Çocuklarla zor konular nasıl konuşulmalı?

Zamanın ruhu bizi bu aralar biraz zorluyor olabilir. Hiç bitmeyen savaşlar, ekonomik krizler derken çocuklar da en az bizim kadar etkileniyorlar. Oysa yetişkinlerin kullandığı başa çıkma mekanizmalarını henüz bilmedikleri için, onlarda çok daha kalıcı izler bırakabiliyor. Bu sebeple bir rehber hazırlamaya karar verdim.

Çocuklarla zor konular nasıl konuşulmalı?‘ ya da ‘Çocuklara zor haberlerle başa çıkmaları nasıl öğretilir?‘ ve ‘Siz zor durumlarda kendinize nasıl bir özen göstermelisiniz?’ gibi çok temel sorulara önemli kuruluşların ve konunun uzmanlarının verdiği yanıtları derledim. Umarım evinizde kendi çocuklarınızla veya sınıflarınızda öğrencilerinizle iletişim kurarken faydasını görürsünüz.

Çok eski bir Çin Bedduası var, bilmiyorum hiç duydunuz mu? ‘May you live in interesting times’ diye. Türkçesi ‘İlginç zamanlarda yaşayasın’ diye çevrilmiş. Bence Türkler olsa olsa ‘Tuhaf zamanlarda yaşayasıca…’ derdi. O daha bir beddua gibi geliyor kulağa çünkü, öbürü eni konu iyi dilek gibi gelmişti bana ilk duyduğum zaman. 

2019 başından beri (ne tesadüftür ki yine Çin kökenli bir salgınla) bu bedduanın ne demek istediğini çok iyi anladık diye düşünüyorum. Tam salgını geride bıraktık derken, Rusya Ukrayna’ya saldırdı. Tabi sadece o da değil, bunun Suriye’si var, Yemen, Nijerya, Etiyopya, Myanmar, Irak, Afganistan, Kongo, Venezuela diye liste (ne yazık ki) uzuyor. İnsanlık, epeydir sınıfta kalıyor bu konuda. Homo Sapiens, Otur Sıfır!

2001’den bu yana doğan hiçbir çocuk savaşın olmadığı bir zamanda yaşamadı biliyor musunuz? Böyle zamanlar eşsiz öğrenme potansiyeli de taşır, tamam kabul, ama biraz nefes alsaydık bunca ders arasında iyiydi.

Öte yandan enseyi karartmak da hiç bize göre değil. Dünya kurulduğundan beri hem iyisiyle hem kötüsüyle var oluyor. Biraz klişe olacak ama, ne olacağıyla ilgili her zaman kontrolümüz olmasa da, olaylara vereceğimiz reaksiyon her zaman bizim kontrolümüzde.

Çocuklar konusu da tam bu noktada çok kritik işte. Çünkü hayata bakış açımız, tepki verme mekanizmalarımız ve zor haberlerle başa çıkma yeteneğimiz çocukken yerleşirse çok daha sağlıklı ve MUTLU bireyler yetiştirmek kolaylaşıyor.

Ayrıca kendimize iyi bakmak da önemli, çünkü çocuklar emniyet ve güvenlik hissetmek için her zaman ailelerine bakarlar. Hele ki kriz zamanlarında daha çok…

Bu yazıyı da zor zamanlar için miniklerle iletişim rehberi gibi düşünebilirsiniz. Burada yazılan öneriler çocuk ve yetişkin psikolojisi alanında çalışan global kuruluşların ve uzmanların yıllar boyu derledikleri bilgiler kullanılarak hazırlanmıştır.

Ayrıca çocuklar için özel olarak Twinkl (İngiltere merkezli bir global eğitim yayıncısı) tarafından hazırlanmış bir iki materyale de erişim için linkler verdim. Bu linkleri toplu halde yazının bitiminde görebilir veya yazının Twinkl üzerindeki versiyonuna https://www.twinkl.com.tr/blog/ukrayna-ve-cocuklar adresinden ulaşabilirsiniz.

Nelere dikkat etmeli?

Bu kısım özellikle aileler ve öğretmenler için faydalı bilgiler içerir. Okuduklarınızı evde kendi çocuğunuza, genç akrabalarınıza uygulayabilir veya öğretmenseniz sınıflarınızda dikkat edebilirsiniz.

1. Önce sorun ve anlayın

İngiliz Psikoterapistler Derneği Üyesi, Eğitim ve Çocuk Psikolojisi Profesörü Vivian Hill, çocukların duydukları, okudukları ve gördükleri her şeyi sünger gibi aldıklarından söz etmiş ve ‘Siz farkında olmasanız da çocuklar çoktan bir çok şeyin farkında olup, bir şeylerin ters gittiğini anlamış ve endişe duyuyor olabilir’ diye önemli bir hatırlatma yapıyor. Yani konuşmaya başlamadan evvel iyice dinlemek ve anlamak çok önemli. İlk adım bu.

Nasıl soru kısmına geçeceğiz? Çocuğun özellikle evde veya sınıfta en rahat olduğu zamanı seçin ve rahat bir şekilde, okulda veya evde tam olarak neler duyduğunu öğrenmeye çalışın. Sorgular gibi değil, sohbet eder gibi alın bu bilgileri.

2. Konuşun ama sakin olun

Sonra size soruları olup olmadığını sorun. Eğer soruları varsa bunlara açık, net, yaşlarına uygun cevaplar verin ama çok ince detaya girmeyin. Şunu unutmayın, çocukların dünyada ne oldu bittiğini öğrenmeye hakkı var, ama sizin de onları stresten uzak tutma sorumluluğunuz var (En azından kendi başlarına bu beceriyi geliştirene kadar).

Çocuklar duygusal işaretleri genelde yetişkinlerden alırlar. Zor bir konudan söz ederken yüz ifadeniz, beden diliniz stresliyse, sözlerinizden çok bu stresi algılayacaklardır. Sakin olmaya çalışın. Gözleriniz ağlamaktan kızarmışsa ya da konuşurken sesiniz titriyorsa, normale dönene kadar zor bir konuda konuşmayın mesela. 15 dk sonra konuşun ve o arada kendinizi toparlayın.

3. Emniyet ve güven aşılayın

Özellikle yaşı küçük çocuklara durumu çok basit ve sakin bir dille anlatırken, kendinizin güvende olduğunun altını çizin. Bu aile içi şiddet içeren bir haber için de, savaş konuşmaları için de geçerli. İnsanların barış için çok çalıştığını ve bu durumu düzeltmek için çaba harcadığını söyleyebilirsiniz. Özellikle okulda öğretmenlere bu konuda çok iş düşüyor.

4. Önyargı değil, şefkat verin

Zorlu konular, her zaman beraberinde önyargı ve gerginliği de getirir, doğası gereği. Bu bir kişiyle ilgili de olabilir, bir ülkeyle ilgili de. Çocuklarla konuşurken önyargı içeren ifadelerden mümkün olduğunda kaçının ki dünyayı daha sevgi dolu ve huzurlu bir yer olarak görebilsinler. ‘Kötü insanlar’, ‘pis insanlar’ ve ‘düşman’ gibi ifadelerden kaçının. Özellikle ayrımcılık veya zorbalık içeren ifadeler kullanmayın, tam tersine zor durumdaki insanlara şefkat duymayı öğretmek için bir fırsat olarak değerlendirin. Çünkü bu konu daha sonra okulda akran zorbalığına dönüşebilir. Herkesin eğitim ve güvenlik hakkı olduğunu öğretin. Kendisi de dahil. Buna ters bir durum olduğunda mutlaka bir yetişkine haber vermesini tembih edin.

5. Yardıma odaklanın

Çocukların yardımlaşma ve nezaket örneklerine tanık olması çok önemli. Bu yüzden buna odaklanmak çok fark yaratacaktır. Çocuğunuza veya öğrencilerinize, ne kadar ufak olursa olsun, insanlara yardım edebileceklerini ve katkıda bulunabileceklerini gösterin. Pozitif hikayeler bulun, anlatın, kendisi bir katkıda bulunmak ister mi diye sorun. Mesela bir şiir yazabilir veya hislerini anlatan bir resim çizebilirler. Konu illa mülteci konusu olmak zorunda da değil, depremde ailesini kaybetmiş çocuklar da olabilir. Ana amaç, zorlayıcı haberlerle başa çıkma becerisi vermek. Küçücük de olsa bir aksiyon almanın psikolojik etkisi çok büyüktür ve bunu çocuklara öğretmek esas olmalı.

6. Konuyu dikkatle kapatın

Çocuklarla (evde veya sınıfta) gergin bir konu konuştuktan sonra mutlaka herkesin sakin ve rahat olduğundan emin olun (özellikle öğretmenler). Hiçbir çocuğu endişeli veya korku içindeyken konuyu kapatarak yalnız bırakmayın. Mutlaka sakinleştirip, arada kontrol etmek suretiyle konuyu o şekilde kapatın.

Yeni haberler oldukça okulda veya evde neleri duyuyor diye kontrol etmeye devam edin. Her çocuk endişesini kelimelerle dile getiremez. Birden karın ağrıları, baş ağrıları, kabuslar ya da uyku sorunları yaşamaya başladıysa bunları da takip edin. Çok küçük yaştaki çocuklar birden daha çok ilgi veya fiziksel yakınlık talep ederken (koala modu), gençlerde kısa süreli yas veya öfke nöbetleri olabilir. Bunlar belli bir süre sonra geçmezse bir uzmana danışmanız iyi olabilir.

Bütün bunlar olurken, o arada çocuklarda stres düşüren çok basit nefes egzersizleri de öğretebilirsiniz.

7. Nefes egzersizlerinden faydalanın

5-5-5 Nefesleri’ denen egzersizleri deneyebilirsiniz. 5 saniye boyunca burundan nefes alıp, 5 saniye boyunca ağızdan nefes verilen bu egzersizleri 5 set tekrarlayın. Hepsi bu. Nefes alırken çocuğunuza karnında sanki balon varmış ve onu şişiriyormuş ve nefes verirken de onu boşaltıyormuş gibi düşünmesini söyleyebilirsiniz, yardımcı olacaktır. Siz de onunla beraber tekrarlayın.

8. Kendinize iyi bakın

Haberleri ve internet kullanımını biraz kısıtlayın ve kendinize iyi bakın! Eğer sizin zihin ve ruh sağlığınız sağlam olursa çocuğunuza veya öğrencilerinize çok daha iyi bakabilirsiniz. Unutmayın uçaklarda maske önce yetişkinlere takılır, ki onlar çocuklara gerekli korumayı ve bakımı verebilsinler!

Yeri gelmişken yetişkinlere de bu konu özelinde birkaç öneri ya da hatırlatmada bulunmak istiyorum.

Son 2-3 yılda olanları açıklayacak tek bir kelime var ‘BELİRSİZLİK’ ve insan bedeni ne yazık ki bu duyguya tam donanımlı yaklaşamıyor her zaman. İnsan beyni, belirsizlik durumlarında nasıl bir aksiyon alması gerektiğini bilmiyor ve ne zaman ne kadar enerji gerekeceğini kestiremediği için sürekli alarm halinde tutuyor bizi.

Ne olur ne olmaz her an bir atak olabilir, ben enerjiyi hazır tutayım’ diyor yani. Çok akıllı ve binlerce yıl hayatta kalmamızı sağlamış bir sistem, ama artık mamutlar saldırmıyor. Fakat beyin hayatta kalma moduyla bedeni sürekli her şeye hazır nöbette tutuyor. Bu da uyku problemi, devamlı alarm halinde olmak ve sürekli kortizol salgılamak gibi bedensel değişikliklere sebep oluyor.(Amigdala’nın aşırı aktif çalışması durumuna ayrı bir yazıda değiniriz, şimdilik bunu burada bırakıyorum).

Peki böyle kriz dönemlerinde kendimize yardımcı olmak için neler yapabiliriz?

  • En temelden başlayalım. Sağlıklı beslenme, yeterli su, kaliteli uyku ve hareket etmek. Ne kadar basit değil mi? Hepimiz biliyoruz bunları… Ama bu kısacık listenin hepsini bir arada yapan o kadar az insan var ki dünyada, şaşarsınız. Sizi mutlu eden ve ruhunuzu besleyen her şeyi fazlasıyla hayatınıza alın. Özeti bu.
  • Şimdi haberler kısmına gelelim. Haberleri kısıtlayın. Güvendiğiniz birkaç haber kaynağını kontrol edin. Ama limitlerinizin de farkında olun. Size çok geldiği anda o telefonu elinizden bırakın.
  • Haber tüketimini belli zamanlarla sınırlayın ve günde 2 kereden fazla kontrol etmeyin.
  • Ortalıkta bolca yalan haber olduğunu unutmayın. Her zaman duyduklarınızın doğruluğunu teyit siteleri aracılığıyla kontrol edin.
  • Sesi olan videolar duyularımız üzerinde daha büyük travma etkisine sahip. Videoları sessiz izleyin. Her zaman duygularınızın farkında olun, anda kalın. Çok etkileniyorsanız izlemeyin.
  • Sakin egzersizlerle hareket edin. Sürekli tetikte bekleyen bünyenin salgıladığı kortizol hormonu nedeniyle vücuda yayılan ekstra glukoz ve yağın, kas dokuları tarafından kullanılmasını sağlamak gerekir. Ama çok sert ve hızlı egzersizler de (doğası gereği) kortizol salınımını ekstra artıracağı için yürüyüş, yoga, yüzme gibi sakin egzersizler bu dönemlerde özellikle önerilmektedir.
  • B Vitamini alabilirsiniz. Özellikle B vitamini komplekslerinin faydalı olduğuna dair çok sayıda araştırmalar bulunuyor. Stres seviyelerini düzenlemekte faydası olduğu için bu dönemlerde B vitamini takviyesi yapabilirsiniz.
  • Anlamlı aksiyonlar alın. Bu herkesin kendi hayatında neyi anlamlı bulduğuna göre değişecektir. Yardım kuruluşları ile çalışmaktan yoga yapmaya kadar, hayatınızda anlamlı ve yapmaya değer bulduğunuz aktiviteleri artırın. Kendinize nazik ve şefkatli olun!
  • Duygularınıza izin verin, anda kalın, gözlemleyin ama ipin ucunu kaçırmayın. Aşırı şefkat ve empati sizi tükenmişlik duygusuna sürüklemesin. Limitinize geldiğinizi hissettiğiniz anda durun ve dostlarınızdan, ailenizden veya bir profesyonelden mutlaka yardım isteyin.

Aslında daha yazılacak çok şey var ama bu hepimizin bildiği temel noktaları ufaktan hatırlatmak ve bir mini rehber hazırlamak umarım işinize yarar. Sevgiler.

Faydalı linkler:

Twinkl Blog: https://www.twinkl.com.tr/blog/ukrayna-ve-cocuklar

Çocuklar için https://www.twinkl.com.tr/resource/haberler-hakkinda-endiselendigimde-faydalanabilecegim-stratejiler-tr-g-1646832540

https://www.twinkl.com.tr/resource/haberlerden-etkilendigimde-ne-yapmaliyim-powerpoint-tr-g-1646830440

Didem Görceğiz
Ankaralı, ODTÜ’lü, Sosyolog. 1998’den beri dijital ekosistemdeyim (insert: buralar hep dutluktu). Hayatımın merkezinde Nörobilim, Stoacılık, Yazmak, Müzik ve bilgi paylaşımı var. İlk Türkçe çocuk ... Devam