İnsan cinselliğinde acı ve zevk arasında nasıl bir ilişki olduğu bilim dünyasında yıllardır tartışma konusu. İki his de farklı iki uçta yaşanan ve bu nedenle aralarındaki bağlantının nasıl oluştuğunu merak ettiğimiz konular. Ancak cevabını duymaktan korktuğumuz ve rahatımızı bozmak istemediğimiz için bu hassas konuyla ilgili konuşmaktan genelde çekiniyoruz.
Cinsel ilişki bireye rahatlama, mutluluk ve zevk hissi veren bir aktivite. Ancak aynı şekilde bir çok kişi fiziksel olarak acı çektikten sonra da aynı ölçüde rahatlama yaşayabiliyor.
Pelvis boşluğu, vücudumuzun hem dik durmasını sağlayan hem de doğum olayının gerçekleştiği, mucizevi bir bölge. Oldukça hassas olan ve çabuk uyarılan pelvis bölgesi, zevk almanın mı acı duygusunu arttırdığını, acı duymanın mı zevk verdiğini anlamamız için üzerinde çalışılabilecek bir alan.
Aşk, seks, acı ve şiddet vücutta aynı kimyasalların ve hormonların salgılanmasına neden olur. Acı verici deneyimler karşısında salgılanan endorfinler, zevk veren ve kişiyi mutlu eden hormonlardır. Stres ve acı, aynı şekilde beyinde acı hissini zevke dönüştüren serotonin ve melatonin hormonlarının salgılanmasını da tetikler.
Yine epinefrin ve norepinefrin olarak adlandırılan ve acı çektiğimizde salgılanan hormonlar yoğun şekilde zevk hissi yaratabilir.
Acıdan zevk alma prensibine yönelik olarak yapılan cinsel aktiviteler, çok eski zamanlara dayanıyor. Antik Roma döneminde yazılmış şiirler, antik zamanlardan kalma duvar resimleri, ve Kama Sutra uygulamaları, acı ve cinselliğin bir arada olduğu, güvenli deneyimler sunuyor. Tarihsel bulgular incelendiğinde, acının kaliteli bir cinsel yaşamın önemli bir parçası olduğunu görüyoruz.
Günümüzde de özellikle ABD ve Avrupa’da yapılan bilimsel araştırmalar, acının da içinde bulunduğu cinsellik tekniklerini kullanan bireylerin yüzdesinin %10-25 gibi yüzdelerde olduğunu gösteriyor. İlginç şekilde, ilişkisini cinsel deneyim sırasında yaşadığı korku ve acı yüzünden bitirmek isteyenlerin yüzdesi de bu civarlarda.
Tüm bu bulgulara bakarak birini duygusal olarak sevmenin yarattığı acının ya da zevkin, fiziksel olarak yaşattığı acı ve zevkle aynı derecede hisler uyandırdığı söylenebilir.
Derin güven ve bağlılık hissettiğimiz, hassas olduğumuz ve ihtiyaç duyduğumuz kişilerle yaşadığımız deneyimler aynı zamanda bize en çok zarar veren ve en çok acı çektiğimiz zamanlardır. Aşk ve sevgi duygusunu en çok yaşadığımız anlar, kırılmaya da en yakın olduğumuz anlardır.
Sevme ve sevilme eylemleri hem acı hem de zevk hislerini deneyimlemeyi göze almayı gerektirir. İkisi yan yana olmadığı sürece tam anlamıyla tatmin duygusu yaşamanız çok zordur.