X

Daha dengeli ve huzurlu bir yaşam sürmek için 8 hayat dersi

Hızlı yaşam temposunda ne yazık ki günden güne sorumluluklarımız artıyor, beklentiler büyüyor ve sanki hep daha fazlasını yapmamız gerekiyormuş gibi hissediyoruz. Durum böyle olunca da telaşlı ve koşturmalı yaşamlarımızın içinde kendimizi kaybedebiliyoruz. Ancak şunu fark etmek gerek ki daha mutlu, daha sağlıklı, daha dengeli, daha huzurlu, kısacası daha doyumlu bir yaşam için her zaman daha fazlasını yapmamız gerekmiyor. Onun yerine bazen durup dinlenmek, kendimize alan ve zaman tanımak, iyileşmek için oradan oraya koşturmak yerine sakince beklemek ve hayatta bizim için nelerin daha önemli olduğunu fark etmek gerekiyor. İşte tüm bunlar için yardımcı olabilecek ve hepimizin fark etmesi gereken 8 hayat dersi:

Aynı şeyler, farklı sonuçlar doğurmaz

Hayatımızda bir şeylerin değişmesini istiyorsak, düşüncelerimizi, eylemlerimizi ve alışkanlıklarımızı da değiştirmemiz gerekir. Sürekli olarak aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek, bizi sadece hayal kırıklığına uğratır. Daha sağlıklı yaşamak, duygusal dengeyi sağlamak ya da stresle başa çıkmak istiyorsak, kendimizi aynı alışkanlıkların ve rutinlerin içinde bulmaya devam edemeyiz.

Örneğin, kilo vermek isteyen birinin, beslenme alışkanlıklarını değiştirmeden ya da fiziksel aktivitesini artırmadan sonuç alması pek mümkün değil. Ya da okulda başarılı olmak isteyen ama sınavlarına hiç çalışmayan ve çalışmamaya devam eden bir öğrencinin istediği sonuçları alması da. Aynı yollardan yürüyerek farklı yerlere varamayız. Farklı bir varış noktası istiyorsanız yolunuzu değiştirmelisiniz. Ne zaman ki farklı bir şeyler denemeye başlarsınız o zaman bir şeylerin değiştiğini gözlemlersiniz.

Daha fazla şeye sahip olmak, daha fazla mutluluk getirmez

Modern dünyada ne yazık ki mutluluğun maddi şeylerle elde edilebileceği algısı oldukça yaygın. Sosyal medyanın ve sebep olduğu tüketim çılgınlığının etkisiyle bu algı her geçen gün daha da güçleniyor. Yeni bir kıyafet, yeni bir telefon ya da daha lüks bir ev/araba satın almak, kısa süreli bir memnuniyet yaşatsa da uzun vadede gerçek bir tatmin sağlamaz, daha mutlu da etmez. Aksine, sahip olunan her bir yeni eşya, bir süre sonra fazlalığa dönüşür ya da beraberinde çok daha fazla sorumluluk getirir, dolayısıyla çok daha fazla zihinsel yük…

Eşyalar arttıkça stres seviyesi de buna bağlı olarak artabilir ve bırakın daha mutlu olmayı daha büyük mutsuzluklar da beraberinde gelebilir. Kısacası, gerçek mutluluk sahip olunan şeylerin miktarında değildir. Bir dahaki sefere kendinizi üzgün hissettiğinizde, alışveriş yapmak yerine kendinize daha motive edici ve anlamlı uğraşlar bulmayı deneyin.

Gerçekçi olmayan büyük hedefler hayal kırıklığına dönüşür

Hayatta büyük hedeflere sahip olmak elbette önemlidir, ancak bu hedeflere ulaşmanın yolu küçük, sürdürülebilir adımlar atmaktan geçer. Çoğu insan kendine hedefler koyar, ancak bu hedefler çok büyük ya da zorlayıcı olduğunda, hızla yorulup pes etmeye neden olur. Doğru olan, daha doğrusu yapılması gereken ise gerçekçi hedefler belirlemektir ve bunun da yolu küçük adımlardan geçer.  Örneğin, kilo vermek isteyen biri, bu hedefe bir günde ulaşamayacağını bilmelidir; her gün küçük adımlarla, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz ile bu hedefe ulaşmak mümkün olacaktır.

Her gün insanın kendine küçük hedefler koyması, hem nihai ‘büyük’ hedefine daha rahat ulaşmayı kolaylaştırır hem de motivasyonun bu yolculuk boyunca yüksek kalmasını destekler. Kısacası, hedeflerimiz ne kadar büyük olursa olsun, onlara ulaşmak için o büyük hedefi küçük hedeflere bölmeli ve adım adım, kendimizi yormadan, yıpratmadan, hayal kırıklığına uğratmadan yol almalıyız

Birine uyan çözüm, bir başkasına uymaz

Çoğu zaman sanıyoruz ki her şey için genel geçer tek bir reçete var. Birinde işe yarayan bir başkasında da işe yaramalı, güzel sonuçlar vermeli. Oysa ki hayat böyle bir şey değil. Hepimizin hayatı, bedeni, ihtiyaçları, yaşamı algılayış şekli, deneyimleri birbirinden çok farklı. Birine iyi gelen bir yöntem, başkası için aynı etkiyi yaratmayabilir. Modern dünyada, internet üzerinden sayısız cilt bakım önerisi, beslenme şekli, meditasyon tekniği ya da kişisel gelişim yöntemi sunuluyor.

Tüm bunlar arasında kaybolmak ve başkalarının deneyimlerine dayanarak kendi yolumuzu bulmaya çalışmak, ne yazık ki çoğumuzun kapıldığı bir tuzak. Ancak, başkalarının deneyimleri ne kadar ilham verici olursa olsun unutmamalıyız ki hepimizin yolculuğu başka. Burada önemli olan kendi ihtiyaçlarımızı dinlememiz. Zaten, insan kendisi için neyin en iyi olduğunu bilir. Sadece iç sesinize kulak verin, kendi yolunuzu bulmak böylece daha kolay olacak.

Daha fazla iş yapmak, kimseyi daha iyi bir insan yapmaz

Günümüzün verimlilik, aciliyet ve koşuşturma kültürü, sürekli olarak daha fazla iş yapmayı, daha üretken olmayı ve her anı “dolu dolu” geçirmeyi bir başarı göstergesi olarak bize lanse ediyor. Ancak, bu kesintisiz çalışma hali, sürekli “üretken olma” baskısı, tükenmişliğin en baş nedenlerinden biri. Ve ne yazık ki pek çok insan daha fazla iş yaptıkça daha iyi, daha başarılı biri olacağına dair yanlış bir inanca sahip.

Oysa ki gerçek başarı, yapılan işin miktarında değil, onun kalitesinde ve hayatımıza kattığı anlamdadır. Durup dinlenmek, ara vermek, bazen geri çekilmek, kendimize ama ‘sadece’ kendimize zaman ayırmak, verimli ve tatmin edici bir yaşam için en gerekli eylemler.

Her şeye yetişmek zorunda değiliz

“Her şey önemli olduğunda, hiçbir şey önemli değildir.” sözü size ne hissettiriyor? Ne yazık ki hayatımızın büyük bir kısmını sürekli bir şeylere yetişmeye, yetmeye çalışarak geçiriyoruz ve fark etmeden aslında tükeniyoruz. Hayatta her şeye yetişmeye, her konuda bilgi sahibi olmaya ve her şeyi takip etmeye çalışmak, enerjimizi, zamanımızı çarçur etmekten fazlası değil.

Her şeyle ilgilenmek yerine, sadece en değerli bulduğumuz şeylere odaklanmak, daha tatmin edici sonuçlar elde etmemizi sağlayabilir. Enerjimizi ve zamanımızı daha bilinçli kullanmak, hem kişisel sağlığımızı hem de hayat kalitemizi artırmaya yardımcı olur.

Yetişmeye çalışmak işe yarasaydı, şimdiye kadar yetişmiş olurduk

Hayatta sürekli bir “yetişme” telaşı içindeyiz; yapılacak işler, tamamlanması gereken görevler, cevaplanması gereken mailler, bitirilmesi gereken projeler… Ancak gerçek şu ki, bir şeye yetişmeye çalıştığımızda her zaman başka bir şey bizi bekliyor.

Hayatın temposu bu kadar hızlıyken, hiçbir zaman tam anlamıyla “yetişmek” mümkün değildir. Şu an olduğumuz yer, aslında olmamız gereken yer; bunu kabul etmek ve anı yaşamak, daha tatminkar bir hayat sürmenin en değerli anahtarı.

İyileşme, aceleye getirilecek bir süreç değil

Muhtemelen pek çoğumuzun yaptığı bir hata; hayattaki çoğu şeyde olduğu gibi iyileşmeyi de aceleye getirmek… Günümüzün hızlı temposunda, hepimiz bir önce iyileşmek, kendi normalimize dönmek istiyoruz. Bir ayrılığı atlatmak, sağlımıza kavuşmak, bedensel ve zihinsel olarak daha iyi hissetmek… Hemen olsun, hemen düzelsin istiyoruz. Bir hastalık, yaralanma ya da duygusal bir zorlanma yaşandığında, vücudu dinlemek ve ona ihtiyaç duyduğu zamanı vermek, iyileşmenin en önemli adımları. Fiziksel ya da zihinsel bir iyileşme için her zaman sabır ve zaman gerekli. İyileşmeyi aceleye getirmemeli, kendimizi dinlemeli, ihtiyacımız olan vakti kendimize tanımalıyız.

Kaynak: bemorewithless

İlginizi çekebilir: Hayattan öğrenmemiz gereken en değerli dersler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale