Genel olarak bakıldığında toplumun yalnızca küçük bir kısmının aseksüel olduğunu görürüz. Bu terim hem seksüel cazibenin hiç bulunmaması veya kişinin partnerine karşı cinsel olarak arzulamaması olarak tanımlanabilir. Aseksüellik, günümüzde çok yaygın olmayan bir kavram olduğu için bunun sonucunda hakkında birçok efsane ve yanlış kanı mevcuttur.
En doğru bilgiye ulaşmak için, bilimin bugüne kadar aseksüellikle ilgili değerlendirmelerine ve önemli temel unsurlarına bakmamız gerekiyor. İşte aseksüellikle ilgili bilimsel dayanağı olan gerçekler:
Aseksüellik, bilinçli olarak bekarlık ile aynı anlamda değildir. Her ne kadar her iki gruptaki insanlar da cinsel ilişkiden kaçınmaya meyilli olsalar da bu şekilde olmalarının motivasyonu iki grup için de farklıdır. Aseksüeller hiçbir şekilde cazibe deneyimlemezken, bekar kişiler bilinçli bir tercih sebebiyle cinsel ilişkiden uzak dururlar. Bugün bireylerin bekarlığı seçmelerinin birçok farklı nedeni bulunmaktadır. (Din, sağlık sebepleri, madde bağımlılığı tedavisi…vb.)
İlgili yazı: Aseksüellik: İçgüdüsel bir dürtü olarak tanımlanan cinselliğin kırılma noktası
Aseksüellik cinsel işlev bozukluğu veya seks yapma korkusu demek değildir
Yapılan bir araştırmada, aseksüel olan ve olmayan kadınlar seçilerek onlara erotik filmler izlettiriliyor. Bu filmleri izlerken katılımcıların cinsel uyarılmaları kaydediliyor. Dahası katılımcıların cinsel uyarılmaya karşı öznel duyguları ve duygusal durumları da anket yoluyla kaydediliyor. Sonuçta gruplar arasında psikolojik veya genital uyarılma bakımından hiçbir farklılık ortaya çıkmıyor. Bu da bize aseksüel kişilerin erotik uyarılmaya karşı kayıtsız oldukları ve cinsel işlev bozukluğu yaşadıkları efsanelerinin doğru olmadığını kanıtlıyor. Dahası, araştırma sırasında aseksüel kadınlar erotik filmleri izlediklerinde herhangi bir tepki vermezken, diğer aseksüel olmayan grubun duygusal durumlarında pozitif yönde artış oldu. Bu da, aseksüelliğin cinsel isteksizlik olmadığını kanıtlar nitelikte bir veri olarak karşımıza çıkıyor.
Aseksüel olmak kişinin bekar olduğu veya cinsel deneyiminin bulunmadığı anlamına gelmez.
Araştırmalar gösteriyor ki, cinselliği cazip bulmayan kişiler genellikle ilişki içerisinde bulunuyorlar, hatta bazıları cinsel ilişkiye de giriyorlar. Bu noktada cinsel çekiciliğin romantik çekicilikle aynı olmadığını belirtmemiz gerekiyor; çünkü aseksüel bireyler cinsel çekicilik hissetmeseler de romatik bir ilişki arzulayabiliyorlar. Aseksüeller cinsel ilişkiye girdikleri bir partnerleri varsa, partnerini mutlu etmek için veya zorunda oldukları için aseksüel değilmiş gibi davranabiliyorlar.
Yapılan araştırmalara göre, kendilerini aseksüel olarak nitelendiren birçok kişi mastürbasyon yapıyor, hatta cinsel fantezi bile kuruyor. Yine de, aseksüel olmayan kişilerle kıyaslandığı zaman, aseksüel bireylerin bunları yapma sıklığı oldukça düşük. Mastürbasyon aseksüeller için oldukça farklı bir deneyim olarak görülüyor. Onlar için bu eylem mastürbasyon sırasında erotik bir görüntü zihinlerinde canlanmadan gerçekleşiyor.
Birçok bilim insanına göre aseksüellik farklı cinsel oryantasyon olarak kabul ediliyor. Bu fikri desteklemek için yapılan araştırmada bazı biyolojik faktörlerin aseksüellik ve homoseksüellikte benzer olduğu iddia ediliyor. (Örn: Solak olma olasılığının yüksek olması, özellikle erkeklerde) Bu da bize aseksüel oryantasyonun oluşmasında karmaşık biyolojik faktörlerin bulunduğunu söylüyor.
Kaynak:
lehmiller.com