X

Çevrim içi aşırı güven tuzağı: Dijital kibir

Bilginin serbestçe aktığı ve sosyal medya platformlarının kendini ifade etme ortamı sağladığı dijitalleşme çağında, artık dijital kibir olarak adlandırabileceğimiz bir hal var. Kişilerin çevrim içi platformlarda sergilediği aşırı öz güven, kendini beğenmişlik veya üstünlük olarak tanımlayabileceğimiz bu durum, kendini öven sosyal medya gönderilerinden çevrim içi tartışmalardaki küçümseyici yorumlara kadar çeşitli biçimlerde ortaya çıkıyor. Herkesin çevrim içi okur yazarlık eğitimleri almasının bir gereklilik haline geldiği son dönemde dijital kibir kavramını, bu halin nedenlerini, sonuçlarını ve kişilerin dijital ortamda nasıl daha büyük bir tevazu ve saygıyla gezinebileceklerini anlamaya çalışıyorum.

Dijital kibir nasıl oluşur?

Dijital kibre katkıda bulunan önemli faktörlerden biri, internetin sağladığı anonimlik algısıdır. Aslında bu algı bir yanılsamadan ibarettir. Ekranın arkasında insanlar, eylemlerinin sonuçlarına karşı kendilerini korunmuş hissettiklerinden bu korunma hali onları yüz yüze etkileşimlerde yapmayacakları şekilde davranmaya cesaretlendiriyor.

Sosyal medya platformları genellikle dikkat çekme davranışını teşvik ediyor. Beğenilerin, yorumların ve paylaşımların peşinde koşmak, bireylerin başarılarını abartmasına veya gerçekte sahip olduklarından daha güvenli bir imaj yansıtmalarına yol açabiliyor.

“Onaylanma ihtiyacı ve değer görme arzusuyla beraber bu davranış, zamanla farkındalıktan uzak bir kibir yumağına dönüşebiliyor.”

Bazı kişilerinse özellikle sosyal medyayı bir yankı odası gibi kullandığını ve bu odada vakit geçirmekten çokça haz aldığını gözlemliyorum. Fikirlerin yankılandığı ve güçlendirildiği çevrim içi topluluklarda bireyler, kendi görüşlerine yakın ya da aynı görüşte olan paylaşımların etkisi içinde dönüp duruyorlar. Bu döngü de belki yanlış bir entelektüel üstünlük duygusuna ve alternatif bakış açılarını dikkate alma isteksizliğine neden olabiliyor. İsteksizliğin bir sonucu olarak da farklı fikirlere karşı saldırgan ve fanatik tutumların, üstünlüğü koruma mekanizmasının gelişiminde koruma kalkanı görevi gördüğünü düşünüyorum.

Dijital kibrin kaçınılmaz sonuçları

Dijital kibir, empatiyi aşındırabilir çünkü bireyler, başkalarını anlamak ve onlarla bağlantı kurmak yerine sadece kendi imajlarını ve fikirlerini önceliklendiriyorlar.

“Bu tarzda bir önceliklendirme empatiyi erozyona uğratarak çevrimiçi toksisiteye ve siber zorbalığa neden olabiliyor.”

Sürekli onaylanma ihtiyacı ve öz güvenli bir kişiliği sürdürme baskısı, çevrim dışı yaşam çevrim içi görünümle eşleşmediğinde kaygıya, strese ve daha fazla yetersizlik duygusunu beraberinde getiriyor. Ayrıca her alanda kişileri fark ettirmeden yalnızlaştıran kibir, dijital platformlarda kişisel ilişkileri zorladığı kadar profesyonel ilişkileri de bozabiliyor. İnsanlar, çevrim içi ortamda sürekli olarak kibirli bir tavır sergileyen kişilerle iletişim kurma konusunda isteksiz olabildiklerinden bu durum, o kişinin bulunduğu alandan izolasyonuna da yol açabiliyor.

Dijital ortamda alçakgönüllülükle gezinemez miyiz?

Çevrimiçi davranışlarımızı ve bunun başkaları üzerindeki etkisini düzenli olarak değerlendirmek, sağlıklı bir öz eleştiri yapmamızı sağlayabilir. Dijital varlığımızın gerçekten değerlerimizi ve inançlarımızı temsil edip etmediğini tartıp bulduğumuz sonuca göre yeni bir temsil oluşturabiliriz.

Başkalarıyla çevrimiçi etkileşimde bulunurken aktif dinleme ve empati pratiği yapıp farklı bakış açılarını anlamaya çalışabiliriz. Mümkün olduğunca yapıcı ve saygılı tartışmalara katılabiliriz. Kendi paylaşımlarımızda benimseyeceğimiz orijinallik, kusurlu ama gerçek bir benlik sunmak, kibir sahibi birine göre çok daha fazla anlam bağlantılar kurmamızı sağlayabilir.

“Gerçek bir bağlantı mı yoksa doğrulama mı arıyorsunuz?”

Amaca yönelik kullanımın önemi

Uzun uğraşlardan ve birçok denemeden sonra, sosyal medyada bir paylaşım yaparken ne amaçla yapmak istediğimi daha fazla düşünmeye başladım. Amacım neyi paylaşmak? Hayatımın ne kadarını neden paylaşmak istiyorum? Önemli olduğunu düşündüğüm fikirleri başkalarına ulaştırırken dikkatli olmalı mıyım? Dikkatli yapılan paylaşımların, dijital kibir ihtiyacını azaltmaya yardımcı olabileceğine inanıyorum.

Dijital platformların çoğu kartvizitimiz ve hatta bazen CV’miz gibi. Çevrim içi davranışın psikolojik ve sosyal dinamikleri hakkında kendimizi eğitmek, görünür olmakla ilgili nasıl bir yol çizeceğimizin alçakgönüllü tavsiyelerini verebilir. Dijital kibrin sonuçlarının farkındalığı, daha bilinçli seçimler yapmamıza yardımcı olabilir.

Dijital ortamda sağlıklı bir şekilde gezinmek için hepimizin çevrim içi etkileşimlerinde tevazuya, empatiye ve özgünlüğe değer vermesi gerek. Bunu yaparak, kibir ve üstünlük yerine gerçek bağlantıları ve anlayışı teşvik eden daha sağlıklı, daha saygılı bir çevrim içi kültürü teşvik etmeye katkıda bulunmuş oluruz.

Kibirli olma halini dijitale de taşımak istemiyorsak hayat boyu öğrenmeye ve bilmediği bilmeye açık olmaya ihtiyacımız var.

İlginizi çekebilir: İfade özgürlüğü mü, görgüsüzlük mü: Lüks yaşam tarzına dayanan paylaşımların ardındaki motivasyon ne?

Aslı Yirsutimur: Merhaba ben Aslı! 1988’de İstanbul’da doğdum. Lisans hayatımı Ankara ve Almanya’da tamamladım. Ankara Üniversitesi Sosyal Antropoloji ve İletişim çift anadal mezunuyum. Almanya’da Avrupa Etnolojisi okudum. Daha sonra Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdim. Gazetecilik alanında yüksek lisans derslerimi tamamladım. Şu anda Marmara Üniversitesi Kişilerarası İletişim Bölümü’nde yüksek lisans tezimi yazıyor ve eril dişil arketipler üstüne araştırmalar yapıyorum. Üniversitede aldığım kuramsal alt yapı ve iletişim tekniklerini çeşitli sitelerde yazarak pekiştirmeye ve fikirlerimi herkesle paylaşmaya başladım. Bir yandan içerik üretirken bir yandan da öğretmenlik yaptım. Öğrencilerime daha faydalı nasıl olabilirim ve kariyerimde nasıl fark yaratabilirim diye düşünürken yolum koçluk ve psikoloji eğitimleri ile kesişti. 2011’den beri psikoloji eğitimleri ve iletişim bilgimi referans alarak yol arkadaşlığı yaptığım koçluk sistemimle yetişkinlerin ve öğrencilerin hayatına dokunurken kurumsal alanda da danışmanlık veriyorum. Kurumsal/bireysel eğitimler ve düzenlediğim atölyelerle de evrendeki iyi yaşam çemberinde yeni nesil rehber olma görevime devam etmekteyim. Çeşitli site, e-dergilerde ve kendi sosyal medya hesabımda içerik üretip yazmaya devam ediyorum. Aynı zamanda freelance editörlük yapıyorum. Tanıştığımıza çok memnun oldum!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale