Çocukluğunuz yetişkinliğinizi direkt olarak etkiliyor diye başlayalım… Terapi süreci için pek çok karikatürde veya fıkrada yer alan “çocukluğuna inelim” cümlesi şaka değil, gerçektir!
Çocukken hayatta kalabilmek için çevremizdekilerin bakımına, sevgisine, korumasına, sakinleştirmesine ve sonsuz ilgisine ihtiyaç duyarız. Bunlar olmadan yaşamımızı sürdüremeyiz.
Çocukken her ihtiyacımız hemen fark edilsin ve giderilsin isteriz. Acıkmışsak ağlayarak doyurulma ihtiyacımızı söyleriz, kucağa alınmak istiyorsak ellerimizi açarak bunu belli ederiz. Bebekken en temel ihtiyaç duyulmak ve tatmin edilmektir. Bunlar gerçekleştiğinde kendimizi güvende hissederiz. “Güvendeyim” der çocuk; “her söylediğim duyuluyor, anlaşılıyorum ve tüm bunlar giderildiğine göre de seviliyorum ve değerliyim” inançları oluşur.
Temel ihtiyaçların dışında (beslenme ve sevilme), onaylanma ve sakinleştirilme ihtiyaçları da çok önemlidir çocuğun. Öfkelendiğinde sakinleştirilmek ister, reddedilmek değil. Kaygılandığında anlaşılmak ister geçiştirilmek değil, merak ettiğinde kendisine anlatılsın ister yok sayılmak değil. Bir şeyi başaramadığında; eleştirilmeye, yargılanmaya ya da bir işi kendisi yerine başkasının yapmasına değil, hoşgörüyle kabullenilmeye ve yol gösterilmeye ihtiyaç duyar, bir şeyler denediğinde cesaretlendirilmeye ihtiyaç duyar “dur senin yerine ben yaparım şimdi sen halledemezsin” cümlesini duymaya değil. İşte tüm bu ihtiyaçlar da hakkıyla giderilirse çocuk “sevilmeye değer biriyim” inancını iyice içselleştirmiş olur.
Çocuk, gelişimi esnasında ebeveynlerinden ne görürse, yetişkin olduğunda kendisine aynı şekilde davranır. Kızmasına izin verilmişse, “tabii ki kızabilirim çünkü bu duruma üzüldüm” der. Buna izin verilmemişse, “tepkimi göstermeye hakkım yok içime atmalıyım yoksa reddedilirim” diye yaşar ve bastırır. Kaygılandığında sakinleştirici cümleler duymuşsa, kendisine onları söyleyebilir ve kendisini sakinleştirmeyi başarabilir. Merak ettiklerini sorma hakkı tanınmış ve kendisine saygı duyulmuşsa, yetişkin olduğunda merak ettiği her şeyi “saçma bulunur, rezil olurum” kaygısı taşımadan sorabilir, ‘bilmemeyi’ ayıp değil, doğal olarak değerlendirebilir. Başaramadıkları hoşgörü ile karşılanmışsa, bir yetişkin olarak başaramadıkları konusunda kendisini cesaretlendirebilir.
Zamanında koşulsuz olarak kabul edilmişse, bugün kendisini koşulsuz olarak kabul edebilir. Koşullu olarak kabul edilmişse kendisine aynısını yapar. Bugün bir yetişkin olarak bizim bugün tüm davranışlarımız, düşüncelerimiz ve algılarımız çok eskilerden, çocukluk dönemimizden mirastır.
Ancak iyi haber, gelişim süreci ömürlük bir süreçtir, yaşlanmaya dek devam eden… Yani bugün bir yetişkin olarak çocukluk döneminden bugüne taşıdığımız her şeyi yeniden değerlendirebilir, değiştirebiliriz. Geçmişte izin verilmeyen ya da tam anlamıyla tatmin edilemeyen her şeyi bugün kendimiz tarafından karşılayabiliriz. Çocukken başkasından almaya ihtiyaç duyduğunuz her şeyi bugün siz kendinize verebilirsiniz.
Kendinizle kurduğunuz iletişim dilini daha hoşgörülü ve anlayışlı hale getirebilirsiniz, başarısızlığa dair algınızı değiştirebilirsiniz; haklarınızı talep edip, sınırlarınızı çizebilirsiniz, merak ettiklerinizi ifade edip kimsenin sizi yargılamaya veya eleştirmeye hakkı olmadığı bilgisini içselleştirebilirsiniz.
Bugün bir yetişkin olarak her şey daha kontrol edilebilir ve yönetilir bir haldedir. Çocukluğunuzu sımsıkı sarıp sarmalayıp, yetişkin hayatınıza sonuna kadar sahip çıktığınız bir yaşam dileğiyle…
İlginizi çekebilir: İtici bulduğunuz insanlar sizinle ilgili bir şey anlatıyor olabilir