X

Kişisel bağımsızlığınızı kazanmak için hayatınızın kontrolünü ele almanın yolları

Küçüklüğümüzden yetişkinliğimize kadar geçen zamanda okula gidip gelirken, arkadaşlarımızla dışarıya çıkarken ya da kişisel ihtiyaçlarımız için alışveriş yaparken ebeveynlerimizin/büyüklerimizin kararlarına, kurallarına ve bize verdikleri harçlıklara göre hareket edebiliyorduk. Ve bu nedenle belki de çoğumuz bir gün kendi kararlarımızı tek başımıza verip, kendi paramızı kazanıp gönlümüzce harcayabileceğimiz günleri düşünerek büyüdük; başkalarına bağımlı olmadan yaşamanın hayalini kurduk. Peki, bunu gerçekleştirebildik mi? Zaman içinde gelişen ilişkilerimiz başkalarına bağımlı olma ya da olmama durumumuzu nasıl etkiledi?

Maddi ya da manevi olarak kendimizi başkalarına bağımlı hissettiğimiz zamanlarda tek başımıza hareket ederek ayakta kalmaya çalışmak, şüphesiz ki duygusal olarak yıpratıcı bir süreç. Bağımlı olarak yaşamak, konfor alanından ödün vermek istemeyen kişiler için cazip olabilir; ancak bağımsız yaşamak için verilen mücadele ve hayatta karşılaşılan engeller, yaşamın zorluklarına göğüs germe, tek başına ayakta durabilme ve tehlike durumunda yalnız karar verebilme yetkinliklerimize önemli katkılar sağlıyor. Fakat, romantik ilişkilerimizde partnerimizle paylaştığımız dinamik, finansal ya da duygusal bağımlılığımızı etkileyebiliyor.

Belki daha çok günlerinizi partnerinizin rutinine ayak uydurarak geçiriyorsunuz; onun seçtiği filme gidiyor, onun bütçesine uygun harcama yapıyor veya onun ilgi alanlarıyla eşleşen aktivitelere katılıyorsunuz. Ya da belki de ilişkinizde partnerinizin her zaman liderliği ele almasına izin veriyorsunuz ve tüm sosyal yaşamınız tek bir kişi etrafında şekilleniyor… Bu yüzden de artık başkalarına olan bağımlılığınıza son vermek istiyorsunuz… Öyleyse, özgürlüğü ele almanın zamanı gelmiş olabilir. Uplifers olarak başkalarına olan bağımlılığı azaltmanın yolları konusunu ele aldığımız bu yazımızda işinize yarayacak ipuçlarına geçmeden önce bize ilham veren blogger Alana Mbanza’nın hikayesini paylaşalım:

Kendimi bildim bileli bir gün finansal özgürlüğümü elime alacağım, aileme ekonomik anlamda bağımlı olmayacağım günü hayal etmişimdir. Genel olarak bir çoğumuzun yıllarca emek vererek aldığı diplomanın en önemli amaçlarından biri bu: Özgürlüğe kavuşmak, kendi ayaklarımız üzerinde durmak, kendi kendine yetebilme duygusu…

Şimdiye kadar farklı işlerde çalışarak geçen alıştırma turlarından sonra, finansal özgürlük adına attığım ilk gerçek adım, üniversite mezuniyetinden hemen sonra oldu. Ne banka hesabımda birikmiş bir param ne yaşayabileceğim bir evim ne de arabam vardı. Tek gelir kaynağım çalıştığım işten aldığım başlangıç ücretiydi.

Kendi paramı kazanıyor olmanın verdiği özgürlük ve yeterlilik hissi ne yazık ki çok uzun sürmedi. Kira, yol giderleri, faturalar, ekstra harcamalar darken kendimi ağır bir yükün altındaymışım gibi hissetmeye başladım. İlk günlerde hissettiğim özgürlük hissi, yerini kuyruk gibi peşimde dolanan bir ‘sorumluluklar’ silsilesine bıraktı.

Tekrar başa dönmüştüm. Durumla başa çıkamadığımı ve kendimi gereğinden fazla hırpaladığımı düşünen ailem bana küçük küçük, fark ettirmemeye çalışarak destek olmaya başladı. Bu durum bir süre sonra kendimi rahatsız hissetmeme neden olmaya başladı. Potansiyelimi yeterince iyi kullanamadığımı, başarısız olduğumu düşünmeye başladım. Başarısız olduğum her anda ailemin yanımda olacağını biliyor olmak, kendi sınırlarımı zorlamamı engelledi. Artık bu duruma bir son vermeliydim.

Ailemi ekonomik anlamda zorlamanın yanı sıra, kendi gelişimimi de engellediğimi hissediyordum.

Ailemden finansal olarak bağımsız olmayı istemem, artık onların yönlendirmelerinin ve kararlarının yerini benimkilerin aldığını gösteriyordu. Taksi kullanmak yerine daha sık otobüse binmeye başladım, hatta kısa mesafeleri yürüdüm. Tek başıma eve çıkmak yerine 3 kişilik öğrenci evinde kalmaya devam ettim. Sürekli dışarıda yemek yerine yemeklerimi evde hazırlayıp yemeye başladım.’  – Alana Mbanza

Başkalarına olan bağımlılığı azaltmanın yolları

İlham verici hikayesinden etkilendiğimiz Alana Mbanza’nın kendi hayatının iplerini ele alış serüveni sizin de içinizde bir şeyler uyandırdıysa başkalarına olan bağımlılığınızı azaltmak için yaşamınızda izleyebileceğiniz yollar:

1. Kararlı olun

Kararlı olun ve dik durun. Şüphelerinizi bir kenara bırakın. “Acaba yapabilir miyim, tek başıma ayakta durabilir miyim, bağımsız hareket edebilir miyim…” gibi sizi geride tutan soruları kafanızdan silin atın. İlk adımı atma cesaretini gösterip, kendi hayatınızın, paranızın, kararlarınızın, eylemlerinizin sorumluluğunu aldığınızda kendinizden emin bir şekilde ilerleyebilirsiniz. Eğer önemli kararlar alma işini devamlı partnerinize bırakıyorsanız, artık bir şeyleri değiştirmenin tam zamanı. Sizin de etkili ve doğru seçimler yapabildiğinizi, kendinden emin, bağımsız bir birey olduğunuzu gösterin.

2. Kendinizi keşfedin

Bağımsız olmak, dimdik kendi ayaklarınız üzerinde durmak istiyorsanız ilk yapmanız gereken kendinizi tanımak; ama lafta değil, gerçek anlamda. Nasıl mı? Güçlü ve zayıf yönlerinizi bilerek. Tüm yönlerinizi keşfedin; kendinize en çok hangi alanlarda güveniyorsunuz ya da hangi yönünüzü geliştirmeniz gerekiyor, fark edin. Tutkularınıza odaklanın, gerçekten ne yapmak istiyorsunuz, size en çok ne keyif veriyor, bulun. Yeni bir iş, yeni bir hobi, belki de yepyeni bir tarz. Kendinizi keşfettikçe daha güçlü hissetmeye başlayabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Gerekliliklerden uzak, hayata yakın bir duruş: Kendini tanıma yolunda açık ve kararlı olmak

3. Sosyal ağınızı genişletin

Sosyal ağınızı geliştirmek, tek bir kişiye olan bağımlılığınızı azaltabilir. İnsan ilişkilerinizi geliştirerek kendinize güçlü bir sosyal ağ yaratabilirsiniz. Farklı uzmanlıklardan, farklı ilgi alanlarından kişilerle bir araya gelebilir, yeni arkadaşlar edinebilirsiniz. Gönüllü etkinlikler, profesyonel seminerler ya da hobi kurslarına katılarak ufkunuzu genişletecek yeni insanlarla tanışabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Etrafınızda güçlü bir network oluşturmak için uygulayabileceğiniz stratejiler

4. İletişim becerilerinizi geliştirin

İster ailenizle, ister arkadaşlarınızla, ister partnerinizle konuşurken kendinizi doğru bir şekilde ifade edebilmek için iletişim becerilerinizi geliştirmeniz şart. Bağımsızlığın en önemli bileşenlerinden biri etkili iletişim. Kararlarınızı anlatabilmek, düşüncelerinizi, duygularınızı net bir şekilde aktarabilmek için konuşmalarınızda ben dilini kullanmaya özen gösterin. Suçlamak, yargılamak, eleştirmek için değil; içinizden gelenleri net bir şekilde konuşabilmek için iletişim kurun.

İlginizi çekebilir: İletişim sihirdir: İlişkilerinizde kendinizi nasıl “iletiyorsunuz”? İletişim sihirdir: İlişkilerinizde kendinizi nasıl “

5. Kararlarınızın sorumluluğunu alın

Yaşamımız her gün, her an aldığımız kararlarla değişiyor, şekilleniyor. Bazen doğru ve yerinde kararlar alıp güzel değişimler yaşarken, bazen de yanlış kararlar verip istemediğimiz sonuçlarla yüzleşebiliyoruz. Kararınız ne olursa olsun, sonuçları iyi ya da kötü değişimlere yol açsın, fark etmez; yapmanız gereken tek şey aldığınız her kararın arkasında durmak. Eğer bağımsız olmak istiyorsanız tek başınıza kararlar almayı ve o kararların sorumluluğunu üstlenmeyi bilmelisiniz.

6. Kendinize ayna olun

Kendinizle baş başa kalmaktan korkmayın, kaçmayın. Kendinizi tanıyın, yaptıklarınızı değerlendirin, hislerinize kulak verin, hem eleştirin hem kucaklayın. Sizi sizden iyi kimse tanıyamaz ve içinizden geçenleri bilemez.

İlginizi çekebilir: Radikal kabul: Kişisel gelişim ve kendini kabul paradoksunu çözmek mümkün mü?

7. Özgüveninizi artırın

Özgüven, bağımsız bir yaşama giden en önemli yol. Özgüveniniz arttıkça başkalarınıza olan bağımlılığınızı azaltabilirsiniz. Kendinizin yetersiz olduğunu düşündüğünüzde başkalarına bağımlı olmak kolay bir kaçış ya da çözüm yöntemi gibi görünebilir, ancak bunu seçmek yerine özgüveninizi yükseltmek için bir şeyler yapmaya başladığınızda kendi hayatınızdaki tek başrol siz olabilirsiniz. Kişisel gelişiminize önem verin; kurslara katılın, dil öğrenin, hobilerinizi geliştirin, müzik aleti çalmayı başlayın, kitap okumaya daha fazla zaman ayırın, sosyal kulüplere katılın, egzersiz yapın, hem bedeninize hem zihninize iyi bakın.

İlginizi çekebilir: Özgüveninizi arttıracak 10 öneri: Başarana kadar numara yapın

8. Uzaklaşmayı deneyin

Bazen kendinize alan açmak için her şeyden, herkesten uzaklaşmak en iyisi olabilir. Biraz daha bağımsız hareket edebilmek, kendinizle baş başa kalabilmek, kendinize olan güveninizi yeniden kazanmak ve en önemlisi bağımlı olduklarınızdan uzaklaşmak için bir süre mesafe koymayı deneyebilirsiniz.

Unutmayın, sandığınızdan çok daha güçlü olduğunuzun farkına varabilmeniz için özünüzü keşfetmeniz, zayıf yönlerinizi geliştirmeniz ve en önemlisi tek başınıza adım atacak, kararlar alacak o ilk cesareti göstermeniz şart.

İlginizi çekebilir: Kendine güven sorununun üstesinden gelmek için en pratik 5 yöntem

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale