X

Çocuklar ve çevre: Bilinçli bir nesil yetiştirmek için 7 öneri

Hiçbir canlı türü, yaşadığı gezegene insan kadar uzak ve yabancı değildir. Bizler, yıllar içinde bize yaşam veren, bizi besleyen ve barındıran dünyamıza o denli uzaklaştık ki, sadece dünyamıza değil kendi özümüze de yabancı kaldık. Doğaya dair hemen her şeyden, çamurdan, böcekten, soğuktan korkar hale geldik. Öyle bir korkuydu ki bu, kendimize, bizi tüm bu kötülüklerden koruyacak, metalden ve betondan yapılma izole ve güvenli bir hapishane inşa ettik. Adına da “şehir” dedik.

Yıllar içinde daha fazla sayıda ve daha büyük şehirler inşa etme amacıyla ormanları tıraşladık, dağları törpüledik, nehir yataklarının yerini değiştirdik, deniz kıyılarını doldurup kara yüzeyini artırdık ve daha neler neler… Sonucunda ise küresel ısınma, iklim değişikliği, tatlı su kaynaklarının tükenmesi, yangınlar, seller, tsunamiler… İşin sonunda kaybeden yine biz olmadık mı?

Tüm bunları yapanlar, çocukluğunda çevre bilinci ile yetişmemiş, özünü reddeden, doğal olandan korkan insanlardı. Ancak günümüzde tüm bu yapılanların sonuçlarını görmek, öğrenmek, bilinçlenmek ve bu gidişatı nasıl değiştireceğimizi bulmak çok kolay, zira bilgi çağında yaşıyoruz. Bir tıkla istediğimiz bilgiye erişme ayrıcalığına sahibiz. Her nesil, bir öncekinden daha bilgili, daha bilinçli ve davranışlarının yaratacağı sonuçların daha farkında olarak yetişiyor.

Belki bir ebeveynsiniz, belki bir yeğeniniz, kuzeniniz ya da kardeşiniz var. Belki de bir öğretmensiniz ve her gün onlarca çocukla iç içesiniz. Çocuklar hayatımızın her alanında bizimleler. Onlara sinir bozucu sesler çıkaran, gürültücü, yaramaz, baş belası küçük insanlar olarak bakmayın. Bir çocuğa bakarken onun ileride büyüyeceğini, yetişkin olacağını ve kendisi gibi başka insanlar yetiştireceğini düşünün. Tek bir çocuğa öğretilen tek bir bilgi, birkaç nesil sonra onlarca insanın vizyonunu değiştirebilir. Çocuklar aracılığıyla geleceği inşa etmek ise biz yetişkinlere düşmektedir.

Çocuklara çevre bilinci nasıl aşılanır?

Ben bir ebeveyn değilim ancak benden 18 yaş küçük bir kardeşe sahibim. Onunla ilgili bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Üniversiteden mezun olup eve geldiğim yaz döneminde, davranışlarımın çok da farkında olmayarak, yalnız yaşarken edindiğim alışkanlıklarımı sürdürmeye devam ediyordum. Bir akşam, ailecek bir arada otururken bir anda kardeşim anneme döndü ve “benim ne zaman bir telefonum olacak” diye sordu. Kardeşim ile aramızdaki ilişki, yaş farkı nedeniyle normal kardeş ilişkilerinden farklıydı, beni abladan ziyade üçüncü bir ebeveyn ve kendisi için bir rol modeli olarak görüyordu.

O an fark ettim ki, telefon istemesinin tek sebebi benim eve geldiğimden beri akıllı telefonumu elimden düşürmemiş olmamdı. O ne zaman bana baksa beni telefonla görüyordu ve beni örnek aldığı için o da bir tane istiyordu. Afallamış ve kendimden utanmıştım, o gece düşünmekten sabahı sabah ettim. Ertesi gün yaklaşık 5 sayfalık bir çocuk kitapları listesi çıkardım, o hafta hem kendim hem de kardeşim için kitap siparişi verdim ve birlikte kitap okumaya başladık. Gündüz birlikte kendi kitaplarımızı okuyorduk, akşam da uyumadan önce ben ona masal kitaplarının içinden bir masal seçip okuyordum. Bu anının üzerinden 2 yıl geçti, ben o iki yılda 85 kitap okudum ve kardeşim ise 170’ten fazla kitap okudu. O en baştaki çocuk kitapları listesi ise azalmak yerine katlanarak arttı. Bu yıl kardeşim 7. yaşını doldurdu ve sadece bu yaz tek başına 32 kitap bitirdi.

Bu anıyı sizlere anlatmamın asıl sebebi şu; çevre bilincine sahip bir çocuk yetiştirmenin ilk ve en önemli kuralı, önce kendinizi bilinçlendirmektir. Çocuklar bir arada yaşadıkları ve sevdikleri insanları taklit ederler. Bir çocuğa “kitap oku” der ama kendiniz okumazsanız, ya da “yerlere çöp atma” der ama kendiniz buna dikkat etmezseniz, o çocuklardan doğru davranışlar sergilemelerini bekleyemezsiniz. Öncelikle yanlış bilgilendirme ve yönlendirme yapmamak için kendiniz okumalı, araştırmalı, öğrenmeli ve en önemlisi, kendiniz uygulamalısınız.

Doğa ile bir olmayı öğrenmek

Çocuklara doğanın önemini ve doğa ile bir bütün olmayı öğretmenin en iyi yolu, doğada birlikte vakit geçirmektir. Hafta sonları, şehirden çok uzak olmayan günübirlik geziler düzenleyebilir veya kamp yapabilirsiniz. Yarım günlük bir piknik bile tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük bir fark yaratır. Ağaçların arasında yürüyüş yapın, değişik kuşları ve böcekleri incelemesine izin verin. Hazır havalar da çok soğumamışken, ayakkabılarını ve çoraplarını çıkarın ve toprağa basmasına, vücudunda biriken elektriğin akıp gitmesine izin verin. Bırakın çocuğunuz çimen kokusunu tanısın, çiçekleri sevmek için onları koparmak gerekmediğini, sevgisini onların var olmasına izin vererek gösterebileceğini öğrensin.

Birlikte kamp ateşi yakmak için kuru dallar toplamaya çıkın, göl kenarlarında zıplayan kurbağaları seyredin. Birlikte ip atlayın, top oynayın, küçük metrekareli evlerimizde yapamadığımız gibi özgürce hareket edin. Eğer gittiğiniz park veya orman pek temiz değilse, ellerinize birer eldiven geçirip yanınıza bir poşet alın ve birlikte çevreye dağılmış çöpleri toplayın. Bir yandan da bu çöplerin çevreyi nasıl kirlettiğinden, canlılara nasıl zarar verdiğinden ve bunu engellemek için neler yapabileceğinizden konuşun. Konuşmaya ilgisiz kalmış gibi dursa bile, aile ile geçirilen böyle güzel bir gün çocukta iz bırakacaktır.

Bu önerilerim sadece çocuklar için değil, biz yetişkinler için de geçerli. Bizim de toprağa basmaya, özgürce hareket etmeye, bol oksijen almaya ihtiyacımız var. Tüm bunları çocuğunuz için değil, çocuğunuzla birlikte, hem onun için hem de kendiniz için yapın.

Doğru kaynaklardan bilgi edinmek

Doğayı olduğu güzellikte görüp bizzat yaşayıp hissetmek kadar, doğru bilgilere ulaşmak da önemli. Kitap okumakla ilgili o kadar hikâye anlattıktan sonra, kitaplardan bahsetmemek olmaz. Çevre kirliliği, doğanın önemi, hayvan sevgisi gibi konulara değinen çok güzel ve kaliteli çocuk kitapları var. İlk okuma kitaplarından ortaokul seviyesine kadar her yaş grubu için bu nitelikte kitaplar bulmak mümkün. Biraz araştırma yaparak çocuğunuza uygun kitapların bir listesini yapabilir ve yaş grubu büyümeden listeyi bitirmeye çalışabilirsiniz. Hatta dilerseniz, daha önce çevre ve ekoloji kitapları için yaptığım gibi, her yaş grubundan çevreci çocuk kitapları için de seçmece bir liste hazırlayabilirim. Eğer okuyup beğendiğiniz bir kitap varsa ya da böyle bir liste hazırlamamı istiyorsanız, lütfen yorumlara yazın.

Bu kadar kitaba ödenek ayıracak bir ekonomik durumunuz olmayabilir, bu çok normaldir. Ancak zaten kitap okumak için kitapları para ile satın alma zorunluluğu yok. Kitap takası yapan kitapçılar ve online takas uygulamalar ile yok paraya çok sayıda kitap okuyabilirsiniz. Aynı yaş grubunda çocukları olan birkaç aile birleşip satın alınacak kitapları aranızda bölüştürebilir ve çocuklarınız okudukça birbirinizle takas edebilirsiniz. Yakınlarınızda kitap bakımından zengin bir kütüphane varsa çok daha iyi, hiç ücret ödemeden kütüphane bünyesinde bulunan tüm kitaplara ulaşabilirsiniz.

Sadece kitap da değil; filmler, tiyatro oyunları ve belgeseller izleyerek ve çevre, doğa, hayvan sevgisi konularına değinen sergi ve müzeler gezmek de çevre bilinci kazanmanın eğlenceli yollarındandır. Hatta bir de film önerisinde bulunayım; “Loraks” filmi, bana göre, bu konuda yapılmış çocuk filmleri arasında en iyisi olabilir. Mutlaka göz atın.

Doğanın mucizelerine birlikte şahit olmak

Ağaçlardan, çiçeklerden, ormanlardan bahsettik. Bunları görebilmek, doğa ile bir olabilmek için kilometrelerce yol gidip koca bir günümüzü buna ayırmak zorunda değiliz (siz yine de arada bir doğa gezisi yapın, onun hissettirdikleri bambaşka). Doğayı evinize taşıyarak da beton evlerimize biraz da olsa bir yeşil huzur, bir temiz hava kaynağı katabiliriz. Çocuğunuzun bir canlının sorumluluğunu almasına izin verin ve ona bir saksı çiçekli ya da çiçeksiz bitki alın. Daha da iyisi, bitki yerine tohum alın ve günbegün tohumun filizlenmesini, uzamasını, yaprak ve çiçek açmasını gözlemleyin. Bırakın çocuğunuz onun bakımını üstlensin, o sulasın, ona isim versin, güneş gören yerlere saksısını o çıkarsın. Bir tohumu canlı bir bitkiye dönüştürmeyi başarmanın hazzını alsın.

Evinizde, yemeklerde kullanabileceğiniz bitkilere de yer verebilirsiniz. Çocuğunuz özenle bakıp suladığı bitkilerden cherry domates, çilek, böğürtlen koparıp yemenin zevkini tatsın. Güzel diye koparıp, iki dakika sonra ilgisini kaybedip yüzüne bakmadığı çiçeklerin ne kadar uzun sürede, ne büyük bir çabayla açtıklarını görsün. Değerini bilmeyi ve sorumluluk almayı öğrensin.

Aynı şeyi evcil hayvanlar için de yapabilirsiniz. Bakması en kolay evcil hayvan herhalde akvaryum balıklarıdır. Çocuğunuz kuş, balık gibi hayvanların bakımını üstlenebilir ve onlarla duygusal bağ kurabilir. Bu hedefler küçük geldiyse, kedi ve köpek gibi bir evcil hayvan da sahiplenebilirsiniz.

Evde hayvan beslemek de şart değil. Çocuğunuzla birlikte düzenli olarak barınakları ziyaret ederek, zor durumdaki hayvanlar için bir şeyler yaparak da hayvan sevgisi aşılamak mümkün, hatta çok daha güzel bir yol. Barınaklara mama götürebilir, hasta bir hayvanın tedavisini karşılayabilir veya barınaktaki genel işlere yardım ederek ve hayvanlarla oyun oynayıp, okşayıp, sevip onları tasma ile gezdirerek hiç para harcamadan yardımcı olabilirsiniz. Sokağınızdaki kediler, köpekler kuşlar ve diğer hayvanlar için su ve yiyecek kapları koymak, düzenli olarak onları beslemek, onlara kışı geçirebilecekleri kulübeler ve kutular hazırlamak da yine hem iyilik yapmak, hem hayvan sevgisi aşılamak, hem de bir arada kaliteli zaman geçirmek için harika aktiviteler.

Çevreci çocuklar tasarrufu bilirler

Suyu boş yere akıtan, her odanın ışığını açık bırakan, evdeki oyuncakların yüzüne bakmayıp sürekli yenisini isteyen bir çevreci olabilir mi hiç? Çocuğunuz doğal kaynakların tüketimi konusunda da bilinçli hareket etmeyi de öğrenmeli. Yemekleri ziyan etmemek, ihtiyaç dışı alışverişten kaçınmak, diş fırçalarken musluğu kapatmak gibi tasarrufu yöntemlerini bilmeli ve evde herkesle birlikte bunları uygulamalı. Bu şekilde hem doğal kaynakların boş yere harcanmasını önleyebilir ve ev ekonomisine ailecek katkı sağlayabilirsiniz.

Temiz beslenme ve abur cubur meselesi

Çocuğunuz şekerli ve tuzlu abur cuburlara fazla mı düşkün? Bunun sebebi, tüm o abur cuburların beynimizdeki ödül mekanizmasını aktif hale getirmesi ve bağımlılık yapması. Bu bağımlılıktan sıyrılmanın ilk adımı ise, diğer tüm durumlarda olduğu gibi, kendi tüketiminizi de kontrol altına almaktır. Çocuğunuza “abur cubur kötüdür, yeme” deyip kendiniz yerseniz, sözünüzün güvenilirliğini sorgulayacaktır. Ona abur cuburların vücudumuza nasıl zararlar verebileceğini anlatın. Mısır, glikoz ve fruktoz şuruplarından, plastik ambalajların yarattığı çevre tahribatından, palm yağından ve palm yağı üretmek için kesilen ormanlardan, evsiz kalan hayvanlardan söz edin. Midemizi faydasız abur cuburlarla doldurduğumuzda, vücudumuza faydası olan yiyeceklere yer kalmayacağından bahsedin. Çocuk, neden yememesi gerektiğini anlasın.

Abur cuburlar kötüdür, evet ama bu sadece işlenmiş ve paketlenmiş olanlar için geçerli. Çocuğunuzun en sevdiği 3-4 abur cubur çeşidini seçebilir ve bunları evde kendi imkânlarınızla daha sağlıklı üretmenin yollarını araştırabilirsiniz. Patatesleri incecik kesen mutfak aletleri yardımıyla patatesten, patates unundan veya yufkadan cips yapabilirsiniz. Sade cipsler yapıp farklı dip soslar hazırlayabilir veya cipslerinize tamamen sizin ve çocuğunuzun sevkine uygun tatlar, baharatlar katabilirsiniz. Küçük kurabiye ve çikolata kalıpları edinebilir ve saf kakao ve süt kullanarak onun en sevdiği tatlarda çikolatalar, kurabiyeler hatta dondurmalar yapabilirsiniz. Çocuklar için sağlıklı atıştırmalık tarifleri araştırıp deneyebilirsiniz (mesela kakao kaplı havuç topları – kardeşimin en sevdiklerinden).

Tüm bu hazırlama ve pişirme işlemlerine çocuğunuzun da dâhil olması çok önemli. Hem yiyecekleri hazırlamanın zorluklarını görür ve tecrübe eder, hem kendi elleriyle yaptığı yiyecekleri yemenin hazzını alır, hem de ailecek kaliteli zaman geçirerek ebeveyn-çocuk ilişkisinin güçlenmesine katkısı olur.

Çocuğunuzun bu dünyada bir dikili ağacı yok mu?

Çevreye zarar vermekten kaçınacak şekilde davranışlarda bulunmak yetmez, tahrip edilmiş, zarar görmüş yerler için harekete geçmek de önemlidir. Tema Vakfı, GreenPeace gibi çevre için bir şeyler yapan sivil toplum kuruluşlarına (kısaca STK) bağış yapabilirsiniz. Evde büyük bir kumbaranız olsun, herkes – baba, anne, çocuklar, evde yaşayan herkes – o kumbaraya düzenli olarak para koysun. Sonra da bu parayı çevre dostu ev eşyaları almak, STK bağışları, barınaklar ve sokak hayvanları için mama, kulübe, vb. amaçlar için harcayın. Bu gibi STK ve vakıfların ağaç dikme ve kıyı/orman temizliği gibi etkinliklerine ailecek katılın.

Çocuğunuz “ben bugün deniz kıyısındaki çöpleri toplayarak deniz canlılarının ve kuşların hayatlarını kurtardım” ya da “bir ağaç dikerek yaşadığım dünya için iyi bir şey yaptım” veya “çöpe atılacak bir karton kutudan, soğukta üşüyen bir sokak kedisine sıcak bir ev yaptım” diyebilmenin mutluluğunu yaşasın. Bu mutluluğu tattığında, harçlığının bir kısmından ya da bilgisayar oyunu oynayabileceği zamandan feragat etmekten çekinmeyecektir. Kendinden vermenin eksiltmediğini, bir canlıyı mutlu etmenin kendisini de mutlu edebileceğini görecek ve çevre bilinci, benliğinin derinlerine kazınacaktır. Siz de hep birlikte, ailecek iyi bir şeyler yapmanın, geleceğe şekil verecek bilinçli bir birey yetiştirmenin ve aile bağlarını kuvvetlendirmenin tadını çıkarırsınız.

Doğa ve canlılar ile iç içe olmak, sadece çocuklara değil, hepimize iyi gelir. İyilikle kalın.

İlginizi çekebilir: Çevre bilinci kazanmanın en keyifli yolu: Mutlaka okumanız gereken 24 ekoloji ve çevre kitabı

Çağla Lotinac Akman: AgeSA'da birikim ve güvence danışmanı ve çevre aktivisti. Hafta içi 9-5 danışanlarına finansal danışmanlık vererek insanları daha varlıklı hale getirmek, hafta sonu da deniz kenarında sabah koşusu yapıp koşarken kumlardaki çöpleri toplayıp ayrıştırmak en büyük hobileri arasında. Uplifers'ta 2018'den beri çevre kirliliği, sıfır atık, gezegen dostu yaşam, koşu, kişisel finans ve bütçeleme konularında yazılar hazırlamakta, gezegenimiz için farkındalık yaratmayı ve finansal okur yazarlığı arttırmayı hedeflemektedir. Kendisine ulaşmak ve ücretsiz finansal danışmanlık almak için: (0530)-767-24-64.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale