dummy

Çareler çaresiz, imkanlar imkansız mı: Öğrenilmiş çaresizlikleri dönüştürmek mümkün

Hayatta her şeyi öğreniyoruz. Öğrendiğimizi unutarak öğreniyoruz hem de. Kimse yürümeyi nasıl öğrendiğini, su içmeyi, yani bardağı tutup, ağzına götürüp, sonra tekrar bardağı bıraktığını nasıl öğrendiğini hatırlamıyor. Şu an yapabildiğimiz, dışarıdan gözlemlenen fiziksel eylemlerimizi öğrendiğimiz gibi, olaylar karşısında ne düşüneceğimizi, nasıl bir tepki vereceğimizi, hangi duyguyu yaşayacağımızı da öğreniyoruz. Bu, “Hadi oturun bugün, yere düştüğünüzde ne düşüneceğinizi, nasıl tepki vereceğinizi öğreneceğiz” diyerek bir öğretmenin ya da ebeveynin bize öğrettiği formal bir eğitim değil tabii ki. Hayatın içinde, yaşanan deneyimlerle, gözlemle, modelleyerek, karşı tarafın verdiği tepkileri kendi iç sistemimizde yorumlayarak yaptığımız bir şey. Zihnimizde yarattığımız tanımlarla, anlamlarla, eşittirlerle ilgili bir şey.

dummydummy

Çocukken ayağı takılıp yere düştüğünde, çocuğun canının acıması fiziksel bir tepkimedir. Bu can acımasına, geçmişte konuşmayı bilmediği evrede tüm temel ihtiyaçlarını ağlayarak dünyaya duyuran bebek, yine ağlayarak karşılık verir. Bu normaldir, bununla beraber öğrenilmiş bir tepkidir. Anne gelir, milyonlarca farklı tepkiden birini seçer. Ve çocuğun zihnine, gelecekte benzer durumlarda kullanmak üzere kayıtlar düşülmüş olur. Örneğin, anne “Tamam, üzülme” dediğinde, “Evet, ben şu an üzülüyorum ve üzülmemem isteniyor, ama canım acıyor, üzülmeye devam edeceğim” diye kaydını alır. Üzülme duygusuna dair bir veri öğrenmiş olur çocuk. “Düştüğünde üzülürsün” verisi. Düşersin=üzülürsün eşittiri oluşturulur. Ya da düşersin=annen kızar ya da düşersin=üzülsen de üzülmemelisin. Herkes yaşadığı deneyimin en güçlü verisini büyük harflerle bundan sonra benzer durumlarda hızlıca bulunduğu raftan çıkarıp kullanmak üzere ilgili klasöre kaydeder.

Annenin, milyonlarca tepkiden biri olarak şöyle bir tanesini seçmesi de muhtemeldi: “Düştüğünde dizinin üzerindeki deri kalktığı için o bölge biraz yıprandı, biraz kanadı, bunun senin canını yaktığını anlıyorum. Geçecek. Bir süre sonra orada yeniden deri oluşmaya başlayacak, kabuk tutacak, gel oraya bir yara bandı yapıştıralım.” Bu durumda, sistem bu veriyi daha farklı işleyecek.

Enerji tasarrufu ile çalışan beyin sisteminde, benzer durumlarda hızlıca kullanılmak üzere o veri ilgili klasörlerden çıkar ve tepkimizi hızlıca ortaya koyar. Aynı olay olmasına gerek yoktur.

Her şeyi, her şeyi öğrendiğimiz gibi, yapamadığımız, elimizden gelmediğini düşündüğümüz, çaresiz hissettiğimiz her durumda vereceğimiz tepkiyi de öğreniriz. Bir kere denemişizdir, o vizeyi alamamışızdır, üst yönetim sunumlarında hep başarısız oluyoruzdur, annemiz gibi asla yemek yapamayız, babamız gibi ev sahibi olamayız ya da istediğimiz işi yapabilmek imkansızdır. “Bizim şirkette olmaz”, Bizim ülkede olmaz”, “Ben asla yapamam” düşünceleriyle beraber tüm çaresizliği öğrenmişizdir, farkında değiliz. Bu çaresizliklerimiz inançlarımıza, inançlarımız davranışlarımıza dönüşür ve hayatımız böyle kısır döngülerle, gerçekleşmeyen potansiyellerin sunduğu kadarıyla, azıcığıyla bizi oyalar durur.

Martin Seligman “öğrenilmiş çaresizlik” kuramını ortaya atarken defalarca araştırmalar yaptı, deneyler gerçekleştirdi. Tüm canlılar çabalarının sonuç vermediği durumlarda bir süre sonra denemekten vazgeçti. Koşullar değişmiş olsa da, “nasıl olsa hiçbir şey değişmeyecek” düşüncesi o kadar hakim oldu ki, koşulların değiştiğini görmek mümkün bile olmadı.

Öğrenilmiş çaresizlik içinde miyiz? “Bizim burada böyle şeyler olmaz” derken. Ya da “defalarca denedin, bırak artık” derken birileri. Öğrenilmiş çaresizlik bir tuzaktır ve maalesef birçok kişi bu tuzağın içinde olduğunun bile farkında değildir.

Öğrenmek çok güzel bir şeydir. Öğrenmeye devam etmek de… Bununla beraber öğrenilen çaresizlikler, beyne düşülmüş, artık işlevini yitirmiş eşittirler, bizi geleceğe yıpranmış, çaresiz, umutsuz, vazgeçmiş duygularla taşırlar. Bu duygu ve haller, insanın üretkenliğine ve gerçek potansiyeline vurulmuş baltalardır.

İnsanın kendine dışarıdan bakabilmesi ve çabayı bıraktığı anlarda kendine sorması gereken soru şudur: Neden bırakıyorum, öğrenilmiş çaresizlik içinde olabilir miyim? Bırakmak yerine “Ulaşacağım o noktaya ulaşmak için neleri farklı yapabilirim?” diye sorması daha iyi bir şey olmaz mı?

Bir an için çabayı bıraktığınız herhangi bir durum yaşıyorsanız, öğrenilmiş çaresizliğin sizi esir almasına izin vermeyin ve kendinize şu soruları sorun: 

  • Gerçekten ne istiyorum?
  • Bu isteğime ulaşmak için neler denedim?
  • Neyi daha farklı görmeye ihtiyacım var?
  • Neleri daha farklı yaparsam, ulaşabilirim?
  • Gerçekten istediğim şeyin benim için önemi nedir?
  • Bir daha denemek için kendimi nasıl motive ederim.
  • Öğrenilmiş çaresizliğimi, öğrenilmiş iyimserliğe nasıl dönüştürürüm?

Not: Öğrenilmiş çaresizlik gibi, öğrenilmiş iyimserlik de öğrenilebilir. Bir sonraki yazımda bahsedeceğim. Sevgiyle kalın.

İlginizi çekebilir: Öz şefkat için mindfulness egzersizi: Özümüzdeki şefkati kendi özümüze yöneltmek

Fatma Yıldız: Merhaba, yetişkin eğitimi alanında lisans ve yüksek lisans okudum. ICF onaylı dünyanın en büyük koçluk okullarından Erickson International School’dan tüm koçluk eğitimlerimi ve NLP Practitioner ile NLP Master programlarını tamamladım. ICF (Uluslararası Koçluk Federasyonu) PCC seviyesi usta koçlarından biriyim. Şu an ağırlıkta yönetici ve takım koçluğu yapıyorum. Bununla beraber doğa ve yeni yerler görme tutkunu, çiçek, deniz, ağaç sevdalısı, hayvan dostu, kedi annesi ve yaşama coşkuyla bağlı biriyim. 2007-2008 yıllarında ağır bir kolon kanseri tedavisi gördüm. Sonrası hayatımın yeni bir dönemi başladı. Yaşam sanatını hakkıyla icra etmeye çalışıyor, tüm bilgi, beceri ve deneyimlerimi birçok kanalla insanlara ulaştırmaya çalışıyorum. Stres Yönetimi, Resilience, Yaşamı Güzelleştirmek, Potansiyelini Keşfet konularında programlar yaparken, iş dünyasını iyileştirmek ve insan odaklı hale getirmek için çalışmalar yapıyorum. Benimle ilgili detay bilgilere buradan ulaşabilirsiniz. https://www.fatmayildiz.com/hakkimda/

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp