X

Dağınık zihinle baş etmek ve “dikkat” molası vermek üzerine

Çok yorulduğun, zorlandığın dönemlerde normalden daha fazla odaklanmam gereken konular olduğunda sıkışıp kalmış hissediyor olabilirsin. Bir yere dalıp gittiğin için gelen sesleri duymayabilir, bazen zaman algısını kaybedip kritik bir konuyu unutma veya öteleme eğilimi gösterebilirsin. Çok farklı tezahürleri olan bir konu dikkat konusu. Bu konunun bende daha merak uyandıran kısmı ise gözlemlediğim hem yetişkinlerde iş ve sosyal hayatta hem de henüz çok erken yaşlarda çocuklar için okullarda hızlıca dikkat eksikliği bozukluğu (DEB) teşhisi konması. Bazen bir şey kafanıza çok takılır ve bir süre etkisinden kurtulamazsanız veya bir haber, tüm gün olumlu/olumsuz bir hisse kapılmanıza ve gününüzün diğerlerinden daha farklı ve tek duyguya odaklı geçmesine sebep olur. Dönemsel olduğunda farklı yorumlanabiliyorken kalıcı olduğunda üzerine eğilinmesi gereken bir konu DEB. İşin kökenini daha derinden anlamam ilk olarak hayata dair çarpıcı ve bence çok anlamlı mesajları olan videolarıyla tanıdığım Dr. Gabor Mate’in “Dağınık Zihinler” kitabı oldu.

Konuya bakış açısı tıbbi temellere dayansa da konuya dair koyduğu yeni ifade beni çok etkiledi. Dikkati, “uyumsal tutum” olarak görüyor Gabor Mate. Uyumluluk eksikliğini de dikkat eksikliği bozukluğu olarak ifade ediyor. Dikkat eksikliği bozukluğu olan bireylerin özellikleri arasında pek çok dikkat çeken nokta var benim için. Mesela bu kişiler geleceği hatırlamayı unuturlar. Genelde zaman baskısını hissetmezler. Zaman algısı olmamasının yarattığı bir risk olarak geleceğe dair de bir beklenti oluşturmakta zorlanabilirler. Bunun sonucu çok zeki olarak gözlemlenen DEB’den muzdarip birisinin geleceğe yönelik hedefler koymaması ve mevcut ile yetinmesi, üniversite okumaması, ideal gibi görünen iyi işlerde çalışmaması gibi birçok sonuç doğurabilir. Sürekli bir şey ile meşgul olma eğilimindedirler. Yüksek koşturma içinde mutlu olabilir, fakat cumartesi sabahı geldiğinde yapması gereken bir iş yoksa aile ile olmak veya dinlenmek ona yeterince keyif vermeyebilir. Sürekli hayatta bir şeyi kaçırıyor hissiyle baş başa kalabilir bu kişiler.

Daha erken çocukluk döneminden önemini çokça duyduğumuz 3 temel öğeden birinin sekteye uğramış olması, bu belirtilerin o dönem veya gelecekte ortaya çıkmasına sebep olabilir. Beslenme, fiziksel olarak güvenli ortam ve anaç organizmayla kopmamış ilişki. Bu temellerden yoksun ve DEB teşhisi konan çocuklarda görülebilecek bazı özellikler; biyolojik hiçbir etken yokken ağrıyı deneyimler ve sebebini bulamazlar. Önlenebilecekken karşılaşılan tehlikeli durumlar, veya çok zeki olmasına rağmen başarısız ders sonuçları. Aslında uyumluluk eksikliğinin getirebileceği sosyal kabulü, etkilenen pek çok davranışta gözlemleyebilirsiniz. Tüm bunların içinde de bence en kritik olan anaç organizma ile olan kopmamış ilişki. Erken çocuklukta sosyal bir zorlanma yaşamış, güvensiz bir ortamda büyümüş kişilerde görülme olasılığı aksine göre çok daha fazla.

Peki vücudumuzda neler oluyor ki uyumluluk kaslarımız çalışmıyor ve DEB ortaya çıkıyor? Duygular ağır olduğunda prefrontal cortex’in (beynin göz hareketleri, konuşma gibi hareketlerinin kontrolünü sağlayan ve davranışla ilişkili olan frontal bölümü) bloke ettiği nöronlar ve bunun yarattığı uyuşma hali. Prefrontal cortex’in sağladığı bir diğer fayda, önleme yetisi de bloke olduğunda kişinin duruma uyum sağlayamaz hale gelebilmesi. Ek olarak korku ve endişe gibi duyguların beyinde üretildiği yer olan amigdala da diğer beyin bölümlerini korku ve endişeyle boğduğunda zihin tamamen bloke oluyor ve onlar farklı uyaranlara yanıt veremiyor. Dikkati dağılan kişi de o anda durgunlaşıp sessizleşebiliyor ve bu da etrafındaki kişilerde farklı duygu ve tepkiler doğmasına sebep olabiliyor. Gabor Mate, sorunu dikkat değil; iç sistemde düzenleme ihtiyacı olarak tanımlıyor.

Yakın zamanda olimpiyatlara katılan sporcular ve aileleri arasındaki ilişkiyi gösteren bir video izledim. Burada her ne olursa olsun çocuğuna destek ve güven veren modeller vardı. Tam aksi yani iyi bir şey yaptığında daha da iyisi olabilirdi diyen bir yaklaşım, başarısızlık karşısında azarlayan bir tutum gören çocuklar maalesef bu başarılara daha düşük olasılıklarla ulaşıyorlar. Yani kızgın bir şekilde daha iyisi için yüreklendirdiğini sanan kişiler, aslında o kişiyi büyük bir yalnızlığa sürüklüyor ve aslında güvenli bağlanmayı engelleyip sadece DEB değil, gelecekteki pek çok farklı ilişki, duygu ve davranışta zorlanmaya sebep olabiliyor.

Bu kadar farklı şekillerde karşılaşabildiğimiz ve uyumluluk sorunu olarak görülen DEB ile ilgili güzel haber, iyileşmesi mümkün! Psikolojik bir hastalık gibi görmeden ilaç tedavisinin ötesinde bir yöntemle kişinin kendini anlaması ve tanıması ile birçok şey gibi bu da değişebilir. Beynimiz ortam zenginleşmesiyle hayatımızın sonuna kadar iyileşme kapasitesine sahip. Bildiklerimizi hissettiklerimizle birleştirebilme yetisi çok uzun yıllar bizimle, bunu sağladığımızda da belirtiler azalıyor. Burada da ilişkilere çok iş düşüyor. Mevcut ilişkileri sağlıklı hale getirmek, onarmak ve kendine inanarak yola devam etmek, her zamanki gibi çok yardımcı. Ayrıca istikrarı sağladığın konuları çoğaltmak, tavsiye almak ve kirlenmemiş hikayelere dahil olmak da çok önemli. Bu kısım beni çok etkiliyor, çünkü hikayemiz bir noktada sekteye uğrayıp kirlenebiliyor evet. Çocukluk döneminde akran zorbalığı, gençlik döneminde geleceğe dair kaygı ve stres, ilerleyen dönemlerde çalışma hayatında çeşitli tezahürlerini görebileceğiniz zorluklar ve zorlanmalar, bazı hikayelerin yönünü tersine çevirebiliyor. Belirtileri yakaladığın anda başa sarmak yerine tutup kenara çekebilmek ve bir yere park edebilmek de kıymetli. Kendisi veya çevresinde bu konuyu iyileştirmek isteyen kişiler varsa onlara ulaşması ve şifa olması dileğimle 🙂

İlginizi çekebilir: Geç kaldığımızı düşünmeye bir mola

Didem Sümer Tiryaki: Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji lisans eğitimi ardından Galatasaray Üniversitesi'nde işletme yüksek lisansını tamamladı. Yaklaşık 10 senedir özel sektörde İnsan Kaynakları alanında çalışıyor. Kadın Girişimciler Derneği'nin Geleceğin Kadın Liderleri programından 2013 yılında mezun oldu. Kagider ve Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği'nde öğrenci veya yeni mezun kadınlara mentorluk yaptı. BÜMED'in yürüttüğü Next-Gen programında mentorluk çalışmalarına devam ediyor. Deneyimsel oyun terapisi eğitimleri ardından supervizyonlarını tamamladı ve Oyun Terapisi Uygulayıcısı oldu, son iki senedir gönüllü olarak 2-11 yaş arası çocukları destekliyor. Öğrenmeyi, gezerek/okuyarak veya deneyimlerek yeni bilgiler keşfetmeyi, bu öğrenme ve keşiflerinden insan doğasına dair çıkarımlar yapmayı ve bunları yazmayı seviyor.

Akbank’tan sürdürülebilirlik yolunda ilham veren bir rehber

Sürdürülebilirlik, günümüz dünyasında her zamankinden çok daha büyük bir öneme sahip. Çünkü, doğal kaynaklarımız hızla tükenirken yalnızca kendi geleceğimizden çalmakla kalmıyor, gelecek nesillerin sahip olabileceği yaşamdan da çalıyoruz. İklim değişikliği ve çevresel sorunlar bir yana, kişisel tercihlerimiz, hızla artan tüketim alışkanlıkları, teknolojik gelişmeler ve daha pek çok sebep, sürdürülebilirliğin ne kadar hayati bir gündem olduğunu defalarca gözler önüne seriyor. Artık yalnızca bugünü değil, yarınları da düşünerek doğal kaynaklarımızı korumak, geleceğimizi ve gelecek nesillerin geleceğini garanti altına almak, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için adımlar atmalı, değişimi geç kalmadan başlatmalıyız. Sürdürülebilirlik, artık bir tercih değil; kendimiz için, dünyamız için, geleceğimiz için benimsememiz gereken bir zorunluluk. Aksi halde yarınlar, hayalini kurduğumuz yarınlardan çok uzak olacak.



Bu bağlamda sürdürülebilirlik konusunu merkezine alan ve hem bireysel hem toplumsal farkındalığı artırmayı hedefleyen Akbank, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için “Sürdürülebilirlik insan için, #Hepimizİçin” diyor ve sürdürülebilirlik odaklı bloguyla bizleri buluşturuyor. Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel boyutuyla ele almayan, sosyal ve ekonomik boyutunu da göz önünde bulunduran Akbank, bu önemli konuda liderlik ederek sürdürülebilirliğin her yönüyle ilgili bilgi ve farkındalık dolu içerikleri kaleme alıyor. Hem sürdürülebilirlik konusunda neler yapabileceğini merak eden herkese hem de bu konudaki bilgi birikimini artırmak isteyenlere geleceğimizi koruma yolunda ilham verici bir rehber oluyor. Peki, bu rehberde başka neler var, gelin yakından bakalım.

Akbank Sürdürülebilirlik Blog’da neler var?

Akbank, sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırmayı amaçladığı bu blogda, bireyleri harekete geçmeye teşvik edecek güncel bilgileri ve sürdürülebilir alışkanlıkları hayata dahil etmenin pratik yollarını aktarıyor. ‘Herkes için sürdürülebilirlik’ mesajını paylaşarak toplumun tüm kesimlerini kapsamayı ve bireysel olarak atılabilecek adımlar konusunda da ilham vermeyi amaçlıyor.

“Sürdürülebilirlik, çevrenin yanında insan için, toplumun gelişmesi için” anlayışını benimseyen Akbank, eğitimden gönüllülüğe, yatırımdan sanata her alanda toplumun kalkınması ve sürdürülebilir yarınlar için çalışıyor. Bu bağlamda Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan, farklı alanlara hitap eden başlıklardan bazıları ise şöyle:

Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının hem toplumsal bilincin artmasında hem de kalkınmanın sağlanmasında kritik bir öneme sahip olduğunu biliyor muydunuz? Akbank, blogunda yer verdiği Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yazısında bu konuyu detaylıca ele alıyor ve UN Women’ın verilerinden yola çıkarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının getireceği faydaları, ekonomik, sosyal ve daha pek çok açıdan sürdürülebilirlik bağlamında değerlendiriyor.

Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur?

Sürdürülebilir bir yaşam biçimi benimsemenin en önemli adımlarından biri de hiç şüphesiz bireysel olarak finansal sürdürülebilirliği sağlamaktan geçiyor, bunun da en etkili yolu bireysel yeşil bütçeler oluşturmak. Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur? yazısında Akbank, çevreyi korumaya odaklanan harcamaların nasıl planlanacağından yeşil bütçe oluşturmanın pratik yollarına kadar pek çok kolay uygulanabilir yöntem paylaşıyor.



5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş

Günümüzde hızla yaygınlaşan tüketim çılgınlığının hem bütçeye hem doğaya verdiği zarar aşikar. Bu tüketim alışkanlıkları, doğal kaynakların bilinçsizce harcanmasından karbon ayak izinin artmasına, çevre kirliliğinden biyoçeşitlilik kaybına kadar gezegenin doğal dengesini bozan pek çok olumsuz sonucun ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. Karşılığında ise ‘az, çoktur’ anlayışını benimseyen minimalizm, bu gereksiz harcama alışkanlıklarına bir panzehir olma görevi üstleniyor. Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan 5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş yazı da modern dünyada minimalist alışkanlıklar benimsemenin yollarını aktarıyor.

Sanatta Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirliğin genellikle pek değinilmeyen ya da bağlantısı sorgulanmayan fakat aslında çokça göz önünde bulunan kısmı; sürdürülebilirlik ve sanat ilişkisi üzerine hiç düşündünüz mü? Sanat, yüzyıllardır toplumsal bilinci artırmada ve en zor görünen konuları bile daha anlaşılır kılmada güçlü bir iletişim aracı. Bu gücü onu sürdürülebilirlik konusunda da etkili bir özneye dönüştürüyor. Sanat eserlerinde kullanılan materyallerden sanatçıların toplumsal konulara farkındalık yaratmak amacıyla benimsedikleri yaklaşımlara kadar sanat ve sürdürülebilirlik bağını pek çok açıdan ele almak mümkün. Akbank Sürdürülebilirlik Blog’ta yer alan Sanatta Sürdürülebilirlik başlıklı paylaşım da bu bağın ne denli güçlü olduğuna dikkat çekiyor.

Sürdürülebilir Turizm, Karbon Nötr, Doğa Dostu Teknoloji ve dahası

Sürdürülebilirliği tüm yönleriyle ele alan Akbank, blogunda daha pek çok konuya dikkat çekiyor. Sürdürülebilir turizmden, karbon nötr kavramına, doğa dostu teknolojik gelişmelerden sürdürülebilirlik alanında öne çıkan yeni trendlere kadar yaşama, insana, dünyaya ve geleceğe dair her alanda sürdürülebilirliğin önemine ve etkisine değiniyor. Hayatın her alanına yayılan stratejilere ihtiyacımız olduğunun farkında olan Akbank, sürdürülebilirliğin kalbinde insan var diyor ve toplumsal dönüşüm için bütünsel bir yaklaşım benimsemenin gerekliliğini vurguluyor.

Siz de çok geçmeden bir adım atmak ve daha yaşanılabilir bir dünya için bugünden neleri değiştirebileceğinizi öğrenmek istiyorsanız Akbank’ın sürdürülebilirlik odaklı bu blogunu takip edebilir, hem kendiniz hem de gelecek nesiller için değişimi başlatabilirsiniz.

*Bu yazı, Akbank katkılarıyla hazırlanmıştır.



Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.



Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.

Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale