Belki hiçbir şeyin işe yaramadığı, motivasyonunuzun ellerinizden kayıp gittiği ve tamamen pes etmeye odaklandığınız o günü, haftayı ya da ayı yaşıyorsunuz; özgüveniniz bedeninizi terk etmiş ve yalın bir “değersizlik” hissi ile kaplanmış durumdasınız. Nefes alın, çünkü hepimiz o günü bir şekilde yaşıyoruz. Hızla akıp giden bir yaşam tarzının dayattığı o savunmasız duyguların, hepimizi zaman zaman kapladığı bilinen bir gerçek. Bu şekilde hissetmeniz, karakteriniz veya yeteneğiniz hakkında hiçbir şey söylemiyor.
Tek sıkıntı, kendini değersiz hissetme durumunda ne kadar uzun süre kalırsanız, o kadar çok da netliğinizi ve yaşamsal becerilerinizi kaybetmeye başlayacak olmanız. Çünkü bu şekilde hissetmek normal olsa da, o duygu durumunda kalmak bir seçim haline gelebiliyor.
“Değersizlik” her kişide farklı yansıtmalarla kendini gösteriyor;
- Vücutta ağır ve donuk bir ağrı,
- Benlikle ilgili olumsuz düşünceler,
- Nedensiz ağlama nöbetleri, umutsuzluk ve depresyon benzeri sıkıntılar,
- Sosyal anksiyete,
- Yaşam amacı kaybı, hayata olan ilginin azalması vb.
Kendini değersiz hisseden bir kişi, uzun süre boyunca çıkış yolu bulamadığında ise var olan sosyal ilişkilerinden uzaklaşmaya, duygusal olarak kendini ifade edememeye, sürekli negatif tonda konuşmaya, uyuşuk olmaya, öz bakım ihtiyaçlarını gidermemeye ve en uç sınıra geldiğinde de ne yazık ki kötü madde bağımlılığı geliştirmeye yönlenebiliyor.
İnsanın kendisiyle ve dünyayla olan ilişkisinin bu denli bozulmasına neden olan nedir?
1) İnsanlar size iyi olmadığınızı söylemiş olabilir mi?
Geçmişte başkaları tarafından eleştirilmiş ve aşağılanmış olmak insanlara yetersizlik ve değersizlik duygularını aşılayan en güçlü deneyimler oluyor.
Birinin neden bir başkasının varlığını aşağıya çekmeye çalıştığını anlamak zor gibi görünse de birçok insan, kendilerine değersiz oldukları defalarca söylenen evlerde büyüyor. Bazı ebeveynler birçok nedenden ötürü, çocuklarına hayatla ilgili kendi hayal kırıklıklarını yansıtıp, aslında sevilmeye değer olmadıklarını öğrettikleri bir aile kurumu yaratabiliyor. Hayatın diğer dönemlerinde de patronunuz veya iş arkadaşlarınız size, performansınız hakkında hiçbir şeyde iyi olmadığınızı hissettiren açıklamalar yapabiliyor. Sık sık eleştirilmek daha sonrasında, kişinin de iç sesinin eleştiri üzerine kurulmasına, kendine ve çevresine karşı sürekli yargılayıcı bir tonda konuşmasına neden olabiliyor.
2) Çocukluk travması yaşamış olabilir misiniz?
Çocukluk döneminde kalıcı bir iz bırakan ihmal, istismar ve kötü muamelenin tümü değersizlik duygularının gelişmesinde rol oynayabiliyor. Bu olumsuz anıların bıraktığı izleri çoğumuz yetişkinliğimize ‘değersizlik hissi’ olarak da taşıyoruz.
3) Kendinizi başkalarıyla karşılaştırıyor musunuz?
Başkalarına bakmak, başkaları hakkında okumak, başka bir hayatın sahibi olmayı dilemek, daha fazla para kazanmak, farklı bir iş ya da ev sahibi olmak için çok zaman harcıyoruz. Minnettarlık sadece klişe bir kelimeye dönüşmüş durumda. Ne kadar az şeye sahipsek o kadar da değersiz hissedebiliyoruz.
4) Hayatınızda büyük bir değişiklik yaşadınız mı?
Bazen kimliğimizdeki bir değişiklik benlik duygumuzu da değiştirebiliyor. Kariyer, evlilik vb. süreçler pek çoğumuz için bir başarı göstergesi olarak tanımlandığından, boşanma ya da iş kaybı yaşadığımızda kendimizi suçlamayı kolay bir baş etme yöntemi olarak kullanabiliyoruz. Sonuçta büyük değişiklikler beraberlerinde hem akut hem de kronik stresi getirdiklerinden; stresle olan ilişkideki deneyimsizlik ya da strese bakış açısındaki yanıltıcı algılar; finansal sorunlar, boşanma veya iş kaybı gibi ciddi bir aksilik yaşadıktan sonra kendimizi değersiz hissetmemize neden olabiliyor.
5) Sağlık sorunları yaşıyor olabilir misiniz?
Göz önünde bulundurulması gereken son bir şey de kontrolünüz dışında kalan bir sağlık sorunu yaşıyor olabileceğinizdir. Dikkatli bir şekilde bedeninizi dinlemek ve onun size anlattıklarına önem vermek önemli bir adım. Bedenin bilgeliği size aslında fiziksel ya da psikolojik bir sıkıntı yaşayıp yaşamadığınızın ipuçlarını verir.
Dikkatiniz sürekli dışarıda ise o bilge sesi dinlemeniz ve vücudunuzu tanımanız da zorlaşacaktır. Eğer kontrol edemediğiniz, başa çıkamadığınız duygular ya da fiziksel ağrı benzeri semptomlar yaşıyorsanız, gecikmeden bir uzmana başvurmanız birçok sıkıntının da önüne geçmenizi sağlayacaktır.
Değersizlik hissiyle baş etmenin yolları
Zaman zaman değersiz hissetmenin herkesin yaşadığı bir olgu olduğunu unutmadan, bu duygunun peşine takılıp savrulmadan onunla başa çıkabilmenin yollarını arayabiliriz.
1. Kişisel gelişim yolunda büyük mesafeler kat ettikçe, hassasiyetlerimiz de aynı oranda artacaktır.
Eğer bu alanda kendi üzerinizde çalışan bir kişiyseniz, değersizlik hissi gibi duyguların da bu gelişimin bir parçası olduğunu bilmelisiniz. Artık hep haklı olduğunuz, yargı dağıttığınız o dönüştürülmemiş alandan çıkmış ve gerçek gölgelerinizle yüzleşmiş olabilirsiniz. Burada dikkat edilmesi gereken şey, kendinizi olduğunuz gibi kabul edebilme pratiğini yapabilmenizdir. Mindfulness çalışmaları, kişisel gelişim ile yakından ilgilenenler için oldukça yararlıdır. Aksi halde sürekli sizi eksik, yanlış ve yetersiz hissettiren tarzda kitaplar okumak, konuşmalar dinlemek ya da seminerler almak sadece daha fazla değersiz hissetmenize yol açacaktır.
2. Tam olarak olmanız gereken yerdesiniz.
Psikolojiye bakış açımızdaki en büyük yanılgılardan biri, kendimizi kötü hissettiğimizde bu durumdan hemen kaçmamız gerektiği fikridir. “Olumsuz” duygular olumlu olanlar kadar sağlıklıdır. Zarara uğradığımız yer, bizim olumsuz duygulara verdiğimiz tepkidir oysa herhangi bir duygu tek başına hayatın sağlıklı ve normal bir parçasıdır.
Negatif duygulara karşı önyargılı olmak; büyümenizi, olgunlaşmanızı, anlam ve amaç arayışınızı da sekteye uğratacaktır. O zaman denilebilir ki bazen değersiz hissetmek bir engel değil, büyüme için bir katalizör de olabilir.
3. Bu duygu geçicidir.
Duygular çoğu zaman dağınık, rastgele ve öngörülmezdir. Beyinde; olaylar arasında o kadar çok bağlantı kurulur ki enfes bir görüntü size küçükken yaşadığınız o kırgınlığı anımsatırken, kötü bir koku mutlu olduğunuz bir anının hislerini yaşamanıza neden olabilir. Farkında olmayan bir insan için her şey sarsıcıdır. Bu bağlantılar fark edildiğinde ise geçici olduklarını bilirsiniz. Ünlü nöroanatomist Jill Bolte Taylor, herhangi bir duygunun sandığımızdan çok daha kısa sürdüğünü savunur. Taylor’a göre, kimyasal duygu süreci sadece 90 saniye sürmektedir.
4. Yaşamınızda olmayan, farklı bir deneyim yaşayın.
“Zıtlık”lar; daha iyi sorular sormamızı ve bu şekilde de kendimizle daha derin bağlantılar kurabilmemizi sağlar. Bu yolla başkaları dediğimiz o insanların mücadeleleriyle de empati kurarız. Her zaman aynı şekilde düşünmek ve aynı tepkileri vermek, psikolojik açıdan insanın kendisine yaptığı en büyük zararlardan birisidir. Oysa hem kendimizin hem de diğer insanların duygularını ve deneyimlerini merak ettiğimizde; yargılayıcı olmak yerine şefkatli olabiliriz. Kendimizi etiketlemek yerine yeni iç görülere açık hale gelebiliriz. Farklı yollar geliştirdikçe, kalıplarımızdan çıkmak ve değersizlik duygumuzla baş etmek de kolaylaşacaktır.
5. Dayanıklılık süper güçtür.
Duygusal anlamda dayanıklı olmak duygu, düşünce ve olayların olumsuz yönlerini kendi lehine çevirebilmekle ilgili bir kavramdır. Olumsuzluklardan kaçınmak ve onları yok saymak için saatlerce sosyal medyada zaman harcamak, üst üste bir dizinin tüm bölümlerini izlemek bazen keyifli ve rahatlatıcı olabilir ancak o derindeki sancıyı bu yaklaşımlar yok edemez. Sadece size daha sonra baş edebilmeniz için zaman tanıyorlarsa faydaları vardır. Eğer bastırmanız için bir araçlarsa sonuç tabii ki manevi çöküşe giden bir yol olabilecektir.
Dayanıklılığı artırmak için sorumluluk başlığında adım atmak faydalı olabilir. Çünkü işin özünde hayatımızın tek sorumlusu bizlerizdir. Ayrıca nefes çalışmaları da bu anlamda insanların dayanıklılığını ve olaylara bakış açılarını etkileyebilecek pratiklerdir. Bir başka uygulanabilecek yol ise diğer canlılara fayda sağlayabilmekten geçer. Gerçekten ihtiyacı olan tüm canlılara ulaşabilmek ve niteliği ya da niceliği ne olursa olsun yardım edebilmek insanların edinebileceği en büyük dayanıklılık sağlayıcı özelliktir. Harika, olağanüstü bir şey yapmanıza gerek bile yoktur, bazen sadece bir başka canlı için orada olabilmeniz bile hem onun hem de sizin hayatınızı güzelleştirebilir.
Son olarak; gerçeğe objektif bir şekilde bakmak, minnettarlık hissetmenize, birçok farklı alanda potansiyeliniz ve beceriniz olduğunu görmenize neden olacaktır. Her aklınıza gelen kötü düşünceye inanmak zorunda değilsiniz…
Kaynaklar:
Margarita Tartakovsky-When You Feel Worthless
Michael Puskar-Self-Esteem
Good Therapy Center- Therapy for Worthlessness
Lachlan Brown-Feeling Worthless
Tommy Baker- 11 Things to Remember When You’re Feeling Worthless
Kendra Cherry- What to do When Feeling Worthless
İlginizi çekebilir: Uzun gelincik sendromu: Başarınızı doyasıya yaşamanıza engel olan nedir ve bunu nasıl aşabilirsiniz?