X

Çareler çaresiz, imkanlar imkansız mı: Öğrenilmiş çaresizlikleri dönüştürmek mümkün

Hayatta her şeyi öğreniyoruz. Öğrendiğimizi unutarak öğreniyoruz hem de. Kimse yürümeyi nasıl öğrendiğini, su içmeyi, yani bardağı tutup, ağzına götürüp, sonra tekrar bardağı bıraktığını nasıl öğrendiğini hatırlamıyor. Şu an yapabildiğimiz, dışarıdan gözlemlenen fiziksel eylemlerimizi öğrendiğimiz gibi, olaylar karşısında ne düşüneceğimizi, nasıl bir tepki vereceğimizi, hangi duyguyu yaşayacağımızı da öğreniyoruz. Bu, “Hadi oturun bugün, yere düştüğünüzde ne düşüneceğinizi, nasıl tepki vereceğinizi öğreneceğiz” diyerek bir öğretmenin ya da ebeveynin bize öğrettiği formal bir eğitim değil tabii ki. Hayatın içinde, yaşanan deneyimlerle, gözlemle, modelleyerek, karşı tarafın verdiği tepkileri kendi iç sistemimizde yorumlayarak yaptığımız bir şey. Zihnimizde yarattığımız tanımlarla, anlamlarla, eşittirlerle ilgili bir şey.

Çocukken ayağı takılıp yere düştüğünde, çocuğun canının acıması fiziksel bir tepkimedir. Bu can acımasına, geçmişte konuşmayı bilmediği evrede tüm temel ihtiyaçlarını ağlayarak dünyaya duyuran bebek, yine ağlayarak karşılık verir. Bu normaldir, bununla beraber öğrenilmiş bir tepkidir. Anne gelir, milyonlarca farklı tepkiden birini seçer. Ve çocuğun zihnine, gelecekte benzer durumlarda kullanmak üzere kayıtlar düşülmüş olur. Örneğin, anne “Tamam, üzülme” dediğinde, “Evet, ben şu an üzülüyorum ve üzülmemem isteniyor, ama canım acıyor, üzülmeye devam edeceğim” diye kaydını alır. Üzülme duygusuna dair bir veri öğrenmiş olur çocuk. “Düştüğünde üzülürsün” verisi. Düşersin=üzülürsün eşittiri oluşturulur. Ya da düşersin=annen kızar ya da düşersin=üzülsen de üzülmemelisin. Herkes yaşadığı deneyimin en güçlü verisini büyük harflerle bundan sonra benzer durumlarda hızlıca bulunduğu raftan çıkarıp kullanmak üzere ilgili klasöre kaydeder.

Annenin, milyonlarca tepkiden biri olarak şöyle bir tanesini seçmesi de muhtemeldi: “Düştüğünde dizinin üzerindeki deri kalktığı için o bölge biraz yıprandı, biraz kanadı, bunun senin canını yaktığını anlıyorum. Geçecek. Bir süre sonra orada yeniden deri oluşmaya başlayacak, kabuk tutacak, gel oraya bir yara bandı yapıştıralım.” Bu durumda, sistem bu veriyi daha farklı işleyecek.

Enerji tasarrufu ile çalışan beyin sisteminde, benzer durumlarda hızlıca kullanılmak üzere o veri ilgili klasörlerden çıkar ve tepkimizi hızlıca ortaya koyar. Aynı olay olmasına gerek yoktur.

Her şeyi, her şeyi öğrendiğimiz gibi, yapamadığımız, elimizden gelmediğini düşündüğümüz, çaresiz hissettiğimiz her durumda vereceğimiz tepkiyi de öğreniriz. Bir kere denemişizdir, o vizeyi alamamışızdır, üst yönetim sunumlarında hep başarısız oluyoruzdur, annemiz gibi asla yemek yapamayız, babamız gibi ev sahibi olamayız ya da istediğimiz işi yapabilmek imkansızdır. “Bizim şirkette olmaz”, Bizim ülkede olmaz”, “Ben asla yapamam” düşünceleriyle beraber tüm çaresizliği öğrenmişizdir, farkında değiliz. Bu çaresizliklerimiz inançlarımıza, inançlarımız davranışlarımıza dönüşür ve hayatımız böyle kısır döngülerle, gerçekleşmeyen potansiyellerin sunduğu kadarıyla, azıcığıyla bizi oyalar durur.

Martin Seligman “öğrenilmiş çaresizlik” kuramını ortaya atarken defalarca araştırmalar yaptı, deneyler gerçekleştirdi. Tüm canlılar çabalarının sonuç vermediği durumlarda bir süre sonra denemekten vazgeçti. Koşullar değişmiş olsa da, “nasıl olsa hiçbir şey değişmeyecek” düşüncesi o kadar hakim oldu ki, koşulların değiştiğini görmek mümkün bile olmadı.

Öğrenilmiş çaresizlik içinde miyiz? “Bizim burada böyle şeyler olmaz” derken. Ya da “defalarca denedin, bırak artık” derken birileri. Öğrenilmiş çaresizlik bir tuzaktır ve maalesef birçok kişi bu tuzağın içinde olduğunun bile farkında değildir.

Öğrenmek çok güzel bir şeydir. Öğrenmeye devam etmek de… Bununla beraber öğrenilen çaresizlikler, beyne düşülmüş, artık işlevini yitirmiş eşittirler, bizi geleceğe yıpranmış, çaresiz, umutsuz, vazgeçmiş duygularla taşırlar. Bu duygu ve haller, insanın üretkenliğine ve gerçek potansiyeline vurulmuş baltalardır.

İnsanın kendine dışarıdan bakabilmesi ve çabayı bıraktığı anlarda kendine sorması gereken soru şudur: Neden bırakıyorum, öğrenilmiş çaresizlik içinde olabilir miyim? Bırakmak yerine “Ulaşacağım o noktaya ulaşmak için neleri farklı yapabilirim?” diye sorması daha iyi bir şey olmaz mı?

Bir an için çabayı bıraktığınız herhangi bir durum yaşıyorsanız, öğrenilmiş çaresizliğin sizi esir almasına izin vermeyin ve kendinize şu soruları sorun: 

  • Gerçekten ne istiyorum?
  • Bu isteğime ulaşmak için neler denedim?
  • Neyi daha farklı görmeye ihtiyacım var?
  • Neleri daha farklı yaparsam, ulaşabilirim?
  • Gerçekten istediğim şeyin benim için önemi nedir?
  • Bir daha denemek için kendimi nasıl motive ederim.
  • Öğrenilmiş çaresizliğimi, öğrenilmiş iyimserliğe nasıl dönüştürürüm?

Not: Öğrenilmiş çaresizlik gibi, öğrenilmiş iyimserlik de öğrenilebilir. Bir sonraki yazımda bahsedeceğim. Sevgiyle kalın.

İlginizi çekebilir: Öz şefkat için mindfulness egzersizi: Özümüzdeki şefkati kendi özümüze yöneltmek

Fatma Yıldız: Merhaba, yetişkin eğitimi alanında lisans ve yüksek lisans okudum. ICF onaylı dünyanın en büyük koçluk okullarından Erickson International School’dan tüm koçluk eğitimlerimi ve NLP Practitioner ile NLP Master programlarını tamamladım. ICF (Uluslararası Koçluk Federasyonu) PCC seviyesi usta koçlarından biriyim. Şu an ağırlıkta yönetici ve takım koçluğu yapıyorum. Bununla beraber doğa ve yeni yerler görme tutkunu, çiçek, deniz, ağaç sevdalısı, hayvan dostu, kedi annesi ve yaşama coşkuyla bağlı biriyim. 2007-2008 yıllarında ağır bir kolon kanseri tedavisi gördüm. Sonrası hayatımın yeni bir dönemi başladı. Yaşam sanatını hakkıyla icra etmeye çalışıyor, tüm bilgi, beceri ve deneyimlerimi birçok kanalla insanlara ulaştırmaya çalışıyorum. Stres Yönetimi, Resilience, Yaşamı Güzelleştirmek, Potansiyelini Keşfet konularında programlar yaparken, iş dünyasını iyileştirmek ve insan odaklı hale getirmek için çalışmalar yapıyorum. Benimle ilgili detay bilgilere buradan ulaşabilirsiniz. https://www.fatmayildiz.com/hakkimda/

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale