X

Çocuğunuza bedenini sevmesi için yardım edebilirsiniz: Dikkat etmeniz gereken 3 şey

Çocuklarda beslenme üzerine uzmanlaştığınızı ve bu alanda on yıllık bir deneyim kazandığınızı düşünün. Ülke çapında çok sayıda okura hitap eden, güvenilir bir sağlık dergisinden köşe yazarlığı teklifi geldi, değerlendirmeye karar verdiniz, ilk yazınızı yazdınız ve okurlardan güzel tepkiler aldınız. Tabii beraberinde pek çok da soru.

Farz edelim endişeli bir anne şöyle demiş; “On yaşındaki kızımın son zamanlarda aldığı kilolardan endişeleniyorum. Üzerine göre kıyafet bulmakta zorlanıyoruz. Kilo vermesi ve günlük yaşamına daha fazla hareket katması için ne yapmam gerek?

Nasıl cevap verirdiniz? Köşenizde bu konuyu ele almaya karar verseniz ne yazardınız? Sağlık Danışmanı Chelsea Buffum, blogunda bu önemli konuyu ele alarak çocukların bedenleriyle barışık olmasını sağlamak için ebeveynlere düşen rollerden bahsetmiş. “Öncelikle çocuğunuzun kilosunu kabullenmelisiniz; ancak bu şekilde ona yardımcı olacak yola girebilirsiniz,” diyor Buffum ve devam etmeden önce de bazı çarpıcı istatistikler sunuyor.

Dünya genelinde çocukların beş yaşından itibaren beden ölçüleriyle ilgili endişeler taşımaya başladıklarını ve on yaşındaki kızların %80’inin diyetle tanışmış olduklarını öğreniyoruz. Buffum’a göre, bu ortamda çocuklarımıza bedenleriyle sağlıklı bir ilişki kurmaları, ona şefkatle ve olumlu bir şekilde yaklaşmaları için yol göstermeliyiz. Böylece, son derece tehlikeli sonuçlar doğuran yeme bozukluklarına karşı da önleyici tedbirler alabiliriz.

İşte Buffum’ın başlıca üç önerisi…

İyi bir rol model olun 

Çocuklar, ebeveynlerinin kendi bedenlerine nasıl yaklaştığını, onu nasıl algıladığını fark etmede son derece ustalar. Pek çok çocuk, ebeveynlerini, aynanın karşısında bedenlerini inceleyip “Kilo vermem lazım, bu sefer hangi diyete başlasam?” diye konuşurken duyduklarında, dünyada en sevdikleri ve güvendikleri kişiler bile bedenleri hakkında böyle düşünüyorsa “Ben kendi bedenimi nasıl sevebilirim?” diye sorarlar.

Bedeninizi ve kilonuzu kabul ederek çocuğunuza iyi bir rol model olabilirsiniz. Bu şekilde ona tüm bedenlerin güzel olduğu ve bedenlerimizde rahat edebileceğimiz mesajını yollamış olursunuz. Sağlığınızı hiçe sayan diyetlere başlamaktansa vücudunuza ihtiyaç duyduğu besinleri gerektiği kadar almalı ve hoşunuza giden fiziksel faaliyetlerde bulunmalısınız. 

Çocuğunuzun veya başkalarının bedeni hakkında yorum yapmaktan uzak durun

Ebeveynlik çocuklarınızla zor konuşmalar yapmanızı gerektirir. Çocuğunuzla onun bedeni hakkında konuşmak –tabii o da istiyorsa– önemlidir ve güçlü bir etki yaratabilir. Onunla konuşurken bedenlerimizi görme şekillerimiz üzerinde kültürün ve toplumun belirleyici olduğundan, bedenlerimize güvenmemiz gerektiğinden bahsedin; bu şekilde bedenlere yönelik yapılan kırıcı yorumların üstesinden gelmek kolaylaşır.

Unutmayın, çocukların algısı son derece keskindir ve bedenleri hakkında yapacağınız yorumlara dikkat etmeniz gerekir. Kilo aldığını vurgulamanın, göbeğini içine çekerek yürümesini söylemenin ya da onu “bedeninin değişmesi için” spor yapmaya teşvik etmenin anlamı yoktur. Bu yaklaşım, çocuğunuza şu mesajı verir: “Bedenin bu haliyle kabul edilemez ve değişmeye ihtiyacı var.
Benzer şekilde, başkalarının bedenleri ve alıp verdikleri kilolar hakkında konuşmaktan kaçınmalısınız. Çocuğunuzun kendi bedenine olumlu yaklaşması için öncelikle tüm bedenlerin kabul edilebilir ve saygıya değer olduğunu öğrenmesi gerekiyor. 

İçgüdüsel beslenmeyi ve hareketi teşvik edin

Çocuğunuz henüz bebekken ne kadar süt istediğini biliyordu, değil mi? “Sağlıklı” beslenme ya da neyi, ne kadar yemesi gerektiği üzerine kafa yormak zorunda değildi. Güzel haber şu ki aslında hepimiz neyi, ne kadar yememiz gerektiğini bilerek doğuyoruz ve bu güdüyü içimizde taşıyoruz. Yiyecekleri “sağlıksız,” “iyi,” “kötü” olarak etiketlemekten vazgeçin çünkü çocuğunuz yargılara dayanmayan bir bakış açısıyla hiçbir şeyden mahrum kalmayacağı için gizlice yeme, tıkanırcasına yeme ya da yiyecek saklama gibi davranışlara başvurmayacaktır.

Çocuğunuz hangi aktivitelerden zevk alıyor? Kısa yürüyüşler? Yüzme? Bisiklet sürme? Hareket etmeyi kilo vermek için başvurulan bir yol olarak göstermeyin; çocuklarınızla onların yapmaktan keyif aldığı aktivitelerde bulunun. Buffum, son olarak ebeveynliğin zor bir iş olduğunu belirtiyor. Söylediklerimiz kadar söyleyiş şeklimiz de çocuklarımızın fikirlerini şekillendirmede etkili. Ama unutulmaması gereken bir şey daha var ki, o da asla mükemmel olamayacağımız gerçeğidir. Anne, baba olarak önce kendinize şefkat ve nezaketle yaklaşın, gerisi gelecektir.

Kaynak:
Bu yazı için çocuklarda beslenme ve yeme bozuklukları üzerine araştırmalar yapan sağlık danışmanı Chelsea Buffum’ın aşağıdaki yazıda ifade ettiği görüşlerinden yararlandım.
https://www.chelseabuffumtherapy.com/blog/2017/10/9/how-to-help-your-kids-feel-good-about-their-bodies

Okuma Önerisi:
Rayka Kumru, Beni de Bedenimi de Seviyorum

İlginizi çekebilir: Yeme bozukluklarını tanıyın: Bu tür bir rahatsızlık yaşayan birine nasıl yardımcı olabilirsiniz?

Burcu Uluçay: Sözcüklerle, cümlelerle dahası dille uğraşmayı hep sevdim. Bunun üniversitede mütercim tercümanlık okumamda önemli bir payı oldu. 2012’de Marmara Üniversitesi’nden mezun olduğumda bir sene kadar çeşitli alanlarda çevirmenlik yaptım. “Şirket-bazlı” çevirmenliğin pek bana göre olmadığını anlayınca daha “naif” bir yönü olan yayıncılık dünyasına yöneldim. Fakat The University of Westminster’da Cultural and Critical Studies (Kültürel Çalışmalar) yüksek lisans programını burslu okuma şansı kapımı çalınca –pırrr– Londra’ya uçtum. 2014’te elimde afili diplomamla yurda döndüm. Ama yalnız değildim: Ben ve anoreksiya nervoza birlikte gelmiştik! Londra’ya gitmeden de ufak ufak “yoldayım” dese de pek aldırış etmediğim bu yeme bozukluğu artık sağlığım başta olmak üzere tüm hayatımı etkiliyordu ve kendisini yenmek için halen mücadele veriyorum. Bir taraftan asıl mesleğimi yani çevirmenlik ve editörlük çalışmalarımı sürdürsem de altı aydan uzun bir zamandır tam zamanlı işim buymuş gibi anoreksiya nervozadan iyileşmeye çalışıyorum. Yeme bozukluklarının nedenlerini, tedavi yollarını, iyileşen hastaların öykülerini ve güncel araştırmaları didik didik edip okumaya başladığımda tüm isteğim kendimi bu azaptan kurtarmaktı. Fakat zamanla yeme bozuklukları hakkında Türkçe yazılmış kaynakların İngilizcedekilere göre yetersiz kaldığını gördüm. Üzücü değil mi sizce de? Hele de yeme bozuklukları dünyanın hemen her yerinde bütün yaş grupları için gittikçe tehlikeli bir hal alırken. Tabii bir de yeme bozukluğu yaşayan kişilerin ailelerini, yakınlarını, arkadaşlarını düşünmek lazım. Sevdiklerine yardımcı olmak için daha güvenilir ve güncel içeriklere ulaşsalar ne güzel olur! Böylece önce kendi ailem ve yakınlarım için okuduklarıma dayanarak çeviriler ve derlemeler yapmaya başladım. TEDTalks’ta yeme bozuklukları, kaygı bozukluğu, yoga ve meditasyon gibi konularda ilham verici konuşmalar olduğunu biliyordum çünkü hemen hepsini izlemiş/dinlemiştim. Aralarında Türkçe altyazı çevirisi olmayanlar vardı. TEDTalks’un gönüllü çevirmenler projesine dâhil olup çeviriler yaptım. Sonra blog açma fikri geldi. Blogumda hem yabancı kaynaklardan edindiğim bilgileri hem de kendi deneyimlerimden yola çıkarak yazdığım içerikleri paylaşmaya başladım. Yazdıkça yazdıkça anladım ki paylaşmak ihtiyacım varmış. İtiraf etmek. Yeme bozukluklarının ciddi bir zihinsel rahatsızlık olduğunu, dahası bunu bizim “seçmediğimizi” bilin demek. Böyle böyle Uplifers’la yollarımız keşişti. Yeme bozuklukları hakkında yerleşmiş yanlış düşünceleri değiştirmek için buradaki birlikteliğimizden aldığımız güç önemli bir adım olsun. Yeme bozukluklarının zihnimize işkence eden kötücül sesine birlikte “dur” diyebileceğimize inanıyorum! Bana buradan ulaşabilirsiniz: burcu.ulucay@yahoo.com Bloguma göz atmak isterseniz: https://sahteseslereelveda.wordpress.com/
İlgili Makale