X

Canını yaksa bile cesaretle gerçeğe bakmaya ne dersin?

Şehir hayatı, çok hızlı. İnsana sürekli koşması, yakalaması gereken bir yer varmış gibi hissettiriyor. Üstüne toplumun beklentileri eklediğinde bizim “değerli” yaşamımız artık, bizim olmaktan çıkıp, emanet aldığımız “sıradan” bir yaşam haline geliyor. Üniversiteye gitmen lazım, iş bulmam lazım, sevgilim olması lazım, evlenmem lazım, çocuk yapmam lazım… Liste çok uzun ve yorucu ve bence en şaşırtıcı olanı tüm -meli ve -malı’ların farkında olmadan yaşayıp, gidiyor olmamız. Ve en acıklı olanı günün sonunda mutsuz olunca suçluyu yanımızda, yöremizdeki kişiler ilan ediyor  ve aslında mutsuzluğumun kökenine, derinine bakmak yerine yüzeydeki nedenlerle ilgilenirken büyük resmi kaçırıyoruz.

Doğduğumuzdan itibaren sadece küçük çevremizin değil, toplumun beklentileri ile de yönlenmeye başlıyoruz. Tam şu an kendi yönlenmelerinizin ne kadar farkındasınız? Yönlenme ne demek? Yönlenme, sana ait olmayan ama farkında olmadan senelerce sırtında taşıdığın yaraların artık yük olması demek. Seneler geçtikçe insan sırtındaki ağırlıkları kendi ağırlığı sanıyor ve maalesef fark edemiyor. Tüm yoga- meditasyon ve benzeri çalışmalarının en temel öğrettiği şey, bize ait olmayan sırtımızda taşıdığımız o yükleri bırakıp, kalp bağımızla bağ kurarak şimdi ve burada olmak… Belki sürekli aynı şeyi diyorum ama çoğu zaman tek başına yoga ve meditasyon  ağırlıklarımızı fark edip, özgürleşmemize neden olamıyor. (Bunu çok yazdım, terapinin çok önemli olduğuna inanıyorum.)

İş bulmam lazım, çocuk sahibi olmam lazım, evlenmem lazım, mutlu olmam lazım, affedici olmam lazım, öfkelenmemem lazım… Liste çok uzun ve biz meli ve malı trafiğine takıldığımızda, gerçekten her şey  duruyor. Çünkü hep bir şeyi kaçırıyoruz gibi hissettiğimiz için hırçınlaşmaya ve ağırlıklarımızla koşturmaya başlıyoruz. Sonra o ağırlıklarımızla deli gibi koştuğumuz için yol yorgunu oluyoruz.

Bundan seneler önce tam zamanlı iş ararken etrafımdaki birçok kişi bankacı olmanın faydalarını anlatıp duruyordu. Onların istediği gibi görüşmelere de gitmiştim ama kalbimin tam ortasında oturan ağırlığı bir türlü kaldıramadığım için bankacı olma girişimim, iş görüşmesinden öteye geçmedi.

Aslında hayatımda bunun gibi çok sahne var. İnsanın kendini tanıması çok uzun bir yol. O yolda illaki ara sapaklar olacak ve bence hiçbir yol yanlış değil. Hepsi kendi kalbimizin  sesini duyabilmek için hatırlatıcı…

Seneler önce çok sevdiğim biri vardı ve günün sonunda sevgim ve güvenim öyle bir sarsıldı ki, uzun bir süre çok öfkeliydim. Etrafımdaki herkese kendimin ne kadar haklı onun ne kadar haksız olduğunu anlatıp durdum. Çünkü öyle öğrenmiştim, bir ilişki bittiyse birinin bir tarafın hep haklı olması lazımdı. Sırtımda taşıdığım ağırlığın farkında değildim.

Öfkeliydim çünkü canım yanıyordu. Bir yandan haklılığımın tasdiklenmesini istiyor, diğer bir yandan da halen olmayanı çekiştirmeye devam ediyor ve bırakmak istemiyordum. Bir şeyler “benim” olmazsa tutunarak orasından burasından çekerek benim yapabileceğimi sanıyordum. Ve sanıyordum ki, elimden geleni yaparsam, çekiştirmeye devam edersem her şey eskisi gibi olacak.  Hayatımın en derin uyanışlarından birini o zaman yaşamıştım. Aslında hiçbir şeyi çekiştirmek istemiyordum, sadece bilindik kendi konfor alanımda kalmayı tercih etmeye çalışıyordum. Kalbimde zaten o ilişki için ayırdığım yer kalmamıştı, sadece öfkeliydim ve öfkem her yere dağıldığı için ne hissettiğimi algılayamıyordum.

Seneler sonra idrak ettim: Hayatımdaki herkes, hayatıma bir şekilde giren herkes elinden gelen her şeyi yaptı, bazılarıyla yollar ayrı düştü, bazılarıyla düşmedi, bazıları kalbimi çok acıttı, hiç iyi gelmedi, bazıları mutlu etti. Yani aslında insan hayatına  kendi penceresinden bakma inadını bırakıp, gerçekten karşındaki insanı görmeye istekli olursa zaten öfke de kalmıyor, ortadaki sevgi büyüyor. Çünkü gerçekten karşındaki kişiyi görmek istediğinde bütün yönlenmelerini, acılarını görebilmeye başlıyorsun, evet gördüklerini kabul etmek, zor!

Neden bu elma sarı, neden bu elma yeşil, neden bu elma kırmızı? Neden bu ağacın dalları daha uzun, diğerinin daha kısa? Şimdi suçlu var mı? Gerçekten suçlu var mı?

Hayatımıza giren herkes aslında bir şeyleri göstermek, öğretmek için giriyor. Bazılarıyla o öğreti bitene kadar yol birliği devam ediyor, bazılarıyla öğreti bitse de yol birliği bitmiyor. Yani koca yaşam biz bir şeyleri öğrenelim diye bazen kolay, bazen zor yoldan bize hep rehber gönderiyor.

Hayatımın uzun bir döneminde bir şeyleri orasından burasından çekersem istediğim gibi olur sandığım çok oldu. Sanıyordum ki, koca yaşama hükmün geçebilir. Sanıyordum ki, elimden geleni yaparsam, koca yaşamın akışı değiştirebilirim. ELİNDEN GELENİ YAPTIKTAN SONRA HİÇBİR ŞEY BENİM ELİMDE DEĞİL. EĞER KENDİNDEN BÜYÜK OLANA GÜVENİYORSAN BUNUN RAHATLATICI BİR HİSSİ VAR

Eminim senin de hayatında çekiştirdiğin bir konu vardır: İlişkin, işin ya da bilmiyorum başka bir konu… Cesaretle gerçeğe bakmaya ne dersin? Biliyorum can yakıyor, ama tutunmadan var olabilmenin özgürlüğü de tam buradan geliyor.

Şu an kime öfkeliysen ya da kırgın hissediyorsan bil ki o kişi elinden gelen her şeyi yaptı, yapıyor. Ama bu kadar yapabiliyor. Kahve bardağının içindeki kahvenin çay olmasını bekleyen senden başkası değil!

Sen de elinden geleni yaptın, yapıyorsun. Ama bu kadar yapabiliyorsun.

Gerçekten suçlu var mı?

İlginizi çekebilir: İyileşme dediğimiz düz bir yol değil

Özde Çolakoğlu: Çalışma Ekonomisinden mezun oldu. Mezun olduktan sonra metin yazarlığı, editörlük, sosyal medya uzmanlığı gibi farklı alanlarda uzun yıllar çalıştı. 2009 yılında yoga ile tanışmasının ardından farklı uzmanlar ve stillerle çalışma şansı yakaladı. Bedende başlayan bu öğretiyi daha da derinleştirmek isteyen Çolakoğlu bu amaçla ilk temel yoga uzmanlık eğitimini 2012 yılında aldı. O zamandan itibaren farklı birçok eğitime katıldı ve katılmaya devam ediyor. Ocak 2018’de Yoga Alliance’ın E- RYT 500 Sertifikasını almaya hak kazandı. 2013 senesinden itibaren çeşitli yoga merkezlerinde ders vermeye başlayan Çolakoğlu, 2017 yılında Githa Yoga ekibine katıldı ve stüdyonun ana hocalarından biri oldu. Bu dönemde stüdyonun büyümesi için kurucu ekip ile birlikte çalıştı, atölyeler ve eğitimler verdi. Çolakoğlu, yoga uzmanlık programları düzenleyerek uzmanlar yetişiyor. 200 ve 300 saatlik temel ve ileri yoga uzmanlık programları ve kamplar düzenliyor. 2021’de bu mesleğini stüdyo sahipliğine dönüştürmüştür. Kadıköy, Moda’da kurulan, Yoga ve Ayurveda merkezi Goa Yoga’nın kurucu ortağıdır.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale