X

Daima genç kalmanın formülü: Akışta kalmak, akış olmak, akışta var olmak

“İnsan aşktan vazgeçerse yaşlanır.” Gabriel Garcia Marquez

En hassas olduğumuz noktalardan biri değil mi zamanı geri döndürememek. Dünya üzerinde belki de kontrol edemediğimiz o bizim ellerimize alıp da değiştiremediğimiz… Ve işte istesek de istemesek de hep beraber yılları tek tek saydığımız… Her geçen yıl ile alnımızda bir kırışıklık izi daha bulduğumuz. Sonra geçen yıllarla birlikte yitirmeye de başladığımız, belki sevdiklerimizi, annemizi, babamızı belki teyzemizi veya halamızı. Sonra yavaş yavaş en iyi dostlarımızı. Kimilerimiz ona acımasız der kimilerimiz ise hayatın gerçeği kimilerimiz karşı durmaya çalışır kimilerimiz ise dost olmaya. Fakat o yine de oradadır. Biz nasıl ve nerede olursak olalım ne kadar kaçarsak kaçalım yine de o gelir ve bizi bulur.

Evet; yaşlanmak, yaş almak, değişmek, yorulmak ve o canım yirmilerimizin “deliliğini” yavaş yavaş yitirmekten bahsediyorum. Enerjimiz ile ne yapacağımıza bir türlü karar veremediğimiz, saatlerce uyanık kalsak da yorulmadığımız ve “Ben gençken” diye başlayan cümleleri henüz kurmaya başlamadığımız zamanlarımızdan bahsediyorum.

Ben bu yazımda sizinle genç kalmanın formülü var mı diye bakalım istiyorum. Hepimiz bayrakları indiriveriyoruz, hemen ağzımızdan dökülüyor yaşlanmak kelimesi. O kadar kolay mı teslim olmak, bugün sizinle birlikte var ise bu formülü bulalım ve bugünden sonra hep birlikte her günümüze her anımıza uygulayalım istiyorum. Biz genç kalalım istiyorum, yaşımız her ne olursa olsun (ki dünya üzerinde 34. yılını geçirmekte olan ben için radikal bir karar).

Hayatımda çoğu kişiden duyduğum bir soru var: Bu enerjiyi nereden buluyorsun? Neden hiç yaşlanmıyorsun? Hatta bu yaşıma gelip de neden hala oturamadığım soruluyor. Neden sürekli koşmak veya koşturmak zorunda olduğum… Neden asla spor yapmaktan vazgeçemediğim, neden kendimi bu kadar “zorladığım” neden dinlenmeye hiç vakit ayırmadığım… Neden tatillerde bile yüzmek, yürümek, sabahları erkenden kalkıp dışarı çıkmak gibi “deliliklerle” kendi kendine rahat vermeyen davranışlarda bulunduğum ve işte en önemli ve kilit soru tüm bu “enerjiyi” nereden bulduğum…

Bu hafta bu konuyla ilgili çok özel bir tesadüf ile karşı karşıya kaldım. Anlatılanlar tam olarak bu soruya isteyip de veremediğim cevabım gibiydi. Ben bu paragraf boyunca yaptıklarımı doğal bir akış olarak yapmaktaydım. Bana koştuğum her adım ve sadece o an olduğum kişiyi yani tüm diğer kimliklerimi geride bırakmayı getirmekteydi. Ben boks yaparken, odaklanmışken, terlerken, gerçekten bir kum torbasına en iyi teknikle vurmaya çalışırken ben oluyordum o anda.

Akış olmak işte o anda kalmak demekti… Bir saat önce gerilimden sırt kaslarımı hissetmediğim toplantıyı geride bırakabilmekti örneğin. Akış olmak hafta sonu hesaplamam gereken onlarca rakamı gelecek zamanda hayal edip bugün ve o anda bu ağırlığın altında ezilmemekti, akış olmak yetiştirmem gerekenlerden başarmam gerekenlerden sıyrılabilmekti, akış olmak geçmişte kendimce beceremediğim eş olmak, kız arkadaş olmak, beklentileri karşılayan olmak gibi tüm başarısız deneyimlerimi geride bırakabilmekti ve akış olmak sadece nefes aldığım bu gerçek anda kalabilmekti. Akış olmak, akışta olmak, akışta var olmak, önünüzde kilometrelerce uzanan bir parkurun başlangıcında sadece “kendiniz” olarak kendi kendinize özünüzle içinizde ne varsa onunla; ruhunuzla, bacaklarınızla, sizi “siz” yapan her şey ile kucaklaşabilmekti. Kendini tanımak demekti, kendine o kilometreler boyunca arkadaşlık edecek tek kişi olan kendine olacaklardan korkmadan, göreceklerinden çekinmeden ve yargılamadan sorgulamadan kendi kendini her ne olursa olsun geride bırakmadan, kilometreler sürecek muhteşem bir serüvene yelken açabilmekti.

Ben işte bu yaşımda dünyada kocaman 34 yılı devirmişken, kimilerimize göre yaşın gençlikten çoktan geçmişken, kimilerimize göre yolun yarısına bir kala noktasına gelmişken ve hatta kimilerimize göre çoluk çocuğa karışmak çağım gelip de geçiyorken aynı enerjiyi nereden buluyorum, cevabı akışta olmaktan geçiyor. Bakın sevgili Hector Garcia ve Francesc Miralles İkigai Japonların Uzun ve Mutlu Yaşam Sırları isimli eserlerinde akışta olmayı nasıl nasıl yorumluyor:

…Sevdiğiniz bir yamaçtan aşağıya kaydığınızı hayal edin. Kar, beyaz kum gibi iki yanınızdan uçuşuyor. Koşullar mükemmel.

Elinizden geldiğince tamamen kaymaya odaklanmışsınız. Her an nasıl hareket edeceğinizi biliyorsunuz. Gelecek yok, geçmiş yok. Sadece an var. Karı, kayak takımlarınızı, bedeninizi ve bilincinizi tek bir varlık olarak hissediyorsunuz. Tamamen deneyime gömülmüşsünüz, başka hiçbir şey hakkında düşünmüyorsunuz ya da herhangi bir şey dikkatinizi dağıtamıyor. Egonuz çözülüyor ve yaptığınız işin bir parçası oluyorsunuz.

Kendimizi sevdiğimiz bir eyleme kaptırınca zaman algımızın yok olduğunu hepimiz hissetmişizdir… Her türlü kaygıyı unutturacak kadar yapmaktan zevk aldığımız ne var? En çok ne zaman mutluyuz? Kendimizi yaptığımız şeye kaptırma deneyimi ile ilgili bu sorular psikolog Mihaly Csikszentmihalyi’nin araştırmasının özünde de vardır. Csikszentmihalyi bu duruma “akış” der ve kendimizi hayata kaptırdığımızda bunu haz, keyif, yaratıcılık ve süreç olarak tanımlar.

…Akışa kapıldığımızda dikkatimiz dağılmadan somut bir işe odaklanırız. Aklımız yerindedir. Aklımız başka yerdeyken bir şeyler yapmaya çalıştığımızda ise tersi olur… Akış gizemlidir. Kas gibidir: Ne kadar çalıştırırsanız o kadar akarsınız ve ikigainize (yaşam amacınıza) o kadar yakın olursunuz…

Genç kalmanın daima genç olmanın formülü hayat amacımız olarak bizlere sunulmuştur, daima akışta olacak kadar çok sevdiğimiz akışta anda nefesimizde kalacak kadar bizi büyüleyen ne varsa onu aramak onu bulmak ve hayatımızı onu yaparak geçirebilmek. Zamanı unutturan, anda olmaktır, yaşlanmayı unutturan anda olmaktır, yaşlandığımızı hissetmemizi önleyecek olan anda akışta akmak halinde kalabilmektir ve genç kalmanın sırrı daima an ile var olmaktır. Endişe olmadan, geçmiş olmadan, gelecek kaygısı olmadan, kaybetmek kazanmak egosu olmadan, vazgeçmekten korkmadan, var olduğumuz, aktığımız, nefes aldığımız her anda sonuna kadar akışta olmaktır; genç kalmak bize verilmiş olan her anı sonuna kadar kalbimizle yaşamaktır. İşte dünya üzerinde bizim için “zaman” ancak o zaman duracaktır.

İlginizi çekebilir: Yalnız kadınlara bir de içeriden bakmaya hazır mısınız?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale