Kendi duygularımıza temas etmekten kaçındığımız için çocuklar duygusal yükümüzü alıyor, taşıyor. Ve bu onların küçücük bedenlerine çok ağır geliyor. İfade edilmemiş, bastırılmış, yok sayılmış duygularımızın bedelini çocuklarımıza ödetmeyelim.
Duygularımızla, travmalarımızla temas edememenin sorumluluğunu alalım lütfen…
Öncelikle insanın duyguları hisseden bir varlık olduğu gerçeğini kabul edelim.
Böylece; hem içinizdeki çocuk hem de çoçuğunuz iyileşir. Hayatınız daha da güzelleşir.
Aksi takdirde çocuğunuz sizin öfkenizi taşıyarak agresif tepkiler veren, kırıp döken bir çocuk olarak kalabilir. Ya da utancınızı taşıdığı için hep içine kapanarak sosyalleşmeyebilir. Ya da suçluluk duygunuzdan dolayı; yalan söyleyerek kendi hayal dünyasında kendini düş kırıklığına sokabilir. Kendi korkularını çocuklarına yansıtan ebeveynler çocuk bir şeyden korktuğunda tepki verdiğinde önce kendine bakabilir. “Benim korkum nedir?” diye sorabilir.
Kısacası arkadaşlar; çocuklar kıymetlileriniz ise duygularınızın ve korkularınızın sorumluluğunu alarak kendinizle yüzleşebilirsiniz. Sağlıklı nesiller yetiştirebilirsiniz.
Akıl sağlığı, ruh sağlığı önemli değil mi?
“Hande senin çocuğun yok ki sen nereden biliyorsun?” diyebilirsiniz. Neredeyse 10 yıl bitiyor. Katıldığım bizzat kendi duygularımla, korkularımla yüzleştiğim öyle çok kişisel gelişim eğitimi, inzivası, spiritüel çalışma oldu ki… Şahit olduğum, gözlemlediğim, bizzat yaşadığım deneyimlerle farkındalığım arttı. Daha bilinçli oldum diyebilirim. Ve bu deneyimlerle, aldığım eğitimlerle, kıymetli danışanlarımın kalplerini açmasıyla, onların duygu dünyalarının, bilinçaltımızın derinliklerine bakmakla bir şeyleri paylaşmaya gayret ediyorum. Amacım asla ahkam kesmek değil. Ancak; yok sayılan, üstü kapatılan travmalar, hissedilmeye izin verilmeyen duygular ve korkular nesilden nesile, anne babadan çocuğa aktarılıyor. Net bilgi, net tecrübe!
Nasıl trafiğe çıkmadan önce araba kullanmak öğreniliyor, sonra sürüşümüz test ediliyor ve ardından başarılı olunursa ehliyet veriliyor ya… Ebeveyn ehliyeti; trafiğe çıktıktan sonra alınıyor. Dolayısıyla çarpa çarpa öğreniliyor, pek çok kaza oluyor. Bana sorarsanız evlenmeden önce de evlilik ehliyeti verilmeli. İnsanlar ilişkilere, kendi benliklerine, duygularına, korkularına dair farkındalıkla bilinçlendirilmeli…
Dikkat eksikliği, hiperaktivite günümüzün moda tanımları oldu. Çocuklarda bir sorun olduğuna dair bir algı pompalanıyor. Çocuğa gelene kadar kendimizde neler olduğuna dair bir yaklaşımımız olsa, kendimizden kaçmasak çok daha sağlıklı olur. Çocuğunuza konan bu tanılar, bu teşhisler sizin iç dünyanızın, duygu durumunuzun ya da ailenizden, atalarınızdan gelen görülmemiş, onaylanmamış, yargılanmış olayların, duyguların, sırların, travmaların etkisinden kaynaklı olabilir. Bir süredir almakta olduğum Aile Konstelasyonları (aile dizimi/sergisi) eğitimlerinde çok sık bu yansıtmalara şahit oluyorum. Sizin de dikkatinizi özellikle bu konuya çekmek istiyorum.
Hatta bu duruma dair bir atasözümüz var: Dede koruk yer, torununun dişi kamaşır.
Anlamı; bir ailede büyüklerin önceleri yaptığı kötü bir işin veya ödemediği borçların sıkıntısını çocukları çekebilir. Yani eskilerin yaptığı işlerden daha sonrakiler de zarar görür.
Duyguları farkındalıkla ifade etme üzerine workshop: 15 Haziran Cumartesi 10.30-13.00 hafta sonu grubu, 17 Haziran Pazartesi 19.00-21.30 hafta içi grubu (dolunay meditasyonu ile birlikte)
Katılım ve bireysel danışmanlık randevu için whatsup 0532 783 21 41’den bana ulaşabilirsiniz. www.handeakin.com
İlginizi çekebilir: 23 Nisan’da çocukluğunuzu hatırlayın: İçinizdeki çocuğu hissetmek için bir meditasyon önerisi