X

Daha özgür bir yaşam için “çevrim içi” geçen vakti nasıl kısıtlarız?

Sosyal medya ile senkronize yaşamak, artık kesinlikle günümüzün gerçeği ve hayatımızın bir parçası. Üstelik çevremde gözlemlediğim kadarıyla bu bir “yeni jenerasyon” sorunu değil, büyük küçük herkesin edindiği bir alışkanlık haline geldi. Artık sadece kendimde ve arkadaş çevremde değil, ailemde ve onların çevrelerinde de benzer alışkanlıkları gözlemliyorum.

Sabah uyanır uyanmaz henüz ayılmadan ilk iş olarak telefonu eline almak, masadan kalkıp lavaboya giderken telefonu da yanına aldığından emin olmak, saat olarak telefon ekranını kullanmak, bir fotoğraf paylaştıktan sonra belli aralıklarla kimlerin beğendiğini ya da kimlerin sadece gördüğünü kontrol etmeden duramamak gibi davranışlar sizlere de tanıdık geliyorsa aramıza hoş geldiniz, siz de bir bağımlısınız!

Tütün, alkol, şekerli gıdalar ve benzeri pek çok keyif veren şeyin uzun vadede sağlığımızı kötü etkileyeceğini bildiğimiz, hatta belki de fiziksel etkilerini gözlemlediğimiz için dozunda tutmaya özen gösterir ve sınırlarımızı çizebiliriz. Ancak sosyal medya kullanımı da uzun vadede yüksek derecede bağımlılık yapma riski taşımasına rağmen fiziksel etkilerini göremediğimiz için sınır çizmemiz çok zor olabiliyor. Halbuki ilişkilerimizi, çalışma performansımızı ve psikolojimizi nasıl etkilediğini şöyle bir düşünecek olsak, gerçekten bir sınır çizmenin vaktinin çoktan geldiğini anlayabiliriz.

Kendi adıma yeni yıl ile beraber aldığım kararlara çevrim içi geçen zamanı azaltmayı da ekledim. Tamamen kesmek, sosyal medya hesaplarını kapatmak ve benzeri gerçekçi olmayan –gerek de duymadığım- radikal kararlara girişmesem de, bazı kurallar çerçevesinde kullanımımı sınırlandırdıktan sonra biraz daha hafiflediğimi hissediyorum. Bu basit görünen kuralları uygulayarak sizler de sosyal medya kullanımınızı sınırlandırabilir, bu platformların hayatınızda yalnızca eğlence olarak kalmasını sağlayabilirsiniz.

Telefonunuzu yatağınızdan uzak bir yerde şarj edin

Hepimiz telefonlarımızı aynı zamanda alarm olarak kullandığımız için yatağımızın yanındaki prizde şarj edip, sabah uyanır uyanmaz sosyal medya hesaplarımızı kontrol eder hale geldik. Benim bunun için bulduğum çözüm, öyle pek akıllı olmayan eski bir telefonumu alarm olarak kullanıp, akıllı telefonumu kendimden uzak bir yerde şarja takmak oldu. Böylece sabahları uyanmak için fotoğraf karıştırmak yerine yatağımın içinde yapabileceğim yoga hareketlerine yöneliyorum.

Telefonunuzu çantanızda taşıyın

Öğrenciliğimden kalma bir alışkanlık olarak, şahsen cep telefonumu genelde sessizde kullanıyorum. Ancak fark ettim ki bu alışkanlığım bende sürekli “Acaba arayan soran var mı?” diye telefona bakma ihtiyacı yaratıyor. Bunun yerine telefonumun sesini gerekmediği sürece kapatmayıp, kendisini çantamda taşımaya karar verdim. Gelen mesajları daha sonra yanıtlayabilirim, acil bir durum varsa da telefon çalacaktır diye düşünebiliyorum.

Kol saati kullanın

Uzun zamandır telefonum sürekli elimde olduğu için kol saati kullanmadığımı, dahası ihtiyaç da duymadığımı fark ettim. Bununla beraber doğruca evdeki pili bitmiş kol saatlerimi alıp saatçiye gittim. Artık saate bakmak için telefonu kullanmıyorum ve bir bahanem daha ortadan kalkmış oldu.

Arkadaşlarınızla hemfikir olun

Ben kendimce karar almış ve telefonumu çantamdan çıkarmıyorken arkadaşlarımla bir yemeğe gittiğimde kendimi bir anda telefonunu kurcalayan insanları izlerken buluyorum. Yani bu iş aslında tek başına sürdürülebilir bir şey olmuyor o durumda. Bunun için geçtiğimiz günlerde bir buluşmada arkadaşlarımla beraber bütün telefonları toplayıp bir şapkanın içine koyduk. Telefonlar yalnızca bir kişinin duyabileceği bir yerdeydi, yani acil bir durum olur ve biri ararsa duyabilecektik. Gece boyunca yalnızca 1 ya da 2 kere herkesin aynı anda telefonuna bakması için mola verdik, o esnada toplu fotoğraflarımızı çekilip geceye devam ettik. Gerçekten bu kadar normal bir şey için dahi çaba harcamamız gerekebiliyor artık demek ki. Önemli olan bunun bilincinde olup çözüm üretmek değil mi zaten?

Dilara Beyler: 1991 İstanbul doğumluyum. 2015 yılında Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümü'nden mezun oldum. 2001 yılında yelkenle tanıştım ve o günden beri hayatımdan hiç çıkmadı. Yelken sporuna çocukluğumda bireysel yarışmalarla başladım. Daha sonra çocuklar için yelken antrenörlüğü yaptım ve 2011 yılında yelken hakemi oldum. 2009 yılında Boğaziçi Üniversitesi Yelken Takımı'na katılmamla beraber yelken sporu benim için bireysellikten çıktı ve ekip sporu olan yat yelkenciliğine yöneldim. Şuan hala aktif olarak yat yarışlarına katılıyor ve hakemlik yapmaya devam ediyorum. Bunun yanında her zaman okumaya meraklı, kendini geliştirmeye çok kafa yoran biri oldum ve hem yaptığım sporda, hem de gündelik hayatımda motivasyonumu yüksek tutmak adına araştırmalar yapmak vazgeçilmezim oldu. Konuşmayı, anlatmayı seven halim de beni buraya getirdi. :)

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale