X

Daha fazla hissetmek istiyorsanız “deneyim”leyin!

Ben benim hayatıma iyi gelen, kalbimi temizleyen, ruhumu hafifleten bilgilere inanmayı seçen biriyim. Kalbim ve vicdanım ise bu hayat yolunda en büyük yol göstericilerimdir.

“Bu hayata neden geldik?” sorusu insanoğlunun kendisine sorduğu en büyük sorulardan bir tanesi. Herkesin kendi inançları doğrultusunda cevapları da var tabi. Ben bu yazımda hocam Ezgi Sorman’dan öğrendiklerimle okuduklarımı harmanlayıp bu doğrultudaki bildiğimi, inandığımı aktarmak isterim.

Yükseklerde bir yer var, asıl evimiz olan. Geldiğimiz yer, geri döneceğimiz yer olan. Her şeyin mükemmel olduğu, neşenin, coşkunun, sevginin, aşkın, mutluluğun, dinginliğin çoğalarak yükselip parladığı. Başka hiçbir şeyin yer almadığı ve bilinmediği. Farklılığın olmadığı, her şeyin bir ve bütün olduğu. Sonsuz olduğumuz, sınırsız. Bolluk-bereketin dolup taştığı yer. Ait olduğumuz asıl yer.

His olmayınca da anlamıyoruz aslında ne kadar tam, bütün ve mükemmel olduğumuzu.

Böyle bir yer varken ve sonsuzken neden sınırlı olan insan bedenine girip çoğumuzun korkunç bulduğu bu dünyaya inmek isteyelim ki? Değil mi? Mantıksız geliyor kulağa. Yani ben bu kısmı epey sorgulamıştım. Hala da zorluklar yaşadığımda kendime sinirlenirim: “Deliyim herhalde bu dünyaya gelmeyi seçmişim!” diye. Ama tabii bu anlar o öfke anlarımda çıkar ağzımdan. Sakinleşince yine hayatın güzelliğine, deneyimlerin bana verdiklerine şükrederim.

Aslında asıl evimiz olan yerde bahsettiğim var olan şeyler tamamen olgular. Hisler değil. Yani orada öyleyiz ama his yok. His olmayınca da anlamıyoruz aslında ne kadar tam, bütün ve mükemmel olduğumuzu.

Hisler, çoğu zaman şikayet etsek de insana verilmiş en harika şeyler! Onların aracılığıyla anlıyoruz iyiyi, güzeli, tatlıyı, çirkini. Aslında onların sayesinde keşfediyoruz hayatı, tanıyoruz kendimizi. E yukarıdaki asıl evimizde de hisse dair hiçbir şey olmayınca çok bir şey de anlamıyoruz sanırsam ki içinde bulunduğumuz mükemmel yerden, mükemmel varoluşumuzdan. Anlamak için iniyoruz dünyaya sanki. Çünkü ancak zıttıyla anlıyoruz bir olguyu. Ve kendimizi zıtlıklar dünyasının tam ortasında buluveriyoruz indiğimiz an buraya. Aslına bakarsanız kendimizi gerçekleştirmek için harika bir fırsatın tam da ortasına düşüveriyoruz!

İçinde bulunduğumuz dünyaya ben “oyun alanı” diyorum. Nasıl küçük bir çocuğu parka götürdüğünde heyecandan gözleri parlar ve her farklı oyuncağı denemek ister, sanki ruhlarımızın da insan bedeni içerisinde dünyada yapmak istediği bu. Doğduğumuz andan itibaren her bir deneyim/tecrübe denenecek bir oyuncak gibi sanki. Yemek yemek nasıl bir şey acaba, ya okula gitmek, kardeşle kavga etmek nasıl bir şeydir, sevgiliyle sarılmak, yürüyememek, evhamlı bir babanın kızı olmak, engelli bir bedende dünyaya gelmek? Aslında kendimizi bu deneyimler aracılığıyla gerçekleştiriyoruz.

Biziz aslında yaşadıklarımızın getirdiği hislere tutunup kalmayı tercih eden.

Buradan bakınca da aslında iyi, kötü, doğru, yanlış olmuyor değil mi? Sadece deneyim var oluyor. Biz acı çekerken hayata lanet ederken sınırlı zihnimizle, aslında ruhumuz halinden hoşnut. Çünkü hissediyor! Çünkü acı ne demek deneyimliyor, tanışıyor, anlıyor. O sadece deneyimde. Biziz aslında yaşadıklarımızın getirdiği hislere tutunup kalmayı tercih eden. Bir olay sonrasında hayal kırıklığı yaşadığımızda yapışıyoruz o hayal kırıklığına. Başını, sonunu, enini, boyunu didik didik ediyoruz. Hâlbuki bu durumun bir deneyim olduğu bilinciyle yaklaşsak, gelen her duyguya izin versek, hissetsek ama yapışmasak… Tadı damağımızda kalacak harika bir hayat yaşıyor olmaz mıyız?

Yani ben diyorum ki hayata bir de bu açıdan bakmayı denesek? Her şeyin aslında bir deneyim olduğunu, hayatın kendimizi yaşamak için harika bir oyun parkuru olduğunu, hoşumuza gitmeyen ve kaçtığımız sevimsiz hislerin de aslında mutluluk kadar doğal ve onunla aynı değerde olduğunu, her yaşadığımıza bir çocuğun bir oyuncağı keşfedercesine hevesli yaklaşması gibi yaklaşsak, her şeyin geçici olduğunu bilsek ve gelen tüm hislere izin verip fazlasının sadece kendimiz onlara tutunmayı seçtiğimiz için var olduğunu hatırlatsak kendimize, hayatı daha hafif bir yerden yaşıyor olmaz mıyız?

Ne dersiniz?

İlginizi çekebilir: Eğitimi deneyime dönüştürmede bir yol: Zihnin araçları

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale