Çocuklarda konuşma diyeti “Selektif Mutizm” üzerine
Özellikle son yıllarda adını sıkça duymaya başladığımız “selektif mutizm”e sahip olan, yani konuşabilme yeteneğine sahip olduğu halde kendisinin belirlediği durumlarda sürekli olarak sessiz duran çocuklar (çocukların; evde, tanıdıkları insanlarla konuşabiliyorken, okul-mağaza ve çok sayıda tanıdık insanın olmadığı ortamlarda sürekli olmak kaidesiyle sessiz kalma durumu) üzerine bugüne kadar birçok makale yazmaya çalıştım.
Genelde rahatsızlığın süreç içerisindeki belirtileri ve ailelerin yapmaları gerekenler üzerinde durdum. Bugün ise konuşma diyetini bırakan Çınar ve onu bu süreçte hep destekleyen annesi Yeliz Hanım’ın hikâyesini kaleme alacağım.
Çınar, doğduğunda “hemihipertrofi” yani “anamoli” – vücudunun sol yarısı sağ tarafına göre daha büyük- denilen bir durumla beraber doğsa da çok güçlü bir çocuk olduğunu daha bu durumla savaşırken göstermeye başladı. Annesi Yeliz Hanım, bu durum karşısında Çınar’ın iki bacak uzunluğu eşitlenene kadar belirli yaşlarda çeşitli ameliyatlar geçireceğini ama onun hayat enerjisinin her şeyin üstesinden gelebilecek düzeyde olduğu için bu durumdan korkmadıklarını belirtiyor.
Yeliz Hanım’ın “Selektif mutizmle baş etmeye başladığımız andan itibaren kendimde ben de bir şeyler fark ettim. Çınar birileriyle konuşmayı reddettiğinde, onun yerine zaten ben konuşuyordum ve Çınar’ın böylelikle konuşmasına gerek yoktu” tespiti, elbette rahatsızlığın iyileşmesinde kilit bir rol oynamış.
Yaşadıkları bu süreç dışında Çınar’daki selektif mutizm rahatsızlığı 5 yaşındayken anaokulu öğretmeninin ve Yeliz Hanım’ın küçük de olsa dikkati sayesinde anlaşıldı. Çınar, önce bütün bir yıl boyunca kimseyle konuşmadı. Yemek yemedi, konuşmadığı için istemediği şeyleri yapmak zorunda kaldı, bu durum yüzünden bir de altına kaçırması son nokta oldu. Sonraki yıl devlet okulu olan bir anaokuluna gitti. Orada eleştirmenin ne olduğunu o yaşa kadar öğrenmemiş Emre ile tanıştı. Tek yaptıkları gülümsemek ve bakışmaktı. Öyle bir an geldi ki Emre ve Çınar arasında sadece kendilerinin anlayabildiği bir işaret dili bile oluştu. Tabii Emre onu diğer arkadaşlarıyla da kaynaştırmaya başlayınca belki de tedavinin en önemli anı gerçekleşmiş oldu. Bu noktadan sonra bir de rahatsızlık için kritik bir öneme sahip olan zaman faktörünü en iyi şekilde kullanan aile hiç beklemeksizin Çınar’ı önce pedagoga daha sonra da psikoloğa götürdü. Hem ilaç tedavisi hem de oyun terapisi yardımıyla Çınar konuşma diyetini bugünlerde tamamen sonlandırdı.
Bunun yanında Çınar, ilkokul birinci sınıfın başlarında aynı sıkıntıyı yaşasa da anaokulundan tanıdık bir yüzle aynı sınıfta olması onu oldukça rahatlatmış. Çekingenliğinin yanında göz önünde olmayı sevmesi onu sınıf başkanı adayı olmaya itmiş. Başkan olması için konuşması gerekliliği ile konuşma diyetini tamamen bırakmış.
İlgili yazı: Mutlu, duygusal açıdan sağlıklı çocuklar yetiştirmenin altın kuralları
Çınar: “O zamanlar aslında neden konuşmadığımı ben de bilmiyorum. İnsanlar sesimi duyduklarında beni utandırabilirler diye düşünüyordum. Şimdi bunları düşünmeden, hayatımı Uplifers olarak yaşamaya gayret ediyorum.” diyor ve ekliyor, “Yaşım çok küçük olsa da şunu biliyorum insanın istedikten sonra yapamayacağı hiçbir şey yoktur.”