Çizer Sercan Tunalı ile çizimleri üzerine renkli bir sohbet
“Çok renkli rüyalar içinden dünyaya geliyorum” cümlesiyle en az çizimleriyle olduğu kadar beni tekrar tekrar düşünmeye sevk eden, Instagram’da The Cloud Collector adıyla tanıdığımız sevgili Sercan Tunalı ile sohbetimizden umarım en az bizim kadar keyif alırsınız.
Türkiye hatta dünya standartlarına göre oldukça başarılı bir özgeçmişiniz var. Bize kendinizden bahseder misiniz?
Sercan Tunalı: Teşekkür ederim. Güzel Sanatlar Lisesinin ardından Anadolu Üniversitesi Çizgi Film Animasyon bölümüne girdim. Okulun ardından Sydney, Avustralya’ya hem okumaya hem de çalışmaya gittim. Uzun süren bir deneyimin ardından Türkiye’ye döndüm ve birçok prodüksiyon ve reklam ajansında çalışma fırsatım oldu. Ardından New York’a Film yapımı ve Sinematografi alanında eğitim almak için gittim. Eğitimin ardından tekrar İstanbul’daki kariyerime devam etmek için döndüm. Birkaç yıl sonra Paris, Fransa’da Avrupa’nın en iyi animasyon okullarından olan Gobelins L’école De l’image bünyesindeki Master Class, Karakter Animasyonu eğitimine katıldım. Disney ve Pixar gibi şirketlerden gelen yönetmenler ve animatörlerin seminerlerine katılırken yüz yüze tanışma fırsatım oldu.
Yurt içi ve yurt dışında pek çok başarılı işe imza attınız. Dünya görüşünüzün buna etkisi nasıl oldu?
Sercan Tunalı: Güzel Sanatlar bünyesinde olduğunuzda bir şeyler üretmeye başlamadan öncelikli olarak size nasıl düşüneceğinizi öğretiyorlar. Bir fikri nasıl benzersiz yapabileceğinize odaklanıyorsunuz. Böylece Dünya’nın neresinde olursanız olun oranın kültürüne hızlı ayak uydurabiliyorsunuz. Yani her yerde rahat hissettiğiniz için çalışmaya daha hızlı başlayıp başarıya daha kısa zamanda ulaşıyorsunuz. Sosyal biri olmanız insanlarla kurduğunuz bağlarda size her zaman olumlu dönüyor.
Sizi özgünleştiren en büyük etkenlerden biri de çizimlerinizdeki hikayeler. İnsanlar bir dostla konuşur ya da bir psikologla dertleşir gibi okuyor sizi. Hikayeleriniz nelerden besleniyor?
Sercan Tunalı: Çoğu edindiğim deneyimlerin bir sonucu ama bazıları sadece farkındalık yaratmak istediğim için seçtiğim konulardan ibaret. Bir insanın bulunduğu toplumun özeti olabilecek özellikler barındırdığını düşünürüm ve bu fikirden yola çıkarak her zaman samimi ve içten paylaşımlar yaptığınızda, izleyici kendinden bir parça mutlaka bulabiliyor. Olabildiğince karıştırmadan yalın ve basit anlatmaya çalışıyor ve böylece hızla akan hayatlarımız içinde bir de anlamak için vakit kaybedilmemesini arzuluyorum. Gündelik hayatımızdaki koşuşturmalar içinde karşılaştığım insanlar, duygu yoğunlukları yahut durumlardan besleniyorum.
Resimlerinizin bir karakteri ve ruhu var. İsimlerine nasıl karar veriyorsunuz?
Sercan Tunalı: Bir resmi bitirdiğinizde sizinle konuşmaya başlar, isim orada çok net bir şekilde ortaya çıkıyor. Sesli olmasa da, resimle onu çizen arasında oluşan bir dili her zaman hissedebilirsiniz. Bazen isim koymakta zorlanıyorum, çünkü resmin konuştuğu şeyler bulanıklaşabiliyor, çok fazla seçeneğe dönüşebiliyor. Bu durumlarda çevremdeki insanlara soruyorum.
Çizimlerinizin dışında hazırladığınız müzik listelerini de paylaşıyorsunuz. Müzikle aranız nasıl?
Sercan Tunalı: Sevdiğim müzisyenlerin listelerini yapıp paylaşmaktan büyük keyif alıyorum. Art arda hangi şarkının çalması gerektiği üzerine ufak düşünceler çok hoş bir duygu. Ayrıca müzik benim her zaman çok seveceğim bir anlatım biçimi, çünkü onu da zaman zaman kullanmaktan büyük keyif alıyorum. Söz yazıp onu bestelemek en sevdiğim hobim diyebilirim. Oradaki duygu aktarımı bambaşka bir şekilde gelişiyor, resimden çok farklı bir durum. Müzik, resme göre biraz yorucu, çünkü müzikte nefes verirken resimde nefes tutarsınız.
Peki edebiyat?
Sercan Tunalı: Çok severim. Lise ve üniversite hayatım aşırı okumakla geçti. Birçok şairden ve öykücüden etkilenip yazdığım yazılar oldu. O yıllarda çok etkileniyordum ve yazım biçimim sevdiğim şairlere ve yazarlara çok benziyordu. Çok yazıyordum ve hatta dosyalar halinde düzenliyordum. Önce daktilo almıştım, sonra bilgisayar. Öykülerimi ve şiirlerimi ikisinde de yazıyordum. Varlık dergisi alıyordum sürekli ve oraya yazılarımı gönderiyordum. Güzel eleştiriler almıştım o yıllarda, çok mutlu olmuştum. Sonra bir şekilde uzun süre yazmayı bıraktım. Yıllar sonra çizimlerimle birleştirdiğimde ortaya güzel bir şey çıktığını fark edip devam etme kararı aldım.
2021’de projeleriniz neler?
Sercan Tunalı: Eylül ayı gibi bir sergi planlıyorum. Bir de kitap projem olacak. Öncesinde de yurt dışı planım var ancak şu anki şartlarında iptal olabilir.
Minimalizm ve sürrealizme ilgi duyduğunuzu biliyorum. Bu akımlar yaşamınızı nasıl etkiliyor?
Sercan Tunalı: Rüyalarımı doğrudan etkileyen bir tarafının olduğu kesin. “Çok renkli rüyalar içinden dünyaya geliyorum” diyebilirim. Minimalizm ise yaşadığım evimden sahiplendiğim eşyaya kadar birçok alanda benimle konuşur. Olabildiğince az sahipliğim olsun isterim. Bu şekilde resimlerime de etki eden bir durum oluyor.
Bu akımların aksine çizimleriniz çözülmeyi (ya da yorumlanmayı demeliyim) bekleyen pek çok obje içeriyor. Yaşamınız, zihniniz ve çizimlerinizin zaman zaman çatıştığı oluyor mu?
Sercan Tunalı: Elbette oluyor. Söylediğim her şeyi yapamıyorum, insanız sonuçta; mükemmeli hayal eder ona dokunamasak da sadece yaklaşabiliriz. Bazı çizimlerimle tartıştığım olmuştur. Savunduğu şeylere katılmadığımı hissettiğim hatta ondan hoşlanmadığımı hissettirdiğim… Mesela böyle bir çizim bir sergimde en beğenilen resim olmuştu. “Sonradan ona hak verdim, aslında haksızlık etmişim” diye düşünmüştüm. Belki de komik böyle düşünmek ama bir karakter verdiğinizde daha güçlü bir etki yaratabiliyorsunuz.
Son olarak dünyaya ve insanlığa mesajınız nedir?
Sadece iyi bir insan olmayı istesinler.
İlginizi çekebilir: Yogi Zara Carmichael ile yoga üzerine keyifli bir sohbet