Çocuğunuzun gelecekte rahat etmesini istiyorsanız, sanat eğitimi almasını sağlayın
Birçok iş kolunun artık modası geçmiş, işe yaramaz olduğu bir dünya düşünebiliyor musunuz? Eğer yanıtınız hayır ise, büyük ihtimalle yakın gelecekte bununla çarpıcı bir şekilde yüzleşebilirsiniz. Birçok insanın yapacak iş bulamadığı bir dünya her ne kadar radikal bir fikir olsa da, aslında bu öngörü klasik ekonomi prensiplerinin yeni teknolojiler sonucu yerinden oynamasına dayanıyor. Bu durum, özellikle de gelecek nesilleri hayata hazırlayan anne-babalar için üzerine düşünülmesi gereken ciddi bir konu.
Bir düşünün, en son ne zaman oturduğunuz semtteki müzik mağazasından yeni çıkan bir albüm aldınız? Artık bir müzisyenin yarım gününü ayırıp bilgisayarıyla tek başına yapabildiği bir kayıt için müzik endüstrisi onlarca ses mühendisi, medya üreticisi, dağıtımcı çalıştırmak istemiyor. Müzisyen kendi başına yaptığı kaydı internet üzerinden dağıtabiliyor. Aynı şey başka meslekler ve üretim sektörü için de geçerli 3 boyutlu yazıcı teknolojisi sayesinde binlerce ürün tek bir makineden çıkıyor. Uygulamalar üzerinden satışı yapılıp, otomatik dağıtım sistemleri sayesinde tüketiciye ulaşıyor. Bunları hiç duymayan birisi, Google’a birkaç kelime yazıp tüm bunlarla ilgili istediği her türlü bilgiye ulaşabiliyor. İşte bilgiye ulaşmak da böyle kolay.
İlgili yazı: Çocuklarda merak ve öğrenme ilişkisi
Eğer çocuklarınızı emek ve bilgi gücü yoğun insanların işsizlikle karşı karşıya kalabileceği bu dünyaya hazırlamak sizi ürkütüyorsa, işte kolay bir çözüm yolu: Çocuklarınızın sanat öğrenmesini sağlayın, sanat okuluna, konservatuara gönderin. Sanat, hiçbir zaman teknolojinin baskılayamayacağı bir alan.
Çocuklarınızın sanat eğitimi almalarını sağlayarak, onların yaratıcılıklarını geliştirmelerine katkıda bulunabilirsiniz. Böylelikle diğer insan becerilerinin ve bilginin işsizlik ve tatminsizlikle karşılaşacağı gelecekte onların iş bulma, hayatta kalma becerilerini artırmış olursunuz.
İlgili yazı: Kendine güvenen çocuklar yetiştirmek için etkili öneriler
Birçok ebeveyn bu tür önerilerin yersiz olduğunu düşünüyor. Bilim insanları, doktorlar, öğretmenler olmadan dünya ne kadar eksik olacaksa, sanat olmadan da o kadar eksik olur. Ancak çocukların daha bebeklikten bilgisayarlarla haşır neşir olduğu dünyamızda bilgiye erişim bu kadar kolayken, çocukları teknolojinin kolay kolay baskılayamayacağı alanlara yönlendirmek daha akıllıca olabilir.
Bugün hayatın her alanında karşımıza çıkan kameralar, en gerçekçi görüntüleri sunuyor. Oysa hala güzel bir resim gördüğümüzde ilgimizi çekiyor. Neden? Herhalde gördüğümüz resim ne kadar gerçekçi olduğu için değil, onu yapan sanatçı belli bir bakış açısı ortaya koyduğu için. Hayattaki pratik kararlarımızda bile sürekli bir estetik arayışı içindeyiz. Güzel kıyafetlere, iç açıcı bir eve, gıcır gıcır bir arabaya o kadar para vermemizin sebebi, hayatta hep güzel olana dair bir arayış içinde olmamızdan kaynaklanıyor. Sadece güzellik de değil, hayatımızda duygularımızı anlayan ve fikirlerimizi yansıtan şeyler görmek istiyoruz. Bu anlam arayışı, hepimizin içinde olan insani bir durum.
İlgili yazı: Başarılı çocuklar yetiştiren anne-babaların ortak özellikleri
Yaratıcı düşünceye sahip bir çocuk da hayattaki anlamı bulma yeteneğine sahip bir çocuktur. Başkası için anlamlı olan bir şeyi üstüne almak yerine, kendisi için anlamlı bir şeyler yaratma güdüsüne sahiptir.
Aslında bu yeni bir şey değil. Sadece günümüzde teknolojinin baskıladığı iş kolları nedeniyle daha görünür bir hal aldı. Artık hepimiz, bir kişinin web kamerasından konuşarak binlerce dolar kazanabildiği, milyonlarca insanın ilgisini çekebildiği bir zamanda yaşıyoruz. Bu gerçekliği yansıtacak şekilde eğitim sisteminin revize edilmesi gerekmiyor mu? Artık öğrencilere yaratıcı düşünce pratikleri öğretilmeli. Anne babaların da çocuklarına kendi ilgi alanlarının peşinden gitme özgürlüğü tanımaları gerekiyor. Özgürce ilgi alanlarına yoğunlaşan bir çocuk, zaten bir süre sonra kendi yolunu bulacaktır. Sağlıklı her çocuk, içinde dünyaya dair müthiş bir merak duygusuyla doğar. İşte burada kilit nokta, anne babaların bilinmeyene dair besledikleri korkuyla bu merak duygusunu köreltmemesinde yatıyor. Çocukların sıra dışı sorular sormaması için cesaretini kırmak, çocuğun yaratıcılığını baltalar.
Çocuğunuzun bu dünyaya bir hediyeyle, bir yetenekle geldiğini unutmayın ve bu yeteneğini geliştirebilmesi için ona rehberlik edin.
Kaynak:
Huffington Post