Güçlü bireyler yetiştirmek için çocukları kontrol altında mı tutmalı yoksa özgür mü bırakmalı?
Çocuklarının güçlü, başarılı, kendi ayakları üzerinde duran, özgür bireyler olarak yetişmesi her ebeveynin en büyük temennilerinden biri. Kendi kararlarını alabilen, özgüveni yüksek yetişkinler olabilmeleri için çocukluk döneminde ebeveynlerinin tutumları çok önemli. Çocuk yetiştirmek konusunda birçok ebeveyn, “Güçlü bireyler yetiştirmek için çocukları kontrol altında mı tutmalı yoksa özgür mü bırakmalı?” sorusunun cevabını bulmakta zorluk yaşayabiliyor ya da hangi tutuma daha yakın olması gerektiğinden tam olarak emin olamayabiliyor. Haliyle zihinlerde şu soru beliriyor: Kontrol mü özgürlük mü?
Doğru cevap: Her ikisi de. Denge, tüm ilişkilerin temelini oluşturan önemli bir unsur. Elbette ki çocukların gözlemlenmesi, korunması, desteklenmesi gerekli ancak abartmamakta fayda var. Çocuklara sınırlar çizmenin önemi kadar özgürlüklerine alan açmak da şart. Çocukların hem kendilerini keşfetmelerine, başarma duygusunu tatmalarına, deneyimlerini zenginleştirmelerine imkan tanıyabilir hem de onları desteklediğinizi, koruduğunuzu hissettirebilirsiniz.
Dengeyi iyi kurun
Doğru müdahale etme miktarını tespit ederek, çocukları denge çerçevesinde yönlendirmek kendi ayakları üzerinde durmayı başarabilen çocuklar yetiştirebilmenin ilk kurallarından. Bu denge içinde büyüyen çocuklar, hem baskı görmedikleri için özgür iradelerini keşfedebilir hem de anne ve babaları tarafından desteklendiklerini hissettikleri için daha güvenli davranabilirler. O yüzden, çocuklarınıza özgür hareket edebilecekleri kadar alan tanıyarak ve bir yandan da varlığınızı hissettirerek onlara güvende olduklarını göstererek başarılı bir denge kurabilirsiniz.
İhtiyaç anlarında orada olun
Çoğu ebeveyn, çocuklarının her anında yanında olma, her yanlışını düzeltme gibi bir tutum içerisinde olabiliyor. Tamamen koruma ve yardımcı olma içgüdüsüyle böyle bir yaklaşım ortaya çıksa da bunun pek doğru bir davranış biçimi olmadığını belirtmekte fayda var. Her şeyi onlar için hazır hale getirmek, problem çözme becerilerinin gelişmemesine ve bu nedenle gerçek hayatta karşılaştıkları zorluklarla baş etmekte güçlük yaşamalarına neden olabilir. Yemeğini yedirmek, ayakkabılarını bağlamak, eşyalarını toplamak gibi günlük hayatın içinde yer alan birçok rutini çocukların kendi başlarına yapmalarına imkan tanımak, “başarma” duygusunu deneyimlemelerine ve kendilerine olan güvenlerinin artmasına yardımcı olur. Ne güzel söylemiş Maria Montessori: “Bir çocuğa; tek başına başarabileceğine inandığı bir işte asla yardım etmeyiniz.”. Siz sadece ihtiyaç duydukları anlarda orada olduğunuzu hissettirin, yeter. Bırakın denemeyi, yanılmayı, başarmayı kendileri keşfetsinler. Daha özgür, bağımsız ve kendine güvenen bireyler olmaları için onları destekleyin.
Çocuklarınızı anlamaya ve onlarla uzlaşmaya çabalayın
Anlamak-anlaşılmak, her bireyin ihtiyacı. Çocuklar da tıpkı yetişkinler gibi anlaşılmak isterler. Zaman zaman görüşleriniz, beklentileriniz çocuklarınızınkilerle çatışsa bile, onların ihtiyaçlarına kulak vermek, anlamaya çalışmak ve konu ne olursa olsun heveslerini kırmadan saygılı davranmak, bağımsız ve kendine güvenen bireyler olma konusunda onları destekler. Bu, bırakın istediklerini yapsınlar demek değil; ancak, isteklerine saygı duymak, orta yolu bulmak, hem sizin hem de onun beklentilerine uyacak şekilde karşılık vermenize yardımcı olabilir. Bu noktada çocuğunuzu zorlamak ve onunla tartışmaya girmek yerine, ona kararınızı nedenleri ve sonuçları ile birlikte anlatarak uzlaşmaya çalışabilirsiniz.
Empatinin gücünden faydalanın
Öte yandan, ikili ilişkilerinin sağlam temellere oturabilmesi için en önemli anahtar noktalardan biri olan empati, çocuklarla kurulan iletişimde de oldukça kritik bir role sahip. Sağlıklı ebeveyn-çocuk ilişkisi için, çocuklarla empati kurabilmek onların anlaşıldıklarını hissetmeleri için oldukça önemli. Kendilerini çocuklarının yerine koymayı başarabilen anne-babalar, çocuklarının içinde bulunduğu psikolojiyi daha iyi anlayarak buna göre hareket edebilirler. Böylece, birçok sorun teşkil eden durum riskli bir hal almadan çözüme kavuşabilir. Ailesinden alacağı bu güçlü destekle yetişen çocuklar, hem kendilerine hem de ebeveynlerine güvenen bireyler olarak yetişebilir. Bu da özgüveni yüksek yetişkinler olabilmeleri yolunda ilerlemelerini kolaylaştırır. Çocuklarınızın özgür, kendi ayakları üzerinde duran bireyler olarak yetişmelerini istiyorsanız öz güvenlerine yatırım yapmanız gerektiğini unutmamalısınız. Eylemlerine, davranışlarına, düşüncelerine müdahale etmeden, baskılamadan ve empati kurarak yaklaştığınızda hem özgürlüklerini zedelemez, sınırlarını ihlal etmez hem de kendi kararlarını almaları konusunda daha güvenli hissetmelerini sağlayabilirsiniz.
Gelecek kaygısını çok fazla abartmayın
Ailelerin çocuklarının gelecekleri ile alakalı bazı endişelerinin olması son derece normal olsa da aşırıya kaçan kaygı durumları olumsuz sonuçlar doğurabilir. Her ebeveyn, çocuğunu geleceğe sağlam şekilde hazırlamak ister; ancak sağlıklı, başarılı bireyler olarak çocuk yetiştirmek söz konusu ise en çok dikkat edilmesi gereken zaman ‘gelecekten’ önce ‘şu an’dır. Çocukları, salt gelecek endişeleri ile yetiştirmek onlarda yoğun strese, kaygı bozukluklarına, psikolojik sıkıntılara yol açabilir. Bir ebeveyn olarak yapılması gereken, şimdiki anın en nitelikli biçimde kullanılmasını sağlamaktır. Çünkü iyi bir gelecek, iyi yaşanmış bugünlerden meydana gelir.
İlginizi çekebilir: Çocuklarınızla iletişiminizi güçlendirerek gelişimlerini desteklemek için öneriler