X

Çocuklarla zor konular nasıl konuşulmalı?

Zamanın ruhu bizi bu aralar biraz zorluyor olabilir. Hiç bitmeyen savaşlar, ekonomik krizler derken çocuklar da en az bizim kadar etkileniyorlar. Oysa yetişkinlerin kullandığı başa çıkma mekanizmalarını henüz bilmedikleri için, onlarda çok daha kalıcı izler bırakabiliyor. Bu sebeple bir rehber hazırlamaya karar verdim.

Çocuklarla zor konular nasıl konuşulmalı?‘ ya da ‘Çocuklara zor haberlerle başa çıkmaları nasıl öğretilir?‘ ve ‘Siz zor durumlarda kendinize nasıl bir özen göstermelisiniz?’ gibi çok temel sorulara önemli kuruluşların ve konunun uzmanlarının verdiği yanıtları derledim. Umarım evinizde kendi çocuklarınızla veya sınıflarınızda öğrencilerinizle iletişim kurarken faydasını görürsünüz.

Çok eski bir Çin Bedduası var, bilmiyorum hiç duydunuz mu? ‘May you live in interesting times’ diye. Türkçesi ‘İlginç zamanlarda yaşayasın’ diye çevrilmiş. Bence Türkler olsa olsa ‘Tuhaf zamanlarda yaşayasıca…’ derdi. O daha bir beddua gibi geliyor kulağa çünkü, öbürü eni konu iyi dilek gibi gelmişti bana ilk duyduğum zaman. 

2019 başından beri (ne tesadüftür ki yine Çin kökenli bir salgınla) bu bedduanın ne demek istediğini çok iyi anladık diye düşünüyorum. Tam salgını geride bıraktık derken, Rusya Ukrayna’ya saldırdı. Tabi sadece o da değil, bunun Suriye’si var, Yemen, Nijerya, Etiyopya, Myanmar, Irak, Afganistan, Kongo, Venezuela diye liste (ne yazık ki) uzuyor. İnsanlık, epeydir sınıfta kalıyor bu konuda. Homo Sapiens, Otur Sıfır!

2001’den bu yana doğan hiçbir çocuk savaşın olmadığı bir zamanda yaşamadı biliyor musunuz? Böyle zamanlar eşsiz öğrenme potansiyeli de taşır, tamam kabul, ama biraz nefes alsaydık bunca ders arasında iyiydi.

Öte yandan enseyi karartmak da hiç bize göre değil. Dünya kurulduğundan beri hem iyisiyle hem kötüsüyle var oluyor. Biraz klişe olacak ama, ne olacağıyla ilgili her zaman kontrolümüz olmasa da, olaylara vereceğimiz reaksiyon her zaman bizim kontrolümüzde.

Çocuklar konusu da tam bu noktada çok kritik işte. Çünkü hayata bakış açımız, tepki verme mekanizmalarımız ve zor haberlerle başa çıkma yeteneğimiz çocukken yerleşirse çok daha sağlıklı ve MUTLU bireyler yetiştirmek kolaylaşıyor.

Ayrıca kendimize iyi bakmak da önemli, çünkü çocuklar emniyet ve güvenlik hissetmek için her zaman ailelerine bakarlar. Hele ki kriz zamanlarında daha çok…

Bu yazıyı da zor zamanlar için miniklerle iletişim rehberi gibi düşünebilirsiniz. Burada yazılan öneriler çocuk ve yetişkin psikolojisi alanında çalışan global kuruluşların ve uzmanların yıllar boyu derledikleri bilgiler kullanılarak hazırlanmıştır.

Ayrıca çocuklar için özel olarak Twinkl (İngiltere merkezli bir global eğitim yayıncısı) tarafından hazırlanmış bir iki materyale de erişim için linkler verdim. Bu linkleri toplu halde yazının bitiminde görebilir veya yazının Twinkl üzerindeki versiyonuna https://www.twinkl.com.tr/blog/ukrayna-ve-cocuklar adresinden ulaşabilirsiniz.

Nelere dikkat etmeli?

Bu kısım özellikle aileler ve öğretmenler için faydalı bilgiler içerir. Okuduklarınızı evde kendi çocuğunuza, genç akrabalarınıza uygulayabilir veya öğretmenseniz sınıflarınızda dikkat edebilirsiniz.

1. Önce sorun ve anlayın

İngiliz Psikoterapistler Derneği Üyesi, Eğitim ve Çocuk Psikolojisi Profesörü Vivian Hill, çocukların duydukları, okudukları ve gördükleri her şeyi sünger gibi aldıklarından söz etmiş ve ‘Siz farkında olmasanız da çocuklar çoktan bir çok şeyin farkında olup, bir şeylerin ters gittiğini anlamış ve endişe duyuyor olabilir’ diye önemli bir hatırlatma yapıyor. Yani konuşmaya başlamadan evvel iyice dinlemek ve anlamak çok önemli. İlk adım bu.

Nasıl soru kısmına geçeceğiz? Çocuğun özellikle evde veya sınıfta en rahat olduğu zamanı seçin ve rahat bir şekilde, okulda veya evde tam olarak neler duyduğunu öğrenmeye çalışın. Sorgular gibi değil, sohbet eder gibi alın bu bilgileri.

2. Konuşun ama sakin olun

Sonra size soruları olup olmadığını sorun. Eğer soruları varsa bunlara açık, net, yaşlarına uygun cevaplar verin ama çok ince detaya girmeyin. Şunu unutmayın, çocukların dünyada ne oldu bittiğini öğrenmeye hakkı var, ama sizin de onları stresten uzak tutma sorumluluğunuz var (En azından kendi başlarına bu beceriyi geliştirene kadar).

Çocuklar duygusal işaretleri genelde yetişkinlerden alırlar. Zor bir konudan söz ederken yüz ifadeniz, beden diliniz stresliyse, sözlerinizden çok bu stresi algılayacaklardır. Sakin olmaya çalışın. Gözleriniz ağlamaktan kızarmışsa ya da konuşurken sesiniz titriyorsa, normale dönene kadar zor bir konuda konuşmayın mesela. 15 dk sonra konuşun ve o arada kendinizi toparlayın.

3. Emniyet ve güven aşılayın

Özellikle yaşı küçük çocuklara durumu çok basit ve sakin bir dille anlatırken, kendinizin güvende olduğunun altını çizin. Bu aile içi şiddet içeren bir haber için de, savaş konuşmaları için de geçerli. İnsanların barış için çok çalıştığını ve bu durumu düzeltmek için çaba harcadığını söyleyebilirsiniz. Özellikle okulda öğretmenlere bu konuda çok iş düşüyor.

4. Önyargı değil, şefkat verin

Zorlu konular, her zaman beraberinde önyargı ve gerginliği de getirir, doğası gereği. Bu bir kişiyle ilgili de olabilir, bir ülkeyle ilgili de. Çocuklarla konuşurken önyargı içeren ifadelerden mümkün olduğunda kaçının ki dünyayı daha sevgi dolu ve huzurlu bir yer olarak görebilsinler. ‘Kötü insanlar’, ‘pis insanlar’ ve ‘düşman’ gibi ifadelerden kaçının. Özellikle ayrımcılık veya zorbalık içeren ifadeler kullanmayın, tam tersine zor durumdaki insanlara şefkat duymayı öğretmek için bir fırsat olarak değerlendirin. Çünkü bu konu daha sonra okulda akran zorbalığına dönüşebilir. Herkesin eğitim ve güvenlik hakkı olduğunu öğretin. Kendisi de dahil. Buna ters bir durum olduğunda mutlaka bir yetişkine haber vermesini tembih edin.

5. Yardıma odaklanın

Çocukların yardımlaşma ve nezaket örneklerine tanık olması çok önemli. Bu yüzden buna odaklanmak çok fark yaratacaktır. Çocuğunuza veya öğrencilerinize, ne kadar ufak olursa olsun, insanlara yardım edebileceklerini ve katkıda bulunabileceklerini gösterin. Pozitif hikayeler bulun, anlatın, kendisi bir katkıda bulunmak ister mi diye sorun. Mesela bir şiir yazabilir veya hislerini anlatan bir resim çizebilirler. Konu illa mülteci konusu olmak zorunda da değil, depremde ailesini kaybetmiş çocuklar da olabilir. Ana amaç, zorlayıcı haberlerle başa çıkma becerisi vermek. Küçücük de olsa bir aksiyon almanın psikolojik etkisi çok büyüktür ve bunu çocuklara öğretmek esas olmalı.

6. Konuyu dikkatle kapatın

Çocuklarla (evde veya sınıfta) gergin bir konu konuştuktan sonra mutlaka herkesin sakin ve rahat olduğundan emin olun (özellikle öğretmenler). Hiçbir çocuğu endişeli veya korku içindeyken konuyu kapatarak yalnız bırakmayın. Mutlaka sakinleştirip, arada kontrol etmek suretiyle konuyu o şekilde kapatın.

Yeni haberler oldukça okulda veya evde neleri duyuyor diye kontrol etmeye devam edin. Her çocuk endişesini kelimelerle dile getiremez. Birden karın ağrıları, baş ağrıları, kabuslar ya da uyku sorunları yaşamaya başladıysa bunları da takip edin. Çok küçük yaştaki çocuklar birden daha çok ilgi veya fiziksel yakınlık talep ederken (koala modu), gençlerde kısa süreli yas veya öfke nöbetleri olabilir. Bunlar belli bir süre sonra geçmezse bir uzmana danışmanız iyi olabilir.

Bütün bunlar olurken, o arada çocuklarda stres düşüren çok basit nefes egzersizleri de öğretebilirsiniz.

7. Nefes egzersizlerinden faydalanın

5-5-5 Nefesleri’ denen egzersizleri deneyebilirsiniz. 5 saniye boyunca burundan nefes alıp, 5 saniye boyunca ağızdan nefes verilen bu egzersizleri 5 set tekrarlayın. Hepsi bu. Nefes alırken çocuğunuza karnında sanki balon varmış ve onu şişiriyormuş ve nefes verirken de onu boşaltıyormuş gibi düşünmesini söyleyebilirsiniz, yardımcı olacaktır. Siz de onunla beraber tekrarlayın.

8. Kendinize iyi bakın

Haberleri ve internet kullanımını biraz kısıtlayın ve kendinize iyi bakın! Eğer sizin zihin ve ruh sağlığınız sağlam olursa çocuğunuza veya öğrencilerinize çok daha iyi bakabilirsiniz. Unutmayın uçaklarda maske önce yetişkinlere takılır, ki onlar çocuklara gerekli korumayı ve bakımı verebilsinler!

Yeri gelmişken yetişkinlere de bu konu özelinde birkaç öneri ya da hatırlatmada bulunmak istiyorum.

Son 2-3 yılda olanları açıklayacak tek bir kelime var ‘BELİRSİZLİK’ ve insan bedeni ne yazık ki bu duyguya tam donanımlı yaklaşamıyor her zaman. İnsan beyni, belirsizlik durumlarında nasıl bir aksiyon alması gerektiğini bilmiyor ve ne zaman ne kadar enerji gerekeceğini kestiremediği için sürekli alarm halinde tutuyor bizi.

Ne olur ne olmaz her an bir atak olabilir, ben enerjiyi hazır tutayım’ diyor yani. Çok akıllı ve binlerce yıl hayatta kalmamızı sağlamış bir sistem, ama artık mamutlar saldırmıyor. Fakat beyin hayatta kalma moduyla bedeni sürekli her şeye hazır nöbette tutuyor. Bu da uyku problemi, devamlı alarm halinde olmak ve sürekli kortizol salgılamak gibi bedensel değişikliklere sebep oluyor.(Amigdala’nın aşırı aktif çalışması durumuna ayrı bir yazıda değiniriz, şimdilik bunu burada bırakıyorum).

Peki böyle kriz dönemlerinde kendimize yardımcı olmak için neler yapabiliriz?

  • En temelden başlayalım. Sağlıklı beslenme, yeterli su, kaliteli uyku ve hareket etmek. Ne kadar basit değil mi? Hepimiz biliyoruz bunları… Ama bu kısacık listenin hepsini bir arada yapan o kadar az insan var ki dünyada, şaşarsınız. Sizi mutlu eden ve ruhunuzu besleyen her şeyi fazlasıyla hayatınıza alın. Özeti bu.
  • Şimdi haberler kısmına gelelim. Haberleri kısıtlayın. Güvendiğiniz birkaç haber kaynağını kontrol edin. Ama limitlerinizin de farkında olun. Size çok geldiği anda o telefonu elinizden bırakın.
  • Haber tüketimini belli zamanlarla sınırlayın ve günde 2 kereden fazla kontrol etmeyin.
  • Ortalıkta bolca yalan haber olduğunu unutmayın. Her zaman duyduklarınızın doğruluğunu teyit siteleri aracılığıyla kontrol edin.
  • Sesi olan videolar duyularımız üzerinde daha büyük travma etkisine sahip. Videoları sessiz izleyin. Her zaman duygularınızın farkında olun, anda kalın. Çok etkileniyorsanız izlemeyin.
  • Sakin egzersizlerle hareket edin. Sürekli tetikte bekleyen bünyenin salgıladığı kortizol hormonu nedeniyle vücuda yayılan ekstra glukoz ve yağın, kas dokuları tarafından kullanılmasını sağlamak gerekir. Ama çok sert ve hızlı egzersizler de (doğası gereği) kortizol salınımını ekstra artıracağı için yürüyüş, yoga, yüzme gibi sakin egzersizler bu dönemlerde özellikle önerilmektedir.
  • B Vitamini alabilirsiniz. Özellikle B vitamini komplekslerinin faydalı olduğuna dair çok sayıda araştırmalar bulunuyor. Stres seviyelerini düzenlemekte faydası olduğu için bu dönemlerde B vitamini takviyesi yapabilirsiniz.
  • Anlamlı aksiyonlar alın. Bu herkesin kendi hayatında neyi anlamlı bulduğuna göre değişecektir. Yardım kuruluşları ile çalışmaktan yoga yapmaya kadar, hayatınızda anlamlı ve yapmaya değer bulduğunuz aktiviteleri artırın. Kendinize nazik ve şefkatli olun!
  • Duygularınıza izin verin, anda kalın, gözlemleyin ama ipin ucunu kaçırmayın. Aşırı şefkat ve empati sizi tükenmişlik duygusuna sürüklemesin. Limitinize geldiğinizi hissettiğiniz anda durun ve dostlarınızdan, ailenizden veya bir profesyonelden mutlaka yardım isteyin.

Aslında daha yazılacak çok şey var ama bu hepimizin bildiği temel noktaları ufaktan hatırlatmak ve bir mini rehber hazırlamak umarım işinize yarar. Sevgiler.

Faydalı linkler:

Twinkl Blog: https://www.twinkl.com.tr/blog/ukrayna-ve-cocuklar

Çocuklar için https://www.twinkl.com.tr/resource/haberler-hakkinda-endiselendigimde-faydalanabilecegim-stratejiler-tr-g-1646832540

https://www.twinkl.com.tr/resource/haberlerden-etkilendigimde-ne-yapmaliyim-powerpoint-tr-g-1646830440

Didem Görceğiz: Ankaralı, ODTÜ’lü, Sosyolog. 1998’den beri dijital ekosistemdeyim (insert: buralar hep dutluktu). Hayatımın merkezinde Nörobilim, Stoacılık, Yazmak, Müzik ve bilgi paylaşımı var. İlk Türkçe çocuk sitesini 1999’da yaptım, o zamandan beri yaratıcılığın artı tarafında yer almaya çalışıyorum. An itibariyle serüvenim İngiltere’de devam ediyor. Ebeveynlere, öğretmenlere ve kısacası öğrenen ve eğitim veren herkese ücretsiz materyal sağlayan Twinkl’da içerik üretiyorum. Erişimim olan global malzemeleri herkesle paylaşmak ve Uplifers’a özel içerik yazmak için buradayım. Erişim için (didem.gorcegiz@twinkl.co.uk)

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale