X

David Sinclair ile uzun yaşamın ve sağlıklı yaş almanın sırları

Anti-aging (yaşlanmayı geçiktirme) ya da uzun ömürle (longevity) ilgili konulara meraklıysanız, David Sinclair’in adını mutlaka duymuşsunuzdur. David Sinclair, 1999 yılından beri Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde insan ömrünü uzatma (longevity) konusunda araştırmalarını sürdüren bir bilim insanı.

David Sinclair

Sinclair’in yaşlanmayı tersine çevirme ve insan ömrünün nasıl daha uzun kılınabileceğine dair araştırmaları, çoğu insanın ölmeden önceki son yıllarını genelde hasta olarak geçirdiklerini fark etmesi ve bunun nedenini araştırmasıyla başlamış. İnsan ömrünün düşünülenden daha uzun olduğunu ve 90 yaşına geldiğimizde de tenis oynayabilecek kadar çevik ve sağlıklı olabileceğimize dair hayalini gerçekleştirmek için yola çıkan Sinclair, yaptığı bilimsel araştırmalarla bu hayalin gerçek olabileceğini gösteriyor. Sinclair, insan ömrünü uzatma çabasının ardındaki motivasyonunun ölümsüzlük iksirini bulmak değil, insanın ileri yaşlarında da daha sağlıklı, dinç ve üretken olmasını sağlamak olduğunun altını çiziyor.

Neden yaşlanıyoruz?

Dünya Sağlık örgütü 2019 yılında ilk kez yaşlılığı tıbbi bir problem olarak tanımladı. Bu tanımlamanın ardındaysa bedendeki sistemlerin yaşlılıkla birlikte fonksiyonlarını düzgün gerçekleştirememesi ve dolayısıyla çeşitli engel ve hastalık durumlarının ortaya çıkması yer alıyor. Sinclair, bu tanımlama üzerinden, yaşlanmanın da tıpkı diğer hastalıklar gibi önlenebilir ve tedavi edilebilir olduğunu savunuyor.

Sinclair, insan ömrünün bundan binlerce yıl önce, doğayla daha uyumlu bir yaşam sürdürürken daha uzun olduğunu ve çevresel koşulların değişmesinin insan ömrünü kısalttığını söylerken; insanın yaşadığı çevreyi değiştirmesinin, doğal olandan yapay olana doğru evrilişinin ve doğayla olan bağlantısını kaybetmesinin, yaşlanma olgusunu da doğal bir süreç olmaktan çıkarıp, hastalıklarla ve beceri yitimiyle sonuçlanan bir durum haline getirdiğini belirtiyor.

İlginizi çekebilir: Hızlı yaşlanma belirtilerine karşı yapmanız gerekenler

Sinclair, bedenimizde genetik ve epigenetik olmak üzere iki tür bilgi akışı olduğunu söylüyor. Epigenetik bilgiler, genetik bilgilerin nasıl işleneceğini ve hücre tarafından nasıl okunacağını yöneten yapıların ve süreçlerin tamamını oluşturuyor. Genetik bilgileri barındıran genomlarımız hücre oluşumunda rol oynuyor ve her bir hücrenin ne hücresi olacağını, görevlerinin ve fonksiyonlarının neler olacağını belirliyor. Her hücremizdeki genetik bilgi, yani DNA’mız aynı olsa da, bir karaciğer hücresini beyin hücresinden ayıran ya da döllenmiş bir yumurtanın milyonlarca kez bölünerek neye dönüşeceğini belirleyen şey, yani hücrelerimizi farklılaştıran şey epigenomumuz. Sinclair araştırmalarına dayanarak, yaşlanmamıza sebep olan şeyin, epigenomumuzda saklı olduğunu söylüyor.

Sinclair, yaş aldıkça bedendeki tüm hücrelerin çevresel faktörlerden etkilenerek bozulabildiğini ve işlevlerini yitirdiklerini söylüyor. Herhangi bir hücrenizi içinde binlerce bilgi barındıran bir CD gibi düşünebilirsiniz. Yaşlılıkta, zamanla birlikte bu CD yüzeyinde çizikler meydana gelir ve CD işlevini yitirebilir. Ancak yine de içindeki tüm bilgiler saklı tutulur. Sinclair tam da bu noktada, CD üzerindeki çizikleri düzelterek yeniden çalışmasına olanak sağlamanın, dolayısıyla zamanla eskiyen, bozulan ya da zarar gören hücrelerin yenilenerek fonksiyonel hale getirilmesinin mümkün olduğunu söylüyor.

Hücre genomunun yapısını koruyan ve iyileştiren kimyasal: NMN

Sinclair, yaptığı araştırmalarda, insan bedeninde genomlardaki bilginin korunmasını sağlayan ve zarar görmesini önleyen, ancak yaş aldıkça miktarı azalan NMN isimli bir kimyasalın bulunduğunu söylüyor.  NMN kimyasalı hücrelerin fonksiyonlarını düzgün şekilde yerine getirebilmesini ve yaşlılığa sebep olan çevresel faktörlerden hücrelerin korunmasını sağlıyor. Dolayısıyla NMN ve benzeri hücre genomunu koruyan kimyasalların salınımını artırmak, hücrelerin zarar görmesini engelleyerek yaşlanmayı geciktirmeye yardımcı olabiliyor.

Sinclair, sirkadiyen beslenmede de üstünde durulan günün belirli bir bölümünde bedeni aç bırakmanın ve yeme sıklığını azaltmanın (günde 3 öğün yerine 2 ya da 1 öğün yemek yemek) hücreleri çevresel tehditlerden koruyan kimyasalların salgılanmasını desteklediğini söylüyor. Egzersiz yapmak, hücrelerdeki enerji yakımını hızlandıracağı için vücudunuza aldığınız besinlerin yakılma sürecini hızlandırıyor ve bu yolla bedeninizin aç kalmasına, dolayısıyla hücreleri koruyan kimyasalların salınmasına da destek oluyor. Sinclair’in üstünde durduğu bir diğer konuysa, ani sıcaklık değişimlerine maruz kalmak. Sauna, buz havuzu gibi bedendeki hücreleri geçici stres altında bırakabilecek uygulamaların bedende yeni hücre oluşumunu tetikleyebileceğini ve yaşlanmayı önleyici etkisinin olabileceğini belirtiyor.

İşte David Sinclair’in diğer önerileri ve bilimsel çalışmalarının detayları için Google Talks konuşmasının tamamını izleyebilirsiniz:

İlginizi çekebilir: Dr. Ayşegül Çoruhlu röportajı: ‘Sirkadiyen yaşam ve beslenme insan doğasının fabrika ayarlarıdır.’

 

Kaynak: Why do we age and why we don’t have to by David Sinclair, Google Talks

Merve Dökmeci: Lisans ve yüksek lisans eğitimlerimi Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamladım. Boğaziçi Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalıştığım 4 yıl boyunca uzmanlık deneyimimi üniversitenin rehberlik ve psikolojik danışmanlık biriminde (BÜREM), bireysel danışmanlık ve grup çalışmaları ile edindim. Bu süreç zarfında sempozyum ve kongrelerin organizasyonunda, ve çeşitli bilimsel araştırma projelerinde yer aldım. Mindfulness Temelli Bilişsel Davranışçı Terapi ekolüne olan ilgim ve araştırmalarım sonucunda, öz şefkatin kişilerarası kabul-red ve duygusal tepkisellik arasındaki ilişkiye olan etkilerini incelediğim tezimle birlikte, yüksek lisans eğitimimi yüksek onur derecesiyle tamamladım. ODTÜ Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Doktora Programı’nda doktor adayı olarak bilimsel çalışmalarımı ve uzmanlık eğitimimi sürdürüyorum. Doktora eğitimimle birlikte Bilgi Üniversitesi’nde başlayan akademisyenlik yolculuğuma ise, MEF Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak devam ediyorum. Akademideki çalışmalarımın yanı sıra, kurucusu olduğum Uniqus Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık merkezinde, beden farkındalığı ile travma çözümlemesi ve stres yönetimi üzerine psiko-biyolojik bir yaklaşım olan Somatik Deneyimleme’yi mindfulness pratiğime entegre ederek; bireylere psikolojik danışmanlık, kurumlara ise seminer ve eğitim destekleri veriyorum. Büyük bir heyecanla çalıştığım ruh sağlığı alanındaki bilgi birikimimi paylaşma merakımın ve yazmaya olan tutkumun beni 2013 yılında buluşturduğu Uplifers’ta, editör olarak ilgi duyduğum konularda araştırmaya, öğrenmeye ve paylaşmaya devam ediyorum.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale