X

‘Çok duygusalım ne yapmalıyım?’: Aşırı duygusallık ile başa çıkma yolları

Hiç “Neden bu kadar duygusalım?” diye düşündüğünüz oldu mu? İçten içe ya da yakın çevrenizde neden aşırı duygusalım, duygusal biri olmaktan nasıl kurtulurum diye sordunuz mu? Duygular, hayatımızın ayrılmaz bir parçası olsa da bazen karşı koyması ya da baş etmesi çok zor olabiliyor. Dönemsel olarak ortaya çıkan aşırı duygusallık, çeşitli sebeplere bağlı olarak kısa süreli hüküm sürse ve sonra yok olsa da bazen çok duygusal olma durumu normalden fazla sürebiliyor. Gelin, aşırı duygusal olmanın olası nedenlerine ve bu duygu haliyle başa çıkmak için neler yapabileceğimize bakalım.

Neden aşırı duygusalım?

Hepimiz, benzersiz hayatlar yaşıyoruz. Yaşam tarzımız, alışkanlıklarımız, sosyal çevremiz, değer ve inançlarımız birbirinden farklı… Karşılaştığımız olaylar ve baş ettiğimiz zorluklar da. Haliyle aşırı duygusal hissetmenin herkes için geçerli tek bir nedeni yok. Çok duygusal olma durumunun altında farklı sebepler olabilir:

1. Stres

Ah şu stres… Adeta başımızın belası! Modern çağın yoğun ve hızlı temposunda, aciliyet kültüründe, jet hızıyla değişen gündeminde, bitmeyen yapılacaklar listeleri arasında sakin kalmak neredeyse imkansız… Haliyle sık sık yüksek strese maruz kalabiliyoruz. Ve ne yazık ki yüksek stres de dengelerimizi bozuyor ve duygularımızı kontrol altında tutmayı zorlaştırıyor. Araştırmalara göre kaygı, endişe, öfke, tükenmişlik, depresyon gibi zihinsel sağlık sorunlara neden olan stres, duygusallığı tetikliyor ve yoğun duygu deneyimlerine ve geçişlerine zemin hazırlıyor.

2. Sağlıksız beslenme

Çok yemek, sağlıksız seçimler yapmak veya az yemek… Dengeli beslenmeye zarar veren her alışkanlık, hem fiziksel hem de zihinsel sağlık için büyük bir tehdit. Beden ve zihnin bir bütün olduğu gerçeği, yaşamın her alanında karşımıza çıkıyor. Anksiyeteyi tetikleyen yiyecekler, sinirlilikle özdeşleşen açlık ‘hangry’, modumuzu önce yükseltiyor görünüp sonra birden düşüren şekerli içecekler ve daha nicesi depresif semptomlara neden olarak daha duygusal olma haline zemin hazırlıyor. Diğer bir deyişle sağlıksız ve dengesiz beslenme, aşırı duygusallıkla ilişkilendiriliyor.

3. Uyku eksikliği

Uykunun bütüncül sağlık üzerindeki etkileri saymakla bitmez. Kaliteli bir uykunun faydaları odaklanmayı artırmaktan bağışıklığı güçlendirmeye kadar uzanıyor. Dolayısıyla uyku eksikliği pek çok problemi de beraberinde getirebiliyor; aşırı duygusallık da bunlardan biri. Kişinin dengesini bozan, kaygı ve depresyon riskini artıran uykusuzluk, duyguların kontrolünü de zorlaştırıyor. Bilimsel araştırmalar da uyku ile duygusal düzenleme arasındaki ilişkiyi açıklıyor ve uyku yoksunluğunun duyguların dengesini bozduğunu açığa çıkarıyor. Neden bu kadar duygusalım diye sorgulamaya başlamadan önce yeterince uyuyup uyumadığınızı kontrol edebilir, uyku kalitenizden emin olmak isteyebilirsiniz.

4. Büyük değişimler

Hayat, değişimlerle dolu uzun ve karmaşık bir yolculuk… Kimi zaman güzel sürprizlere gebe olan yaşam yolculuğumuz bazen de beklenmeyen, istenmeyen gelişmelerle dolu olabiliyor. İş değişikliği, taşınma, şehir değiştirme, evlilik, boşanma gibi bireysel gelişmelerin yanı sıra ekonomik krizler, salgınlar, savaşlar gibi toplumsal ve küresel olumsuzluklar da büyük değişimler yaratarak kaygı ve stresi tetikliyor ve dönem dönem duyguların kontrolünü zorlaştırabiliyor. Böylesi zamanlarda da aşırı duygusal olmak veya normalden daha fazla duygusal davranmak kaçınılmaz olabiliyor.

5. Yas ve travma

Tıpkı büyük değişimler gibi yas ve travma sürecinde de duygusal iyi oluşumuz zarar görebiliyor. Araştırmalar, fiziksel veya cinsel saldırı, araba kazası, hayati tehlikesi olan bir hastalık, sakatlanma ve sevilen birinin kaybı gibi travmatik olayların ardından insanların duygusal reaksiyonlarının arttığını gösteriyor. Dolayısıyla böylesi durumlar sırasında veya sonrasında yoğun duygularla baş etmek, aşırı duygusal hissetmek sürecin olağan bir parçasına dönüşebiliyor.

6. Hormonal dengesizlik

Hormonların, yaşamdaki dengemizi sağlayan ince detaylı mekanizmalar olduğu söylenebilir. Nasıl hissettiğimiz, bedenimizde, zihnimizde nelerin olduğu, nelerin yolunda nelerin ters gittiği hormonlarımızla doğrudan ilişkili. Dolayısıyla hormonal dalgalanmalar ruh halimiz üzerinde direkt etki sahibi. Özellikle kadınların regl, hamilelik ve lohusalık dönemlerinde değişen hormon dengeleri, aşırı duygusal hissetmenin önemli sebepleri arasında.

7. Kültürel normlar ve sosyal çevre

İnsan, sosyal bir varlık. Yaşamımızı sürdürmek için başkalarına ihtiyacımız var. Romantik ilişkilerimiz, dostluklarımız, aile bağlarımız hayatlarımızda genellikle olumlu etkiye sahip olsa da zaman zaman duygusallığı tetikleyici nedenlere de zemin hazırlayabiliyor. Toksik ilişkiler, baskıcı bir ortam, aile içi uyuşmazlıklar, gaslighting gibi olumsuz durumlar hem zihinsel sağlığı hem de duyguların dengesini bozabiliyor. Ayrıca sosyalleşme normları, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kültürel değerler de duyguların yaşanmasını ve ifade edilmesini etkilediği için aşırı duygusallığa neden olabiliyor.

8. Genetik

Kişilik özelliklerimiz, sağlık durumumuz, sosyal çevremiz aşırı duygusal hissetmemizin üzerinde büyük etki sahibi olsa da tek sorumlu onlar değil. Genetik faktörler de duygusallık üzerinde etkili. Bilimsel araştırmalara göre genetik yatkınlığımız ne kadar duygusal olduğumuz üzerinde kritik bir role sahip. Yani, duygusallığımızın nedeni anne-babalarımız, büyükanne-büyükbabalarımız da olabilir.

9. Bazı ilaçlar

İnsan bedeni, zihni ve ruhu adeta birbirine perçinlenmiş dişli çarklar gibi. Sistemlerden birinde bir sorun olduğunda başka bir taraf da etkilenebiliyor veya bir tarafı düzeltmeye çalışırken dengeler bozulduğunda diğer taraf hasar görebiliyor. Bu nedenle bazen ilaçların olumlu etkileri kadar olumsuz yan etkileri de olabiliyor ve bir sorunu giderirken başka problemlere yol açabiliyor. Birtakım ilaçların duygusal dengeyi bozduğu, stresi, kaygıyı tetiklediği, aşırı duygusallığa neden olduğu biliniyor. Bu nedenle ilaç kullanırken mutlaka yan etkilerini göz önünde bulundurmakta ve bir uzmana danışmakta fayda var.

Çok fazla duygusalım ne yapmalıyım?

Peki, aşırı duygusal olmanın, çok duygusalım diye dert yanmanın bir çözümü var mı? Evet, belki genetiğimizi, çevremizdeki insanların tutumlarını, toplumun normlarını bir çırpıda değiştiremeyiz ama kendimizi, kendi hayatımızı ve duygularımızı kontrol altına alabiliriz. Elbette ki kendimize yatırım yaparak ve iyi yaşam alışkanlıklarını benimseyerek.

  • Tetikleyicilerinizi tanıyın: Hangi dönemlerde kendinizi daha duygusal hissediyorsunuz? Ne zaman aşırı duygusallıkla baş etmekte zorlanıyorsunuz? Çevrenizdeki insanlar, hayatınızda değişikliklerin olduğu anlar, işte yoğun çalıştığınız günler ya da hasta olduğunuz zamanlarda mı çok duygusalsınız? Sizi nelerin tetiklediğinin farkında olduğunuzda duygularınızı kontrol altına kalmak konusunda daha etkili bir yol izleyebilirsiniz.
  • Kendinize iyi bakın: Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur. Ne kadar doğru! Bedeninize de zihninize de özen göstermek için düzenli egzersiz, sağlıklı ve dengeli beslenme, bol su ve eksik olan takviyelerin alımı şart. Kaliteli uyku ve stres yönetimi de öyle. Aç, yorgun ya da sinirli olduğunuzda duygularınızı düzenleyebilmeniz çok zor. Bu yüzden bedeninizin ihtiyaçlarını karşıladığınızdan emin olun, öz bakımınıza dikkat edin.
  • Duygularınızı tanıyın: “Çok duygusalım” diye üzülürken duygularınızı bastırmaya, görmezden gelmeye çalışmayın. Tüm hislerinizi kabul edin ve duygularınızı tanımlayın. Ne hissediyorsunuz, hangi duyguyu baskın olarak yaşıyorsunuz, bu duygunun adı ne, sizi nasıl etkiliyor, hepsini derinlemesine düşünün, gerekirse yazıya dökün. Duygularınıza sahip çıktıkça hem kendinizi daha iyi tanıyacak hem de duygusallığınızı kontrol altına alabileceksiniz.

  • Öz bakım pratikleri uygulayın: Kendinize zaman ayırın ve zihninizi, ruhunuzu besleyecek pratiklerden faydalanın. Mindfulness, yoga, nefes egzersizleri gibi pratikler stresi, kaygıyı, endişeyi kontrol altına almanızı sağlarken daha rahatlamış ve huzurlu hissetmenize, aynı zamanda kendinizle, duygularınızla bağlantı kurmanıza yardımcı olur.
  • İlişkilerinizi dengede tutun: Yaşamınızın dengesini iyi kurun. Eğer duygusal olarak tükenmeye başladığınızı hissediyorsanız ve buna çevrenizdeki insanlar sebep oluyorsa sınırlarınızı belirleyin ve biraz kendinize dinlenmek, yeniden şarj olmak için zaman ayırın. Öte yandan, kendi içinize çok fazla kapandıysanız, yalnız hissettiğiniz için aşırı duygusal olmaya başladığınızı fark ediyorsanız sevdiklerinizle bir araya gelmek, konuşup dertleşmek, güzel, mutlu anılar biriktirmek için çaba gösterin.
  • Destek alın: Her zaman her şeyi tek başınıza halledemezsiniz. Bazen profesyonel bir destek almak, hiç farkında olmadığınız yönlerinizin farkına varmanıza ve bakış açınızı genişleterek kendi yolunuzu çizmenize yardımcı olabilir. Ayrıca, stresle, kaygıyla baş etmek için alternatif yollar geliştirmenizi ve duygularınızla nasıl daha yakın bağlantı kurarak onları başarılı bir şekilde yönetmenizi sağlayabilir.

Son olarak unutmayın, hepimiz insanız ve tüm duygular bizim için. Yaşamın inişli-çıkışlı yolcuğunda zaman zaman çok duygusal olmak veya adeta hissizleşmiş gibi hiçbir şey hissetmemek oldukça normal. Kendinizi tanıdığınız, duygularınızı kabul ettiğiniz ve hayatınızın kontrolünü elinize alarak bütüncül bir açıdan kendinize en iyi baktığınız şekilde her şeyin üstesinden gelebilirsiniz.

Duyguları yönetmekle ilgili farklı bakış açılarına ihtiyaç duyarsanız, aşağıdaki yazılarımıza da göz atabilirsiniz:

Kaynak: psychcentral, healthline, medicalnewstoday, verywellmind

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale