X

Çocuklara sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırmak için dikkat edilmesi gerekenler

“Çocuklar ve yemek” sanki yan yana geldiklerinde bile ‘bu işte bir uyumsuzluk var’ dedirtiyor olabilir… Çünkü kabul edelim söz konusu çocukların beslenmesi olduğunda çoğu anne-baba için zorlu mücadele başlıyor diyebiliriz. Sağlıklı beslenme çocukların gelişiminde hayati bir role sahip olsa da çocukların bunun farkına varmaları uzunca bir süre gerektirdiğinden, ebeveynlerin sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıklarını kazanabilmeleri için çocuklarını desteklemeleri şart. Ancak, günümüzün hızlı yaşam temposu ve kolay ulaşılabilir işlenmiş gıdalar, bu görevi epey zorlaştırıyor.

Evin içinde bir parça ekmekle koşturan çocuklar, onların peşinde çatalın ucundaki sebzeyi yedirebilmek için yarışan anneler, yemek zamanlarını adeta bir meydan okumaya çeviren daha nice an, çoğu ebeveyn için günlük rutinin ayrılmaz bir parçası. Dahası tüm bu anlar, çocukların beslenme rutinlerinin sadece yemek yemekten ibaret olmadığını; aynı zamanda sabır, yaratıcılık ve kararlılık da isteyen bir süreç olduğunu hatırlatıyor. Gelin, bu sürecin nasıl daha kolay yürütülebileceğine ve ebeveynlerin çocukların beslenmesi konusunda en sık yaptığı hatalara yakından bakalım.

Yetersiz meyve & sebze tüketimi

Elbette ki tüm anne-babalar çocuklarının sağlıklı olması için bol bol meyve ve sebze tüketmesini ister. Ancak, her çocuk meyve ve sebze tüketimine çok sıcak yaklaşmaz, özellikle de sebze yemeklerine… Meyvelerin tatlı içeriği biraz daha cazip olsa da sebze yemekten kaçınan çocuklar için bu dengeyi kurabilmenin en önemli adımı alternatif tarifler sunmak.

Örneğin, ıspanak ile hazırlayacağınız bir kek, patates, havuç ve kabağı birleştirerek pişireceğiniz köfteler, çocuklarınızın daha fazla sebze tüketmesine yardımcı olabilir. Dolayısıyla, çocuklarınızın yemek istemediği meyve ve sebzeleri eğlenceli ve cazip hale getirmek için yaratıcı yöntemler deneyebilirsiniz. Sevmediği bir sebzeyi, yine sevmediği bir yemek ile sunmak, sebzeden tamamen uzak bir beslenme tipi benimsenmesine neden olabilir. Eğer çocuğunuz pırasayı sevmiyorsa ama sebze tüketimini çeşitlendirmek istiyorsanız, pırasa yemeği yerine pırasalı börek sunmayı deneyebilirsiniz.

Yanlış porsiyon boyutları

Hiç şüphesiz bütün ebeveynler çocuklarının dolu dolu tabaklar bitirmesinin hayalini kurar… Ve bu durum gerçekleşmediğinde de hayal kırıklığı yaşarlar. Ancak, çocukların “dolu dolu” tabaklar bitirmesine gerek yok; hele ki kendilerinden büyük porsiyonlarla baş etmelerine hiç gerek yok O nedenle siz ebeveyn olarak çocuğunuzun tabağını ne kadar çok doldursanız da o yalnızca ihtiyacı olan kadarını yiyecektir. Üstelik, çocuklara sunulan porsiyon boyutlarının yaşlarına ve ihtiyaçlarına uygun olmaması, beslenme dengesizliklerine de yol açabilir. Dolayısıyla doğru porsiyon miktarını çocuklara sunabilmek çok önemli.

Yemeği bir tür ödül ya da ceza olarak sunmak

Yemeği ödül veya ceza olarak kullanmak, çocuklarda sağlıksız yeme davranışlarına yol açabilir. Bu yaklaşım, yemekle ilgili olumsuz duygusal bağlar oluşturabilir ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarının gelişimini engelleyebilir. Özellikle tatlı yiyecekleri bir ödül gibi sunmak, bunun için de örneğin bir sebze yemeğini bitirmeyi şart koşmak, çocukların sağlıklı beslenme anlayışını zedeleyebilir.

Yemekleri iyi veya kötü olarak etiketlemek

Yemekleri “iyi” veya “kötü” gibi etiketlerle sınıflandırmak, çocukların yemeğe karşı sağlıksız bir tutum geliştirmesine yol açabilir. Bu, bazı besinlerin tamamen reddedilmesine veya aşırı tüketilmesine neden olabilir. Bunun yerine, tüm yiyeceklerin dengeli bir şekilde tüketilmesi gerektiğini vurgulamak ve çocukları çeşitli besinleri denemeye teşvik etmek daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.

Belli bir yemek yeme zamanına sadık kalamama

Çocuklara istedikleri her an yemek yedirme veya yemelerine izin vermek, düzensiz yeme alışkanlıklarına yol açabilir. Belli yemek zamanlarının belirlenmesi, çocukların düzenli beslenme alışkanlıkları kazanmalarına destek olabilir. Özellikle aile yemeklerinin saatlerinin belli olması ve çocukların o saatte yemek yendiğini öğrenmesi, hem aile içi ilişkilerin gelişmesi hem de sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazanılması açısından çok önemli. Bu konuda ebeveynler olarak kurallar koymanız, emin olun ki sizi de çocuğunuzun peşinden kaşık/çatalla koşmaktan kurtaracaktır.

İlginizi çekebilir: Çocuk yetiştirmede rutinler neden önemlidir, nasıl inşa edilir?

Doğru rol model olamamak

Bir ebeveyn olarak, kendi yemek yeme alışkanlıklarınızı nasıl değerlendirirsiniz? İşe yetişmek için hazırlanırken evin içinde bir oraya bir buraya koştururken kahvenizi içmeye çalışıyor ya da tostunuzdan bir ısırık alıyor olabilir misiniz? Ebeveynlerin düzensiz veya sağlıksız yeme alışkanlıkları sergilemeleri, çocukların da benzer yaklaşımlar sergilemelerine neden olabilir. Çünkü çocuklar, çevrelerinde gördükleri davranışları taklit ederek öğrenirler. Ebeveynlerin sağlıklı beslenme alışkanlıkları konusunda iyi örnekler sergilemesi, çocukların bu alışkanlıkları kazanmaları konusunda kritik bir öneme sahip.

Gerekli değilse çocukların kendi başına yemesine izin vermemek

Ebeveynlerin, yemek yerken ortalığın kirlenmesinden endişe ederek veya daha hızlı olsun, zamandan tasarruf edilsin diye çocukların kendilerini beslemelerine izin vermemesi, çocukların bağımsız yeme becerilerini geliştirmelerinin önündeki en büyük engel. Eğer çocuğunuz tek başına yemek yiyebilecek gelişim düzeyinde ise, hem özgüvenini ve motor becerilerini geliştirmeye destek olmak hem de sağlıklı yemek yeme alışkanlıkları kazanmasını sağlamak için tek başına yemek yemesi için teşvik edebilirsiniz.

Paketli ve işlenmiş gıdaların sık tüketimi

Hazır yiyeceklerin sık tüketimi, çocukların beslenme düzenini olumsuz etkileyebilir. Ebeveynler, mümkün olduğunca ev yapımı ve sağlıklı alternatifleri tercih etmeye özen göstermeli… İşlenmiş gıdaların cazip paketlemesi ve reklamları çocukları etkilerken, bu gıdaların sağlık üzerindeki olumsuz etkileri göz ardı edilmemelidir. Ebeveynler, çocukların tam gıdalara olan ilgisini artırmak için çaba göstermelidir. Özellikle zaman ve enerjiden tasarruf sağlıyor, o anı kurtarıyor gibi görünse de, işlenmiş gıdalara alışan çocukların daha sonra sağlıklı besinlere yeniden ilgi duyması çok daha zor olacaktır.

Dolayısıyla bir ebeveyn olarak çocuğunuzun sağlıklı ve dengeli yemek yeme alışkanlıkları kazanmasını istiyorsanız:

  • Beslenme konusunda çocuğunuza iyi bir rol model olun.
  • Paketli ve işlenmiş gıdaların tüketimini sınırlandırın.
  • Çocuğunuzun kendi başına yemek yemesine izin verin.
  • Sağlıklı besin çeşitliliği sunun, taze meyve-sebzelerle yaratıcı tarifler deneyin.
  • Yemek zamanlarını düzenli tutun ve belirlediğiniz saatlere ailecek sadık kalmaya çalışın.
  • Yiyecekleri etiketlemeyin ve belli gıdaları ödül ya da ceza olarak sunmayın.

Son olarak; ebeveynler olarak çocuklarınızın sağlıklı beslenme konusundaki öğrenme sürecinin uzun soluklu bir yolculuk olduğunu ve çocuğunuzun ihtiyaçlarını, gelişim düzeyini göz önünde bulundurarak düzenlemeler yapmanız gerektiğini de unutmayın.

İlginizi çekebilir: Fransız ebeveynler neyi farklı yapıyor: ‘Bebeğinize Fransız Kalın’ kitabından çocuk yetiştirme ipuçları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale