Çocuk yapma sürecinde baskı ve stresin üstesinden gelmenize yardımcı olacak yaklaşımlar
Eğer eşinizle çocuk yapmaya çalışıyor ve bu süreç nedeniyle kendinizi stresli, endişeli ve umutsuz hissediyorsanız, merak etmeyin, yalnız değilsiniz.
Öncelikle, kimse çocuk sahibi olamamanın yaratacağı acı deneyimini planlayarak yola çıkmaz. Hamilelikle sonuçlanmayan denemeler veya yıkıcı etkisi bulunan gebelik kaybı, çiftler için hem oldukça üzücü hem de altından kalkması zor durumlar yaratabilmektedir.
Bu süreçte zihninizi ve bedeninizi etkili ve basit tekniklerle hazırlayarak bir yol haritası çıkarmak, hem stresinizi azaltacak hem de duygusal olarak daha dengeli olmanıza yardımcı olacaktır. Unutmayın ki, acılar ne yazık ki kaçınılmaz, fakat acı çekmek sizin insiyatifinizde. Daha iyi hissetmek ise elbette ki mümkün.
İlgili yazı: Çocuk sahibi olmadan önce cevap vermeniz gereken sorular
Çocuğunuzun olup olmayacağı konusunda belirsizlik yaşarken ve bunun sıkıntısını çift olarak çekerken, bu noktada size yardımcı olacak 3 yaklaşım bulunuyor: Farkındalık, meditasyon ve vücudunuzla bağlantıya geçme.
Farkındalık
Farkındalık; temelde kabullenişle birlikte yaşadığınız anın farkında olmak olarak tanımlanıyor. Farkındalık, yaşadığınız ana maksatlı olarak ve yargılamadan dikkatini vermenize izin veriyor. Anda neler olduğuyla ilgili farkındalığa sahip olduğunuzda, sizi kızdıran yargılayıcı ve dikkat dağıtıcı düşünceleri durdurabilirsiniz. Bu da bilinçli bir şekilde duygularınız hakkında farkındalığınızın olmasına ve onları zihninizden temizlemek ve mutluluğu kucaklamak için kabullenmenize izin veriyor.
Farkındalığın en iyi yanı ise her an ve her durumda bunu uygulayabiliyor olmanız. İşte size bu konuda yardımcı olacak 4 adım:
1. Kendinize şu soruları sorarak zihin ve beden farkındalığını sağlayın
- Hangi düşüncelere sahibim?
- Bedenimde fiziksel olarak ne hissediyorum?
- Kendimi nasıl hissediyorum?
- Neyden korkuyorum?
2. Korkularınızı evcilleştirin
Korkularınızı kabullenin ve onların sadece düşünce ve duygulardan ibaret olduğunu unutmayın. Derin ve yavaş nefesler alarak bu duyguyu gözlemleyip tasvir edin. Bir elinizi göğsünüzün ortasına koyun ve dinginliğinizin ve neşenizin farkında olun. Mutlu olduğunuz ana odaklanın ve bir kere rahatladıktan sonra bu anı takdir etmek için 1 dakikanızı ayırın.
3. Farkına varın ve hissedin
Kabullenme pratiği yapın ve kendinize duygularınızı görmek ve olduğu gibi kabullenmek için izin verin, ne yanlış ne de doğru. Unutmayın ki, bize geleni değiştiremeyiz, fakat hazırlıklı olmayı deneyebiliriz. Bu noktada 2 seçenek bulunuyor: Savaşmak veya üzerine çalışmak. Duygularınıza katılın ve onların üzerine çalışılabilir noktalarına girin. Duyguyu iyice hissetmeye çalışın ve bu duygunun da geçeceğini unutmayın. Nefesinizi ve öz şefkatinizi bu noktada kullanın.
4. Kendinizi açın
Duygularınızı etkili bir şekilde anlamak ve ifade etmek için kapasitenizi geliştirebilirsiniz. Öfke, suça karşı korunma ihtiyacı anlamına gelmektedir. Korku güvende olma ihtiyacından gelir. Utanç mahremiyetin göstergesidir. Duygularınızı bir kez anladıktan sonra, farkında bir şekilde iletişime geçme uygulaması yapın. Farkında bir şekilde iletişime geçmeye niyetli olun, sakin kalın, yavaş konuşun, konuşurken ara verin ve kendinizi ifade edin, göz kontağı kurun, etkileşiminizi anbean gözlemleyin.
Meditasyon
Meditasyon; dönüştürücü bir uygulama olup odak, konsantrasyon ve zihnin eğitimi etrafında döner. Meditasyon kanalıyla berraklığa, duygusal olarak pozitifliğe ve içsel dinginliğe ulaşmak mümkündür. Zihniniz sakin ve sessiz ise, iç huzurunuzu sağlar ve gevşersiniz.
Birçok insan meditasyon yapmaktan çekiniyor; çünkü sessiz bir mekan bulmanın imkansız olduğunu ve zaman bulamadıklarını dile getiriyorlar. Fakat bir de şöyle düşünün: Sevdiklerinize, ev işlerine veya ayak işlerine harcadığınız 1000 dakikanın yanında kendinize ayırmanız gereken, hak ettiğiniz bir 10 dakikanız yok mu?
İşte işinize yarayacak meditasyon teknikleri:
1. Bilinçli nefes
Gözlerinizi kapayın. Ciğerlerinizdeki tüm havayı dışarı verin ve sonra da yavaşça burnunuzdan derin bir nefes alın ve ağzınızdan verin. Dakikada 6-10 arası nefes almaya çalışın.
2. Sese odaklanma
Oturun ve etrafınızda yükselen seslere dikkat edin, odağınızı değiştirebilir ve zihninizi temizleyebilirsiniz. Herhangi bir sesle yükselen herhangi bir yargı veya düşüncenin farkına varın ve daha sonra bunun geçmesine izin verin. Sabitlenmiş düşünce veya görüş olmadan sesin farkındalığına ulaşmayı amaçlayın.
3. Şarkı okuma
Mantraların (sözcüklerin) en kutsalı ve en yaygını olan OM; ruh, beden ve zihin bütünlüğünü temsil eder. Aslında OM çalındığında, onun titreşim sıklığının (432 Hz) aynısı doğada da bulunuyor.
Pozitif olumlamalar
Gözlerinizi kapatın ve bir cümleyi zihninizde tekrar edin. Bu cümlenin arkasındaki anlama ve nasıl somutlaştırılabileceğine odaklanın. Bazı pozitif önermeler size yardımcı olabilir:
- Bedenime güveniyorum.
- Hayatımda yeni değişikliklere izin veriyorum.
- Hamile kalmama engel olan tüm duygusal engelleri serbest bırakıyorum.
- En iyi sonucu hak ediyorum ve yeni hayatıma neşe ile minnettarım.
- Hayatın mucizesi ile ilgili engin bağlantıyı deneyimliyorum.
- Bebek sahibi olmakla ilgili kararımı açıkça gösteriyorum.
Vücutla bağlantıya geçme
Zihninizi beslediğinize göre, bedeninizle bağlantıya geçmeyi unutmayın. Bu noktada kulunçlarınızın ya da baş ağrınızın farkına varabilirsiniz; fakat vücudunuzu izlemeye devam ederek bu semptomları azaltmanız mümkün.
Alkol ve kafein tüketiminizi minimuma indirin ya da hiç tüketmeyin. Düzenli su tüketin. Vücudunuzu besleyici ve sağlıklı meyve, sebze ve tam tahıllı ürünlerle besleyin. Yoga, uzun yürüyüşler, yüzme ve diğer fitness uygulamalarıyla kendinizi aktif kılın. Gün içerisinde, vücudunuzun problemli bölgelerini tarayın.
Bedeninize ve zihninize iyi bakın ve göreceksiniz ki, zamanla çok sevdiğiniz bebeğinize ve ailenize kavuşacaksınız.
Kaynak:
mindbodygreen.com