X

Canınız en çok nereden yandıysa, en büyük şifa da sizi orada bekliyor

Bugünkü yazımız gökyüzündeki enerjilerin bizlerin hayatına nasıl dokunduklarına dair olacak, çünkü:

“Yukarıda ne varsa aşağısı da öyledir.’’
Zümrüt Tabletleri

Kişisel gelişimde bizim göremediğimiz ancak başkalarının gördüğü, kör noktamız olarak adlandırılan alan; yaşamdaki deneyimlerimizi gerçekte fark ettiğimizde lehimize çalışan ve toplum içerisinde bizlere avantaj sağlayan kıymetli bir alandır. Ancak insanoğlu doğası gereği kör noktalarını göremediği için, ve ayrıca bu noktamızdan da utandığımız için bu alanı fark etsek bile kabul etmeyiz, görmezden geliriz. Halbuki bu alanı fark edip kabule geçersek hayatımızda kuantsal bir sıçrayış yaşarız çünkü burada edindiğimiz bilgi ve tecrübeler bizi büyütür, yüceltir ve aynı zamanda ilgili konularda uzmanlaşırız; adeta deneyimli bir öğretmen edasıyla siz başkalarına yardımcı olur, kendinizi de şifalarsınız…

Peki kör noktamızı nasıl fark edebiliriz? Birincisi bu hayatta en çok nereden gol yediniz? İkincisi bu golleri yediğiniz için öfkelendiniz ve içinize kapandınız mı? Ve yaşadıklarınız kalbinizde derin yaralar açtı mı? Kimselere itiraf edemeseniz de aklınıza geldiğinde çok zaman geçmiş olsa bile aynı sızıyı hissediyor musunuz? Tebrikler! Aramıza hoş geldiniz, çünkü o yaralardır sizi şimdiki siz yapan, olgunlaştıran, büyüten ve gerçek insana dönüştüren.

Astrolojideki Şiron da (Chiron, Kherion, Kiron), hani mitolojik kahraman filmlerinde gördüğümüz Centor (yarı at, yarı insan), en yetenekli, en bilgili, en büyük şifacı, ölümsüz bir varlıktır. Bizlerin doğum haritalarında hangi ev ve burca düşüyorsa işte canınızın yanacağı, yaralanacağınız ve fakat aynı zamanda şifalanacağınız, başkalarını da şifalayacağınız yerdir. Dolayısıyla gizli bir sır vereyim size; sembolü anahtar şeklinde olduğundan Chironunuzu çözdüğünüzde yaşamınızın şifresini de çözmüş olursunuz. Bir astroterapist olarak her zaman danışanlarımın Şironuna bakarım ve doğru tespit ve çözümler peşi sıra gelir, şimdi herkes astroloji ile ilgilendiğinden az çok haritanıza vakıfsanız, o zaman bilgilerinizi hayata geçirme vaktidir.

Aksi halde 2026 yılına kadar haritanızda nerede Koç Burcu varsa orasını, Şiron tetikleyecektir. Şiron burada ne yapacak? Kısaca daha önce Balık’ta adeta zihnimizin derinliklerinde yaralarımızla mücadele edip senaryolar kurarak, analiz ederken, şimdi Koç’ta ise deneyimlerimizle ön plana çıkacağız, korkularımızla yüzleşirken, “Ben de varım” diyerek kararlı ve net olmayı öğreneceğiz. Dolayısıyla buradan en çok etkilenecek olanlar 1967-1977 arasında doğmuş olanlar olacak. Özellikle aynı konularla ilgili eski yaralarınız gündeme oturabilir. Gökyüzü size kendinize güvenerek, deneyimlerinize sahip çıkarak ileriye adım atmanızı tavsiye ediyor.

Kısaca mitolojisine değinirsek, konuyu daha iyi anlayacaksınız. Kronos, Roma Mitolojisi’nde Satürn olarak bilinir, kız kardeşi Rhea ile evlidir ve fakat deniz perisi Philyra’ya aşık olur ve ilişkilerini gizlemek için de kendilerini ata dönüştürerek beraber olurlar. Yasak aşktan doğan Chiron’u annesi görünce utancından Chiron’u bir mağaranın girişine bırakır ve sonra derin utancından ötürü Tanrılara yalvarır; kendisini başka bir varlığa çevirmelerini, böylece bu utancından kurtulmayı diler. Tanrılar onu ıhlamur ağacına çevirir. Ne dramatik değil mi? Öksüz kalan Chiron’u o mağarada Yunan mitolojisine göre Apollo bulur, büyütür ve tüm bildiklerini ona öğretir. Ona hem babalık, hem de öğretmenlik yapar.

Chiron tıp, müzik, sanat, dini ritüel, binicilik, okçuluk, avcılık, aynı zamanda Astroloji ve daha birçok konuyu öğrenerek zamanla bu konularda insanlara, krallara ve Tanrıların çocuklarına ders verir, onları bu alanlarda yetiştirir. Öğrencilerinden bazılarını sayacak olursak:tıp alanındaki öğrencisi Asclepius’un yanı sıra Achilles ve Jason da öğrencileri arasındaydı. En sevdiği öğrencisi Herkül (Herakles) ise Chiron’un en büyük yarayı almasına ve şifalanmasına sebep olur. Acısı o kadar büyüktür ki kendine şifa ararken başkalarının yaralarını sarar, onları iyileştirir. Ne var ki kendi yarası bir türlü tam iyileşemez, gerçi bu yarayla yaşamaya alışmış olsa da gerçekten şifalanması için kendi ölümsüzlüğünü bir başka öğrencisi Prometheus’un hayatı için feda eder. Aslında öldüğü zaman tüm acılarının biteceğini biliyordur, ancak yapmış olduğu bu feragat Tanrılar tarafından ödüllendirilerek Yay takım yıldızında Şiron’un yer almasını sağlar. Yay burcunun Sembolü’de Centor’dur.

Dolayısıyla hayatınızda hangi alanlarda darbe ve yara aldıysanız utanmayın, üzülmeyin, kendinize dert etmeyin; bilin ki o yaralardan herkeste var; az ya da çok, öldürmeyen şeyin sizi güçlendireceğini de hatırlayarak şimdi tecrübe ve bilgilerinizi herkesle paylaşma ve öne çıkma zamanı! Asıl önemli nokta “Ben de varım” deme cesaretini gösterebilecek misiniz?

Evet efendim, bir astroterapist olarak tavsiyem yaralarınıza geçici pansumanlar yapmaktansa, derin şifalara girişin; o da başa geleni kabulden ve affetmekten geçiyor, arada başa çıkamıyorsanız ıhlamur için, sizi sakinleştirirken aradığınız cevapları bulmanıza yardımcı olacaktır.

İlahi olan aşkta buluşmak dileğiyle…

İlginizi çekebilir: Dünyaya gelme amacını hatırlamak için: İyi akışa izin ver

Arzum Koyuncu: Marmara Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri mezunu oldu ve üniversite öğrencisi olarak çalışmaya 1997 yılında başladı. Lisanslı gayri menkul değerleme uzmanı olarak orta ve üst düzey yöneticilik yaptı. 2007 yılında geçirmiş olduğu kaza neticesinde, kişisel gelişim konuları, kuantum çekirdek bilinci, regresyon, bioenerji, meditasyon, nefes, nlp, aile dizimi, akaşik kayıt okumalar, tasavvuf, astroloji çeşitli disiplinlerde eğitim ve çalışmalara katıldı, Association for Coaching onaylı yaşam koçu eğitimini aldı. 2009 yılında yaşam koçluğunu icra etmeye başladı, İyileşme sürecine katkıda bulunmuş olan eğitim ve seminerlerdeki bilgileri sentezleyerek 2014 yılında metodik bir çalışma olan Yaşam Kitabını Oku seanslarını oluşturmuştur. Hayat amacı, bu çalışmaları ihtiyacı olan insanlarla paylaşarak onların dönüşüm ve farkındalıklarına sadece aracı olmaktır. Yalnız Değilsin adlı sloganıyla, her insanın zor dönemlerinde farkında olmadan destek aldığını ancak bunun farkına varmaları için, bir takım teknik ve metotları içeren zihin ruh ve beden uyumu adı altında seminer ve workshoplar düzenlemektedir. Kişisel vizyonu, hayatı farkında olarak, iyilikle, doğrulukla, çalışarak, öğrenerek ve herkesi sevmekle, evrenle ve her varlıkla bir bütün olduğumuz bilinci ile cennete dönüştürebileceğimizdir. Bilginin derya deniz, öğrenmenin ise küçük bir yelkenli olduğuna inanan Arzum, her seans ve seminerlerinde danışanlarıyla birlikte sonsuzluğa yelken açmakta, danışanla beraber yeni alanlar keşfetmektedir. Öğrenmenin zevki öğretmekten daha fazla olduğu için halen kişisel gelişim konularında eğitimleri devam etmektedir. İlk kitabı henüz basım aşamasındadır.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale