Cevdet Bey’e mektuplar: İçine şüphe düşmüş sevgiler
Cevdet Bey, yine sizi rahatsız ediyorum fakat oldukça mühim hadiseler meydana geldi. Sizinle konuşmadan duramadım. Hanemde huzur yok beyefendi, mutluluk yok. Her yer hüzün doldu ve her yer karanlık. Aşktan yana sitem etmiştim size hatırlarsınız. Efendim yine sitemim malumunuz bu duyguma.
Papatya falları gibi seviyor mu sevmiyor mu derken, zaman mefhumumu yitirdim ben. Bir ben değerli olamadım ona Cevdet Bey, herkesi anladı, derdini dinledi de bir beni sığdıramadı içine. İnsanın içine bir kez o şüphe düştü mu pür-i pak olan sevgisi dizine kadar çamura batıyor efendim. Şu an ne yapıyor, aldığı nefesi nasıl veriyor, teselliyi nasıl, kimlerle buluyor bilemiyorum. Tek bildiğim gözyaşlarımı tek başıma silemiyorum Cevdet Bey. Bu sefer öylesine yandı ki canim ayaklarım gitmiyor öteye.
Gözlerim yaşlı ama içim kupkuru. Keşke diyorum keşke sevdaya dair ne varsa onunla donanabilseydi çehresi. O ise yabancılara atıldı sevgili beyefendi, düşünebiliyor musunuz? Bir kenar süsünden farkım kalmadı!
Olsun, canımız sağ olsun değil mi? Ne de olsa aşk bugünlerde tesellisi kolay bir şey. Benim kollarımdan çıkıp gittiği her yer zindan, baktığı her göz karanlık, duyduğu her koku zehir olsun Cevdet Bey. Kendisini görürseniz, benim için, yanarak öldü dersiniz.
İlginizi çekebilir: Cevdet Bey’e mektuplar: İnsan, tecrübe etmediği şeyleri özler mi?