Herkese merhabalar; tüm dünyaca sağlığın her şeyden kıymetli olduğunu anladığımız zor bir süreçten geçiyoruz. Tabii ki sağlık önceliğimiz ama kimimizin işimizden olması, kimimizin kirasını ödemekte sorun yaşaması gibi birçok sorun da bu olağanüstü durumla birlikte sınavımız oldu. Bir de benim gibi bu yaza düğünü olanlar, gün sayanlar var. Bilindiği üzere sağlığımız için ve sosyal mesafenin korunması adına tüm toplu aktiviteler iptal edildi. Tabii ki bundan düğünler de nasibini aldı.
Bir an önce gelsin diye saydığım günler için tam tersini hisseder oldum; az daha uzak bir tarih olsaydı da, belki ülkece bu virüsten kurtulmuş olur, çifte kutlama yapardık. Benim gibi birçok kişi de düğün salonlarının, kuaförlerin, gelinlik/damatlığın ve birçok şeyin kaporasını ödedi, sözleşmelerini yaptı. Peki şimdi ne olacak? Aile arasında bir nikaha karar verdiysek o salonun parasını ödemek zorunda mıyız? Hukuki açıdan neler yapılabilir bunlardan bahsedeceğiz.
16.03.2020 tarihinde İç İşleri Bakanlığınca yayınlanan genelge uyarınca;
“81 ilde, tiyatro, sinema, gösteri merkezi, konser salonu, nişan/düğün salonu, çalgılı/müzikli lokanta/kafe, gazino, birahane, taverna, kahvehane, kıraathane, kafeterya, kır bahçesi, nargile salonu, nargile kafe, internet salonu, internet kafe, her türlü oyun salonları, her türlü kapalı çocuk oyun alanları (AVM ve lokanta içindekiler dahil), çay bahçesi, dernek lokalleri, lunapark, yüzme havuzu, hamam, sauna, kaplıca, masaj salonu, SPA ve spor merkezlerinin faaliyetleri geçici bir süreliğine bugün saat 24:00 itibariyle durdurulacak.” (Genelgeye buradan ulaşabilirsiniz.)
Cumhurbaşkanlığı tarafından “Salgının yayılmasını önlemek için sosyal ortam etkileşimini mümkün olduğunca azaltmak önem arz etmektedir.” Vatandaşlara bilgilendirme yapılmıştır. Aynı doğrultuda sağlık bakanlığı da benzeri önlemler alması için vatandaşları uyarmıştır.
Tüm dünyayı etkisi altına alan Coronavirus sebebiyle vatandaşların önceden planladıkları düğün kutlamalarını hem salgın hastalık nedeniyle hem de Bakanlıkça yayınlanan genelge uyarınca iptal etmeleri gerekebilir.
Düğün salonları pratikte Ziyafet Sözleşmesi, düğün salonu paket sözleşmesi vb. isimli sözleşmeler imzalamakta ve akabinde bir ön ödeme veya kaparo almaktadırlar. Covid-19 (Coronavirus) sebebiyle düğünlerini yapamayacak olan vatandaşların düğün salonlarına yaptıkları ön ödemeleri iade alamayacakları veyahut düğün ücretinin tamamının sadece 1/3’ünün (üçte birinin) iade edilmesinin mümkün olduğu ileri sürülerek vatandaşlar mağdur edilmektedir.
Öncelikle tüm dünyada binlerce ölüme sebebiyet veren Covid-19 sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok yerinde olağanüstü tedbirler almayı gerektirmiştir. Dolayısıyla kimsenin elinde olmayan nedenlerle düğün kutlamalarının yapılması imkânsız hale gelmiştir.
Türk Borçlar Kanun’u madde 136 uyarınca;
MADDE 136- Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır.
Türk Borçlar Kanunu’nda “mücbir sebep” tanımı yapılmamıştır. Bununla birlikte doktrinde mücbir sebep, müessese sahibinin çoklukla vuku bulmalarından dolayı öngörmesi ve katlanması gerekmeyen olayların dışında kalan, dıştan gelerek işletmeyi etkileyen, bütün teşebbüs ve işletmenin iktisadi sonuçlarını tehlikeye sokmadan en büyük dikkat ve özenle dahi önlemeyen veya önceden sezilemeyen olağanüstü bir olaydır. Nitekim bugün öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü bir salgın hastalık ile karşı karşıyayız.
Türk hukukunda mücbir sebebin varlığı halinde tarafların kusurlarından söz edilemez. Ziyafet sözleşmesi, düğün salonu sözleşmesi vs. isimli sözleşmelerin tamamı Türk Hukuku uyarınca iki tarafa borç yükleyen ani edimli sözleşmelerdir. Bu bağlamda düğün salonunu tutan kişinin borcu sözleşme bedelini ödemektir. Bununla birlikte salgın hastalık nedeni ile iptal olan ve bu nedenle hiçbir hizmetten faydalanamayan vatandaşın ücret ödeme borcunu yerine getirmesini beklemek hakkaniyet kavramı ile bağdaşmayacaktır.
Vatandaşlara sözleşmede yer alan cezai şart vs. hükümler nedeniyle ödeme yapmak zorunda oldukları yönünde yapılan bildirimler ekseriyetle gerçeği yansıtmamaktadır. Nitekim tüketici sözleşmelerinde tüketici aleyhine getirilen sözleşme hükümleri haksız şart niteliğinde olup geçerli değildir.
Bu bağlamda vatandaşlar bir avukata müracaat ederek düğün salonuna ihtar çekmek suretiyle sözleşmeden döndüklerini bildirebilir ve varsa yaptıkları ön ödemelerin iadesini hukuki yollara başvurarak talep edebilirler.
Herkese sağlıklı, huzurlu günler diliyorum…
İlginizi çekebilir: Avantajları, dezavantajları ve mesafeli sözleşmeler: Online alışverişlerde tüketici olarak haklarımız nelerdir?