimi, sözlerimden ve bakışlarımdan anladın. Eğer bu gecenin sonunda çok sarhoş olursak, seninle eve gitmeme izin verme. Çünkü ben sevgilimi çok seviyorum.”
Nokta.
Ayşe, tam olarak da o akıllı ve etkileyici kadın. Tabi ki John’un ne demek istediğini hemen anladı. Bugünlerde canı da sıkkın biraz, o yüzden hiç üstüne düşmedi. Eski Ayşe olsa, bir güzel oynar John’u muma çevirir ve bu durumla da çok eğlenirdi.
Yapmadı.
John’la ve diğer arkadaşlarıyla sohbet etmeye devam etti. Bu arada John da, gözlerini Ayşe’den ayırmaya çalıştıysa da pek başarılı olamadı. Kendini korumaya almak için birkaç kez daha kız arkadaşından bahsetti. Ayşe içinden manidar manidar gülerken dışından da, seni anlıyorum dercesine her dediğine kafa salladı.
Fakat o da ne? Kandaki alkol oranı arttıkça ikisi de birbirine yakınlaşmaya başladı. Fiziksel hiçbir şey yoktu. Ayşe kafaya koymuştu, bu hoş adamın alkole ve nefsine yenilip eve döndüğünde pişman olmasına sebebiyet verecek ‘hata’ olmayacaktı. John’un iyi ve aşık bir adam olduğuna inanmıştı. Hata yapmasına yardım etmeyecekti.
Saatler ilerledi, herkes mekanı bir bir terketti. John, Ayşe’den kalmasını istedi. Birkaç kadeh daha içtiler. Artık Ayşe evine gitmek istiyordu.
Ayşe: Kusura bakma John, seni bırakıp gidiyormuş gibi olmak istemem ama artık çok yorgunum eve gidiyorum.
John: Dur gitme lütfen. Başka bir yerlere geçelim.
Ayşe: Ne? Ciddi misin? Önünü göremeyecek durumdasın, ben de pek farklı değilim. Birkaç adım atsak düşeceğiz zaten, hadi evlere!
İyilik başına vuran Ayşe’nin kapıdan çıkarken içi rahat etmez ve geri döner:
Ayşe: Nerede kalıyorsun? Gel seni kaldığın eve bırakıp devam edeyim ben…
John: Şey, adresi tabi ki hatırlamıyorum. Hayatımda ilk kez bugün geldim İstanbul’a ve kaldığım evin yeri çok karışık. Sen beni Taksim Meydanı’nda bırak, sanırım mahallenin adı Sihancir. (böyle söyler ecnebi)
Ayşe: Adres yazılı değil mi? E-mailine gelmiştir, gel bakalım adresi bulur taksiciye söyleriz.
Elbette iki sarhoş, e-mail, adres falan bulamazlar.
İş başa düştü Ayşe… Arkadaşlarının misafiri, senin de misafirin sayılır. Bu adamı ortada bırakamazsın.
Taksim Meydanı’nda cin çarpmışa çevirirler bu saatte elin sarhoş İngiliz’ini.
Ayşe: Hadi, tamam bana gidiyoruz. Hiçbir şey söyleme, biliyorum ‘Sevgilin var!’ Anladık. Korkma, hiçbir şey yapmayacağım. Eve geleceksin, sana yatağımı vereceğim. Uyuyacaksın, sabah sağ salim uyanabileceksin en azından. Sonra adresini bulacağız ve seni taksiye bindirip göndereceğim.
John: Anladın değil mi?
Ayşe: Neyi?
John: Seni gördüğüm anda çok etkilendim. Anında kız arkadaşımdan bahsetmeye başladım. ‘Beni kendimden koru lütfen’ demeye çalışıyordum, anlayacağını biliyordum çünkü. Neredeyse 2 senedir beraberiz ve ben aldatmaya hiç bu kadar yakın olmadım.
Ayşe: Evet anladım tabi ki. Ama bence sen de şunu anlamalısın. Seni kendinden korumak, senin görevin. Hiç tanımadığın bir kadının değil. Asla evine döndüğünde kendinden nefret etmene yardımcı olacak bir şey yapmayacağım. Sen istesen de yapmayacağım. Bu gece bana emanetsin. Tek görevim güvenli bir yerde uyumanı ve sabah da güzelce ayılıp, kalacağın yere gitmeni sağlamak.
John: Sen çok iyi bir kadınsın. Sanırım senden her geçen saniye daha fazla etkileniyorum.
Ayşe: Sakin olalım lütfen. Tamam biz burada ineceğiz şoför Bey.
Eve girerler. Ayşe John’a yatağını verir. John yüzlerce kez teşekkür eder. Ayşe kanepede uyur o gece.
Sabah uyandıklarında John Ayşe’ye yine, tekrar tekrar teşekkür eder. Karşılaştığı en esaslı kadınlardan biri olduğunu söyler. John’un maillerinden kaldığı evin adresini bulurlar, Ayşe durak taksicisine sıkıca tembihler, bu adamı sağ salim adrese teslim et diye…
Ayşe hangover, yorgun argın yatağa döner. Tavana bakarken gülmeye başlar.
Değişen roller, birbirinden rol çalan cinsiyetler diyarında iyilik yapıp denize attığı için, içinde derin bir huzur hisseder.
Yüzünde muzır bir gülümsemeyle tekrar uykuya dalar…
Yazarın diğer yazıları için tıklayın.