Çok yönlülük: Hayatta değişimlere ayak uydurabilme sanatı
Bu yazımda sizlerle birlikte çok yönlülüğü değerlendirelim istiyorum. Belki de hayatım boyunca en sevdiğim özelliklerimden bir tanesi. Yeni bir deneyime korkmadan, her ne yaşta olursak olalım başlamak, çok kez tökezlesek de, yorulup pes etme noktasına gelse de ve hatta bazen kendimizi çok aciz hissetsek de, yine de disiplinle öğrenmeye açık olma, yani değişime ayak uydurabilme sanatı…
Çok yönlülüğü hemen birkaç örnekle açıklayabiliriz. Örneğin sporun bir dalı olan boks ile bir dönem uğraşmıştım. Bu, bedenimi anlamak ve beden eğitimimi tam olarak tamamlamak adına benim için yeterli değildi. Aynı zamanda ultra maraton koşuları konusunda da kendimi geliştirmekteydim. Uzun mesafeli ve tırmanışlı parkurlarda dayanıklılık nasıl artırılır veya koşu antrenmanı boks ile nasıl desteklenir? İşte bunlar hayatımda kendimce cevaplamam gereken sorularımdı! Bu kadarı yeter miydi? Tabii ki benim için hayır, aynı zamanda yüzme konusunda antrenmanlarımı yapıp, diğer yandan kürek ve buna ek olarak ise yoga ile de uğraşmaktaydım…
Tüm bu farklı yönler beni yormakta mıydı? Cevabım kesinlikle hayır, çünkü yoga bedenimi esnetmemi sağlarken, yüzme nefes kontrolüme yardımcı oluyor, boks bedenimin dayanıklılığını artırıyor ve uzun mesafe koşusu ise tüm bedenimin kendi kendini adeta meditasyon yapar gibi yeniden keşfetmesine ve yenilemesine yol açıyordu.
Yani tüm bu farklı yönler sonuçta aldığım derecelerin, yani başarının kendisinin bana akmasına yol oluyordu. Ben farklı yönlerde bedenimi geliştirmeye ve eğitmeye odaklandıkça, her spor dalındaki başarım daha da katlanıyordu. Ve tüm bu değişkenleri denemek, yılmadan tekrar tekrar denemek ne kadar zor olsa da, örneğin her boks antrenmanımdan sonra el parmaklarım davul gibi şişse de veya 50 km ultra maraton koştuktan sonra dizlerim bir hafta su toplasa ve ağrılarına katlanılamayacak hale gelse de, bu benim çok yönlü hikayemdi.
Tabii ki sadece spordan örnek vermeyeceğim. İş hayatımda farklı zamanlarda Türkiye’nin en iyileri diyebileceğim ve her zaman sevgi ile andığım şirketlerde ve çok önemli kişilerle çalışma fırsatı buldum. Burada kültürel farklılıklar yok muydu, değişimden korkmamış mıydım, neredeyse ortalama her 2-3 yılda bir kez iş değişikliği yaparken, evet, hem yükselip büyürken, diğer yandan “Ya uyum sağlayamazsam?” dememiş miydim? Tek cevabım var, tabii ki hayır. Bu çok yönlülüğü, çok farklı şeyleri öğrenmek aşkımı her yere kendimle götürdüm, gerek İngiliz kültüründen, gerek Alman ekolünden, gerek Amerikan yaklaşımından, gerek Fransız değerlendirmesinden ve gerekse Japon görüşlerinden, evet, hepsinden kendime kattığım şeyler oldu. Tüm bu süreç hepsini de değiştirdiğim bir çok yönlülük serüveni oldu benim için! Bugün, hala o çok yönlülüğü elden bırakmamaya çalışıyorum. Evet, kendimi bildiğim için ne kültür değişikliğinden ne de insan değişikliğinden korkuyorum!
Bu hafta okuma listemde olan çok önemli bir eserden konuyla ilgili kısa bir bölümü paylaşmak istiyorum. Sevgili David Epstein, Çok Yönlü, Başarı İçin Neden Çok Şeyle İlgilenmeliyiz? eserinde şöyle diyor:
“Satrancın ötesinde, dar bir uzmanlık alanında muazzam yoğunlukta pratiğin büyük ustaların tarzında önsezi kazandırdığı anlar vardır. Golf oyuncuları gibi, cerrahlar da aynı işlemi tekrar tekrar yaparak gelişir. Muhasebeciler, briç ve poker oyuncuları tekrarlayan deneyim sayesinde doğru sezilere sahip olur. Kahneman bu alanları ‘güçlü istatistiksel düzenler’ diye niteler.
Fakat kurallar biraz değiştirildiğinde, uzmanlar dar bir alandaki beceri uğruna esnekliği gözden çıkarmış izlenimi verir. Briç üzerine bir araştırma sırasında oyun düzeni değiştirildiğinde usta oyuncuların usta olmayanlara kıyasla yeni kurallara uyum sağlamakta daha çok zorlandığı gözlemlendi. Deneyimli muhasebecilerle yapılan bir çalışmada deneklerden, kesintilerle ilgili önceki yasa yerine gelen yeni bir vergi yasasını kullanmaları istendiğinde deneyimliler işe yeni başlayanlardan daha başarısız oldu.
Örgütsel davranış üzerine çalışan Rice Üniversitesi profesörü Erik Danes bu olguyu ‘algısal sağlamlaştırma’ diye niteler. Bundan kaçınmak için Danes’in önerileri on bin saat ekolünün katı uyarlamasıyla taban tabana zıt: Bir alan içindeki zorlukları köklü bir şekilde çeşitlendirin ve bir araştırmacı meslektaşımızın dediği gibi, ‘Bir ayağınız hep kendi dünyanızın dışında olsun.’”
Çok yönlü olmak çok kapsamlı bir çakı gibi olmaya benzer! Her an, her daim, her koşulda bir çözüm mutlaka sizinledir! Sizin diğer güzel yönleriniz hangileri?
İlginizi çekebilir: Hatalardan öğrenerek çıkmak mümkün: İlk adım hatamızla yüzleşebilmek