X

Değerinin farkına var, kendini sabote etmekten vazgeç

Yapmak istediğiniz işleri bir türlü yapamamaktan mı şikayetçisiniz? İç sesiniz sürekli olarak sizinle negatif bir şekilde mi konuşuyor? Hayatınızın baskın temalarından biri erteleme mi? Bir yanınız sizin iyiliğinizi isterken, diğer bir yanınız size kötü mü davranıyor? Bütün bu sorulara cevabınız evetse, belki siz de kendi kendini sabote eden insanlardan birisiniz.

Bir yanınız sizin iyiliğinizi isterken, diğer bir yanınız size kötü mü davranıyor?

Kendini sabote etme (self sabotaj) kavramı ilk kez 1978 yılında Berglas ve Jones tarafından tanımlanmıştır (Berglas ve Jones 1978). Giriştiğimiz bir işin iki sonucu vardır: Ya başarılı olacağız ya da başarısız. Kendini sabote etme stratejisi uygulayan insanlar performanslarını önemsediklerinde, ancak başarı olasılıklarından şüphe ettiklerinde, benliklerini korumak amacıyla kendini sabote etme davranışları sergilemektedirler (Özçetin, Hiçdurmaz). Kendini sabote etmek iki şekilde ortaya çıkabiliyor:

Sözel Sabotaj: Mazeretler, başkalarını suçlama gibi.

Davranışsal Sabotaj: Erteleme, gece erken yatamama ve sabah kalkamama gibi.

Kendi kendini sabote eden insanlar, kendilerine neyin iyi geleceğini bilirler ama bir türlü kendilerine iyi gelecek davranışları tam olarak sergilemezler, kendilerini isteklerinden mahrum bırakırlar. Örneğin kendi kendini sabote eden bir kişinin bir yanı yüksek lisans eğitimine devam etmek isterken, öteki yanı bu hedefini baltalamak için planlar yapar. Nasıl otoimmün hastalıklarda vücut kendi dokularına saldırıp zarar verir, kendi kendini sabote etme durumunda da ruhumuzun ve zihnimizin bazı yönleri bize karşıdır. Kendi kendini sabote etme eyleminde bilincimiz ile bilinçaltımız arasında bir mücadele mevcuttur.

Kendi kendini sabote etmenin birçok nedeni olabilir. Örneğin hata yapma korkusu yüzünden kendinizi sabote ediyor olabilirsiniz. Bunun yanı sıra sorumluluktan kaçtığınız için de kendi kendinizi sabote ediyor olabilirsiniz. Kendinizi sabote etmenizin ardında yatan neden, başarısızlık korkusu olduğu kadar başarı korkusu da olabilir. Evet, yanlış okumadınız başarı korkusundan bahsediyorum. Abraham Maslow’a göre pek çoğumuzun başarı korkusu var ve Maslow bu durumu Jonah Kompleksi olarak adlandırıyor. İnsanların ezici çoğunluğunun başarısızlıktan korktuğunu düşünürüz. Oysa kimi insanlar da başarının kendisinden korkarlar ve kendilerini başarısız hale getirmek için çaba sarf ederler. Örneğin ertesi gün çok önemli bir sınavı olan bir üniversite öğrencisinin akşam dışarı çıkıp çok geç bir saatte yatması ve sınava uykusuz bir şekilde gitmesi bu öğrencinin başarı korkusundan kaynaklanıyor olabilir.

Abraham Maslow’a göre pek çoğumuzun başarı korkusu var ve Maslow bu durumu Jonah Kompleksi olarak adlandırıyor.

İnsanların başarıdan korkması için birçok neden sayabiliriz. Çok başarılı olursak bizi kimse sevmeyecek diye korkabiliriz örneğin. Ya da dominant ve rekabetçi ebeveynler tarafından yetiştirilmiş bir çocuk, yetişkin olduğunda anne ve babasının başarılarını geçmekten korkuyor olabilir.  

Kendi kendinizi sabote etmenizin ardında yatan en önemli nedenlerden biri kendinizi değerli hissetmemeniz ya da iyi şeyleri hak etmediğinizi düşünmeniz olabilir. Ancak unutmamak gerekir ki yüksek benlik saygısına sahip olan yani kendini değerli gören insanlar da kendini sabote edebilmektedir. Araştırmalara göre benlik saygısı yüksek olan bireyler kendileri hakkındaki bu olumlu benlik algılarını devam ettirmek için kendilerini sabote ediyorlar. Ben bu yazımızda değersizlik duygusu yüzünden kendini sabote eden insanlardan bahsetmek ve onlara seslenmek istiyorum.

Dünyaca ünlü çoğu rock starın hayatına baktığımızda onların kendi kendilerini sabote eden davranışlar sergilediğini görüyoruz. Örneğin Kurt Cobain gibi bir müzisyenin hayatını incelediğimizde Cobain’in yaşamı boyunca değersizlik duygusuyla başa çıkmaya çalıştığını görüyoruz. Demek ki değersizlik duygusu, eğer onunla ilgili gerekli psikolojik yardımları almadığımız takdirde, ne kadar ünlü ve de zengin olursak olalım bizi bir gölge gibi takip ediyor. Peki değersizlik duygusuyla nasıl başa çıkacağız?

Kimi New Age guruları değersizlik duygusuyla başa çıkmak için ayna egzersizleri önermekteler. Ayna egzersizi adından anlaşılacağı gibi her gün aynaya bakıp, kendimize olan sevgimizi ifade etmemizi, kendimizi değerli bulduğumuzu söylememizi salık veren bir egzersiz türü. Ancak yapılan araştırmalar kendilerini değersiz hisseden insanların bu tip egzersizler sonucu kendilerini daha kötü hissettiklerini ortaya koymuş. O yüzden ben size değersizlik duygusuyla başa çıkmanız için başka bir yöntem önereceğim: Kabul etmek. Evet yanlış okumadınız. Değersizlik duygusundan kaçmak yerine onu kabul etmek. Bugüne kadar değersizlik duygusundan kaçtınız bir işe yaradı mı? Diyelim ki değersizsiniz. Kime göre? Neye göre? İnsanların değerli olup olmadığına kim karar veriyor? Böyle bir konsey mi var? 

Kurt Cobain gibi bir müzisyenin hayatını incelediğimizde Cobain’in yaşamı boyunca değersizlik duygusuyla başa çıkmaya çalıştığını görüyoruz.

Büyük bir ihtimalle çocukken anneniz veya babanızdan sizin değerinizle ilgili negatif mesajlar aldınız ve bu mesajlara inanarak onları içselleştirdiniz. Ve şu an o mesajların hepsi benliğinizde iç ses olarak varlıklarını sürdürüyorlar. Anneniz ve babanız hata yapma olasılıkları olan sizin gibi fani insanlar. Ve yine büyük bir ihtimalle onlar, sizi yetiştirirken ellerinden gelenin en iyisini yaptılar (Tabii burada çocuklara cinsel ve fiziksel taciz uygulanan bir aile yapısından bahsetmiyorum). Artık onların size bıraktıkları bu iç ses mirasını bir kenara atıp kendi değerinizin farkına varmanın ve self sabotajdan vazgeçmenin zamanı gelmedi mi?

Çok sevdiğim Amerikalı psikolog Carl Rogers’ın da söylediği gibi, ancak kendimizi olduğumuz gibi kabul ettiğimizde, değişmeye başlarız. Hemen şu an kendinizi olduğunuz gibi kabul edin lütfen. Sizi bir gölge gibi takip eden değersizlik duygusunu kabul edin. Evet gözlerinizi kapatıp o duyguyu kabul edin. Değersizlik duygusu sadece bir duygu. Ona onay verip vermemek size kalmış. Şimdi derin bir nefes alıp gözlerinizi açın.

Siz değerlisiniz…
Dünya size o kadar da iyi davranmayacak insanlarla dolu. Siz de onlardan biri olmayın.

Tıpkı bu dünyada yaşayan 7.6 milyar insanın her biri gibi…

Ancak tabii ki sadece ben değerliyim demek yeterli değil. Şimdi kendinize değer verdiğinizi gösterin. Daha iyi beslenin örneğin. Vücudunuza yararlı gelecek besinler tüketin. Eğer yapmıyorsanız spora başlayın. En azından günde 15-20 dakika yürüyün. Fiziksel ve de ruhsal olarak kendi iyiliğini isteyen biri gibi davranın. Kendinize gün içinde nefes alma alanları yaratın. Vaktim yok demeyin lütfen. Sosyal medyaya vakti olan birinin, kendine de ayıracak bir on dakikası vardır mutlaka. Kendinize günlük, haftalık ve aylık hedefler belirleyin ve onları gerçekleştirin.

Dünya size o kadar da iyi davranmayacak insanlarla dolu. Siz de onlardan biri olmayın. Bir Afrika atasözünün dediği gibi kendi içinizde düşmanınız yoksa, dışarıdaki düşmanlar sizi incitemez. Kendinize en yakın arkadaşınıza davrandığınız gibi davranın. En yakın arkadaşınıza durmadan kötü laflar etseniz sizin yanınızda durur muydu? Büyük bir ihtimalle durmazdı. O halde kendinize söylediğiniz laflara dikkat etmeye başlayın. Hepimiz insanların kabalığından bahsediyoruz. Biz kendimize hoyratça davranırken, dış dünyadaki insanların kabalığından bahsetmek son derece mantıksız bir olay. İyilik, kibarlık kendi içimizden başlar ve halka halka yayılır. Dünyanın daha iyi bir yer olmasını istiyorsanız önce siz kendinize iyi davranmalısınız.
Unutmayın siz değerlisiniz. Tıpkı dünyadaki tüm canlılar gibi.

Önce kendimize, sonra etrafımızdakilere ve dünyanın kendisine değer vereceğimiz, ve bu değeri göstereceğimiz, kendi kendimizi sabote etmekten vazgeçeceğimiz günler dileğiyle.

Sorularınız için bana rsolaker@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

Kaynaklar:
Berglas, S., & Jones, E. E. (1978). Drug choice as a self-handicapping strategy in response to non-contingent success. Journal of Personality and Social Psychology, 36
(4), 405-417.
Özçetin, Ü., & Hiçdurmaz, D.  Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar – Current Approaches in Psychiatry 2016; 8(2):145-154.

 

İlginizi çekebilir: Endişelerini kucaklayarak onları kontrol etmenin 5 yolu

Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale