‘Best of Sendromu’: Cevaplanmayan soruların çocuk gelişimine etkisi
“İlkokul dördüncü sınıf öğrencisiydim. Ne çok başarılı ne de çok başarısız bir ders durumum vardı. Bir türlü birinci olamadığım gibi, asla sonlarda da yer almazdım. Aslında bu kendimi başarılı saymam için yeterdi bile…
Sınıfımız kalabalık olduğundan öğretmenimizin bizlerle ilgilenmesi de oldukça zor oluyordu. Ders matematik. Öğretmenimiz tahtaya problemler yazıyor, biz de bunları şuursuzca çözmeye çalışıyoruz.
Yanımda oturan ve sınıfın en çalışkan öğrencilerinden birisi olan Mehmet ise hoca noktayı koyar koymaz problemin çözümünü bitiriyor, bense daha problemin ne anlama geldiğini bile anlayamadan çözümü defterime yazıyordum. Tabii deftere yazı yazarken bir yandan da Mehmet’e sorular soruyordum. Aslında yaptığım davranış oldukça amaçlı.
Mehmet’e problemin çözümü hakkında sorular sorup, hayatımın neredeyse hiçbir alanında işime yaramayacak bu problemi çözüp, biraz olsun kendime güvenmek istiyordum.
Öğretmenimiz ise oldukça sert. Bir bakışı bizi susturmaya yetiyor. Bense inatçıyım. Bir sonraki problemi çözmeyi kafama koymuşum, tam Mehmet tekrar çözüm yoluyla ilgili bir tüyo verecek, öğretmenim:
-Mehmet, kaç kere söyledim sana yanındakine uyma diye.
Güleyim mi, ağlayayım mı yoksa daha anlamını bilmediğim strese mi gireyim bilemiyorum.
Öğretmenin adımı bilmemesine mi, arkadaşlarımın yanında yerin dibine geçişime mi yoksa problemi çözemeyecek oluşuma mı üzüleyim kararsızım.”
Soruların cevaplanmaması güven duygusunu ve başarıyı etkiliyor
Evet, bu durumu daha önce kendi öğrenim yaşantısında ya da çocuklarında yaşayan insanların sayısının korkutucu derecede yüksek olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Özellikle sorularına cevap arayan ve sorgulamanın zaman zaman doruğa ulaştığı bir dönemde, çocukların sorularının cevaplanmaması veya akran eğitimini tam olarak gerçekleştirmemek, güven duygusunu ve kişisel başarıyı oldukça etkilemektedir.
İlgili yazı: Çocuğunuzun okuldaki başarısı öğretmeninin bu davranışına bağlı olabilir
İleri yaşta stres yaşanmasında, geçmiş olayların etkisinin üst düzey olduğunu da unutmamak gerekir. Ayrıca çocukluk döneminde bireyler sorunlarını dil yoluyla değil, davranış yoluyla ifade etmeye çalıştıkları için olaylara verecekleri tepkilerin tahmin edilmesi oldukça zordur.