X

Değersizlik hissinin nedenleri ve değersizlik duygusuyla başa çıkma önerileri

Belki hiçbir şeyin işe yaramadığı, motivasyonunuzun ellerinizden kayıp gittiği ve tamamen pes etmeye odaklandığınız o günü, haftayı ya da ayı yaşıyorsunuz; özgüveniniz bedeninizi terk etmiş ve yalın bir “değersizlik” hissi ile kaplanmış durumdasınız. Nefes alın, çünkü hepimiz o günü bir şekilde yaşıyoruz. Hızla akıp giden bir yaşam tarzının dayattığı o savunmasız duyguların, hepimizi zaman zaman kapladığı bilinen bir gerçek. Bu şekilde hissetmeniz, karakteriniz veya yeteneğiniz hakkında hiçbir şey söylemiyor.

Tek sıkıntı, kendini değersiz hissetme durumunda ne kadar uzun süre kalırsanız, o kadar çok da netliğinizi ve yaşamsal becerilerinizi kaybetmeye başlayacak olmanız. Çünkü bu şekilde hissetmek normal olsa da, o duygu durumunda kalmak bir seçim haline gelebiliyor.

“Değersizlik” her kişide farklı yansıtmalarla kendini gösteriyor;

  • Vücutta ağır ve donuk bir ağrı,
  • Benlikle ilgili olumsuz düşünceler,
  • Nedensiz ağlama nöbetleri, umutsuzluk ve depresyon benzeri sıkıntılar,
  • Sosyal anksiyete,
  • Yaşam amacı kaybı, hayata olan ilginin azalması vb.

Kendini değersiz hisseden bir kişi, uzun süre boyunca çıkış yolu bulamadığında ise var olan sosyal ilişkilerinden uzaklaşmaya, duygusal olarak kendini ifade edememeye, sürekli negatif tonda konuşmaya, uyuşuk olmaya, öz bakım ihtiyaçlarını gidermemeye ve en uç sınıra geldiğinde de ne yazık ki kötü madde bağımlılığı geliştirmeye yönlenebiliyor.

İnsanın kendisiyle ve dünyayla olan ilişkisinin bu denli bozulmasına neden olan nedir?

1) İnsanlar size iyi olmadığınızı söylemiş olabilir mi?

Geçmişte başkaları tarafından eleştirilmiş ve aşağılanmış olmak insanlara yetersizlik ve değersizlik duygularını aşılayan en güçlü deneyimler oluyor.

Birinin neden bir başkasının varlığını aşağıya çekmeye çalıştığını anlamak zor gibi görünse de birçok insan, kendilerine değersiz oldukları defalarca söylenen evlerde büyüyor. Bazı ebeveynler birçok nedenden ötürü, çocuklarına hayatla ilgili kendi hayal kırıklıklarını yansıtıp, aslında sevilmeye değer olmadıklarını öğrettikleri bir aile kurumu yaratabiliyor. Hayatın diğer dönemlerinde de patronunuz veya iş arkadaşlarınız size, performansınız hakkında hiçbir şeyde iyi olmadığınızı hissettiren açıklamalar yapabiliyor. Sık sık eleştirilmek daha sonrasında, kişinin de iç sesinin eleştiri üzerine kurulmasına, kendine ve çevresine karşı sürekli yargılayıcı bir tonda konuşmasına neden olabiliyor.

2) Çocukluk travması yaşamış olabilir misiniz?

Çocukluk döneminde kalıcı bir iz bırakan ihmal, istismar ve kötü muamelenin tümü değersizlik duygularının gelişmesinde rol oynayabiliyor. Bu olumsuz anıların bıraktığı izleri çoğumuz yetişkinliğimize ‘değersizlik hissi’ olarak da taşıyoruz.

3) Kendinizi başkalarıyla karşılaştırıyor musunuz?

Başkalarına bakmak, başkaları hakkında okumak, başka bir hayatın sahibi olmayı dilemek, daha fazla para kazanmak, farklı bir iş ya da ev sahibi olmak için çok zaman harcıyoruz. Minnettarlık sadece klişe bir kelimeye dönüşmüş durumda. Ne kadar az şeye sahipsek o kadar da değersiz hissedebiliyoruz.

4) Hayatınızda büyük bir değişiklik yaşadınız mı?

Bazen kimliğimizdeki bir değişiklik benlik duygumuzu da değiştirebiliyor. Kariyer, evlilik vb. süreçler pek çoğumuz için bir başarı göstergesi olarak tanımlandığından, boşanma ya da iş kaybı yaşadığımızda kendimizi suçlamayı kolay bir baş etme yöntemi olarak kullanabiliyoruz. Sonuçta büyük değişiklikler beraberlerinde hem akut hem de kronik stresi getirdiklerinden; stresle olan ilişkideki deneyimsizlik ya da strese bakış açısındaki yanıltıcı algılar; finansal sorunlar, boşanma veya iş kaybı gibi ciddi bir aksilik yaşadıktan sonra kendimizi değersiz hissetmemize neden olabiliyor.

5) Sağlık sorunları yaşıyor olabilir misiniz?

Göz önünde bulundurulması gereken son bir şey de kontrolünüz dışında kalan bir sağlık sorunu yaşıyor olabileceğinizdir. Dikkatli bir şekilde bedeninizi dinlemek ve onun size anlattıklarına önem vermek önemli bir adım. Bedenin bilgeliği size aslında fiziksel ya da psikolojik bir sıkıntı yaşayıp yaşamadığınızın ipuçlarını verir.

Dikkatiniz sürekli dışarıda ise o bilge sesi dinlemeniz ve vücudunuzu tanımanız da zorlaşacaktır. Eğer kontrol edemediğiniz, başa çıkamadığınız duygular ya da fiziksel ağrı benzeri semptomlar yaşıyorsanız, gecikmeden bir uzmana başvurmanız birçok sıkıntının da önüne geçmenizi sağlayacaktır.

Değersizlik hissiyle baş etmenin yolları

Zaman zaman değersiz hissetmenin herkesin yaşadığı bir olgu olduğunu unutmadan, bu duygunun peşine takılıp savrulmadan onunla başa çıkabilmenin yollarını arayabiliriz.

1. Kişisel gelişim yolunda büyük mesafeler kat ettikçe, hassasiyetlerimiz de aynı oranda artacaktır.

Eğer bu alanda kendi üzerinizde çalışan bir kişiyseniz, değersizlik hissi gibi duyguların da bu gelişimin bir parçası olduğunu bilmelisiniz. Artık hep haklı olduğunuz, yargı dağıttığınız o dönüştürülmemiş alandan çıkmış ve gerçek gölgelerinizle yüzleşmiş olabilirsiniz. Burada dikkat edilmesi gereken şey, kendinizi olduğunuz gibi kabul edebilme pratiğini yapabilmenizdir. Mindfulness çalışmaları, kişisel gelişim ile yakından ilgilenenler için oldukça yararlıdır. Aksi halde sürekli sizi eksik, yanlış ve yetersiz hissettiren tarzda kitaplar okumak, konuşmalar dinlemek ya da seminerler almak sadece daha fazla değersiz hissetmenize yol açacaktır.

2. Tam olarak olmanız gereken yerdesiniz.

Psikolojiye bakış açımızdaki en büyük yanılgılardan biri, kendimizi kötü hissettiğimizde bu durumdan hemen kaçmamız gerektiği fikridir. “Olumsuz” duygular olumlu olanlar kadar sağlıklıdır. Zarara uğradığımız yer, bizim olumsuz duygulara verdiğimiz tepkidir oysa herhangi bir duygu tek başına hayatın sağlıklı ve normal bir parçasıdır.

Negatif duygulara karşı önyargılı olmak; büyümenizi, olgunlaşmanızı, anlam ve amaç arayışınızı da sekteye uğratacaktır. O zaman denilebilir ki bazen değersiz hissetmek bir engel değil, büyüme için bir katalizör de olabilir.

3. Bu duygu geçicidir.

Duygular çoğu zaman dağınık, rastgele ve öngörülmezdir. Beyinde; olaylar arasında o kadar çok bağlantı kurulur ki enfes bir görüntü size küçükken yaşadığınız o kırgınlığı anımsatırken, kötü bir koku mutlu olduğunuz bir anının hislerini yaşamanıza neden olabilir. Farkında olmayan bir insan için her şey sarsıcıdır. Bu bağlantılar fark edildiğinde ise geçici olduklarını bilirsiniz. Ünlü nöroanatomist Jill Bolte Taylor, herhangi bir duygunun sandığımızdan çok daha kısa sürdüğünü savunur. Taylor’a göre, kimyasal duygu süreci sadece 90 saniye sürmektedir.

4. Yaşamınızda olmayan, farklı bir deneyim yaşayın.

“Zıtlık”lar; daha iyi sorular sormamızı ve bu şekilde de kendimizle daha derin bağlantılar kurabilmemizi sağlar. Bu yolla başkaları dediğimiz o insanların mücadeleleriyle de empati kurarız. Her zaman aynı şekilde düşünmek ve aynı tepkileri vermek, psikolojik açıdan insanın kendisine yaptığı en büyük zararlardan birisidir. Oysa hem kendimizin hem de diğer insanların duygularını ve deneyimlerini merak ettiğimizde; yargılayıcı olmak yerine şefkatli olabiliriz. Kendimizi etiketlemek yerine yeni iç görülere açık hale gelebiliriz. Farklı yollar geliştirdikçe, kalıplarımızdan çıkmak ve değersizlik duygumuzla baş etmek de kolaylaşacaktır.

5. Dayanıklılık süper güçtür.

Duygusal anlamda dayanıklı olmak duygu, düşünce ve olayların olumsuz yönlerini kendi lehine çevirebilmekle ilgili bir kavramdır. Olumsuzluklardan kaçınmak ve onları yok saymak için saatlerce sosyal medyada zaman harcamak, üst üste bir dizinin tüm bölümlerini izlemek bazen keyifli ve rahatlatıcı olabilir ancak o derindeki sancıyı bu yaklaşımlar yok edemez. Sadece size daha sonra baş edebilmeniz için zaman tanıyorlarsa faydaları vardır. Eğer bastırmanız için bir araçlarsa sonuç tabii ki manevi çöküşe giden bir yol olabilecektir.

Dayanıklılığı artırmak için sorumluluk başlığında adım atmak faydalı olabilir. Çünkü işin özünde hayatımızın tek sorumlusu bizlerizdir. Ayrıca nefes çalışmaları da bu anlamda insanların dayanıklılığını ve olaylara bakış açılarını etkileyebilecek pratiklerdir. Bir başka uygulanabilecek yol ise diğer canlılara fayda sağlayabilmekten geçer. Gerçekten ihtiyacı olan tüm canlılara ulaşabilmek ve niteliği ya da niceliği ne olursa olsun yardım edebilmek insanların edinebileceği en büyük dayanıklılık sağlayıcı özelliktir. Harika, olağanüstü bir şey yapmanıza gerek bile yoktur, bazen sadece bir başka canlı için orada olabilmeniz bile hem onun hem de sizin hayatınızı güzelleştirebilir.

Son olarak; gerçeğe objektif bir şekilde bakmak, minnettarlık hissetmenize, birçok farklı alanda potansiyeliniz ve beceriniz olduğunu görmenize neden olacaktır. Her aklınıza gelen kötü düşünceye inanmak zorunda değilsiniz…

Kaynaklar:
Margarita Tartakovsky-When You Feel Worthless
Michael Puskar-Self-Esteem
Good Therapy Center- Therapy for Worthlessness
Lachlan Brown-Feeling Worthless
Tommy Baker- 11 Things to Remember When You’re Feeling Worthless
Kendra Cherry- What to do When Feeling Worthless

İlginizi çekebilir: Uzun gelincik sendromu: Başarınızı doyasıya yaşamanıza engel olan nedir ve bunu nasıl aşabilirsiniz?

Şerife Günaydın Karaköse: Yazar Şerife Günaydın Karaköse, 1980 Adana doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Çağ Üniversitesi Özel Kamu Hukuku Yüksek Lİsansı'nı bitirmekle hukuk dünyasına girdi ve avukatlık mesleğine de halen devam ediyor. "Three", "The Shadow House","Happiest Hour","Uzaya Kaçan Küpe" ve "Keyfi Yanılsamalar" isimli kitapları hem Amazon hem de Barnes and Noble da online olarak yayımlandı. Yazarın denemelerini aktardığı www.allbyourselves.blogspot.com adlı bir blogu mevcut; aynı zamanda @mind_index Instagram profilinde de sanattan bilime, felsefeden psikolojiye kadar pek çok konu hakkında da içerik üretiyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale