X

Çocuğunuzun, korkularını oyun ile yenmesine yardımcı olun: 4B ve Kanıt Avı oyunları

Kaygı ve korkular çocukluk döneminde sık görülen davranış sorunlarıdır. Bu yaşlarda çocukla birlikte yapabileceğimiz bazı uygulamalar sayesinde çoğu korku tekrar gözlenmezken, bazıları ise sosyal yaşamda ve çocuğun özgüven gelişiminde olumsuzluklara ve geriliklere yol açarak bozukluk boyutunda tedavi edilmelidir.

Hemen hemen tüm çocuklar, gerçek ya da hayali bir tehditle karşı karşıya geldiklerinde korkuyu deneyimlerler. Her zaman ve her yaş için uygun düzeyde bir parça korku ve kaygının yeni şeyler öğrenme konusunda çocuğu motive ettiği bir gerçektir. Metabolizmayı uyandırarak harekete geçirir. Ancak çocuğun kaygısı yaşamını olumsuz olarak etkiliyorsa bu bir sorun olarak değerlendirilmeli ve çocuğa destek verilmelidir.

Korku ve kaygı sıklıkla birbirinin yerine geçecek şekilde kullanılır ancak şu şekilde tanımlama yapmak doğru olacaktır:
korku, belirli bir nesne, birey ya da olay odaklı çevresel bir tehdide verilen tepkidir. Kaygı ise doğrudan tehdit oluşturmayan olaylara veya kişilere karşı bireyin tehdit algılaması sonucu verdiği tepkidir.

Yaş, çocuğun farklı kaygılar geliştirmesine sebep olur.

  • Bebeklerin korkuları; yüksek ses, düşme, bakım verenlerinin yokluğu gibi duygusal yaşantılardan kaynağını alır.
  • 3-5 yaş arası ise; yabancı korkusu, hayvan, karanlık, hayali canavarlar üzerinden korku yaşayabilir.
  • 6-7 yaş arası; alışılmadık, beklenmedik sesler (alarm çalması, rüzgar sesi, gök gürültüsü), doğa üstü varlıklar, kaybolmak, gece yalnız kalmak, kabus görmek, okula gitmekten kaygı duyar.
  • 7-8 yaş; genel olarak karanlık yerler (tavan arası, bodrum), filmler, kaçırılma, sel, deprem, okula geç kalmak, beğenilmemek, başarısızlıktan kaygı duyar.
  • 8-9 yaş; aşağılanma, ebeveynlerin kavga etmesi ve zarar görmesi, okulda başarısızlık, zarar görmekten kaygı duyar.
  • 9-11 yaş; hasta olmak, yükseklik ve kontrol kaybı hisleri, kötü niyetli kişiler, insana saldırabilen büyük hayvanlardan korkar.
  • 11-13 yaş; okul, spor ve sosyal popülarite alanlarında başarısızlık, görüntüsünün garipsenmesi, ölüm, cinsellik, beyninin yıkanması, soyulmak, kandırılmak gibi korkular yaşayabilir.

Piaget’in belirttiği gelişim basamaklarına göre; düşünce süreçlerinin de somuttan soyut kavramlara doğru ilerlemesi sonucu ürkütücü durumlara dair olasılıkları çocuklar daha net bir şekilde görebilmekte ve ergenliğe doğru ilerledikçe daha kaygılı hale gelebilmektedirler.

Kaygılı çocuğun kişilik özellikleri

Bu çocuklar yaşıtlarına göre daha az arkadaş edinme eğilimindelerdir. Çoğu utangaç olduğundan yeni ortamlara girmek istemez ve yeni çocuklarla tanışmaktan kaçınırlar. Uyku ve yeme alışkanlıkları düzenli olmayabilir. Tehlike ve tehditleri algılama konusunda aşırı uyarılmışlardır. Genel olarak sinirli ve alıngan olabilirler. Aşırı duygusallardır. Belli bir olay karşısında sürekli soru sorarak kendilerini güvende hissetmeye çalışabilirler. Stresli bir durum içindeyken kendi kendilerini sakinleştirmekte diğer çocuklara göre daha fazla zorlanırlar. Düşünce süreçleri esnekliğini yitirmiştir. Gerçek durumları kusurlu ya da abartılı bir biçimde algılama söz konusudur.

Aynı zamanda tüm kaygı yaratan durumlarda bedensel olarak alarm reaksiyonu gösterirler (terleme, artmış kalp hızı, ağız kuruluğu, hızlı solunum, motor becerilerde artma, gerilim hissi, mide bulantısı, baş ağrısı, kusma, ishal, yorgunluk, uyku hali gibi). Bu belirtilerin bazıları kortuklarında ya da fobi nesnesi ile karşılaştıklarında, kaygılandıklarında gerçekten beden tarafından gösterilen tepkilerdir. Çocuk bunları kontrol edemediği için daha da gerilir ve başa çıkamaz. Bu nedenle bizler için sebep çok küçük yada mantık dışı bile olsa çocuğun bu fizyolojik belirtileri gerçekten yaşadığını bilmeli ve ona yardım etmeliyiz. Peki ilk olarak ne yapmalıyız?

Şimdi bir örnek olay üzerinden neler yapabileceğinizi anlatmak istiyorum;

4 yaşındaki oğlunuz, uykuya dalmakta zorluk yaşıyor. Çünkü yatağının altında, dolabında canavarların olmasından korkuyor. Annesi ona canavarların gerçek olmadığını anlattı. O da annesine aklındaki küçük dişli, hızlı koşan heryere sığan canavarı anlattı. O sırada annesine sıkı sıkı sarıldı ve yanında kalmasını söyledi. Terlemişti ve kalbi çok hızlı atıyordu. Örtüsünü boynuna kadar çekmişti.

Böyle bir durumda onun yanında olduğunuzu, onu gerçekten anladığınızı hissettirmeniz önemlidir. Tensel temas kurabilir, beden diliniz ve ses tonunuz kapsayıcı olmalıdır. Odada canavar olmadığına dair 4 yaşındaki çocuğunuzu ikna etmeye çalışmak yararlı bir yöntem olmayacaktır. Ona aynı tarafta olmadığınız mesajını vericektir ve onu sakinleştirmeyecektir. İknaya çalışmak yerine; “Hayal gücün gerçekten süper, ama bu seni aynı zamanda biraz korkutuyor sanırım” gibi bir cümle ile hem duygusunun farkına varmasını sağlayabilirsiniz ki düşüncelerinin duygularına sebep olduğunun farkına varması önemli. Nasıl düşünürse bunun sonucunda da bu düşünceye uygun bir duygu hissedecektir. Bu aşamada düşüncelerini kontrol etmeyi farklı bir günde öğretmeye çalışabilirsiniz. Çünkü yapılan araştırmalar düşünce süreçlerindeki çarpıtmaları fark ettiklerinde kaygı düzeylerinde de düşüş olduğunu gösteriyor. Bu farkındalığı anlatacağım “Kanıt Avı” oyunu ile çocuğunuza kazandırabilirsiniz.

Sonrasında sinir sistemini sakinleştirmek için; 4B dediğimiz etkinlikten istediğiniz birini yaptırıp hem dikkatini dağıtabilir, hemde hızlanan ve gerçekten onu rahatsız eden metabolizmasını yavaşlatabilirsiniz.

Etkinliğimizin yönergesi şöyle;

Sana kendini sakinleştirebileceğin dört yöntem göstereceğim. Bunları denemeni istiyorum. Hepsi B harfi ile başlıyor. Korktuğun zaman hatırlayabilirsin. Haydi başlayalım!

1. BASKI; iki elini birleştirip, göğüsünün karşısında tut, şimdi avuçlarını birbirine bastır. 5’e kadar say. Sonra da ellerini serbestçe yanlara bırak. Ağır bir yükten kurtulmuş gibi oldun, değil mi? İşte bu yüzden adı Baskı. Hadi bakalım 3 kez yapacağız.
2. BALON; Derin bir nefes al, balon gibi. Nefes aldıkça ellerini başının üzerine kaldır. Şimdi yavaşça ellerini aşağıya indir ve nefesini bırak. 3 kez denemelisin.
3. BEYİN; Sağ elini başının üstüne koy, sol elini de onun üstüne koy. Harika, ellerinle başının üstüne bastır. 3 kez tekrar etmelisin.
4. BEDEN; Tüm yapman gereken kollarınla bedenine sarılmak, elinden geldiği kadar sıkı sarıl. 3 kez tekrarlamalısın.

Müthiş bir iş başardın! Korktuğun zaman bu dört şeyi yapmaya çalış. Sana çok yardımı olacak söz veriyorum.

Şimdi çocuğunuzun bedensel tepkilerinin normale döndüğünü gözlemleyebilirsiniz. Ve ona hayal gücünüzden yararlanarak birlikte odada bir canavar avına çıkmayı teklif edebilirsiniz. Elinizde sanki bir makine varmış da onları içine çekiyor gibi davranıp hareket ve seslerle bu oyunu destekleyebilir, bu sayede tüm canavarları odadan dışarı çıkarttığınızı söyleyebilirsiniz. Şimdi içi daha rahat olacaktır.

Örnekte anlattığım özgül korkularla bu yolla başa çıkmayı deneyebilirsiniz. Bir de biraz daha gerçek kaynaklı görünen ama temelde çocuğunuzun düşünce içeriğindeki abartılı ve çarpık algılamasının sebep olduğu korkuları olabilir ki onu da bir örnek üzerinden açıklamaya çalışacağım. Tabii ki gerçekten geçmişte böyle bir deneyim yaşadığı için korkuyor olmaması gerekiyor. Hayvanlardan korkmak bu tür korkulara örnek verilebilir. Kedi, köpek, arı, sinek gibi çeşitli hayvanların kendilerine yaklaştığını gören çocuklarda korku ve bedensel tepkiler gözlenebilir. Bu durumda bazı sorular sorarak düşünce süreçlerini değiştirmesi sağlanabilir.

Örneğin; “Seni ne endişelendiriyor canım?” diye sorduğunuzda çocuğunuz; “Köpek beni ısıracak” diyebilir. Siz de ona birlikte dedektif olmayı teklif edin ve bir oyun oynayacağınızı söyleyin. Bu oyunda amaç; çocuğun endişesinin doğru olmadığına dair kanıtlar bularak, yeni bir düşünce oluşturmasına yardımcı olmaktır. Bu örnekle ilgili olarak, köpeğin onu ısıracağına dair kanıtları olup olmadığını sorabilirsiniz.

Söyle bakalım daha önce endişelendiğinde ne olmuştu?” Çocuğunuz köpeğin ona doğru geldiğini söylediğinde, ısırmadığını, sadece sevgi istediğini söyleyebilirsiniz. Köpekler üzerine konuşup arkadaş canlısı olduklarına dair kanıtlar bulabilirsiniz. En sonunda yeni, sakin düşüncesinin ne olduğunu sorabilirsiniz.

Bu gibi kaygılı durumlarda dedektif gibi düşünmeye yönlendirebilir ve bu beceriyi kazanana kadar bunu bir oyun olarak farklı konular üzerinden birlikte oynayabilirsiniz. Biraz zaman ve sabır gerektirse de endişeli düşünceleriyle başa çıkabildiği, gerçekten doğru olup olmadığını sorguladığı bir beceriyi ona kazandırmak size de keyif vericektir.

İlginizi çekebilir: Çocuk yetiştirmek neden bizi zorluyor: Stres altında sakin kalma yöntemleri

Aslı Songün: Haliç Üniversitesi Psikoloji Bölümü 2003 yılı mezunuyum. Aynı üniversitede yaptığım Psikoloji yüksek lisansını “Çocukların Sahip Oldukları Denetim Odağının, Algıladıkları Ebeveyn Çatışması İle İlişkisi” konulu tezimi tamamlayarak uzmanlık derecemi almış bulunmaktayım. 2005 yılı itibari ile çeşitli sağlık ve eğitim kuruluşlarında görev aldım. Sağlık alanındaki stajımı Balıklı Rum Hastanesi Anatolya Kliniklerinde gerçekleştirdim. Projektif Testler Derneğinden Rorschah, T.A.T testleri eğitimini aldım. Çocuk gelişim testleri eğitimini tamamladım. 2019 yılında Mindfulness Institute’de Mindfulness tabanlı stres azaltma eğitimi (MBSR) programına katıldım. Konuyla ilgili çalışmalarım devam etmektedir. İstanbul Psikanaliz Derneği’ne bağlı olarak Psikanaliz eğitimim sürmektedir. 2013 yılından beri Nişantaşı’ında eğitim veren United Kids Academy'nin kurucu ortağı olarak çocuklarla birlikte çalışmaya devam etmekteyim. Ayrıca özel bir klinikte danışan görmekteyim.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale