X

Çocukluk yaralarımızı sararak ilişkilerde iyileşmek mümkün mü?

Hepimizin çocukluğunda güzel anılar kadar üzücü olaylar, travmatik durumlar da olduğu kesin. Doğduğumuz andan itibaren kendimizi tanımaya, diğer insanlarla kaynaşmaya başlıyor ve iyi-kötü birçok deneyim biriktiriyoruz. Tüm bu yaşadığımız deneyimlerin büyümemize katkı sağladığı su götürmez bir gerçek ancak bazen bu deneyimler bizi büyütürken bir yandan da içimizde kapanmayan yaralar açabiliyor ve çocukluk travmaları hayatımızda derin bir yer kaplayabiliyor.

Çoğumuzun yaşamda yüzleştiği korkuların altında belki de yıllar önce yaşanan bir olaydan beslenen irili ufaklı travmalar bulunabiliyor. Terk edilmekten korkmak, sevmekten / sevilmekten korkmak, insanlarla yakınlaşmaktan korkmak, aşık olmaktan korkmak, konfor alanından çıkmaya korkmak, değişimden korkmak veya çok daha fazlası… Tüm bu korkular, yaşamımızda ilerlemek istediğimizde bizi geride tutabiliyor. Belki de uzun yıllardır içimizde taşıdığımız için varlıklarını, kökenlerini unuttuğumuz yaralar; bizim, hayatımızın, tüm sistemimizin ayrılmaz bir parçasıymış ve onlarla yaşamak zorundaymış gibi hissetmemize neden olabiliyor. Oysa ki bu yaralardan iyileşmek, büyümeye, gelişmeye, ilerlemeye devam etmek için hepimizin cesaret gösterip atması gereken büyük bir adım.

Kendimizi kişisel gelişime ve ruhsal uyanışa adadığımızda o çocukluktan beri içimizde taşıdığımız ve bizi birçok şeyden geride tutan yaraları birer birer bulup iyileştirebiliriz. Yaraların tüm katmanlarını soyup sonunda özümüzü şifalandırabiliriz. İçimizdeki kırık parçaları alıp kendi bütünümüzü çok daha güçlü bir şekilde yaratabiliriz.

Başkalarıyla olan ilişkilerimizi etkileyen, sevgi anlayışımıza balta vuran, belki de kendimizi değersiz hissetmemize neden olan o korkular, yaralarımızın en güçlü eseri gibi görünüyor olsa da biz yaralarımızdan çok daha güçlüyüz ve onları iyileştirerek korkularımızdan arınabiliriz. Belki karşılık bulamamış çocukluk ihtiyaçlarımız, ebeveynlerimizin sevgisizliği, ilkokuldaki zorba arkadaşlarımız, büyüdüğümüz anlayışsız ortamlar veya çok daha fazlası, bugün insanlara yaklaşmamızı, güçlü bağlar kurmamızı, dolu dizgin aşk yaşamamızı, daha büyük başarılar elde etmemizi, değişimden korkmadan ilerlememizi engelliyor olabilir. Öyleyse, artık tüm bu döngüyü yıkmanın, yaraları iyileştirmenin tam zamanı.

1. Kendi içinizdeki sevgi yuvasını keşfedin

Kendinizle daha derin bir bağ kurmaya başladıkça doğal olarak başkalarıyla da daha derin bağlantılara sahip olacaksınız. Sevgiyi, güveni, rahatlığı, konforu kendi dışınızda aramayı bıraktığınızda; tüm bunları önce kendi içinizde bulabildiğinizi gördüğünüzce ve öz sevginizi beslediğinizde her şeyin kendi içinizde başladığını fark edecek ve özünüzden aldığınız sevgi ve güvenle önce kendinize; sonra diğer insanlara bağlanabileceksiniz. Önce içinizdeki yuvayı besleyin; kendinizle baş başa kalın, gözlerinizi kapatın, her şeyden, herkesten uzaklaşın ve gözlerinizi yalnızca kendi içinizde açın. İçinizdeki yuvada kendinizi sevmeyi öğrendikten sonra başkalarını da sevebilecek, sevgiyle sardığınız iç yuvanızı başkalarına da açabileceksiniz.

İlginizi çekebilir: Öz sevgi ile mutluluğun kapısını aralayın: Mutluluk dışarıda değil, içeride

2. Kendinizi doğada topraklayın

Doğanın iyileştirici gücünü hafife almayın. Uçsuz bucaksız evrende her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu; doğanın, ihtiyacımız olan en önemli güç olduğunu fark edin. Size birlik ve aidiyet duygusunu yaşamanız için fırsat veren doğada kendinizi bulun. Temiz havayı çekebildiğiniz kadar derinlerinize çekin. Toprağa, kuma, suya dokunun. Güvenle doğaya bağlanmak için kendinizi ona açın ve yalnız olmadığınızı fark edin.

İlginizi çekebilir: Ekoterapi: İnsan ve doğa arasındaki ilişkinin iyileştirici gücü

3. Kendinizi rahatlatmak için kendi yollarınızı bulun

Her şey herkesi rahatlatmaz; kimi bir fincan çayla, kimi doğada yürüyüşle kendini sakinleştirir, huzur bulur. Siz, kendi rahatlama yöntemlerinizi keşfedin. Uzun, sıcak bir banyo; dinlendirici bir meditasyon, huzurlu nefes egzersizleri, sevdiğiniz bir kitap, kristaller, sakin bir şarkı veya herhangi başka bir şey… Sizi rahatlatan, iyi hissettiren, sinir sisteminizi yatıştıran eylemleri bulmak için zaman ayırın. Kendinizi tanıyın ve size en iyi neyin geldiğini bulun. İster günlük tutun, ister dua edin, ister yüzün, ister hiçbir şey yapmadan yalnızca penceren dışarıya bakın. Kendinizi ne yaparken rahatlamış hissediyorsanız onu yapmaya zaman ayırın.

4. Tüm duygularınızla yüzleşin

Size iyi hissettiren duyguları bağrınıza basıp olumsuz duygularınızı kapının dışında bırakmayın. Böyle yaptığınızda, onları yok saydığınızda, onlar yok olmuyorlar; aksine sizi belki de ileride daha çok zorlayacak bir zamanda yüzeye yeniden çıkmak için bekliyorlar. Onları dışlamayın; olumlu-olumsuz tüm duygularınızı kabul edin ve onlarla yüzleşin. Size acı veren duygular da olsalar, anlayış, sevgi ve şefkatle onları karşılayabilirsiniz. Çünkü, ancak siz kendi içinizdeki ışığı alıp karanlık duygularınızı dönüştürme gücüne sahipsiniz. Olumsuz duygularınızdan kaçınmak veya görmezden gelmek, onları yalnızca yoğunlaştıracaktır. Bunun yerine, dikkatli olmayı ve bu duygularla yüzleşmeyi deneyin.

5. Olumlamaların gücünden faydalanın

Yaralarınızı dönüştürmek, yıllarca sizi esir almış olumsuz düşünceleri artık bırakmak ve onlardan özgürleşmek için olumlamaların gücünü kullanın. Artık güvende olduğunuzu, kendinizi sevdiğinizi, sevildiğinizi, değer görmeyi hak ettiğinizi, tüm iyiliklere, güzelliklere layık olduğunuzu kendinize söyleyin. İster yazın, ister yüksek sesle tekrarlayın: İyisiniz, değerlisiniz, sevilmeyi hak ediyorsunuz, güvendesiniz… Size ne iyi hissettiriyorsa; yalnızca onu dilinize, kalbinize yerleştirin.

İlginizi çekebilir: Hayatınızı daha huzurlu ve mutlu yaşamanızı sağlayacak 52 pozitif olumlama

6. Dersinizi alın ve orada bırakın

Neden ve ne zaman olduğunu bile bilemediğiniz bir yarayı bulmak, iyileştirmek, kaynağına inmek, sizde travma etkisi yaratmış o anı hatırlamak zor olabilir; çoğu zaman gerçekte belki de o an için anlamsız görünen bir şeyi hatırlamakta güçlük yaşayabilirsiniz ama sizi derinden sarstığını ve bugününüzü etkilediğinizi bilirsiniz. Öyleyse, kendinizi üçüncü bir şahıs olarak hayal edin. Öğrendiklerinizin bir listesini yapın, o yara sizi ne öğretmiş olabilir. Not edin, hepsini bir kenara yazın ve ondan ders aldığınızı, ondan öğrenmeniz gereken, çıkarımlar yapmanız gereken bir şeyler olduğunu düşünün. Dersinizi alın ve artık o yarayı, size öğrettiklerini bırakıp yolunuza devam edin.

7. Kendinize iyi baktığınızdan emin olun

Sizi zorlayan duygularla baş başa kaldığınızda, yarattığı stresle baş edebilmek için sağlıklı olmanız şart; üstelik her anlamda. Fiziksel, ruhsal ve zihinsel sağlığınız için kendinize çok iyi bakmanız gerektiğini unutmayın. Yeterli ve dengeli beslenin, uykunuzu iyi alın, egzersizlerle bedeninizi güçlendirin, zihninize, ruhunuza iyi gelen pratikleri yapın; kötü alışkanlıklardan uzak durun. Alkol veya madde kullanımı olumsuzluklarla baş etmek için başvurulacak bir yol değildir, unutmayın. Bütüncül sağlığınıza çok iyi bakın.

Çocukluk yaralarınızı iyileştirerek kendinizi gelişime açmak için yukarıda değindiğimiz her şeyi yaşamınızda uygulayabilir; tümünden faydalanmak için bir terapist ile beraber çalışabilir, kendinizle baş başa kalmanıza yardımcı olacak meditasyon, yoga, mindfulness gibi çeşitli pratiklerden faydalanabilir, öz bakım ve öz sevgi alıştırmaları yapabilir, günlük tutabilir, güvenli alan için ilişkilerinizde sağlıklı sınırlar inşa edebilir, kendi ihtiyaçlarınızı gözlemleyebilir, destek gruplarına katılabilirsiniz. En önemlisi, tüm iyileşme sürecinde kendinize karşı nazik davranmayı ve sabırlı olmayı unutmayın. Yıllardır içinizde taşıdığınız yaralar, bir günde iyileşemez ama zamanla şifalanabilir. Acele etmeyin, duygularınızı kontrol ederek, kendinizi gözlemleyerek ilerleyin ve ne olursa olsun kendinize verdiğiniz değeri, gösterdiğiniz sevgiyi azaltmayın.

İlginizi çekebilir: Geçmişi affedin, olumsuz duyguları serbest bırakın

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale