X

Damıtılmış bilgelik: Aforizmalar

“Herkes belleğinden yakınır, kimse düşüncesinden yakınmaz.” -La Rochefoucauld

Marcillac Prensi de derlerdi ona. On yedinci yüzyıl Fransa’sında yaşamış; asalet, güç, zenginlik etiketlerini doğumla birlikte kazanmış bir aristokrat düşünün; bu kişi, ünlü düşünür ve yazar François de La Rochefoucauld’ydu. 

O dönemde yaşayan filozoflar, bilgeliklerini süslü cümleler, kalın ve pahalı kitaplarla aktarmayı sevmiş olsalar da aslında halk bu aktarılanları okuyamıyordu. Bu nedenledir ki dönemin fikirleri erişilemediklerinden, bir türlü etkili hale de gelemiyordu. Ama yine aynı dönemde ilginç bir şey gerçekleşti ve Fransa’da ağızdan ağza aktarılabilecek kadar kısa “tek satırlık felsefeler” hayat bulmaya başladı. Bunu şimdilerde sosyal medyada paylaşılan kısa hap bilgiler gibi de düşünebilirsiniz.

Kaynak: artofmanliness

Hayata bir sıfır önde başlamış ancak ne yazık ki kendisine hiç de iyi davranmayan düşeslere aşık olmuş, hapse girmiş, sürgün edilmiş, mahkeme salonlarını ezberlemiş, parasının çoğunu kaybetmiş, iftiraya uğramış, yaşamında soyluluğunun getirdiği rahatlığın pek de faydasını görmemiş olan La Rochefoucauld, bahsi geçen tek satırlık felsefi cümlelerin de prensidir diyebiliriz. 

Hayatının erken dönemlerinde, Fransa’nın politik atmosferindeki bazı komplolara karışmıştı düşünürümüz. Sonu ölümlerle biten eylemlere katılmış, bazı yöneticilere kafa tutmuş, çeşitli ayaklanmalara da komutanlık etmiş biriydi. 1652 yılında ise  bir çatışmada neredeyse ölümle tanışmıştı. Ölümle yaptığı bu tehlikeli dans onu politikadan uzaklaştırdı. 

On yedinci yüzyılda salon edebiyatı oldukça büyük önem taşırdı. Özellikle de Fransız soyluları ruhlarında büyüttükleri açlığı gidermenin ya da onu beslemenin yolunu salon hayatında bulmuşlardı. La Rochefoucauld da 1653 yılında yeni bir yaşama başlayarak Paris’in ünlü salonlarındaki saygın yerini aldı. Aynı salonlarda da tanınmaya başladığı edebi türü geliştirdi: “Aforizma”lar. İnsan ruhundaki karanlık yönü ustaca yakalayan ve genellikle rahatsız edici bir gerçeği hatırlatan özlü bir ifade de diyebiliriz aforizmayı anlatmak için. 

Aslında aforizma sanatı, çok eski zamanlara dayanan bir tarihe sahiptir. En eski örneklerinden bazıları MÖ. 5. yüzyılda yaşamış Yunan filozofu Herakleitos’un eserlerinde bulunabilir. 

“Aynı nehirde iki kez yıkanamazsınız: Çünkü nehir aynı nehir değildir ve siz de aynı siz değilsiniz.” -Herakleitos

Herakleitos, varoluşun doğası ve çevremizdeki dünya hakkındaki evrensel gerçekleri ifade eden şifreli ve akılda kalıcı sözleriyle ünlüydü.

Antik Yunan ve Roma’da da aforizmalar filozoflar, şairler ve sıradan insanlar tarafından bilgelik ve öğüt vermek için kullanılıyordu. Örneğin, Yunan filozofu Hipokrat, tıbbın ilkelerini iletmek için aforizmaları kullandı ve Romalı şair Juvenal, bunları sosyal ve politik yorumlarını ifade etmek için kullandı.

“Bazen hiçbir şey yapmamak şifalı olandır.” -Hipokrat 

“Herkes öğrenmek ister; ancak kimse bunun bedelini ödemek istemez.” -Juvenal

Rönesans sırasında, aforizmalar iyice popülerlik kazandı ve fikirleri akılda kalıcı bir şekilde iletmek için önemli bir araç haline geldi. Bu yazının baş kahramanı olan François de La Rochefoucauld da aforizmanın en büyük uygulayıcılarından biri olarak kabul edilmektedir.

François de La Rochefoucauld’nun en bilinen eseri; insan davranışı ve güdüleri üzerine alaycı bir tutumla kaleme aldığı Maximes’tir (Özdeyişler). La Rochefoucauld, tam 504 aforizmayı mükemmelleştirmiştir. Onun aforizmaları birçok türlü psikolojik konuyu kapsar. Dürüstlük maskesi takanların çoğunun gerçekte kendi eksikliklerini sakladıklarını, gerçek dürüstlüğün ancak insanın kusurlarını tanıyıp onları ortaya koymasıyla kazanılacağını savunur. Geleneksel ahlakı yadsıdığını tüm satırlarında hissedebilirsiniz. Aforizmaları ile genellikle insan doğası hakkında kabul edilen bir fikri alaya alarak alt üst eder. Yazdığı Maximes’e atıfta bulunarak:

“İnsan kalbini ifşa eden Özdeyişler’e  bu kadar karşı çıkılmasının nedeni, kendimizin de onlar tarafından ifşa edileceğinden korkmamızdır.” demiştir. 

“Özdeyişler”i okuyan biri, özdeyişlerdeki dünya görüşlerinin ve taşıdıkları ağırlığın künt etkisini çabucak görür. İnsanlık hakkındaki görüşleri zaman zaman hem alaycı hem de karamsardır. Nietzsche tarafından “yetenekli bir nişancıya” benzetilecek olan La Rochefoucauld, özdeyişleri aracılığıyla aralıksız bir yaylım ateşiyle nişan almaya ve insan doğası denen olguyu tekrar tekrar vurmaya devam eder. Gerçekten de, insanlık durumuna ilişkin kavrayışları, her bir sözün tek başına anlam kazanmasına izin veren türden bir keskinlik sergiler. Ama daha da ileri gidilebilir ve  her düşünce, üzerine düşünüldüğünde, felsefi bir incelemenin başlangıç noktası gibidir diyebiliriz.

İnsanın ancak çok konuştuğunda akıllı göründüğüne dair yanlış bir kanı vardır. Oysa üç cümle boyunca anlatılanları damıtabilir ve tek cümleyle istediğiniz anlamı ifade edebilirsiniz. 

La Rochefoucauld da aynı şeyi savunarak şunları söyler: “Büyük beyinlerin az kelimeyle çok şey söyleme yeteneği olduğu gibi, küçük beyinlerin de çok konuşma ve hiçbir şey söylememe yeteneği vardır.”

La Rochefoucauld, sürdürülebilir sandığımız genel geçer bakış açılarına ayak uydurmanın saçmalığını ortaya koyar. Ona göre insan ruhsallığının temelinde sinsi yönler vardır. İyilik olarak gördüğümüz bir davranışımızı incelesek, o davranışın temelinde hiç de ahlaki olmayan tetikleyiciler bulabiliriz.

“Erdemlerimiz, çoğu zaman, yalnızca gizlenmiş ahlaksızlıklarımızdır.” veya

“Hiç eksiğimiz olmasaydı başkalarının eksikleriyle ilgilenmekten bu kadar hoşlanmayacaktık.”

“Dünya, eylemlerimizi yaratan tüm etkenleri görseydi en iyi eylemlerimizden bile utanç duyacaktık.” der.

Jeff Bezos ve Elon Musk ticari anlamda devleşmiş kişilerce öne çıkartılan, hayatta başarılı olmak için gereken tek şeyin azimli bir ihtiras ve amansız bir ideal arayışı olduğu görüşü oldukça yaygındır. Sıradan hayatlarımızı yaşarken bu tarz görüşlerden çok etkileniriz; bu düşünce mantığının doğru olduğunu kabul ediveririz. Ancak gerçekte başarıya giden yol birçok engelle döşenmiştir. La Rochefoucauld bunu şöyle ifade eder: 

“En büyük ihtiras, hedefine varmak hususunda mutlak bir imkansızlıkla karşılaştı mı, ihtirasa benzer bir tarafı kalmaz.”

“İnsanın gönlünde bitmez bir ihtiras oluşumu vardır. Öyle ki bir ihtiras bitse yerini hemen bir başka ihtiras alır.”

“İhtiraslar çok zaman kendilerine karşıt olan ihtirasları doğurur. Cimrilik bazen savurganlığı savurganlık da cimriliği doğurur. İnsan çok zaman korktuğu için dirençli, pısırıklığı yüzünden atılgan olur.” 

Bizler hikayelerden oluştuğumuza inanır, onları sever ve bu hikayeciliğimiz nedeniyle de kahramanın yolculuğuyla derinden iletişime gireriz. Bugün anlatılan her hikaye aynı formata sahiptir; kusurlu bir kahraman vardır, yolculuğu boyunca denemelerden ve sıkıntılardan geçer ve bu yolculuk onu dönüştürür. Karşılaşılan sıkıntıların hızla üstesinden gelir. Ancak hayat her zaman bu ezberletilmiş kahramanın yolculuğuna benzemez. Çoğu zaman, çıktığımız yolculukta başarılı olup olmamamız konusunda rol oynayan önemli bir etken daha vardır: TALİH.

La Rochefoucauld karakteristik olarak bunu açıkça ifade eder: “Doğa hangi büyük üstünlükleri bahşetmiş olursa olsun, kahramanlar yalnızca onun eseri değil, onunla birlikte çalışan talihin de eseridir.”

Stoacılar da yaşamlarımızın tamamen bizim kontrolümüzde olmadığına inanmışlardır. Epiktetos’un şu ünlü sözleri de bu bakış açısını pekiştirir:

”Bazı şeyler bizim kontrolümüzdedir ve bazı şeyler de değil. Kontrolümüz altında olanlar fikirlerimiz, arzularımız, nefretimiz, isteklerimiz ve tek bir kelimeyle söylenecek olursa bizim yaptıklarımızdır. Kontrolümüz altında olmayanlar ise bedenimiz, varlıklarımız, ünümüz, sahip olduklarımız ve tek bir kelimeyle söylenecek olursa yapmadıklarımızdır… Eğer bunlardan hangisinin size ait olduğunu bilirseniz hiçbir zaman zor durumda kalmazsınız, hiç kimseyi yargılamazsınız ve yaptığınız her şeyi gönülden yaparsınız. Tek bir düşmanınız olmaz, kimse sizi incitemez, çünkü tüm bunlara karşı sizi koruyan kalkanınız olur.”

Çabalarımız üzerinde kontrole sahip olsak da, nihayetinde bazen talihe de güveniyoruz ve belki de bu yaklaşım çoğu zaman bizim lehimize oluyor.

La Rochefoucauld’nun özdeyişlerini okumadan önce önemli tavsiyeler almıştım. Kitabı iki kez okumam salık verilmişti. İlkinde her bir cümle üzerinde ayrı ayrı düşünmek yerine, bütün özdeyişlerin ağırlığını hissetmeye çalışmayı önermişlerdi. Bu şekilde bir okuma ile saklı kalmış temaların kendilerini bilinir kılınacağını söylemişlerdi; hakikaten de kendini tanımanın ve insan doğasının sınırları; insan aklının ve eylemlerinin aldatıcılığı; görünüş ve gerçeklik; talihin hayatımızdaki belirleyici rolü ve doğa sevgisi, ihtiraslar ve ölüm temaları daha görünür hale gelmişti.

Metnin ikinci kez okunmasıyla büyüleyici bir şey ortaya çıkmıştı. İlk okumada bağlantısız olarak görünen şeyler, ikinci seferde felsefi bir bütün görünümünü almaya başlamıştı. Bu da sanki bir yapbozu tamamlıyormuş gibi hissettirmişti. Herkesin okuma serüveni elbette başkadır, benim serüvenim aldığım tavsiyeyle daha da derinlikli olmuştu, belki okumak isteyen başkalarına da ilham olur. 

Özdeyişleri yazmanın, La Rochefoucauld’nun insan doğasına diğer felsefe yapma biçimlerinin kesinlikle yapamayacağı şekillerde erişmesine veya onu tasvir etmesine izin verdiğini söyleyebiliriz. Sonuçta bu kitap, sıradan bir okuyucudan tutun da Nietzsche gibi düşünürlere kadar, okuyan herkese farklı bir algı eğitimi vermiştir ve verecektir. Bu yüzden de üzerinden kaç yıl geçmiş olursa olsun okunmaya devam edecektir. 

Kaynaklar: 
-T.S. Webster-General Bibliography
-The School of Life- La Rochefoucauld
-Duke Mitchell- La Rochefoucauld Holding a Bluebird
-Marion J. Faber-The Metamorphosis Of The French Aphorism: La Rochefoucauld And Nietzsche
-D.A. Digerolamo-3 Powerful Lessons from La Rochefoucauld
-Berke Vardar- Fransız Edebiyatı
-Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi-François de La Rochefoucauld Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi
-David Bahr-A Man Of Many Masks: La Rochefoucauld’s Maxims
-Afşar Timuçin- La Rochefoucauld Dükünün Ahlaki Kaygıları

İlginizi çekebilir: Varoluş bulantısı: Mutlak özgürlük, nedenlerimizden arındığımızda ortaya çıkabilir mi?

Şerife Günaydın Karaköse: Yazar Şerife Günaydın Karaköse, 1980 Adana doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Çağ Üniversitesi Özel Kamu Hukuku Yüksek Lİsansı'nı bitirmekle hukuk dünyasına girdi ve avukatlık mesleğine de halen devam ediyor. "Three", "The Shadow House","Happiest Hour","Uzaya Kaçan Küpe" ve "Keyfi Yanılsamalar" isimli kitapları hem Amazon hem de Barnes and Noble da online olarak yayımlandı. Yazarın denemelerini aktardığı www.allbyourselves.blogspot.com adlı bir blogu mevcut; aynı zamanda @mind_index Instagram profilinde de sanattan bilime, felsefeden psikolojiye kadar pek çok konu hakkında da içerik üretiyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale