Çevren hayallerini yaşamana izin vermiyor mu?
Herkesin yaşamında çevre ne derse desin kendi içindeki bilgeyi dinlemek durumunda kalacağı bir test olacaktır. Aile bu sınavlardan en zorudur, hatta korkutucusu. Aynı zamanda kişisel gelişiminde belki de, en heyecanlı anılardan biri.
Öyle ya da böyle aile ve çevre onayından kendimizi özgürleştirdiğimiz bir deneyim belki de, ruhsal yolculuğumuzun en derin dönüşümüdür. Bir uyanış yaşıyorsun, kendi içinde bir farkındalık, kalbinin sesini duymaya başlıyorsun ve biliyorsun ki artık yaşamın bir daha aynı olmayacak, yeni bir yön alacak. Problem şu, sen değiştiğinde ve bilinmeze doğru adım attığında ailen, arkadaşların, yakın çevren “korku” duymaya başlar. Bir anda aldığın karar doğrultusunda birçok eleştiri almaya başlarsın. Bilmem bu yazdığım sana da tanıdık geliyor mu?
Hayallerini gerçekleştirebiliyor musun?
İzmir’deki yaşamımı bırakıp, Amerika’ya pozitif psikoloji alanında çalışmalarımı tamamlamaya gitmeye karar verdiğimde ben de çok benzer bir durum yaşadım. Doğup büyüdüğüm şehirdeki arkadaşlarım, hah tamam kurumsal bir işe de girdi, artık evlenir, çoluk çocuğa karışır diye düşünen annem ve babam, pazar satış payını bu sene de %35 artıracağımı bekleyen yöneticilerim bu kararı pek de keyifle karşılamadılar. Karşı çıkışlar hissedilenin ötesine geçti ve şu cümleleri duymaya başladım:
- Zaten 11 Eylül olaylarından sonra, oralarda Orta Doğu ülke vatandaşlarına çok kötü davranıyorlarmış.
- Oraya gittiğinde sürünecek, en alttan başlayacak ve 5. Sınıf vatandaş olacaksın biliyorsun değil mi?
- Kim başarmış ki sen başaracaksın, hala pembe bulutların üzerinde yaşıyorsun!
- Zaten o eğitimden sonra sen çok değiştin, hiç gitmeseydin keşke! Sanki beynini yıkadılar.
Peki ama hayalleriniz karşısına korku dolu inançlar sıralanmaya başladığında ne yapmak gerek?
Aslında cevap oldukça basit. Öncelikle bunun çok normal olduğunu bilip, durumu kabullenmekle işe başlayabilirsin. Çünkü yaşamımızda içimizdeki güce uyanmaya başladığımızda ve ruhumuzun misyonu doğrultusunda adım attığımızda ilk bakmamız gereken şey; bugüne kadar birlikte vakit geçirdiğin çevrenin sana empoze ettiği inançlar. Annenin, babanın, anneanne, babaanne, dedelerinin, kız kardeş, abinin, yaşamın boyunca sana yakın olmuş olan kişilerin…
“Sen kiminle berabersen, bir süre sonra o olursun.” – Anthony Robbins
Sana sormak istiyorum: Kim olmak istiyorsun? Nasıl bir yaşam sürmek? Belki de içinde bulunduğun çevre bu yaşamı onaylamıyor? Belki artık eski inançların daha önceden olduğu kadar kuvvetli değil ve yaşamı sorgulamaya başladın; belki de artık gerçek değerini hissetmeye başladın ve hali hazırdaki finansal kazançlarının senin için az olduğunu düşünüyorsun; belki de içinde bulunduğun evlilik artık seni beslemiyor ama zehirliyor. Ama ya insanlar ne der korkusu ile harekete geçemiyorsan, senden bir isteğim var: Yaz. “Gerçekleştirmek istediğim hayalim konusunda adım atarsam insanlar ne der? Korkularım neler?” Sonra listeye bir bak. Neden buna izin veriyorsun?
Şayet bu yazıyı okuyorsan; bil ki tesadüf değil hayallerini gerçekleştirmek, çevrendekilerle sağlıklı sınırlar çizmek, onların onayı olmadan da özünü yaşayabilmek senin hakkın. Amacım seni çevrene karşı döndürmek değil, onların ki de seni hayallerinden koparmak değil. Sadece korkuyorlar, değişim ile seni ve sevgini kaybetmekten. Hiçbir şeyin olmadığı gibi duydukların da tesadüf değil. Bütünsel yaşamında bir sonraki seviyene yükselmen için yenmen gereken kısıtlayıcı inançlar sadece. Bunu sana ulaştıran aracılara teşekkür et ve onlara yaşam şeklin değişse dahi herşeyin en güzel hali ile yolunu bulacağına dair güven ver. Çünkü sen içindeki gücü ortaya çıkardığında, gerçek potansiyelini kalpten yaşamaya başladığında çevrendekilere vereceğin sevgi de artacak.
Hayallerini yaşamak için ruhuna bir fırsat ver!
İstediğim bir hayalim var ama nasıl yapabileceğimi bilmiyorum ve bu da adım atmama engel oluyor diyorsan yaz bana, mutluluk yolunda içindeki güce bağlanıp, beraberce hayallerine doğru yürüyelim.
[email protected] / [email protected]
Yazarın diğer yazıları için tıklayın.